• Sonuç bulunamadı

İsim Kalıbından İsm-i Mef ‘ûl Kalıbına ‘Udûl

1.5. İsm-i Mef‘ûl Kalıbında ‘Udûl

1.5.1. İsim Kalıbından İsm-i Mef ‘ûl Kalıbına ‘Udûl

Burada isim kalıplarından ism-i mef‘ûl kalıbına doğru gerçekleşen bazı ‘udûller incelenecektir.

1.5.1.1. İsm-i Cins Kalıbından İsm-i Mef‘ûl Kalıbına ‘Udûl

Kur’ân’da ism-i mef‘ûl kalıbının ism-i cins yerinde kullanıldığı görülmektedir. Örnek:

)33(ّنائٍيىشًّهًدًلاىكٍّنىعّوزاىجّىويىّ ٌدوُلْوَمّلاىكًّّهًدىلىكٍّنىعّهدًلاىكّمًزٍىيَّلاّنامٍوىػيّاٍوىشٍخاىكٍّميكَّبىرّاويقَّػتاّيساَّنلاّاىهُّػيىأّاىي” “Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna,

hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı günden korkun!” 520

Yukarıdaki âyette ّهدويلٍوىم lafzı üzerinde bir ‘udûl gerçekleşmiştir.

Değerlendirme: Âyetteki sarf ‘udûlü kelime düzeyinde gerçekleşmiştir. Ma‘dûlun ‘anh, ism-i cins olan دلىك lafzıdır. Ma‘dûlun ileyh, ism-i mef‘ûl kalıbındaki ّهدويلٍوىم

kelimesidir. ‘Udûlün yönü(tipi), ism-i cinsten ism-i mef‘ûl kalıbına doğrudur. ‘Udûlü

ortaya çıkaran etken (asıl), metinle ilgili etkenlerden bağlamdır. Âyette zikredilen دلك vâv

ve lâm harflerinin fetða harekesiyle okunduğu zaman, çocuk anlamına gelmektedir.521

دلك kelimesi, hem anlam hem de kapsam açısından ism-i cins olup erkeği de dişiyi de içine alır. Başka bir ifadeyle bu kelime Hz. Âdem’e (a.s.) kadar “oğul, oğlun oğlu, oğlun oğlunun oğlu…, kız, kızın kızı, kızın kızının kızı…”şeklinde ne kadar aşağıya giderse

gitsin hem erkek hem de dişi çocuğu kapsar. دىلىك kelimesinde vasıf anlamı taşımadığı,

bununla beraber aynı kökten türeyen ve çocuğun kopup ayrıldığı ana unsur anlamına gelen دًلاىك ve ةىدًلاىك lafızlarının ise vasıf anlamı ihtiva ettikleri vurgulanmaktadır.522‘Udûlün

520 Lokmân, 31/33.

521 et-Tehânevî, Keşşâfu Ióõılâðâti’l-‘Ulûm ve’l-Funûn, II, 1806.

522 Ebu’l-Bekâ Eyyub b. Musa el-Huseynî, el-Kefevî, el-Kulliyyât (Mu‘cemun fi’l-Muóõalaðâti ve’l-

Furûùi’l-Luğaviyye), nşr. Adnan Dervîş-Muhammed el-Mısrî, Muessesetu’r-Risâle, Beyrut, 1998, ss. 944- 945.

sebebi ve anlama etkisi dikkat çekmek, anlamı özelleştirmek ve te’kîd olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun sebebi ise hitabın mü’minlere –özellikle ileri gelenlerine ve seçkin- lerine- olmasıdır. Zira onların anne babaları küfür ve cahiliye dini üzere ölmüşlerdir. Burada insanların ahirette atalarına yardım ve şefaat edebileceklerine dair arzu ve ümit-

leri kesin olarak bitirmek amaçlanmıştır. Dolayısıyla daha te’kîdli bir dil kullanılmıştır.523

Âyette özellikle ّهدويلٍوىم lafzının seçilmesiyle gerçekleşen ‘udûlle, insanların zihinlerinde,

anlamsal açıdan “onlardan birisi –uzak dedeleri bir yana- kendi öz babasına şefâatte

bulunacak olsa bile şefâatinin kabul edilmeyeceği”524 şeklinde kesin bir vurguyu da can-

landırmak hedeflendiğine işaret edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca tabii üremenin en doğal

şekli sayılan “çocuk” anlamını vurgulamak için ّهدويلٍوىم lafzı seçilmiştir. Burada ism-i mef‘ûl

siğasının seçilmesinde önemli ve kasıtlı bazı anlam vurguları hedeflendiği düşünülmek-

tedir. Söz konusu sebeplerin başında ‘ümitsizlik anlamının derinleştirilmesi’ geldiğine

işaret edilir. Zira bu dünyada birbirine yardım edebilenler ahirette birbirlerine hiçbir

fayda sağlamayacaktır.525 Daha açık bir ifadeyle mü’min olan baba müşrik olan oğluna,

mü’min olan çocuk da müşrik olan babasına hiçbir fayda sağlamayacaktır. ‘Udûl olmaz- sa, ayetteki anlam inceliği kaybolabilir. ‘Udûlün hükmü câizdir. Arap diline uygun olup şâò veya hata değildir. Kur’ân’da bu tipte bir tane ‘udûl tespit edilmiştir.

Yukarıdaki âyette gerçekleşen ‘udûlün sebebinin te’kîd anlamı katmak olduğu açıklanmıştı. Ancak, burada bir bakıma te’kîdin yapılış şeklinde de bir ‘udûl meydana geldiği düşünülmektedir. Bu durumu ez-Zemañşerî, Allah Teâla’nın “ّ ٍنىعّوزاىجّ ىويىّهدويلٍوىمّلاىك ّنائٍيىشًّهًدًلاىك” sözü, ma‘õûfun ‘aleyhde bulunmayan bir te’kîd tipiyle gerçekleşmiştir. Zira isim cümlesi fiil cümlesinden daha te’kîdli bir anlam ifade eder. Burada cümlenin isim cüm-

lesi olarak gelmesinin yanı sıra cümle içerisindeki ّىويى zamirinin de yine te’kîd ifade ettiği

belirtilmektedir.526

523 ez-Zemañşerî, el-Keşşâf, V, 24.

524 Bkz. ez-Zemañşerî, el-Keşşâf, V, ss. 24-25.

525 Muhammed Õâhir b. ‘Âşûr, et-Taðrîr ve’t-Tenvîr, ed-Dâru’t-Tunusiyye li’n-Neşr, Tunus, 1984, XXI,

194.

1.5.1.2. Óarîð Masdar Kalıbından İsm-i Mef‘ûl Kalıbına ‘Udûl Kur’ân’da bu tipte gerçekleşen ‘udûller şu şekilde incelenebilir. a- ٌلوُعُػف Masdar Kalıbından ٌلوُعْفَم Kalıbına ‘Udûl

Örnek:

)6(ّ ُنوُتْفَمْلاٍّميكٌيىأًبّ)5(ّىفكيرًصٍبيػيىكّيرًصٍبيتىسىف”

“Hanginizin deli olduğunu yakında sen de göreceksin, onlarda görecekler.” 527

Yukarıdaki âyette فويتٍفىم sözcüğü üzerinde bir ‘udûl vardır.

Değerlendirme: Âyetteki sarf ‘udûlü kelime düzeyinde gerçekleşmiştir.

Ma‘dûlun ‘anh, ïulâïî mucerredin masdar kalıbındaki ّهفويتيػف kelimesidir. Ma‘dûlun ileyh,

ïulâïî mucerred ism-i mef‘ûl kalıbındaki فويتٍفىم lafzıdır.528‘Udûlün yönü (tipi), ïulâïî mu-

cerred masdar kalıbından ïulâïî mucerred ism-i mef‘ûl kalıbına doğrudur.‘Udûlü ortaya çıkaran etken(asıl), metinle ilgili etkenlerden bağlamdır.‘Udûlün sebebi ve anlama etki- sinin anlamı te’kîd etmek ve dikkat çekmek olduğu ifade edilebilir. ‘Udûl olmazsa, ayet-

teki anlam inceliği kaybolabilir. ‘Udûlün hükmü câizdir. Arap diline uygun olup şâò

veya hata değildir. Kur’ân’da bu tipte bir tane ‘udûl tespit edilmiştir. b- ٌلِعَف Masdar Kalıbından ٌلوُعْفَم Kalıbına ‘Udûl

Kur’ân’da bu tipte gerçekleşen ‘udûller şu şekilde açıklanabilir. Örnek:

)65(ّ ٍبوُذْكَمّيرٍػيىغّهدٍعىكّىكًلىذّوـاَّيىأّىةىثلاىثٍّميكًراىدّ ًفيّاويعَّػتىىتَّّىؿاىقىػفّاىىكيرىقىعىػف”

527 Kalem, 68/5-6.

528فويتٍفىم kelimesi ism-i mef‘ûl kalıbında gelen nâdir semâ‘î mastarlardan sayılmaktadır. Bkz. el-Esmer, el-

“Derken onu kestiler. Salih dedi ki: ‘Yurdunuzda üç gün daha yaşayın. (Sonra

helak olacaksınız.) İşte bu, yalanlanamayacak bir tehdittir.’” 529

Yukarıdaki âyette ّهبكيذٍكىم kelimesi üzerinde bir ‘udûl görülmektedir.

Değerlendirme: Âyetteki sarf ‘udûlü kelime düzeyinde gerçekleşmiştir.

Ma‘dûlun ‘anh, ïulâïî mucerredin masdar kalıbındaki ّهبًذىك lafzıdır. Ma‘dûlun ileyh,

ïulâïî mucerred ism-i mef‘ûl kalıbındaki ّهبكيذٍكىم kelimesidir. ‘Udûlün yönü (tipi), ïulâïî

mucerred masdar kalıbından ïulâïî mucerred ism-i mef‘ûl kalıbına doğrudur. ‘Udûlü

ortaya çıkaran etken (asıl), metinle ilgili etkenlerden bağlamdır. ‘Udûlün sebebi ve an- lama etkisi, te’kîd olarak açıklanabilir. ‘Udûl olmazsa, ayetteki anlam inceliği kaybolabi- lir. ‘Udûlün hükmü câizdir. Arap diline uygun olup şâò veya hata değildir. Kur’ân’da bu tipte bir tane ‘udûl tespit edilmiştir.

1.5.1.3. İsm-i Fâil Kalıbından İsm-i Mef‘ûl Kalıbına ‘Udûl Kur’ân’da bu tipte gerçekleşen ‘udûller şu şekilde incelenebilir. a- ٌل Kalıbından ٌلوُعْفَم Kalıbına ‘Udûl ِع َفا

Örnek:

“ّلاّ ًؼكّيرٍعىمٍلاًبَّّنيهيػتىوٍسًكىكَّّنيهيػقٍزًرّيوىلًّّدويلٍوىمٍلاّىىلىعىكّىةىعاىضَّرلاَّّمًتييٍّفىأّىداىرىأٍّنىمًلًٍّينىلًماىكًٍّينىلٍوىحَّّنيىىدلاٍكىأّىنٍعًضٍريػيّيتاىدًلاىوٍلاىك )233(ّىكًلىذّيلٍثًمًّّثًراىوٍلاّىىلىعىكًّهًدىلىوًبّ ُهَل ٌدوُلْوَمّلاىكّاىىًدىلىوًبّّهةىدًلاىكَّّراىضيتّلاّاىهىعٍسيكَّّلاًإّهسٍفىػنّيفَّلىكيت” “(Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için) anneler çocuklarını iki tam yıl emzi- rirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir. Hiçbir kimseye gücünün üstünde bir yük ve sorumluluk teklif edilemez. -Hiçbir anne ve baba çocuğu nedeniyle zarara uğratılmasın.- (Baba ölmüşse) mirasçısı da aynı şeyle sorumlu- dur.” 530

529 Hûd, 11/64-65. 530 Bakara, 2/233.

Yukarıdaki âyette ّهدو lafızı üzerinde bir ‘udûl vardır. Kur’ân-ı Kerim’in başka ّيلٍوىم

âyetlerinde de bu tiptekine benzer ‘udûller bulunmaktadır.531

Değerlendirme: Âyetteki sarf ‘udûlü kelime düzeyinde gerçekleşmiştir. Ma‘dûlun ‘anh, ïulâïî mucerredin ism-i fâil kalıbındaki ّهدًلاىك lafzıdır. Ma‘dûlun ileyh, ïulâïî mucerred ism-i mef‘ûl kalıbındaki ّيوىلّهدويلٍوىم kelimesidir. ‘Udûlün yönü (tipi), ïulâïî mucerred ism-i fâil kalıbından ïulâïî mucerred ism-i mef‘ûl kalıbına doğrudur. ‘Udûlü ortaya çıkaran etken (asıl), metinle ilgili etkenlerden bağlamdır. ‘Udûlün sebebi ve an- lama etkisinin dikkat çekmek ve te’kîd olduğu belirtilebilir. ‘Udûl olmazsa, ayetteki an- lam inceliği kaybolabilir. ‘Udûlün hükmü câizdir. Arap diline uygun olup şâò veya hata değildir. Kur’ân’da bu tipte üç tane ‘udûl tespit edilmiştir.

b- ٌلِعاَف Kalıbından ٌةَلِّعَفُم Kalıbına ‘Udûl Örnek:

)15(ًّللهاٍّنًمّهفاىوٍضًرىكّ ٌةَرَّهَطُمّهجاىكٍزىأىكّاىهيًفّىنيًدًلاىخّيراىهٍػنىلأاّاىهًتٍىتٍَّنًمّمًرٍىتَّهتاَّنىجٍّمًّّْٔىرّىدٍنًعّاٍوىقَّػتاّىنيًذَّلًل” “Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan,

içinde ebedî kalacakları cennetler, temiz eşler ve Allah’ın rızası vardır’.” 532

Yukarıdaki âyette ّنةىرَّهىطيم lafızı üzerinde bir ‘udûl vardır. Kur’ân’ın başka âyetlerin-

de de bu tiptekine benzer ‘udûller bulunmaktadır.533

Değerlendirme: Âyetteki sarf ‘udûlü kelime düzeyinde gerçekleşmiştir. Ma‘dûlun ‘anh, ïulâïî mucerredin ism-i fâil kalıbındaki ّهةىرًىاىط lafzıdır. Ma‘dûlun ileyh,

ïulâïî mezîd ism-i mef‘ûl kalıbındaki ّنةىرَّهىطيم kelimesidir. ‘Udûlün yönü (tipi), ïulâïî mu-

cerred ism-i fâil kalıbından ïulâïî mucerred ism-i mef‘ûl kalıbına doğrudur. ‘Udûlü or- taya çıkaran etken (asıl), metinle ilgili etkenlerden bağlamdır. ‘Udûlün sebebi ve anlama etkisinin dikkat çekmek ve te’kîd olduğu belirtilebilir. ‘Udûl olmazsa, ayetteki anlam

531 Bkz. İsrâ, 15/45 (ّنارويتٍسىم); Meryem, 19/61 (ّناٌيًتٍأىم). 532 Âl-i ‘Imrân, 3/15.

inceliği kaybolabilir. ‘Udûlün hükmü câizdir. Arap diline uygun olup şâò veya hata de- ğildir. Kur’ân’da bu tipte beş tane ‘udûl tespit edilmiştir.