• Sonuç bulunamadı

Muhasebenin Temel Kavramlarına Uyum

4.4. Araştırmanın Bulguları ve Yorum

4.4.1. SMMM’lerin Bilgi Üretiminde Muhasebe Sistemine

4.4.1.1.1. Muhasebenin Temel Kavramlarına Uyum

Mali tabloların hazırlanmasında genel kabul görmüş muhasebe temel kavramlarının göz önünde bulundurulması gerekir. Söz konusu temel

kavramlar uluslararası geçerliği olan ve tüm dünyada muhasebe uygulamalarına yön veren temel esaslardır (Akdoğan ve Tenker 2010: 49).

YMM’ler ile yapılan görüşmelerde sapmaların olduğu ifade edilen temel kavramlar Şekil 11’de gösterilmiştir.

Şekil 11. Muhasebenin Temel Kavramlarından Sapmalar Şekil 11’de görüldüğü üzere YMM’ler ile yapılan görüşmelerde, sapmaların gözlemlendiği temel kavramlar frekans yoğunluğuna göre sırasıyla tarafsızlık ve belgelendirme (10), dönemsellik (7), özün önceliği (4), tutarlılık (3), sosyal sorumluluk (3), tam açıklama (1) ve kişilik (1) kavramları olarak belirlenmiştir.

Tarafsızlık ve belgelendirme kavramından sapmaların olduğu yönünde görüş bildiren YMM’lerin ifadelerinden bazılarına aşağıda yer verilmiştir.

YMM 6, sahte fatura konusunda düzenlediği bir rapora ilişkin deneyimini şu ifadelerle dile getirmiştir: “Benim bir tarihte yazdığım bir rapor vardı. Savcılıktan istenen bir rapor. Bir otel işletmesine kapanan bir gıda işletmesi fatura kesmiş. Otel işletmesini sorguya aldırdım. Niye aldınız bu faturayı diye sorduğumda aldığım cevap şu: - Biz kuru fasulyeyi bir yerden nohudu başka bir yerden alıyoruz. Ancak bu alışı müstahsil makbuzu ile belgelendirsek yüzde 3 stopaj ödeyeceğimiz için kapanan firmadan fatura aldık.- Kapanan firma KDV’nin yarısına fatura satıyor. Mali müşavir arkadaşı sorgulattım. Onun cevabı ise: 3 senedir tahsil edemediğimiz

muhasebe alacağımız vardı. Firma gayri faaldi. Bende o yüzden yaptım bunu.”

YMM 9: “Sahte belge düzenleme, kullanma organizasyonu içerisinde bulunan çok fazla SMMM olabiliyor. Yani beyannameyi mükellefin isteğine göre hazırlayan -hatır faturaları alıp onları kaydeden- SMMM’ler de var.

SMMM sayısı o kadar çok ki. Genelleyerek konuşmak çok güç. İşini düzgün yapanları tenzih ederek konuşuyorum. Ama SMMM bir organizasyonun içerisinde yer alabiliyor. Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge noktasında hatta çok fazla destekleyicisi olan SMMM’ler de oluyor bu organizasyonlarda. Ancak bunu fark edip bunu kayıt ettirmedim diyen SMMM’lerle de karşılaşıyoruz tabii. Ben bunu kontrol ettim, sordum soruşturdum, yeri geldi satın aldığı mala gittim iş yerinde baktım çok güvenilir gelmedi. Ben bunun sahte belge düzenleyicisi olmasından şüphelendiğim için kaydetmedim diyen SMMM’ler de oluyor. Hatta bazen müşteri kaybetme ihtimaline rağmen bunları da yapan SMMM’ler olabiliyor.”

YMM 11: “Ayın yirmi dördünde-yirmi beşinde mükellef KDV matrahını muhasebecisine soruyor. Eğer KDV ödemek istemiyorsa son gün, son dakika elinde birkaç tane faturayla geliyor. Neden? Ödeme çıktığı için.

Sahte ya da muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge almış gelmiş. Meslektaş öyle olduğunu biliyor. Burada tabi bir paradoks başlıyor. Müsaade etmese en büyük tehdit; mükellefin defterimi alır giderim, başka mali müşavir mi yok mantığı. Mecbur kalıp kaydediyor.”

Muhasebe bilgilerinin doğruluğunun, belgelerle kanıtlanması gereğine ve önemine işaret eden tarafsızlık ve belgelendirme kavramı, kişilik kavramını da tamamlayıcı niteliktedir. Zira muhasebe sürecinde kullanılan belgeler işletmeye dışardan gelenler olabileceği gibi işletmeden dışarıya gönderilenler veya sadece işletme içinde kullanılanlar da olabilir. Böyle bir sistemde muhasebe iç kontrol mekanizmasının kurulması ve uygulanmasının anlamlı ve reel bilgi üretimine sağlayacağı katkı tartışılmazdır (Akyol ve Küçük 2016: 57).

İç kontrol sisteminin bu konudaki faydasına işaret eden YMM 8, görüşünü şu ifadelerle dile getirmiştir: “Çok özellikli işlemler de bazen yanılgılar olabiliyor, yoksa çok oturmuş bir işletmede ve ardı ardına gelen hesap akışlarında çok yanılgılar, hatalar olmuyor. Bunu gerek kendi iç kontrollerinde gideriyorlar, gerekse program aracılığıyla bu zaten çok daha bariz ortaya çıkabiliyor. Ama vergi mevzuatında çetrefilli bir takım düzenlemeler var. İşte o alanlarda belki mali müşavir arkadaşların iş yoğunluğundan hesaplarda hata yaptıkları durumlar olabiliyor.”

Muhasebe bilgilerini kullanan tarafların, beklentilerine ve amaçlarına ne derece ulaştıklarını görebilmeleri, performans değerlendirmesi yapabilmeleri ve gelecek için proje üretebilmeleri analiz ve yoruma imkân tanıyan verilerin kullanımı ile mümkündür. Verilerin analiz edilebilmesi ve anlamlı yorumlamaların yapılabilmesi ise veri üretiminin, her kesim için ortak bir tanıma sahip zaman aralığında gerçekleşmesine bağlıdır. İşte bu zaman aralığı muhasebe biliminde dönem olarak adlandırılır.

İşletmelerin sınırsız kabul edilen ömrünün belirli dönemlere ayrılması ve bu dönemler itibariyle maliyet-kâr analizlerinin yapılması, ekonomik ve mali durumunun değerlendirilmesi pazar payı ve verimliliğinin analiz edilmesi gibi amaçlarla her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak değerlendirilmesi dönemsellik ilkesinin özünü oluşturur (Akyol ve Küçük 2016: 54).

Dönemsellik kavramı, tahakkuk ilkesi ile yakından ilişkili olup bu kavramdaki sapmalar aynı zamanda tahakkuk ilkesinden de ayrılma anlamına gelmektedir. Bu ilkeye riayet edilmeden hazırlanan mali tablolarda, faaliyet sonuçları sağlıklı bir şekilde görülmeyeceği gibi mali tabloların karşılaştırılabilirlik niteliği de zedelenecektir.

Dönemsellik kavramından sapmaların olduğu yönünde görüş bildiren YMM’lerin ifadelerinden bazılarına aşağıda yer verilmiştir.

YMM 5: “Zarar eden mükellef SMMM’den vergi çıkarmasını istiyorsa, SMMM o yıl yazması gereken giderin bir kısmını ertesi yıla

devretmek zorunda kalıyor. Burada muhasebeci meslektaşlarımızdan kaynaklanan sapmalar değil de ticaretin işleyişi gereği sapmalar oluyor.”

YMM 6: “Dönem ayırıcı hesaplarda çok hatalar var. Bu hatalar gelecek yıl gelirlerinde olabilir ya da gelecek yıllar için alınan avanslar veya verilen avanslar da olabilir. Bunu özellikle düzgün çalışmayan mali müşavir arkadaşlarımız için söylüyorum. Bunları tam özümseyemediler gibi geliyor bana.”

YMM 9: “SMMM’ler gelecek yıllara ait gelirler, gelecek yıllara ait giderler hesaplarına çok fazla kayıt yapmaktan kaçınıyorlar açıkçası.

Dönemsellik kavramından sapmalar oluyor.”

Özün önceliği kavramından sapmaların olduğu yönünde görüş bildiren YMM’lerin ifadelerinden bazılarına aşağıda yer verilmiştir.

YMM 3: “Özün önceliği kavramından ayrılmalar olabiliyor. Bu biraz mevzuatın karmaşıklığından kaynaklanıyor. Bunun sonucunda da yanlış finansal tablolar ortaya çıkıyor diyemeyiz belki ama tartışmalı konular olabiliyor.”

YMM 13: “Özün önceliği kavramından sapmalar var. Örnek olarak şu durumu gösterebiliriz: Bir fırın bir de şubesi var. Şubeye bir ruhsat almış sonrasında A kişisine kiraya vermiş. Ticaret odasındaki kayıtta şube olarak gözüküyor. Yasal prosedür tamam. Ancak gelen gaz faturası, elektrik faturası, su faturası kimin adına geliyor. Bu mükellefin adına geliyor.

Hâlbuki orayı kiracı işletiyor. Şimdi burada meslek mensubunun şunu yapması lazım. Bunu ya kanunen kabul edilmeyen giderlere alacak ya da özün önceliği kavramı gereği bu faturayı kiraya verdiği kişiye yansıtacak.

Ama bunların hiçbirisi yapılmıyor.”

YMM 15: “Aslında muhasebe işlemleri ile sadece vergisel zorunluluklar yerine getiriliyor. Mesela vergisel açıdan gelen faturanın içeriği çok önemli görülmüyor. 770’e de kaydedilse 760’a da kaydedilse faaliyet gideri olarak görünüyor sonuçta. Maalesef yapılan kayıtlar sadece vergisel amaçlı. Bana göre şirketlerin hayatta kalabilmeleri için, kendilerini idame ettirebilmeleri için yönetimsel muhasebe çok çok önemli. Dış

muhasebe de maalesef bunlar gözden kaçtığı için yönetimsel muhasebeye yönelik sağlıklı kayıtlar tutulmuyor. Özün önceliğine çok riayet edilmiyor diye düşünüyorum.”

Özün önceliği kavramı, muhasebe bilgilerinin işletme içi ve işletme dışı paydaşlara sunulmasında gerçek durumun mali tablolara yansıtılması bakımından sosyal sorumluluk kavramının ve kişilik kavramının bir uzantısı olarak değerlendirilebilir. Bu kavram meslek mensubunun, mesleki bilgi ve becerisinin önemini ve mesleki yargı kullanımını ön plana çıkaran bir kavramdır.

Sosyal sorumluluk kavramından sapmaların olduğu yönünde görüş bildiren YMM’lerin ifadelerinden bazılarına aşağıda yer verilmiştir.

YMM 1: “Ticari faaliyetler kayıt dışı olunca o işlemlerin kaydının yapıldığı birimde yani muhasebe sistemlerinde sosyal sorumluluğun yerine getirileceğini düşünmek mümkün değil. Bir başka sorunda muhasebe bürolarında ücret tahsilatlarında ciddi bir sorun var. Yeterli seviyede gelir elde edemeyince bağımsızlık ilkesine, sosyal sorumluluğa riayet edileceğini kimse iddia edemez.”

YMM 10: “Mali müşavirlerin iş yoğunluğu o kadar fazla ki, iş angaryası o kadar çok ki mevzuatı takip etme imkânı yok çoğunun. Onun içinde bildikleri kadar kavramlara uyuyorlar. Sosyal sorumluluk kavramından mali müşavirin haberi bile yok belki. Mali müşavirler kendileri karar verebiliyorlar mı? Hayır. Mükellef ne derse onu yapıyor. Dolayısıyla sosyal sorumluluk yok.”

YMM 14: “Temel kavramlar çok fazla önemsenmiyor. SMMM, mükellef ne isterse onu yapmak zorunda kalıyor. Sosyal sorumluluktan da uzaklaşıyor. Bunun nedeni de mükellefi kaybetme kaygısı.”

Muhasebe meslek mensupları mükellefe karşı sorumlu oldukları kadar topluma karşı da sorumludur. Bu sorumlulukları gereği, objektif bir bakış açısıyla tüm bilgi kullanıcılarına eşit mesafede olmalıdırlar. Muhasebe meslek mensuplarının sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmeleri, ticari

hayatta güvenin tesis edilerek kaynakların doğru alanlara yönlendirilmesi bakımından oldukça önemlidir.

Muhasebede kişilik kavramı, sosyal sorumluluk kavramının uygulanmasında bir ön koşul olarak değerlendirilebilir. Muhasebe işlemlerinin objektif ve tarafsız bir şekilde yürütülmesi ancak, işletmenin sahibinden, ortaklarından, çalışanlarından veya diğer ilgililerden bağımsız bir kişiliği olduğunun kabulü ile sağlanabilir.

Kişilik kavramından sapmaların olduğu yönünde bir YMM aşağıdaki ifadelerle görüş bildirmiştir.

YMM 9: “Kişilik kavramı noktasında ortaklara borçlar, ortaklardan alacaklar hesapları ile avans hesapları amacı dışında kullanılabiliyor.

SMMM’lerin bilgi düzeylerinden dolayı değil, piyasa biraz onları oraya doğru evrimlediği için bu hesaplar kullanılıyor.”

Tutarlılık kavramından sapmaların olduğu yönünde görüş bildiren YMM’lerin ifadelerinden bazılarına aşağıda yer verilmiştir.

YMM 11: “Kasa bakiyesinin her zaman için borçlu olması lazım.

Kasanın alacak bakiyesi verdiği durumlara şahit oldum. SMMM’ye sorduğumuzda daha bütün kayıtları işlemedik gibi doğru olmayan bazı gerekçeler gösteriyor. Kasanın bakiyesinin alacak vermesi çok istisnadır.

Çok özel durumdur. Hep dövizdedir bir kasa, kurda değişiklik olur o zaman olabilir. Bu ihtimalin dışında olmaz. Ancak bu çok sık karşılaştığımız bir durum. Hani tutarlılık? Kasa bakiyesi nasıl alacak verebilir.”

YMM 15: “A faturası bu yıl bir hesaba, gelecek yıl başka bir hesaba alınabiliyor. Bazen öyle mali tablolara denk geliyoruz ki, bakıyorsunuz şirket periyoduk olarak faaliyetine devam etmiş. Olağanüstü bir durum yok.

Olağanüstü bir yatırım yok. İki yılına bakıyorsunuz 720 işçilik giderlerinde sapma olmuş, yüzde 30 düşmüş mesela. Neden düşmüş? Detayına indiğinizde bakıyorsunuz ki, bir yıl işçilikleri 720’de takip etmiş, bir ertesi yıl 770’e çekmiş veya genel yönetim giderlerini bir önceki yıl 720’de takip etmiş, sonraki yıl da tamamını 770’e çekelim demiş. Bu durum meslek mensubu değiştiğinde de karşımıza çıkıyor. Defteri alan yeni SMMM bir

önceki SMMM’nin kayıt düzeninde devam etmediği için hesap planı bile değişiyor. Dolayısıyla sağlıklı bir karşılaştırma ve tutarlı bir veriden bahsedemeyeceğimiz kanaatindeyim.”

Tam açıklama kavramı, mali tabloların sunulması bakımından tutarlılık kavramı ile bütünleşmektedir. Mali tablolardan yararlanacak kişi ve kurumlara, isabetli kararlar almalarına yardımcı olacak ölçüde yeterli ve anlaşılır bilgilerin sunulması ancak birbirini takip eden dönemlerde muhasebe politikalarının değiştirilmeden uygulanması ile mümkündür.

Tam açıklama kavramından sapmaların olduğu yönünde bir YMM aşağıdaki ifadelerle görüş bildirmiştir.

YMM 13: “Tam açıklama kavramına tam olarak uyulduğunu tahmin etmiyorum. Çünkü uyulsa aynı bilançodan üç farklı sonuç çıkmaz.”