• Sonuç bulunamadı

Modern Düşünce Hayat Tarzının Eleştirilmesi

DİNİ GRUPLARIN İLETİŞİM VE PROPAGANDA ARAÇLARI

B) TEMALAR VE KONULAR

4) Modern Düşünce Hayat Tarzının Eleştirilmesi

Modernizmin getirdiği yaşam biçimi genelde tüm bireyleri, özelde dindar bireyi derinden etkilemiş; geleneksel, modern ve dini hayat tarzları arasında bir gerilim mey-dana getirmiştir. Türkiye’nin kuruluşundan 1960’lara kadar siyasi ve toplumsal şartlar itibariyle daha çok bireysel olarak yaşanan dini hayat, 1960’lardan sonra dini gruplara mensubiyetle cemaat dindarlığı şeklinde tezahür etmeye başlamıştır. Yaşadıkları döneme

238 Mostar, S. 163, Eylül 2018, s. 26-29.

239 Mostar, S. 163, Eylül 2018, s. 30-32.

240 İbrahim Aksu, “Küreselleştikçe Batılılaşan Dünya”, Mostar, S. 163, Eylül 2018, s. 38-41.

eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşan dini gruplar, modernleşen yaşam tarzına karşı “yeni”

bir bilinç oluşturmaya çalışmışlardır.241

Yeni bir dini bilinç şüphesiz bir kültür içinde oluşmaktadır. Modern dünyada var olan dini gruplar, insanın beşerî varoluşu gereği bir “denge kurma faaliyeti” 242 içerisinde olmuşlar, dolayısıyla “toplumsal hayatın “pratik” altyapılarıyla sürekli bir diyalektik ilişki içerisinde”243 bulunmak zorunda kalmışlardır. Bu nedenle dini grupların “dünya-kurma” çabaları244, eklektik bir biçimde vuku bulmuş; Batılı modern hayat eleştirisi “me-lez modernlikler”e yol açmıştır.245

Melez modernliklerin toplumsal hayattaki görünürlüğü, “Temsil, ekonomi politi-ğin izinden gider.”246 sözünde ifade bulduğu şekliyle ekonomik gücün elde edilmesiyle artmıştır. Fakat olay ve olgulara yaklaşım gruptan gruba, liderden lidere değişiklik gös-termektedir. Çalışma kapsamındaki dini grup liderlerinin söylemlerine bakıldığında, po-püler hatiplerin aksine ılımlı bir retorik kullandıkları görülmektedir. “Medya tartışma ala-nına girmez, sahneye koymadan başka bir şey değildir.”247 sözünden hareketle dini grup liderlerinin medyaya sadece bir “sahneye koyma” aracı olarak yaklaştıkları gözlenmek-tedir. Zira onlar tartışmadan ziyade benimsedikleri yaşam biçimini medya aracılığıyla üyelerine ulaştırmaktadırlar.

Semerkand Aile’nin 2018 Eylül sayısının “Sade Yaşam Ruha Nefes Aldırır” man-şetiyle işlediği dosya konusunda dergi, endüstrileşme ile etkisi artan materyalist yaşam şeklini eleştirmekte, sufiliğin “bir hırka bir lokma” düsturunca “dünyaya karşı tavır” koy-mak gerektiğini ifade etmektedir. Sadeleşme konusu Batı kültürü üzerinden ele alın-makta, bu anlayışın Batı’dan önce kadim kültürümüzde bulunduğuna dikkat çekilmekte ve ilahi aşkın da bu yalınlıkla bağlantısı ortaya koyulmaktadır.248 Semerkand Aile’nin ev içi dekorasyonla ilgili yazılarına baktığımızda sadelikle birlikte aslında Batı tarzı ev dü-zenini içselleştirdiği de görülmektedir. Dergide kullanılan görseller, IKEA tarzı bir ev

241 Vejdi Bilgin, “Gelenek, Modernlik ve Din: Üç Rekabet Alanı”, Ankara, EskiYeni, S. 17, İlkbahar 2010, s. 26.

242 Peter L. Berger, Kutsal Şemsiye, çev. Ali Coşkun, 5. Baskı, İstanbul: Rağbet Yayınları, 2015, s. 56.

243 Berger, Kutsal Şemsiye, s. 37.

244 Berger, Kutsal Şemsiye, s. 57.

245 Bilgin, “Gelenek, Modernlik ve Din: Üç Rekabet Alanı”, s. 21.

246 Laughey, Medya Çalışmaları, s. 83.

247 Maigret, Medya ve İletişim Sosyolojisi, s. 284.

248 Semerkand Aile, Eylül 2018, http://www.semerkandaile.com/2018/09/04/sade-yasam-ruha-nefes-aldi-rir/, (24.03.2019).

dekorasyonuna sahiptir. Küresel marka ile derginin benimsediği anlayış arasındaki fark, kullanılacak bazı eşyaların mağazalardan satın alınması yerine kadınların maharetli elle-rinden çıkmasına özendirilmesidir.249

Fotoğraf 15: Semerkand Aile, Eylül 2018 sayısından bir görsel

Osman Nuri Topbaş bir sohbetinde anneler ve babalar gününü, materyalist dün-yanın mal satmak için ihdas ettiğini ifade etmekte; Müslüman anlayışındaki anne-babaya hürmetle bir ilgisinin bulunmadığını belirtmektedir.250 Yeni Asya grubu benzer bir yak-laşımı kadınlar günü hususunda göstermektedir. “Bir gün değil her gün kadınlar günü olmalı” başlıklı yazıda “Kadına değer vermek bir ahiret projesidir” denilmekte, mahşerde her ikisinin birlikte hesap vereceği ifade edilmektedir. Bu konuda Müslümanların değer-lerini gün ve haftalara sıkıştırmaması, sorumluluğunu her zaman bilmesi ve sevgisini ha-yat boyu göstermesi gerektiği anlayışı benimsenmektedir.251

Dini grupların yeni bir uygulamayla karşılaştıklarında göstermiş oldukları tepki-lerin de geçmiş zamana nazaran azaldığı gözlenmektedir. Fıkhi Meseleler sitesinde Yeni Asya grubunun konu edindiği Bitcoin, grubun toplumdaki yeni gelişmelere bakış açısını göstermesi yönünden önemlidir. İnternet ortamı dışında henüz bir varlığı olmayan uygu-lamaya mesafeli yaklaşılmakta, cevazı uygun görülmemekle birlikte ilerde nasıl bir varlık kazanacağının beklenilip görülmesi gerektiği ifade edilmektedir.252

Dergilerde modern hayat tarzının yanı sıra modern düşünce tarzının da eleştiril-diği görülmektedir. Mostar’ın Eylül 2018 sayısında yer alan “Köşeleri Kaptırmayın”

249 https://www.semerkandaile.com/2018/06/01/sadelik-ve-duzen-nefes-aldirir/, (24.03.2019).

250 https://www.youtube.com/watch?v=k-SysCvNpBQ, (24.03.2019).

251 http://www.fikih.info/bugun-degil-hergun-kadinin-gunu-olmali/, (24.03.2019).

252 http://www.fikih.info/bitcoin-gelirleri-caiz-midir/, (24.03.2019).

lıklı metin bu doğrultuda kaleme alınan yazılardan biridir. Yazıda modern düşünce tarzı-nın bir dayatması olarak görülen objektivite eleştirilmektedir. Aslında bu meyanda eleş-tirilen bir başka şey de üniversite ortamıdır. Yazara göre, hayattan kopuk ve yalıtılmış olan üniversite ortamı, bilgiden çok yoruma dayanmaktadır. Yazar bu nedenle, (iddia edi-lenin aksine) üniversitelerde tarafsızlığı aramanın abesle iştigal olduğu sonucuna varmak-tadır. Yazının devamında “bütün modern söylemlerin saldırı odağında din” olduğu söy-lenmekte; bu psikolojik baskıya sosyalleşme ihtiyacının da eklenmesinin, orta yol arayı-şına sebebiyet verdiği ifade edilmektedir. Bulunan orta yolun ise “dini asıl olmaktan çı-kararak bir sıfat haline getirmek” olduğu belirtilmektedir. İşaret edilen orta yolun “İslami sol” şeklinde örneklendirilmesi dikkat çekicidir. Hedef alınan grup yazıda böylece menfi bir şekilde isimlendirilmiş olup hedef gösterilmekte ve bu anlayışı sahiplenen kimselerin

“Antikapitalist Müslüman olmayı Müslüman olmaktan daha çok önemse(dikleri)” söy-lenmektedir.253

Dindar camianın öne çıkan isimlerine sayfalarında yer veren Altınoluk dergisi, Kasım 2018 sayısında Yusuf Kaplan’a ait “Din’e Uyacağız, Din’i Kendimize Uydurma-yacağız” başlıklı yazısını yayınlayarak modernliğin getirdiği Kur’an yorumlarına karşı eleştirel bir tutum sergilemektedir.254 Aynı sayıda, Ahmet Taşgetiren’e ait makalede Kur’an’ın tarihselci yorumunu yapanlara bir çağrıda bulunulmakta, deizme işaret eden tartışmaların getireceği sonuçlara değinilmektedir. Taşgetiren’e göre tarihselci yaklaşı-mın Allah’ı ve Peygamber’ini tanzim etmeyi bir kenara bırakması, yorumlarından vaz-geçmeyeceklerse kendi Tanrı ve peygamberlerini oluşturması daha doğru bir hareket-tir.255 Tarihselcilik konusunu ele alan sayıda, Nureddin Yıldız ile yapılan röportajda konu enine boyuna tartışılmakta, yorumcu anlayışa karşı mücadele etme bir görev addedilmek-tedir. Kur’an’ın modern yorumlarına karşı yapılması gerekenin ise her şehre bir hadis enstitüsü açmak olduğu savunulmaktadır.256

253 Mustafa Yıldız, “Köşeleri Kaptırmayın”, Mostar, S. 163, Eylül 2018, s. 59.

254 Yusuf Kaplan, “Din’e Uyacağız, Din’i Kendimize Uydurmayacağız”, Altınoluk, S. 393, Kasım 2018, s.

5.

255 Taşgetiren, “Sağduyu Çağrısı”, Altınoluk, S. 393, Kasım 2018, s. 3.

256 Taşgetiren, “Hem İman Hem İfsad Sorunu”, Altınoluk, S. 393, Kasım 2018, s. 6.

Dini grupların her şehre bir hadis enstitüsü açarak farklı görüşteki dini eğitim ku-ruluşlarıyla mücadeleci bir yaklaşımı benimsemesi akla dini piyasalar teorisini getirmek-tedir.257 Eğitim alanı dini gruplar için hem insan kaynağı hem de kültürel sermaye elde etme açısından ayrı bir değer ifade etmektedir. Modern düşünce hayat tarzına eleştirel bir yaklaşımı benimseyen dini gruplar aslında modernitenin getirdiği kapitalist mantığı bir yerde benimsemekte, inanç ve yaşayışta diğerleriyle bir rekabete girmektedir. Sosyal fa-aliyetler ve eğitim kurumlarıyla kendilerini topluma arz etmekte, modern hayatla iç içe geçmiş bir içerik sunarak üye kazanmaya çalışmaktadırlar. Bilhassa modern düşünce yat tarzını benimsediğini ileri sürdükleri İlahiyat fakültelerinin, dini grupların ötekisi ha-line geldiği görülmektedir. Söylemlerle oluşturdukları hayat tarzı neticesinde toplumda bir talep sağlamakta, her düzeyde eğitim kurumları inşa ederek oluşturdukları talebe arzda bulunmaktadırlar.