• Sonuç bulunamadı

Mit ve Metinlerarasılık/ Göstergelerarasılık

12. METİNLERARASILIK/ GÖSTERGELERARASILIK

12.1. Mit ve Metinlerarasılık/ Göstergelerarasılık

Mitler, dil sisteminin içerisinde yer alan ürünlerdir. Mitleri tanımlayabilmek ve onların ne olduklarını kavrayabilmek için önce genel anlamda dilin ne olduğunu ortaya koymak gerekir. “Dil, nesnelerin anlığımızda oluşan kavramsal imgelerini başkalarının anlığında canlandırarak düşüncelerimizi iletmeye yarayan bir göstergeler dizgesidir.”412 Yani 20. yüzyılın dilbilimcisi Ferdinand de Saussure’ün tanımıyla “dil, kavramları belirten bir göstergeler sistemidir.”413

Bu tanımlardan çıkan birinci anlam dilin zihinsel bir üretim ve başka insanlarla iletişime geçmemizi sağlayacak bir araç olduğudur. Ortaya çıkan başka bir anlam, dilin imgeler içermesi ve bir göstergeler sistemini bünyesinde barındırmasıdır. İnsana ait bütün düşünceler, eylemler bir göstergeler sisteminden geçer. Charles Sanders Peirce’e göre insanın evreninde her şey göstergelerle anlam kazanır. Bu sebeple göstergeler toplumsaldır. Bir toplumun dilini oluşturan mekanizma göstergelerin görünümleri ve çeşitlenmeleriyle ilişkilidir; çünkü “[i]nsanın tinsel ve toplumsal evreni, gösterge

411 Cafer Gariper – Yasemin Küçükcoşkun, Dionizyak Coşkunun İhtişam ve Sefaleti-Yakup

Kadri’nin Nur Baba Romanına Psikanalitik Bir Yaklaşım, İstanbul 2009, s. 29.

412

Pierre Guiraud Anlambilim, İstanbul 1999, s. 40.

dizgelerinden oluşur. Gösterge sözcük olur, ulaşım belirtkesi olur, töre olur; değişik davranış türleri ya da toplumsal yaşamı kuran değişik kurallar, ögeler biçimine bürünür. Ama işlev açısından hep anlam aktarma özelliği taşır. Bu bakımdan, insanoğlunun anlığı gösterge üreten bir düzenek, göstergeler de anlam aktaran araçlardır.”414

Metinlerarasının/Göstergelerarasının alanına dâhil olmadan önce mitlerin yapısına bakıldığında onların doğrudan birer mitik bilinç göstergesi olduğu görülecektir. Ch. S. Peirce, dış dünyanın yorumlanmadığı, göstergeleştirilmediği sürece

anlaşılamayacağını söyler.415

Peirce, kuramını “[i]nsan bir göstergedir” cümlesiyle özetler. Ona göre: “her gösterge, her düşünce, aslında başka göstergelere gönderme yapar, yani başka göstergelerden kaynaklanır. Bizim artık, bir ilk göstergeye (eğer tarihte öyle bir şey olmuşsa) ulaşabilmemiz söz konusu olamaz. Dolayısıyla insanı insan yapan da, bu geçmişten gelen, birbirine takılmış, muazzam göstergeler zinciridir. Sonuçta insan da, bu göstergeler zincirinin bir halkası olup çıkar.”416

Buna göre insana dair her davranış, mimik, düşünce, üretim vs. bir göstergedir. İnsan ise bir göstergeler sistemi tarafından kuşatılmış, bu göstergeler sistemine göre anlam kazanan bir varlıktır. Mitler, bu düşünceye bağlı olarak mitik bilincin yorumladığı bir olgu ve ürettiği bir göstergedir. Hem mitik bilincin göstergesidir, hem de kendinden sonraki her yorum için bir gönderge ve referans durumundadır. Peirce’e göre “[g]östergeleştirme toplumsal bir olgudur, göstergeler temelde, kullanım ve uyarlanabilme, uygulanabilme açısından (pragmatics) ele alınmalıdır. Başka bir deyişle, göstergelerin değeri onların kullanım değerleridir. Öte yandan, dış dünya hakkındaki bilgilerimiz göstergelere dayandığı için (yani dış dünyayı nasıl yorumladığınıza bağlı olduğu için), bilginin kendisi de, aslında gösterge düzleminde ele alınmalıdır. Dünya bilgimiz, akıl yürütmeyle değil, göstergeler aracılığıyla oluşur. Dolayısıyla, bilgi eleştirisi, akıl eleştirisi düzleminde değil, gösterge eleştirisi düzleminde yapılmalıdır. Bilgilerimizin içeriğini belirleyen, bilgi edinme yollarımızdır. Ama bu yol, göstergeler düzlemindedir, bilgi, göstergede somutlaşır. Öte yandan, öznel ve nesnel dünya arasındaki köprüyü de göstergeler kurar.”417

Edebiyat metni açısından mitik göstergelere bakıldığında onları sadece birer bilgi eleştirisi ürünü olarak görmek doğru değildir. Bilginin yanında mitik göstergeler

414 Pierre Guiraud Anlambilim, İstanbul 1999, s. 9.

415 Fatma Erkman Akerson, Göstergebilime Giriş, İstanbul 2005, s. 62. 416

F. E. Akerson, a.g.e., s. 62. 417 F. E. Akerson, a.g.e., s. 64-65.

aynı zamanda birer estetik öge ve anlatı birimciği olarak da anlam kazanırlar. Mitik bilincin ürettiği ürünler olarak onlar asıl itibariyle birer yorumdurlar. Peirce’ün deyimiyle dış dünyanın göstergeleştirilmeleri sonucunda oluşmuş somut birer yorumdurlar. Mitik göstergelerin yer aldıkları anlatıların estetik düzeyleri onları dile getiren ozanın veya şamanın kabiliyeti ve yorumuyla biçimlenir. Peirce, “[b]ir gösterge, ürettiği ya da değiştirdiği düşünceye göre bir şeyin yerini tutar: Yerini tuttuğu şey nesne, bildirdiği şey anlam, doğurduğu düşünce yorumlayan'dır”418

der. Bu doğrultuda mitik göstergeleri birer metafor olarak da yorumlamak gerekecektir. Metafor, mecaz yerine kullanılır ve bir şeyin yerine başka bir şeyin imgesinin kullanılması, onun yerine geçmesidir. Buna göre mitik bilinç dış dünyada göstergeleştirdiği bir nesnenin yerine zihninde kurguladığı bir şeyi getirir. Mitik imgeler insanın kendisine yöneliktir ve insana dair her duruma gönderirler. Mitik evrende oluşan tanrısal simgeler ve göstergeler de insana dair her duruma işaret ederler.

Dış dünyanın yorumlanması, göstergeleştirilmesi, anlama sürecinin ilk basamağıdır. Peirce’ün dediği gibi: “her gösterge, bir bakıma, daha önceden edinilmiş göstergelere dayanır, onlara göre göstergedir ve onlara göre yorumlanır. İnsan devamlı bir göstergeleştirme süreci (semiosis) içindedir.”419

Akerson’un da ifade ettiği üzere Peirce'e göre, bu sınırsız bir zincirdir, toplumun geçmişinden gelir ve başlangıcına da ulaşılamaz. Dolayısıyla bir göndergeler dizgesi olan mitlerin kaynağına ulaşılamaz, onları oluştukları şekilleriyle kabul edip bunun üzerinden yeni bir yorumlama sürecini başlatmalıdır.

İnsan hangi bilinç düzeyinde olursa olsun simgeleştirerek düşünen bir varlıktır. Ernst Cassirer, simgelerle göstergeleri ayırmanın zorunluluğundan bahseder. Simgelerin göstergelere indirgenemeyeceğini, göstergelerin ve simgelerin iki ayrı konuşma evrenine ait olduğunu ifade eder.420

Cassirer’e göre: “[b]ir gösterge, fiziksel varlık dünyasının, bir simge ise insanın anlam dünyasının bir parçasıdır. Göstergeler iş görücü, simgeler anlamlandırıcıdır.”421

Metin yorumlama stratejisi olarak bakıldığında mitik göstergelerin mitik imgeleri doğurduğunu, buradan da simgelerin meydana geldiğini söyleyebiliriz. Sonuç olarak somuttan soyuta, biçimden anlama doğru evrilen bir yol ve “her etkinliğin altında bir gösterge dizgesi, her gösterge dizgesinde de

418 Kubilay Aktulum, Metinlerarası İlişkiler, Ankara 1999, s. 66. 419 Fatma Erkman Akerson , Göstergebilime Giriş, İstanbul 2005, s. 64. 420

Ernst Cassirer, İnsan Üstüne Bir Deneme-Devlet Efsanesi, İstanbul 2005, s. 40. 421 E. Cassirer, a.g.e., s. 40.

anlamsal işlevler vardır.”422

Bir metinde karşımıza çıkan mitik gösterge önce kendi imgesini sonra da peşinden bir simgeyi ve yeni anlamları getirecektir. Bu göstergeleri çeşitli sanat ve edebiyat kuramlarıyla yorumlamak mümkündür. Araştırmacı, metnin ihtiyaç duyduğu eleştiri kuramı doğrultusunda bulguladığı göstergeleri yorumlama imkânına sahiptir.