• Sonuç bulunamadı

Mobbing Mağdurlarının Kişilik Özellikleri

BÖLÜM 1: MOBBĐNGĐN KURAMSAL VE TARĐHSEL GELĐŞĐMĐ

1.7. Mobbing Mağdurlarının Kişilik Özellikleri

Mobbing mağdurunun kişiliğinin rolü farklı yazarlarca oldukça farklı vurgulanmıştır. Bazı araştırmacılar belirli kişilik özellikleriyle mobbing mağduru olma arasında bağlantı olduğuyla ilgili bir hipotez geliştirmiştir. Bazı kişilik özelliklerinin genel olarak mobbing durumlarında ya da özel durumlarda insanları diğerlerinden daha incinebilir yaptığı ileri sürülmektedir. Diğer taraftan, bazı kişilerin kişilik özellikleri itibariyle diğer insanlara oranla mobbing ve diğer saldırgan davranışlara maruz kalabileceği ya da bu tür davranışları tetikleyebilecekleri düşünülmektedir. Bazı insanlar ayrıca

hassasiyetleri nedeniyle bir kişinin davranışlarını diğer kişilerden daha kolayca mobbing olarak algılayabilirler (Vartia, 2003: 13–14).

Zapf ve Einarsen (2003), mobbing mağdurlarının aşağıdaki kişilik özelliklerinin mobbingin başlamasında rolü olabileceğini ifade etmişlerdir. Bunlar;

• Mobbing mağdurlarının yaptığı iş ya da statüleri,

• Sosyal yetersizlik ve özsaygı yoksunluğu,

• Grup normlarıyla çatışma ve aşırı başarıdır.

Gruplar üzerindeki araştırmalar grubun kalanından farklı olanların, gruba ait olmayan veya grubun dışında olan bireylerin diğerleriyle çatışma riski taşıdığını ve günah keçisi rolünü almaya itilebildiklerini göstermektedir (Thylefors, 1987).

Sosyal kimlik teorisine göre, farklı olmak demek; bir kişiye diğerlerinin onlardan biri veya bizden biri olmadığı gözüyle bakabileceğini ve bunun da belli durumlarda, dışarıda gözüyle bakılan kişiye karşı saldırgan davranışlar ortaya çıkarabileceğini savunmaktadır. Mobbing mağdurları çalışma ünitesindeki diğer çalışanlardan da bazı yönlerden farklı olabilir. Örneğin; o azınlık durumundaki bir cinsiyeti, ırk ya da dini, eğitim ya da iş ünitesindeki mesleği temsil ediyor olabilir.

Mobbingle ilgili diğer bir nokta ise iş ortamında oluşmuş önyargıların çatışmaları daha çabuk tetikleyeceği görüşüdür. Ayrıca, önyargılar kişiyi damgalamanın ve uygulanacak sosyal izolasyonun da bir başlangıcı ve iş ortamlarında mobbing sürecini hızlandıracak, mobbing eylemlerine zemin hazırlayacak bir ortam yaratması açısından da tehlikelidir.

Önyargının kökleri ve bununla nasıl etkili bir şekilde mücadele edilebileceği hakkında bildiğimiz her şey, ayrımcılığın güçlenmesine izin vermenin, önyargı içeren hareketlere göz yummak olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda hiçbir şey yapmamak, neticesini içinde taşıyan bir hareket olarak, önyargı virüsünün karşı koyulmadan yayılmasına izin verir. Farklılık eğitiminden daha hedefe yönelik olabilecek, ya da belki bu farklı kılışların etkili olmasını sağlayacak şey, yönetimin en üst kademelerinden en aşağıya kadar her hangi bir ayrımcı harekete karşı etkin bu tutum takınarak, grup normlarını kesin olarak değiştirmektir. Önyargılar yerinden kımıldatılmayabilir, ancak eğer iklim değiştirilirse ayrımcı davranışlar bastırılır (Goleman, 2000: 203).

Mobbing mağdurları genellikle mobbingin ortaya çıkmasında herhangi bir kişisel ilişkiyi fark etmemektedirler, fakat sıklıkla kendilerinin çok çalışkan olduğunu ve grup sistemi ya da kötü şans tarafından yanlış anlaşıldıklarını düşünmektedirler. Fakat bazıları, onların bazı bireysel özelliklerinin örneğin, özel yaşam, dini/politik davranış ya da görüntülerinin mobbinge neden olduğunu düşünmektedir. Bir araştırmada, bir grup mobbing mağdurunun kendilerini daha az fark ettiren/ hissettiren ve yöneticileriyle iş arkadaşlarından daha az çatışma yaşayan bireyler olarak gördükleri saptanmıştır. Mobbing mağdurlarına kendi algılarına göre mobbingin nedenleri sorulduğunda hem çevresel hem de mobbing uygulayan bireyin özelliklerinin buna yol açtığını ifade etmişlerdir. Bir araştırmada, üniversite çalışanları statü ve iş için rekabetin olduğunu, mobbing uygulayanın belirsizliği ve kıskançlığının mobbingin nedenleri olduğunu dile getirmişlerdir. Mobbing mağdurlarının cinsiyeti de ayrıca olası bir neden olarak vurgulanmıştır. Bir Đrlanda araştırmasında 30 mobbing mağdurunun hepsiyle yapılan mülakatlarda mobbing uygulayıcısı zor kişilik olarak nitelendirilmiştir (Seigne ve diğerleri, 1998).

Mobbingin algılanan sebeplerinin bazılarını açıklamada “Yordama Teorisi”nden faydalınılabilir. Teoriye göre, bireyler olumsuz deneyimlerinin nedenlerini diğerlerine yansıtma eğilimindedirler. Bu nedenle mobbinge maruz kalanların kendilerinden kaynaklanan ve mobbinge neden olabilecek herhangi bir şeyin farkına varabilmelerinin veya olumsuz davranışlarını görebilmelerinin zor olabileceği, hatta kendi davranışları problemle alakalı olsa bile onların mobbingin nedenlerini ya mobbing uygulayıcısında ya da çevrelerindeki diğer nedenlerde arayabileceklerinden de söz edilmektedir.

Yeni fikirler üretebilen, farklı bakış açılarıyla dünyayı yorumlayabilen insanlar mobbing mağduru olabilmektedirler. Eğitim, dış görünüş, entelektüel birikim açısından parlak elemanlar, rekabetçi bencil kişilik sahibi kimseler için kolay hedef olabilmektedir. Çalışanın aksanı, temsil ettiği alt ve üst sosyal sınıf, bazı kimselerce yadırganan ve küçümsenen etnik unsurlar da mobbing sendromuna yol açabilmektedir (Çobanoğlu, 2005: 52–53).

Mobbing mağdurları; duyarlı, hassas, yardımsever, idealist, kendini sürekli geliştiren, bilgisini cömertçe paylaşan, yüksek onur duygusu taşıyan, haksızlığa dayanamayan ama

kendi hakları konusunda kolayca fedakârlıkta bulunabilen, yüksek stres altında çalışmayı sürdürebilen kişilerdir (Tutar, 2004: 54).

Klinik psikologların mobbing mağdurlarının kişilik özelliklerini tespit etmek amacıyla yaptıkları çalışmalarda (Minnesota Çok Yönlü Kişilik Ölçeği -MMPI-2’nin kullanıldığı) mobbing mağdurlarının, belli kişilik profilleri olduğu bulunmuştur. Onların, aşırı hassas, kuşkucu ve depresyon eğilimli ve psikolojik endişelerinin psikosomatik belirtilere dönüşme eğilimi yüksek bireyler olarak saptanmışlardır. Yapılan araştırmada üç türlü mobbing mağduru olduğu tespit edilmiştir. Araştırmalardaki birinci grubun üyeleri, ciddi şekilde zarar görmüş, kararsız, depresif, kaygılı, kuşkucu ve kafası karışık bireyler olarak saptanmıştır. Đkinci grup, depresyon geçirmiş ve hayal kırıklığına uğramış, ayrıca çevrelerine karşı şüpheci ve depresif eğilimli bireylerdi. Üçüncü ve yaygın grubun üyeleri çok sayıdaki olumsuz davranışa maruz kalıp acı çekmelerine rağmen oldukça normal kişiliğe sahipti. Yazarlar bu sonuçları belirli bir zarar görme olasılığı faktörünün varlığının olabileceğinin göstergesi olarak yorumladılar ve kişiliğin, mobbingin nasıl yaşandığı ve mağdurların nasıl tepki verdiklerini belirlemede önemli bir rolü olduğuna kanaat getirdiklerini dile getirdiler (Vartia, 2003: 14).

Bazı insanların kişiliği ya da davranışları yüzünden diğerleri üzerinde olumsuz izlenimlere ve davranışlara yol açabileceği görüşü okul çocuklarıyla ilgili araştırmalarda belirtilmiştir. Alan çalışmaları mobbing mağdurlarını vicdanlı, dikkatli, edebi-fikirli ve oldukça saf, aynı zamanda kendilerine ve durumlarına gerçekçi olmayan bir görüşe sahip, aşırı başarma istekli bireyler olarak tanımlamıştır. Mobbing mağdurları ayrıca mağdur olmayanlara göre sosyal yönden arzu edilir olma ölçeğinden daha düşük sonuçlar elde etmişlerdir. Bu ölçek mağdurların mağdur olmayanlardan daha geleneksel, daha düzenli, hükmetme eğilimli ve güvenilir olma eğilimli olduklarını göstermektedir. Dakik, dürüst ve aynı zamanda aşırı eleştirel olmaları bu insanların diğerlerince bir tehdit olarak algılanmalarına neden olabildiği ve bu nedenle olumsuz davranışlara maruz kalmalarına yol açtığı tespit edilmiştir. Onlar ayrıca işyerindeki performans standartlarını ve resmi olmayan kuralları kuranlar olarak da görülmektedirler.

Đşyerinde mobbingle ilgili esas problem, mobbing mağdurunun güvenli ve umursandığı bir ortamda yaşayan yetenekli ve değerli bir insan olduğu duygusuna zarar verir.

Kendileriyle barışık olmayan, endişeli mobbing mağdurları ya da mağdur adayları çevrelerindeki potansiyel tehlikelere odaklanırlar ve onları abartırlar. Bundan duydukları yüksek seviyedeki olumsuz etki düzeyleri, olumlu etki düzeyinde düşüşe neden olur ve kişinin problemleriyle baş etmede yetersiz stratejiler kullanmasındaki artışlar da daha yüksek seviyede psikolojik semptomlar ve psikosomatik şikâyetlerin ortaya çıkmasına yol açar (Matthiesen ve Einarsen, 2004: 339).

Mobbing sürecinde düşmanca ve zorbaca eylemlerle karşılaşan mağdurlar, iş yaşamlarındaki olumsuzlukları gizlemeye çalışarak hiç bir şey olmamış gibi davranma eğilimindedirler. Đçinde bulundukları zor durumdan yönetimin haberi olduğunda işlerini kaybedecekleri korkusu, yaşadıkları olayı gizlemelerine yol açmaktadır. Bu durumu gizleme çabası ise kişiyi daha fazla strese sokmaktadır (Yücetürk, 2003, www.bilgiyonetimi.org, 2005).

Bazı insanların mobbinge diğerlerinden daha yatkın olduğu görüşü mevcuttur. Çünkü onlar kendini kabul ettirmede zayıftırlar, düşük özsaygıya sahiptirler ve kendilerini savunmakta güçlük çekerler. Mobbingin bireysel özelliklerle ilişkisi üzerindeki araştırmalar, mobbing mağdurlarının mağdur olmayanlardan daha düşük öz saygıya sahip olduklarını göstermektedir. Mobbing mağdurlarının sosyal ortamlarda kaygılı oldukları saptanmıştır. Mobbing mağdurları ve onların mobbinge maruz kalmayan iş arkadaşlarını kapsayan bir çalışmada, mobbing mağdurlarının mağdur olmayanlara göre daha az özgür ve dışa dönük olma eğiliminde olduğu gözlenmiştir. Böylece, yazarlar bir işletmede kimlerin kişilik özellikleri nedeniyle mobbinge maruz kaldığını ve bu bireylerin niçin mobbing mağduru olduklarını belirlenebileceği sonucuna vardılar. Çok benzer sonuçlar okul çocuklarıyla ilgili araştırmalarda da ortaya çıkmıştır. Okulda tipik bir zorbalık (bullying) mağdurunun diğerlerinden daha kaygılı ve kendine güvenmeyen ve sıklıkla çekingen, hassas ve suskun bir kişi olarak algılandığı tespit edilmiştir. Okul zorbalığına maruz kalanların zorbalığa maruz kaldıklarında geri çekilme davranışı sergiledikleri ve akranlarından daha düşük özsaygıya sahip oldukları belirlenmiştir (Vartia, 2003: 14).

Mobbinge maruz kalan kişilerle yapılan görüşmeler, bu kişilerin bazı üstün özellikler taşıdığını göstermektedir. Zeki, yetenekli, yaratıcı, başarı yönelimli, dürüst, güvenilir, kendilerini işine adamış bu kişilerin mesleki kariyerleri pek çok olumlu özellik

taşımaktadır. Politik davranamayan psikolojik baskı mağdurları, işletmelerine karşı aidiyet duyguları ileri derecede gelişmiş kişilerdir (Tutar, 2004: 53).

Yapılan araştırmalara göre mobbinge maruz kalan kişilerin duygusal zekâları çok yüksek bulunmuştur. Bu kişilerin üretkenlik, merhamet ve adalet hisleri gelişmiştir. Đşletme basamaklarını tırmanma sürecinde gelecek vaat eden bu kişiler, rakipleri ve fosilleşmiş üst yöneticiler için tehdit ve saf dışı bırakılması gereken bir rakip olarak görülmektedir. Oysa mobbing mağdurları işlerini seven, yaptıkları işle bütünleşen, işletme hedeflerine ve saygınlığına inanan ve yürekten katkıda bulunan kimselerdir (Çobanoğlu, 2005).