• Sonuç bulunamadı

Mubâlağa Kalıbında Sîga İçi ‘Udûller

1.4. Mubâlağa Kalıbında ‘Udûl

1.4.1. Mubâlağa Kalıbında Sîga İçi ‘Udûller

Sîga içi ‘udûller tabiriyle iki mubâlağa kalıbı arasında gerçekleşen ‘udûllerin kast edildiği geçmişti. Söz konusu ‘udûlleri şu şekilde tasnif etmek mümkündür.

1-) ٌلاَّعَػف Kalıbında Gelen Sîga İçi ‘Udûller ٌلوُعَػف Kalıbından ٌلاَّعَػف Kalıbına ‘Udûl Örnek:

)34( ٌراَّفَكّّهـويلىظّىلّىفاىسنًلإاَّّفًإّاىىويصٍيتَّلاًّوَّللاّىةىمٍعًنّاكُّديعىػتٍّفًإىكّيهويميتٍلىأىسّاىمّّْليكٍّنًمٍّميكاىتآىك”

“O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya

kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.” 498

Yukarıdaki âyette ّهراَّفىك kelimesi üzerinde bir ‘udûl vardır.

Değerlendirme: Âyetteki sarf ‘udûlü kelime düzeyinde gerçekleşmiştir.

Ma‘dûlun ‘anh, mubâlağa kalıbındaki رويفىك lafzıdır. Ma‘dûlun ileyh, yine mubâlağa kalı-

bındaki ّهراَّفىك kelimesidir. ‘Udûlün yönü (tipi), mubâlağa kalıbından başka bir mubâlağa

kalıbına doğrudur. Yukarıdaki ‘udûl bir sîga içi ‘udûl olarak nitelenebilir. ‘Udûlü ortaya çıkaran etken (asıl), metinle ilgili etkenlerden bağlamdır. ‘Udûlün sebebi ve anlama etki- sinin vurguyu artırmak ve anlamı genelleştirmek olduğu ifade edilebilir. Yine mübala-

ğanın söze manevi bir güzellik kattığı da ifade edilmektedir.499 ‘Udûl olmazsa, ayetteki

anlam inceliği kaybolabilir. ‘Udûlün hükmü câizdir. Arap diline uygun olup şâò veya

hata değildir. Kur’ân’da bu tipte bir tane ‘udûl tespit edilmiştir. Kur’ân’da Zümer, 39/3,

498 İbrahim, 14/34.

Kâf, 50/24, Nûh, 71/27 âyetlerinde zikredilen ّهراَّفىك lafızları üzerinde görülen ‘udûllerin sîga dışı ‘udûller kapsamında ele alınması daha uygundur.

2-) ٌلوُع Kalıbında Gelen Sîga İçi ‘Udûller َػف

Bu tipte meydana gelen ‘udûller şu şekilde ortaya çıkmaktadır. ٌلاَّعَػف Kalıbından ٌلوُعَػف Kalıbına ‘Udûl

Örnek:

)38(ّ ٍروُفَكّّوفاَّوىخَّّليكُّّبًييُّلاّىللهاَّّفًإ”

“Doğrusu Allah hiçbir haini, nankörü sevmez.” 500

Yukarıdaki âyette ّورويفىك lafzı üzerinde bir ‘udûl meydana gelmiştir. Kur’ân’daki şu

kelimelerde de yukarıdaki tipte ‘udûller vardır.501

Değerlendirme: Âyetteki sarf ‘udûlü kelime düzeyinde gerçekleşmiştir.

Ma‘dûlun ‘anh, mubâlağa kalıbındaki راَّفىك lafzıdır. Ma‘dûlun ileyh, yine mubâlağa kalı-

bındaki رويفىك kelimesidir.‘Udûlün yönü (tipi), sîga içi olarak bir mubâlağa kalıbından

başka bir mubâlağa kalıbına doğrudur.‘Udûlü ortaya çıkaran etken (asıl) bağlam- dır.‘Udûlün sebebi ve anlama etkisi dikkat çekmek ve te’kîd olarak ifade edilebilir. ‘Udûl olmazsa, ayetteki anlam inceliği kaybolabilir. ‘Udûlün hükmü câizdir. Arap diline uygun olup şâò veya hata değildir. Kur’ân’da bu tipte altı tane ‘udûl tespit edilmiştir.

ٌليِعَف Kalıbından ٌلوُعَػف Kalıbına ‘Udûl Örnek:

)90(ّ ٌدوُدَوّّهميًحىرّ ّْبيىرَّّفًإًّوٍيىلًإّاويبويتَّّيثٍُّميكَّبىرّاكيرًفٍغىػتٍساىك”

500 Hacc, 22/38.

501 Bkz. “İbrahim, 14/5 (ّورويكىشّوراَّبىص); Lokmân, 31/31 (ّورويكىشّوراَّبىص); Lokmân, 31/32 (رويفىكّّراَّتىخ); Sebe’, 34/19

“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim çok

merhametlidir, çok sevendir.” 502

Yukarıdaki âyetteّّهدكيدىكّlafzı üzerinde bir ‘udûl vardır. Kur’ân’da buna benzer başka ‘udûller de vardır.503

Değerlendirme: Âyetteki sarf ‘udûlü kelime düzeyinde gerçekleşmiştir.

Ma‘dûlun ‘anh, mubâlağa kalıbındaki ّهديًدىك lafzıdır. Ma‘dûlun ileyh, yine mubâlağa kalı-

bındaki ّهدكيدىك kelimesidir.‘Udûlün yönü (tipi), mubâlağa kalıbından başka bir mubâlağa

kalıbına doğrudur. Yukarıdaki ‘udûl bir sîga içi ‘udûl olarak nitelenebilir.‘Udûlü ortaya çıkaran etken (asıl), metinle ilgili etkenlerden bağlamdır.‘Udûlün sebebi ve anlama etki- sinin vurguyu artırmak ve anlamı özelleştirmek olduğu ifade edilebilir. ‘Udûl olmazsa, ayetteki anlam inceliği kaybolabilir. ‘Udûlün hükmü câizdir. Arap diline uygun olup şâò veya hata değildir. Kur’ân’da bu tipte altı tane ‘udûl tespit edilmiştir.

3-) ليِعَف Kalıbında Gelen Sîga İçi ‘Udûller

Bu tipte meydana gelen ‘udûller şu şekilde ortaya çıkmaktadır. ٌلاَّعَػف Kalıbından ٌليِعَف Kalıbına ‘Udûl

Örnek:

)81(ّ ُميِلَعْلاّّيؽَّلاىٍلْاّىويىىكّىىلىػبٍّميهىلٍػثًمّىقيلٍىيٍِّفىأّىىلىعّورًداىقًبّىضٍرىلأاىكًّتاىوىمَّسلاّىقىلىخّمًذَّلاّىسٍيىلىكىأ” “Gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, onların benzerini yaratmaya gücü yetmez mi?

Evet yeter. O, hakkıyla yaratandır, hakkıyla bilendir.” 504

Yukarıdaki âyette ّيميًلىعٍلا lafzı üzerinde bir ‘udûl vardır. Kur’ân’da buna benzer

başka ‘udûller de vardır.505

502 Hûd, 11/90.

503 Bkz. “İsrâ, 17/44 (ّنارويفىغّناميًلىح); Sebe’, 34/2 (ّيرويفىغٍلاّيميًحَّرلا); Fâtır, 35/28 (ّهرويفىغّ هزيًزىع); Fâtır, 35/41 (ّنارويفىغّناميًلىح);

Mülk, 67/2 (ّيرويفىغٍلاّيزيًزىعٍلا).”

504 Yâsîn, 36/81.

Değerlendirme: Âyetteki sarf ‘udûlü kelime düzeyinde gerçekleşmiştir.

Ma‘dûlun ‘anh, mubâlağa kalıbındaki ّيـَّلاىعٍلا lafzıdır. Ma‘dûlun ileyh, yine mubâlağa kalı-

bındaki ّيميًلىعٍلا kelimesidir.‘Udûlün yönü (tipi), mubâlağa kalıbından başka bir mubâlağa

kalıbına doğrudur. Yukarıdaki ‘udûl bir sîga içi ‘udûl olarak nitelenebilir.‘Udûlü ortaya çıkaran etken (asıl), metinle ilgili etkenlerden bağlamdır.‘Udûlün sebebi ve anlama etki- sinin vurguyu artırmak ve anlamı özelleştirmek olduğu ifade edilebilir. ‘Udûl olmazsa, ayetteki anlam inceliği kaybolabilir. ‘Udûlün hükmü câizdir. Arap diline uygun olup şâò veya hata değildir. Kur’ân’da bu tipte dört tane ‘udûl tespit edilmiştir. Ayrıca şu kelime- ler de sîga içi ‘udûllerden sayılabilir. Örnek: “Sâd, 38/5 (ّهباىجيع); Nûh, 71/22 (ّناراَّبيك).”ّ

َػف وُع

ٌل Kalıbından ٌليِعَف Kalıbına ‘Udûl Örnek:

)20(ّ ٌميِحَرّهؼكيءىرّىللهاَّّفىأىكّيويتىٍحْىرىكٍّميكٍيىلىعًّللهاّيلٍضىفّلاٍوىلىك” “Sizin üzerinize Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı ve Allah çok esirgeyici ve

çok merhametli olmasaydı, haliniz nice olurdu.” 506

Yukarıdaki âyetteّ هميًحىر lafzı üzerinde bir ‘udûl vardır. Kur’ân’da buna benzer ّ başka ‘udûller vardır.507

506 Nûr, 24/20.

507 Bkz. “Bakara, 2/143 (ّهميًحىرّهؼكيءىرىل); Bakara, 2/173, 182, 192, 199, 218, 226 (ّهميًحىرّهروّيفىغ); Bakara, 2/226, 235

(ّهميًلىحّ هرويفىغ); Âl-i ‘Imrân, 3/31, 89, 129, 155 (ّهميًحىرّ هرويفىغ); Nisâ, 4/23 (ّناميًحىرّنارويفىغ); Nisâ, 3/25 (ّهميًحىرّ هرويفىغ); Nisâ, 4/43 (ّناّرويفىغّناٌويفىع); Nisâ, 4/96, 100, 106, 110, 129, 152 (ّناميًحىرّنارويفىغ); Nisâ, 4/99 (ّنارويفىغّناٌويفىع); Mâide, 5/3, 34, 39, 74, 98, 101 (ّهميًحىرّهرويفىغ); En’âm, 6/54, 145, 165 (ّهميًحىرّهرويفىغ); A’râf, 7/153, 67 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Enfâl, 8/69, 70 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Tevbe, 9/5, 27, 91, 99, 102 (ّهميًحىرّ هرويفىغ); Tevbe, 9/17, 128 (ّهميًحىرّ هؼكيءىر); Yûnus, 10/107 (ّيميًحَّرلاّ يرويفىغٍلا); Hûd, 11/41 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Yûsuf, 12/53 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Yûsuf, 12/98 (ّيميًحَّرلاّيرويفىغٍلا); İbrahim, 14/36 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Hicr, 15/49 (ّيميًحَّرلاّيرويفىغٍلا); Nahl, 16/18, 110, 115, 119 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Nahl, 16/7, 47 (ّهميًحىرّهؼكيءىرىل); Hac, 22/65 (ّهميًحىرّهؼكيءىرىل); Nûr, 24/5, 22, 33, 62 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Furkân, 25/6, 70 (ّناميًحىرّنارويفىغ); Neml, 27/11 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Kasas, 28/16 (ّيميًحَّرلاّيرويفىغٍلا); Ahzâb, 33/5, 24, 50, 59, 73 (ّناميًحىرّنارويفىغ); Zümer, 39/53 (ّيميًحَّرلاّيرويفىغٍلا); Fussilet, 41/32 (ّوميًحىرّورويفىغ); Şûrâ, 42/5 (ّيميًحَّرلاّ يرويفىغٍلا); Ahkâf, 46/8 (ّيميًحَّرلاّ يرويفىغٍلا); Fetih, 48/14 (ّناميًحىرّنارويفىغ); Hucurât, 49/5, 14 (ّهميًحىرّ هرويفىغ); Hadîd, 50/9 (ّهميًحىرّ هؼكيءىرىل); Hadîd, 57/28 (ّهميًحىرّ هرويفىغ); Mücâdele, 58/2, 12 (ّهميًحىرّ هرويفىغ); Haşr, 59/10 (ّهميًحىرّ هؼكيءىر); Mümtehine, 60/7, 12 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Teğâbun, 64/14 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Tahrim, 66/1 (ّهميًحىرّهرويفىغ); Müzzemmil, 73/20 (ّهميًحىرّهرويفىغ).”

Değerlendirme: Âyetteki sarf ‘udûlü kelime düzeyinde gerçekleşmiştir.

Ma‘dûlun ‘anh, mubâlağa kalıbındaki ّهـ lafzıdır. Ma‘dûlun ileyh, yine mubâlağa kalı-ّويحّىر

bındaki ّهميًحىر kelimesidir.‘Udûlün yönü (tipi), mubâlağa kalıbından başka bir mubâlağa

kalıbına doğrudur. Yukarıdaki ‘udûl bir sîga içi ‘udûl olarak nitelenebilir.‘Udûlü ortaya çıkaran etken (asıl), metinle ilgili etkenlerden bağlamdır.‘Udûlün sebebi ve anlama etki- sinin vurguyu artırmak ve anlamı özelleştirmek olduğu ifade edilebilir. ‘Udûl olmazsa, ayetteki anlam inceliği kaybolabilir. ‘Udûlün hükmü câizdir. Arap diline uygun olup şâò veya hata değildir. Kur’ân’da bu tipte seksen yedi tane ‘udûl tespit edilmiştir.