• Sonuç bulunamadı

Misâk-ı Millî metni, 12 Ocak 1920’de açılan son Osmanlı Mebusan Meclisinde, 22 Ocak 1920’den itibaren resmi oturumlar dışında yine meclis binasında yapılan gizli özel toplantılarda görüşülmeye başlanmıştır.

Hüsrev Bey, 22 Ocak günü yapılan toplantıda Mustafa Kemal’in kendisine verdiği metni okumuştur. Bu metnin bazı yerlerine bazı milletvekilleri karşı çıkmış ve konunun bir komisyonda ele alınmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu komisyon, Mustafa Kemal Paşa’nın metnini, genel kuruldaki tartışmaların ışığında değiştirerek getirmiştir. Ancak Müdafaa-i Hukuk taraftarı mebusların ısrarı üzerine metin tekrar gözden geçirilmiş, yapılan düzenlemelerle bütün üyelerin kabul edebileceği bir hale getirilmiştir448.

Edirne mebusu Şeref Bey, Misâk-ı Millî’nin kabulü öncesi çalışmaları ile ilgili olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştır:

…İngilizlerin Meclisi basacaklarını, zor kullanarak dağıtacaklarını duymuştum. Rauf Bey’e vaziyeti anlattım...

-Peki… Misâk-ı Millî ne olacak? Biz bu ahd-i peymanı Allah, millet ve tarih huzurunda tescil etmeden dağılırsak Ankara veya başka bir yerde toplanacak millî meclis nasıl bir hukuki mesnede istinad eder? dedim ...

Ben zaten yapacağımı kararlaştırmıştım.

-Siz bana yarın ki içtimaın sonuna kadar müsaade edin, dedim...

Ertesi 28 Kanunusani (Ocak) 1336 (1920) Cuma günü Mebusan Meclisi, Celâleddin Ârif Bey’in riyasetinde toplandı”449.

447 Nejat Kaymaz, a.g.m., s. 1942-1944. 448 Nejat Kaymaz, a.g.m., s. 1944. 449 Cemal Kutay, a.g.e., s. 238-239.

Misâk-ı Millî, 28 Ocak 1920 günlü gizli oturumda Edirne Milletvekili Mehmet Şeref Bey tarafından okunmuş, milletvekilleri tarafından kabul edilmiş ve

imzalanmıştır450. Edirne mebusu Şeref Bey o günü anılarında şu şekilde anlatmıştır:

“Misâk-ı Millî’nin tam metnini, cebime kolaylıkla girebilecek, ince uzun kağıtlar üzerine iri harflerle yazmış, hazırlamıştım. Hiç uzun mukaddime yapmadan hemen okumaya başlayacak, sonu geldiğinde de riyaset makamına reye koymasını, millete ve dünyaya ilanını isteyecektim… söz istedim ve kürsüye çıktım… Misâk-ı Millî’yi gür ve netliği malum sesimin tüm takatıyla okumaya başladım”.

Misâk-ı Millî kararlarını okuyan Şeref Bey konuşmasının sonunda, “Efendiler… Beyler… Arkadaşlar… Millî Misâk’ımızın ittifakla kabulünü memlekete, millete, bütün dünyaya ilanını teklif ediyorum…” demiş ve o anki durumu şöyle tasvir etmiştir:

“Kim vatanın hürriyet ve istiklâline, kim böyle bir saadete Türk Milletini layık görmüyor, o anda reddi imkansız açıklıkla ortaya çıkıverdi. Bir kısım mebuslar, ayakta, hatta gözyaşları içinde alkışlarken, bir kısmı açıkça karşı çıkmıyor ama susuyordu…”

Şeref Bey’in konuşmasını bitirmesinin ardından Celâleddin Ârif Bey, Misâk-ı Millî Beyannamesi’ni, Meclisin oyuna sunmuş ve kanunlaşmasını temin etmiştir. Böylece İstanbul’un zor şartları içinde, Misâk-ı Millî’nin Mebusan

Meclisinden geçerek meşruiyyet kazanması sağlanmıştır451.

Mehmet Şeref Bey’in Meclisteki en önemli çalışması, Türk İstiklal Mücadelesi’ni tüm dünyaya duyuran ve bugün hala değerini koruyan Ahd-ı Millî’yi, son Osmanlı Mebusan Meclisinde okuması ve kabul edilmesinde önemli rol

oynamasıdır452. Mehmet Şeref Bey’in hayatında o günün önemi her zaman en ön

sırada olmuştur. Yıllar sonra kızı Leman Sevinç Hanım tarafından sorulan “En çok

450 Sabahattin Selek, Millî Mücadele (Ulusal Kurtuluş Savaşı), Örgün Yayınları, İstanbul 1982, s. 584.

451 Cemal Kutay, a.g.e., s. 240-244. 452 Sezen Sevgil, a.g.e., s. 24.

iftihar ettiğiniz hangi işinizdir?” sorusuna, “Son Osmanlı Mebusan Meclisinde Ahd-ı Millî’yi okuyup kanun teklifi olarak teklif etmemdir” cevabını vermiştir453.

Elimizdeki Misâk-ı Millî metnine bakıldığı zaman Celâleddin Ârif Bey ile birlikte toplam 121 milletvekilinin bu metne imza attığı görülmektedir. Metnin altındaki Celâleddin Ârif Bey’in imzası 28 Ocak 1920 tarihlidir. Ancak Misâk-ı Millî

kabul edildikten sonra hemen ilan edilmemiştir454.

7 Şubat’ta Felâh-ı Vatan Grubu’nun kurulmasından ve 9 Şubat’ta hükümetin güvenoyu almasından sonra Misâk-ı Millî’nin açıklanması için hazırlıklar yapılmaya

başlanmıştır455. Misâk-ı Millî, Ariza-i Cevâbiyye (Meclisin görevlerinden biri,

padişahın Meclis-i Mebusan’da okunan açılış konuşmasına cevap olarak bir Arîza-i Cevabiyye’nin hazırlanmasıdır) görüşmelerinin yapıldığı 17 Şubat 1920’de, ikinci celsenin başında, Edirne Milletvekili Mehmet Şeref Bey’in verdiği bir takrir ile

Meclis-i Mebusanın huzuruna gelmiştir456.

Meclis başkanvekili, 17 Şubat 1920 tarihli oturumda, Mehmet Şeref Bey’in “Misâk-ı Millî’nin Parlamentolara ve umum matbuata tebliğ edilmesi ve müzakeresi” hakkındaki takririni okutmuş ardından bu önerge oylanarak kabul edilmiştir.

Mehmet Şeref Bey, Misâk-ı Millî Beyannamesi’ni okumadan önce Misak-ı Millî’nin hangi duygularla oluştuğu hakkında bir konuşma yapmıştır. Konuşmasında şunlara değinmiştir:

“…Buraya geldiğimiz gün hepimizin hararetle çarpan tekmil yüreklerinde, dimağlarında bir fikir hâsıl oldu. İçimizden herhangi bir hamiyetli arkadaşımız sulh deyince bütün yüreklerinden kopan şada hepsini bir yere topladı ve nihayet bugün bütün vicdanlar hep bir yere geldi. Ortaya şu Peyman-ı Müebbed-i Millî çıktı Bu bir Misak-ı Millî’dir ki altı asrın şehname-i mevcudiyyetini sırtında taşıyan tarihimizin vakayi-i ahiresine şimdi Meclis-i Millî öyle bir azim ve iradeyle bunu kaydederken mazisinin metin, parlak günleri kadar istikbalin de inşallah milletimiz için ümit ettiğimiz ve devletimiz için beklediğimiz en parlak günlerini hazırlamış olacağız.

453 Cemal Kutay, a.g.e., s. 25. 454 Ali Güler, a.g.e., s. 44-45. 455 Nejat Kaymaz, a.g.m., s. 1945.

…Onun için Peyman-ı Millî olmak üzere bütün Meclis-i Mebusanı teşkil eden muhterem arkadaşların meydana getirdikleri şu Peyman-ı Millî’yi şimdi okuyacağım ve bunun bütün mustarip beşeriyete bir yevm-i huzur vermek için bu cidal-i mühimi meydana getiren ve nihayet galiplerin neticede insanları çiğnemek ve esir yaşatmak istemediklerini ilan eden bütün Avrupa düvel-i mütemmiddinisi parlamentolarına tevdiini teklif ediyorum”.

Şeref Bey, bu konuşmasından sonra Ahd-ı Millî Beyannamesi’ni okumuştur. Ardından Meclis başkanvekili kabul edilip edilmediğini sormuş ve

milletvekilleri tarafından oybirliği ile kabul edilmiştir457.

Sinop Milletvekili Rıza Nur, Wilson ilkelerine atıfta bulunarak, bitiş konuşmasını yapmıştır.

Peyman-ı Millî metni “Ahd-ı Milli Esasları” başlığıyla Meclis matbaasında tek yapraklı nüshalar halinde çoğaltılmıştır. Metnin dağıtımı yapılmış ve gazetelerde yayımlanarak kamuoyuna bilgi verilmiştir. Ayrıca, metin Fransızcaya tercüme

edilerek 24 Şubat’ta da Avrupa parlamentolarına iletilmiştir458.

Bu belge tarihe “Misâk-ı Millî”, “Ahd-ı Millî Beyannamesi”, “Ahd-ı Peyman” veya “Peyman-ı Millî”, “Ahd-ı Millî Esasları” yani millî and, millî yemin, millî sözleşme olarak geçmiştir. Ancak bunlardan en yaygın olarak kullanılan terim Mîsâk-ı Millî’dir.

Osmanlı Meclis-i Meb’ûsânı, devletin bağımsızlığı ve milletin geleceği için asgarî barış şartlarını içeren Mîsâk-ı Millî’yi hazırlaması ve kabul etmesi ile çok önemli bir tarihî görevi yerine getirmiştir. Çünkü Batılıların “Şark Meselesi” doğrultusunda devlet ve milletimizi hedef alan emperyalist politikalarına karşı gelinmiştir. Birlikte hareket edilerek ülkemizin bütünlüğünün korunması bakımından kararlı bir millî duruş gösterilmiş ve Türk milletinin binlerce yıllık tarihine yakışır

onurlu bir davranış sergilenmiştir459.

457 Ali Güler, a.g.e., s. 45-47.

458 Mesut Aydın, “Yeni Türk Devleti ve Misâk-ı Millî”,…, s. 60. 459 İlker Alp, Misâk-ı Millî, Basılmamış Ders Notları, ...

Cumhuriyetimize imkan veren gayenin şahlandığı “Misâk-ı Millî”, o buhran günlerinde, onurlu bir biçimde özgür ve bağımsız olarak yaşama arzusunun

şekillenmesi, meşruiyet kazanması ve hatta kanunlaşması olmuştur460.

28 Kânûn-ı sâni 1336 (28 Ocak 1920) tarihli ve Meclis-i Meb’ûsân Başkanı Celâleddin Ârif imzasını taşıyan 121 mebusun onayladığı Mîsâk-ı Millî metni bugün

Gnkur. ATASE Daire Başkanlığı Arşivi’nde yer almaktadır461.

Mîsâk-ı Millî’nin imzalı metni ve transliterasyonu ektedir (EK:1).