• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ÇALIŞMA HAYATINDA MOBBĐNG

2.5. Mobbingin Birey Üzerindeki Etkileri

Mobbingin kişiler üzerindeki olumsuz etkileri psikolojik, fiziksel, sosyal ve ekonomik olarak gruplandırılabilir. Đşletmede yoğun kaygı ve korku yaşayan bir mobbing mağdurunun mobbinge karşı verdiği tepkiler çok farklılık gösterebilir. Çoğu mobbing mağdurunun iş arkadaşlarıyla iletişiminin bozulduğu, yaşadıklarından dolayı yeni ilişkiler kurmaktan kaçındığı ya da durumunu gizlediği bilinmektedir. Mağdurların bunu yapmalarının en büyük sebebi, genellikle yaşadıkları bu durumun düzeleceği ya da biteceği yönündeki düşünceleridir. Bu düşüncenin altında yatan asıl neden aslında korkudur. Eğer mağdur şikâyet etme yöntemini uygularsa durumun ve kendisine uygulanan baskının daha da kötüleştireceğinden korkar. Yaşadıklarının paylaşmaması ise durumunu aksine daha da kötüleştirebilir. Diğer iş arkadaşlarının durumdan haberdar olmamaları, mobbing mağdurunun olayların patlak vermesinden sonraki açıklamalarını

inandırıcı kılmayacağı gibi destek bulamamasına, diğerlerinin kendisine inanmamasına neden olabilir. Diğerlerinin kendisine destek vermemesi ise mağdur için daha da yıkıcı bir durumdur. Şayet işletme de mobbing davranışlarını görmezden gelir, göz yumar ve kışkırtırsa, mağdur kendisini tamamen çaresiz hisseder. Sonuç olarak, mobbing planlandığı şekilde gerçekleştirilmiş olur.

Mobbing mağdurunun mobbing sürecinde kendini mobbing davranışlarından korumaya yönelik olarak sergileyeceği davranışlar çok önemlidir. Mobbing uygulayıcısının mağdura yönelik mobbing davranışları, genellikle sinsice, planlı ve çevredekilerin algılayamayacağı şekilde gerçekleştirilir. Diğerleri tarafından algılanamayacak kadar kurnazca yapılan bu davranışlar karşısında, eğer mobbing mağduru ani çıkışlar yapar ve fevri davranırsa ya da aktif saldırgan tutumlar sergilerse, içinde bulunduğu grubun uyum ve dengesini bozar ve yaşanacak tüm gerilim ve çatışmanın bedelini bizzat ödemek zorunda kalır. Çünkü mağdurun vereceği tepkiler diğer iş arkadaşları tarafından anlaşılamayacaktır. Mağdurun kendine destek vereceklerini düşündükleri iş arkadaşları, mağduru yanlış değerlendirebilir ve mobbing uygulayıcısının yanında yer alabilirler ya da sessiz kalarak mobbingi destekleyebilirler. Mağdurun yapmaya çalıştığı her davranış, gerçekleştirmeye çalıştığı her girişim, içinde bunduğu durumu daha da kötüleştirebilir. Sonuç fiziksel ve zihinsel sıkıntı, hastalık, sosyal sorunlar ve yüksek boyutta iş gücü kaybı şeklinde ortaya çıkar.

Mobbingle ilgili yapılan araştırmalar, mobbingin mobbing mağdurlarını farklı yönde etkilediğini göstermektedir. Mobbing mağdurların duygusal, fiziksel, zihinsel ve iş/mesleki sağlığını olumsuz etkilemekle kalmaz ayrıca mağdurun iş yaşantısı dışındaki kişisel ilişkilerinde de yıkıcı etki yaratır. Mobbingin mağdura verdiği ekonomik kayıplar ise oldukça fazladır. Mobbing mağdurlarının özbenlik, özsaygı, özgüvenlerinin yıkımına, zihinsel süreçlerinde tahribata, duygusal yorgunluğa ve yoğun çaresizlik duygularının neden olabileceği alkol, uyuşturucu bağımlılığı riskinin artmasına neden olabilmektedir.

Mobbingin mağdurların özbenlik ve özsaygısını olumsuz etkileyebileceği görüşü tartışılmıştır fakat konuyla ilgili ancak birkaç araştırma bugüne kadar yapılabilmiştir. Mikkelsen ve Einarsen (2002)’ın Dünya Algı Ölçeği (the World Assumption Scale)’yle yaptıkları böyle bir çalışmada mobbing mağdurları, mobbing mağduru olmayan kontrol

grubuyla karşılaştırılmış ve bu karşılaştırma sonucunda mobbing mağdurlarının kendilerini daha az değerli, daha az yetenekli ve daha şanssız bireyler olarak algıladıkları ve dünyanın kendilerine daha az cömert davrandığını ve kendi kontrol yeteneklerinin gelişmediğini, ayrıca diğer insanların kendilerini daha az önemsediklerini ve daha az destekçi olarak algıladıkları ortaya çıkmıştır.

Mobbing mağduru çoğu işgörenin, stresin neden olduğu çoğunlukla psikosomatik sağlık problemleri geliştirdikleri bilinmektedir. Mobbinge bağlı stresin neden olduğu kaygı ve davranış bozuklukları, özellikle stres sonrası travma bozukluğu ve karar verme güçlüğüne yol açar. Bu da mağdurun tüm yaşantısını, ailesi, arkadaşlık ilişkileri ve kişilerarası ilişkilerini, kaygı ve panik reaksiyonlarıyla, hatta kendini öldürme düşüncesi gibi yıkıcı düşünce bozukluğu göstermesine neden olur.

Süreç içerisinde maruz kaldığı davranışları, uğradığı haksızlıkları fark etmeye başlayan birey, kendine yapılanlar karşısında rahatsızlık hissetse de, ilk zamanlarda kendini suçlamaya yönelik benmerkezci bir davranış tarzı içine girer. “Ben hatalıyım” veya “ben anlamıyorum” şeklinde sık sık kendisine tekrarlandığı cümlelerle, kendini suçlar. Sonraki aşamada yakın arkadaşları ve ailesinden destek aldığını zannetse de yalnızlık, kaçınılmazdır. Bu kez “bu bana yapılmamalıydı”, “ben bunu hak etmedim”, “böyle bir şey ilk kez benim başıma gelmiştir” tarzında cümleleri kendi kendine tekrarlar durur. Đşte bu dışlama ve kendi kendini suçlama döneminde, sağlığıyla ilgili olumsuzluklar ortaya çıkmaya başlar (Tınaz, 2006: 154).

Çoğu kimse hayatının anlamını ve kendisini işlerinde ve ilişkilerinde bulur. Bunlar kaybolunca hayatının anlamı kalmaz. Mobbinge uğrayan mağdur, artık kendisine ihtiyaç kalmadığını düşünür. Yeteneklerinden şüphe etmeye başlar, yalnızlığa gömülür. Kendine saygısı kalmaz, şahsiyeti büyük zarar görür. Eğer mobbing mağduru kendisini suçlamaya başlarsa, ayakta kalabilmesi imkânsızlaşır (Baykal, 2005: 157–158).

Mobbing mağdurlarıyla yapılan mülakatlara dayanan araştırmalarda mobbing mağdurlarının uykusuzluk, sinirlilik belirtileri, melankoli, kayıtsızlık, konsantrasyon bozukluğu ve sosyal fobiler olduğu, bazı fiziksel belirtiler olarak terleme, titreme ve kendini hasta hissetme ve psikolojik belirtiler olarak da endişe, panik ataklar, öfke ve güven eksikliği tespit edilmiştir (Hoel ve Faragher, 2004: 1).

Mobbing mağdurlarıyla yapılan bir başka çalışmada ise mağdurların % 79,4’ünün stres, % 64’ünün depresyon, % 64’ünün yorgunluk, % 59’unun güven kaybı, % 58’inin utanma ve suçluluk, % 58’inin obsesif düşünceler ve kabuslar, % 56’sının konsantrasyon bozukluğu, % 53’ünün uyku bozuklukları çektikleri tespit edilmiştir. Ayrıca, bir yıl ya da bir yıldan daha az bir süre mobbinge maruz kalan mağdurların % 81’i yaşadıkları mobbingle ilgili olumsuz düşüncelerin istem dışı akıllarına geldiğini, on sekiz aydan daha uzun süre mobbinge maruz kalan mağdurların ise olumsuz düşünceleri sürekli hissettikleri ortaya çıkmıştır (Lewis ve diğerleri, 2002: 112).

Araştırmalar mobbing mağdurlarının sıklıkla “stres sonrası travma bozukluğu”na (SSTB) benzer semptomlar sergilediklerini göstermektedir. Mobbing mağdurlarıyla yapılan mülakatlarda, mağdurların uykusuzluk, kaygı semptomları, melankoli (kasvet), ilgisizlik, konsantrasyon eksikliği, SSTB ve sosyal-fobi gibi ciddi rahatsızlıklarla yüz yüze oldukları tespit edilmiştir.

Leymann tarafından yapılan araştırmalarda, stres sonrası travma bozukluğu yaşayan hastaların sadece % 15’inin bu rahatsızlığı bir yıl yada bir yıldan daha kısa süre yaşadıkları, % 15’inin ise sekiz yıldan daha uzun bir süre bu hastalıkla mücadele ettiğini, % 54’lük büyük bir bölümünde ise bu hastalığa iki ile sekiz yıl arasında katlanmak zorunda kaldığını göstermektedir. Kadın ve erkekler arasında süre itibariyle bir fark bulunamamıştır (Leyman ve Gustafsson, 1996: 262).

Mobbinge maruz kalma ve kas- iskelet sistemiyle ilgili sağlık şikâyetleri arasındaki ayrıca paralel bir ilişki bulunmuştur. Bu tür semptomların arkasındaki asıl neden mobbinge maruz kalmanın mobbing mağdurlarında yarattığı gerilim olabilir.

Đnsanlar genellikle hayatlarında arada sırada ortaya çıkan sıkıntılar ya da travmatik olaylarla baş edebilirler. Fakat bu olaylar üst üste geldiğinde her zamanki baş etme yöntemleri yetersiz kalabilir. Uzun süren mobbing saldırıları nedeniyle mağdur genellikle kronik hastalık ve bozukluk geliştirmektedir ve mağdur işinden ayrılır ya da intihar etmek gibi bir yolla bu saldırılara bir çözüm aramaya kalkışır. Đntihar girişimi, çaresiz kalan bir kişinin çıkış yolu bulamadığı, sorunlarından umutsuz olarak kaçmak istediği, kendinden ya da çevresinden kaynaklanan sorunlarla köşeye sıkışmış hissettiği zamanlarda duyduğu öfkeyi kendisine yöneltmesidir. Bu şekilde hem kendini hem de çevresinde suçladığı kişileri cezalandırmak ister (Günay, 2005: 36-37). Đsveç’te yapılan

çalışmalarda % 10 ila % 20’lik intihar olaylarının doğrudan ya da dolaylı olarak işyeri problemleriyle bağlantılı bulunurken, Đtalya’da intiharların % 13’lük bir bölümünün işyerindeki mobbingle bağlantılı olduğu tespit edilmiştir (Josipovic-Jelic ve diğerleri, 2005: 348).

Đntihar girişiminde bulunan insanlar ve intihar kurbanlarının ailelerinden elde edilen bilgilerden Đsveç’te her yıl 300 intihardan 100’ünün işyeri mobbingi nedeniyle gerçekleştiği ileri sürülmektedir. Đntiharın mobbingin bir sonucu olduğu ileri sürülmüştür ve yoğun bir şekilde mobbinge maruz kalanların intihar eğilimlerinin yüksek olduğu ifade edilmiştir (Einarsen ve diğerleri,1994).

Çalışma Đstatistikleri Bürosu (the Bureau of Labour Satistics)’nun 1993 yılındaki verilerinde iş bağlantılı 1063 intihar vakasının yaşandığı yer almaktadır. Đntiharlar dışında diğer vahim bir durum da mobbing vakalarının zaman zaman iş arkadaşlarını öldürmeye yönelik ciddi suçlara da yol açmasıdır (Crawford, 1997: 220).

Mobbinge hedef olan insanlar, duygusal olarak mutsuz bir iş ortamında çalışmak zorunda kaldıklarından onların sağlık ve konsantrasyonları olumsuz etkilenir. Ayrıca çalışanlar arasında iletişim ve grup çalışmalarını da kapsayan hoş olmayan ilişkilerin varlığı, iş verimliliğini ve iş yaşam kalitesini de olumsuz etkiler. Çalışma ortamında mağdurun mobbing davranışlarına maruz kalması onun sosyal imajını da zedeler. Kişinin mobbing nedeniyle sergilediği depresif davranışları, onun işyerindeki iş arkadaşları ya da özel yaşamındaki dost ve arkadaşlarınca da katlanılamayacak bir hal alabilir. Bu da kişinin yalnızlığa itilmesini tetikleyici bir faktör oluşturur. Çevresindekiler ondan uzaklaşmaya başlarlar. Çevresindeki kişiler, artık onu “başarısız, elindekileri kaçırmış bir birey” olarak değerlendirirler. Đşyerinde dışlanmış ve mesleki kimliği zarar görmüş birey ne yazık ki sosyal ve aile çevresinde yeterli ilgi ve alakayı da göremeyecektir.

Đşyeri mobbingi mobbing mağdurunun sadece zihinsel sağlığını değil, bunun yanı sıra onların mesleki kariyerlerini de olumsuz etkilemektedir. Mobbingin, hastalık nedeniyle devamsızlığı yani hastalık izni kullanma oranlarını artırdığı saptanmıştır. Hastane personeline yönelik bir araştırmada, hastalık (tıbbi olarak doğrulanan) nedeniyle işe devamsızlık oranının, mobbing mağdurları arasında diğer işgörenlere oranla % 51 daha sık görüldüğü ortaya çıkmıştır. Mobbing ve işten ayrılma niyeti arasında da anlamlı

ilişki bulunmuştur. Bazı mobbing mağdurlarının mobbingle başa çıkmak için düşündükleri çözüm yollarından biri de hâlihazırdaki görevlerinden ayrılmaktır (Einarsen ve diğerleri,1994).

Đşveç’te 1992 yılında yapılan bir araştırmada işgücünün % 25’lik bölümünün mobbing nedeniyle 55 yaşında emekliye ayrıldığı tespit edilmiştir. Bunun en büyük nedenlerinden biri mobbing deneyimleri ve verimsiz iş ortamıdır. Verimsiz iş ortamı nedeniyle işgörenlerin maruz kaldıkları hastalıklar nedeniyle erken emekliye ayrılma oranlarının % 20 ile % 40 arasında değiştiği bulunmuştur. 55 yaşında erken emekliliğe ayrılanların beşte üçü yoğun mobbingden dolayı acı çektiklerinden erken emeklilik istemişlerdir (Leyman, 1996: 173).

Mobbing araştırmalarına göre çalışanların % 57’si beş yıl öncesine göre üzerlerinde daha fazla baskı hissettiklerini, çalışanların % 40’ı bir yıl öncesine göre bile üzerlerindeki yükün arttığını dile getirmişlerdir. Đş ve hayat mücadelesi, günümüzde, kanlı savaşların yapıldığı meydan muharebelerindeki acımasız savaş sahneleri kadar zor ya da zorbalıklarla dolu, kendini savunamayan insanların acıdan kıvrandıkları bir görünüm sergilemektedir.

Türkiye’de de Samancı tarafından, işyerlerinde baskı gören hastalar üzerinde yapılan araştırma sonuçlarına göre; özellikle ekonomik krizin yaşandığı dönemlerde işyerlerindeki psikolojik baskının arttığı saptanmıştır. Bu sayede çalışanlar, karşı karşıya kaldıkları psikolojik baskı ve zorbaca eylemler sonucu istifaya zorlanmaktadır. Bu durum çalışanlarca da kanıksanmakta şikâyet konusu yapılmamaktadır. Böylece, mobbing eylemleri “işten çıkarma tazminatı”ndan kurtulmanın bir aracı olarak görülmekte ve işten çıkarma, ülkemizde mobbing sürecinin ilk amacı durumundadır (Yücetürk, www.bilgiyonetimi.org, 2006).

Ancak durum bazen farklı olabilir. Mobbing sürecinin sonunda işten çıkarılan/çıkmak zorunda bırakılan mağdurlar, yaşadıklarının bedelini işletmeye dava açarak alma yoluna da gidebilirler. Yasal hakları için mahkemeye başvuracak mağdurlar, avukat ve mahkeme masrafları gibi ekonomik maliyetlerle karşılaşmaktadır. Mobbing davalarının uzun sürmesi ve işten çıkarılan mağdurun uzunca bir süre iş bulamaması durumunda ise bu süreç mağdur için biraz daha katlanılması zor bir durum halini alacaktır.