19 Mayıs-5 Haziran 1924’de İstanbul’da Haliç Konferansı olarak bilinen
toplantısıyla yapmış ancak bundan sonuç alınamıyınca 6 Ağustos’ta Milletler Cemiyeti
Konseyine götürülmüş ve Musul Sorunu'nun gündeme alınması istenmişti 130
Nihayet 30 Ağustos'ta başlayan görüşmelerde Türkiye'yi Fethi Bey, İngiltereyi
ise Lord Parmoor temsil etmiştir Burada yaptığı konuşmada meselenin Musul'un
mukadderatı olmayıp Türkiye-Irak hududunun tesbiti olduğu vurgulamış, şimdi bu
hududun çizilmesi gerektiğini açıklamıştır. Ancak, Feti bey son söz olarak hudun tesbiti
ve bir plebisite gidilmesini de kabul edeceklerini belirtmiştir.131
Milletler Cemiyeti Meclisi 30 Eylül 1924'te toplanarak, Musul sorununu
inceleyebilmiş ve bir komisyon kurulmasını kararlaştırmıştı. Bu komisyon verilecek
kararların önceden taraftarlarca kabul edilmesi ve herhangi bir askeri harekattan
kaçınmamaları istenmişti.132
Ayrıca 30 Eylül 1924 te Cemiyeti Akvam tarafından alınan karara istinaden
hazırlatılan komisyon raporu Türkiye-Irak hududu meselesinin nihai karara
ulaşmasında önemli bir amil olmuştur133
128 Mustafa Kafalı; Kerkük Türkmenleri, TD, s. 45: Yakupoğlu, Irak Türkmenleri,s16
129 Şükrü S.Güral; Ortadoğu Petrolünün Uluslararası Politikadaki Yeri, Ankara. 1980, s.60-61: Ahmet Özgiray: Türkiye-İngiltere Münasebetleri ve Musul (1924-1930),TK, S.299, s.135:. 130 Selahi Sonyel; Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politikası, Ankara, 1986, s.382: Suphi Saatçı; a.g.e, s.166
: Hikmet Özdemir; Irak'ın Doğuşu ve Lozan'da Kurtlarla Dans (1916-1923), ADD.(Kuzey Irak Özel
Sayısı), C.3 S.1, s.125
131 Yusuf Hikmet Bayur, Türkiye Devleti'nin Dış Siyasi, s.164: Suphi Saatçı; a.g.e, s.167
132 Ali Naci Karacan; Lozan, Ankara,1943,s.243: Suphi Saatçı; Tarihi Geşim içinde Irak'ta Türk varlığı, s166-170
133 Türkiye ve Irak Meselesi adlı eserinde " raporun tamamını aslına uygun kalarak yeni haflere çevirmiş ilmin hizmetine sunmuştur. 252 sayfalık raporu 54 sayfalık bir ön bilgi ile değerlendirmiştir. Bu bakımdan bu raporun iyi incelendiğinde bu bölgenin Türk Devletinden nasıl koparıldığının gerçek sebeplerini daha açık olarak görmemiz sağlanmıştır.( Mesut; Aydın a.g.e)
58
Türkiyenin talebi üzerine ise Milletler Cemiyeti bölgede geçici bir sınır tesbit
etme kararı almış, 29 Ekim 1924 te Bürüksel Hattı denilen bir geçici sınırı Musul
vilayeti sınırı olarak tesbit etmiştir.
Yine heyet 13 Kasım 1924 tarihinde Cenevrede toplanarak önce İngiliz resmi
makamının görüşlerini tesbit ve ibraz ettikleri vesikaları incelemişler,134 fakat
komisyon çalışmalarını sürdürürken bölgede Nasturi isyanı çıkmış, Cafer Tayyar Paşa
isyanı bastırmış, Musul’a kadar inmiş, Türkmenlerin coşkun gösterileri ile karşılanmış
ancak İngilterenin sert tepkisi sonucu Musuldan çıkmak zorunda kalınmıştır135
İngilizler bu olayları bahane etmiş, Irak’ta Türkmenlere karşı sıkı takibat ve
sert hareketlere gitmeye başlamış, ayrıca 1924 yılında Kerkükte bir de katliam
tertiplemiş ve yüzlerce masum Türkü bütün dünyanın gözü önünde öldürmekten
çekinmemiştir136
İngilizlerin baskısı altında hazırladıkları raporu 16 Temmuz 1925 te Milletler
cemiyetine sunulmuştu. Sonuçta; Bürüksel itibari hattına uyulması, Irak’ın 25 sene
İngiliz mandasına bırakılması ve İngiliz mandası devam etmeyecekse Türk idaresine
bırakılması belirlenmişti 137
İngiltere raporu kabul ederken Türkiye reddetti. Türkiye'nin yapmış olduğu
itiraza, Milletler Cemiyeti, 19 Eylül 1925 tarihinde Uluslararası Daimi Adalet Divanı'na
başvurarak istişare yorumunu istedi..
Milletler Cemiyeti Meclisi 30 Eylül 1925'te toplanarak, Musul sorununu
incelemiş ve bir komisyon kurmasını kararlaştırmıştır. komisyona; Belçika’dan
A.Paulis, İsveç’ten A.Wirsen, Türkiye’den ise Cevat Paşa seçilmişlerdir.
İngilizler Musul’da Türkiye aleyhtarı propagandaya devam ederken Türkiye'de
de, İngilizler'in parmağı olduğu sanılan Şeyh Sait'in başlattığı bir Kürt isyanı138
başgöstermişti.
134 Mesut; Aydın a.g.e,s.50-54
135:Tuğrul Keskingören; Unutulan Türkmenler ve Irak’ta Demokrasi,Türk Dünyası Tarih Dergisi
(TDTD)., S.81, İstanbul, 1993, s.45 :Hikmet Özdemir; Irak'ın Doğuşu ve Lozan'da Kurtlarla
Dans(1916-1923), ADD. (Kuzey Irak Özel Sayısı), C.3 S.1, s.115
136 Paul Dumont,; Mustafa Kemal, Ankara, 1993,s.107: Şevket Koçsoy; Irak Türkmenleri , İstanbul, 1991,s.15
137 Ali Fuat Cebesoy; Siyasi Hatıralar, C.II, İstanbul, 1960, s.135 138 "
" Bu isyanın lideri Piranlı Şeyh Saittir. Kimileride Palu'lu Şeyh Sait derler. İsyanı Şeyh Sait çıkarmış, İsyan belirlenen günden önce patlak vermiştir. İsyan başarıya ulaşamayınca pek çok isyancı Irak'tan sığınma hakkı istemiş, Şeyh sait ve yakalananların çoğu idam edilmişlerdir. Bu olayda İngiliz parmağı
59
İngilizlerin tahrik ve desteği ile para ve silah yardımı yapılmış ve 1925 yılında
Şeyh Said’in Doğu Anadolu’da çıkarmış olduğu isyan geniş bir alana yayılmıştı. Çok
sayıda askeri doğu Anadolu’ya sevketmek zorunda kalan Türkiye isyanı Mart ayı
sonunda bastırabilmiş, elebaşları yakalanıp yargılanmaları mümkün kılınmıştır139
İngiltere böylece Türkiyenin meşguliyeti ile Musul üzerinde askeri bir
hareketi önlerken meseleyi Milletler Cemiyetine götürmeyi sağlamıştır. Türk hükümeti
ise burada ısrarla Musul halkının oyuna mürcaat edilmesini belirtilmiş, ancak, İngiliz
görüşü desteklenmiş ve bir oldu bittiye getirilmek istenmiştir.140
Neticede Milletler Cemiyeti 16 Aralık 1925 tarihinde üçlü komisyonun
raporunu benimseyerek, Brüksel hattının güneyini Irak'a, kuzeyini de Türkiye'ye
vermiştir. Ayrıca. Komisyonun önerisi ile Irak'taki manda yönetiminin 25 yıl
uzatılmasını ve bu hususta Irak'la yeni bir antlaşma yapılması, İngiltere’nin mandater
devlet olarak Kürt halkının gelişmesi için, gerekli kültürel, yönetsel, eğitimsel, sosyal
ve ekonomik tedbirler alması önerilmiştir.141
Türkiye'nin Milletler Cemiyeti kararına tepkisi çok sert olmuştu. Çünki,
Milletler Cemiyeti'nin kararını kabul etmek Türkiye için 1918'den beri süre gelen
Musul üzerindeki İngiliz oldu bittisine boyun eğmek demek olacaktı.
Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'nin kararlarına dolaylı cevabı hemen bir gün
sonra 17 Aralık 1925'te Paris'te Sovyetler Birliğiy'le bir dostluk ve tarafsızlık
antlaşması imzalaması ile vermiştir. Yine aynı tarihte Konseyin Türkiye'nin gıyabında
vermiş olduğu kararla, bu günkü Irak sınırı kabaca belli olmuştu. Bu karar uyarınca
Musul-Kerkük Irak'a bırakılmıştı.142
düşünülmüş ancak, bazı yazarlar ise, bir Kürt hareketi olarak algılamışlardır.Sovyet kaynaklarının İngilizleri suçlaması her ne kadar ispat edilememiş ise de bu olayın İngilizlerin işine yaradığından kimsenin şüphesi yoktur Bak.geniş bilgi için, (M.Şerif Fırat; Doğu İlleri ve Varto Tarihi, İstanbul, 1998 s.193-233) adlı eserinde isyanı daha çok din ve şeriat adına yapıldığını vurgulamaktadır
139 Ahmet Özgiray: Türkiye-İngiltere Münasebetleri ve Musul (1924-1930), TK, S.299, s.140 140 Mustafa Kafalı; Kerkük Türkmenleri, TD ,s.45
141Naci Karacan; Lozan, Konferansı ve İsmet Paşa, Ankara, 1943, s.243: Ahmet Özgiray: Türkiye- İngiltere Münasebetleri ve Musul (1924-1930), TK, S.299, s.133 ::Ayhan Aydın ; a.g.e, s.75 : Zekeriya Yıldız Kürt Gerçeği Olaylar Oyunlar Çözümler, s.233-252
142 Mesut Caşın; Ortadoğu'da Bitmeyen Mücadelenin Son Hamlesi Körfez Savaşının Stratejik Sonuçları,
ADD, (Kuzey Irak Özel Sayısı), C.3 S.1,Ankara,1996, s231 : Suphi Saatçı; Tarihi Geşim içinde Irak'ta Türk varlığı, s.170-173
60
Türkiye'nin Musul konusundaki yalnızlığı Milletler Cemiyetin'de açıkca
görülmüştür. Şüphesiz burada önemli olan husus Türkiyenin Milletler Cemiyetine üye
olmayışı idi. Halbuki İngiltere ise bu örgütte en çok sözü geçen devletti.143
Ancak Milletler Cemiyeti'nin Hudutlar Komisyonu fevkalâde bir şekilde
çalışma ile Türkiye-Irak hududunu tesbit etmiştir Gerek Türkiye'nin gerek Irak'ın
mümesilleri komisyonda hazır bulunmuş, buna rağmen son söz bu heyetlerin olmamış,
Milletler Cemiyeti'ne tamamen hakim olan İngiltere, burada da Türkiye'ye cephe olarak,
hudutlar ve petrol sahaları Türkiye hudutları dışında bırakıllmasını sağlamıştır. Böylece
yeni kurulmuş olan Türkiye Devleti de bu hudutları kabule mecbur bırakılmıştır.144
Bu oldu bittiyi kabüllenmeyi ise Türk Dışişleri Bakanı Tevik Rüştü Aras
B.M.M’ nin 9 Ocak 1926 tarihli özel oturumunda meseleyi özetle şöyle açıklamıştı; ”
Musul hakkındaki kararı tanımamak bizi ister istemez bir savaşı sürükleyecekti. Buna
takatimiz yoktu. Bunun içindir ki bağrımıza taş basarak Musul’u bırakmaya razı olduk
" 145
İngiltere'nin Türkiye Büyükelçisi Sir Ronald Lindsay, 26 Ocak 1926 tarihinde
Başbakan İsmet Paşa ile görüşmüş ve durumunu Londra'ya bildirmişti. l926 yılında
Musul vilayeti manda idaresi ile birlikte Irak'a dahil edilmiştir.
Bundan sonra İngiltere petrol ülkesini elinde bulundurmak için suni
problemler çıkarmış, bölgede bir Türk ve Kürt tefriki siyaseti gütmüş; Kürtlere bazı
kültürel ve idari haklar, kürtçe neşriyat hakları vermiştir. Ancak Türkmenleri bunlardan
mahrum kıldıktan başka bir takım baskı hareketlerine girişerek Türkmenlerin kendi
imkânlarına göre gelişmelerine de müsade etmemiştir.
Sir ronald Lindsay, ayrıca Tevfik Rüştü Bey'le yaptığı görüşmede bilhassa Irak
petrolünden Türkiye'ye hisse verilmesi üzerinde durmuş, 2 Mayıs tarihli raporunda ise,
Sir
Ronald Lindsay'ın mali yönden güç durumda bulunan Türkiye'ye 500.000
sterling bir ödeme teklifinde bulunduğunu, buna karşılık, Ankara Hükümetinden toprak
ve petrol hissesinden vazgeçmelerini istemiştirTürk Hükümeti istediği takdirde %10
143Ömer Kürtçüoğlu ; Türk-İngiliz ilişkileri (1919-1926),s.301-302. 144 Raif Karadağ; Petrol Fırtınası, s.276-278.
145 Aptülahat Akşin; Atatürkün Dış Politika İlkeleri ve Diplomasi, s.129: Mustafa Kafalı; Kerkük Türkmenleri, TD, s.45 : Ahmet Özgiray: Türkiye-İngiltere Münasebetleri ve Musul(1924-1930), TK, S.299, s.141: Suphi Saatçı; Tarihi Geşim içinde Irak'ta Türk varlığı, s.176-178
61
hissenin yerine, 500.000 sterling'lik parayı alabilecekti. Bu anlaşma ile Musul Irak'a
teslim edilmiş ve bu bölgede yaşayan Türkmenler için her hangibir hak elde edilememiş
ve Türkmenler ilerisi için daha zor günlere itilmiştir.146
Bunun neticesi 1926 yılında sürgün ve hapislerin daha da arttığı görülmüş,
savunmasız durumudaki Türkmenler kaderleriyle başbaşa kalmışlardır. Burada önemli
bir husus ta İngiltere'nin "Kürt Mesele" adı altında bir nifak ve bölücü hususu bölgede
başlatmış olmasıdır. Bunda da başarıya ulaşmış uzantısı Anadoluda yer bulmaya
başlamıştı147
Musulun Irakın insafına terkedilmesinden sonra 30 Haziran 1930 da İngiltere
Irak'la 25 yıllık bir ittifak yapmış, buna göre İngiltere Şuaybe ve Habbaniye hava
üssünün kullanılmasına devam etmeyi garantilemiş, askerlerinin Irak topraklarında
serbestçe yer değiştirmesini sağlamıştı.
1931 yılında Kral Faysal milletinin tepkisini dindirmek için bu antlaşmayı
kaldırmak istemiş, bunu bahane eden Kuzey Irakta ki Barzani aşiretinden Şeyh Ahmet
isyan çıkarmıştı. Küçük kardeşi Molla Mustafa'nın bu ayaklamada büyük payı olduğu
görülmüştü.
Molla Mustafa Barzani; 1940-1979 yılları arasında yaşamış Waşingtonda
ölmüştür. Irak Kürt hareketinin önderidir. 1932 de Barzan aşiretinin başkanı olmuş,
1945 isyanının bastırılması üzerine İrana geçmiş, 13 Ocak 1946 da Sovyetler Birliğinin
ve İngilterenin desteği ile Muhamad'da ilan edilen Kürt cumhuriyetinin
başkomutanlığına getirilmiştir. 1947 İran tarafında Kürt cumhuriyeti yok edilmiş, 500
kişi ile Sovyetler Birliğine iltica etmiştir. Rusyada eğitim almış, Kore savaşına katılmış,
gerillacı orgeneral rütbesini almıştır. Abdulkerim Kasımın krallığı devirmesinden sonra
Irak'a dönmüştür. Gelir gelmez isyanetti.Kuzey Irak'ta hakimiyeti sağlamış ve Kuzey
Irak'ta Kürt Devletini kurabilmek için ilk adımı atmıştır. Irak isyanları devam etmiş
ancak Pehlevinin Irak'la anlaşıp silah yardımı kesince durumu kötüye gitmiş ve 1976 da
ABD'ye gitmiştir. Orada ölmüştür.
Irak hükümeti zor durumda kalmış, Faysal bu defa İngilizlerden isyanın
bastırılması için yardım istemişti.. İngilizler kraldan kendilerine karşı tutumun
146 Şevket Koçsoy; Irak Türkmenleri s.15: Mehmet Gönlübol; Atatürk ve Türkiyenin Dış Politikası, Ankara, 1990, s.67-70: İsmail Soysal,; Türkiyenin Siyasal Andlaşmaları, s.305: Enver Esenkova; İnsan Hakları yönünden Irak Türkmenleri, TDTD, S.19, s.6: Mehmet Cemil, Lozan, C.II, s.240 147 Ümit Akkoyunlu; Irak Türklüğünün Meseleleri, TK, S.165, s.552
62
vazgeçilmesi şartıyla yardıma evet demişlerdir. Böylece kısa zamanda Şeyh Ahmet
isyanı son bulmuş, Basraya sürgün edilmiş yerine Molla Mustafa Barzani
getirilmişti.148
1931 yılında ise Türkiye dış politikada daha uyumlu olmaya çalışmış,
Başbakan Nuri Paşa ve Kral Faysal ile karşılıklı ziyaretlerde bulunmuşlar, böylece Irak
ile ikili ilişkiler için bir adım atımıştı. 149
Irak'ın 1932 de Milletler Cemiyetine girmesi ile manda yönetimi de son
bulmuştu. Böylece Irak İngiliz manda idaresinden kurtulmuş, Türk-Irak ilişkileri daha
rahat bir gelişme göstermeye başlamıştır.150
Fakat, İngiliz nüfuzu hiçbir zaman azalmamıştır. Irak üzerindeki mandasına,
milliyetçi hareketler karşısında 1932 de İngiltere son vermek zorunda kaldı. General
Nuri Said başkanlığında kurulan yeni hükümet İngilizler ile yeni bir ittifak antlaşması
imzaladı. Arkasından 30 Mayıs 1932 de Bağdat'ta bir deklerasyon yayınlandı. Nihayet
30 Ekim l932 de Irak bağımsız bir devlet olarak Milletler Cemiyetine girdi.151
Kral I. Faysal ve Nur Said İngilizler'in adamıydılar. Nitekim, petrol sayesinde
Irak krallığına getirilen Faysal, halk tarafından hoş karşılanmamış152
Kral Faysal, 1933 yılında İngiltere Kralı tarafından davet edilmiş, ancak daha
Kral ayrılmadan Musul ve Kerkük'te ayaklanmalar başlamış, bunun üzerine Nuri Said
Paşa'nın telkin ettiği fikirle Musul ve Kerkük'te askeri harekâta girişerek korkunç bir
katliam gerçekleştirilmişti. Onbinlerce Türk sebepsiz yere öldürülmüştü.
Irak Kralı Faysal, Londra'da bir müddet kalmış, her gününü Sir Henry
Deterding ve onun adamlarıyla müzakere yaparak geçirmiştir.153 Faysal,
müzakerelerden çok memnun kalmıştı. Bu görüşmelerden sonra Irak Kralı Faysal "The
148 Enver Esenkova; İnsan Hakları yönünden Irak Türkmenleri, TDTD, S.19,s.6 : Meydan Larousse
Ansiklopedisi " Irak" C.6, s.110-119
149 Mehmet Gönlübol; Atatürk ve Türkiyenin Dış Politikası, s.88
150 Genelkurmay ; Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı ( ATASE), Irak-İran Cephesi, Ankara, 1975 : İsmail Soysal; Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları, C.I, s.307
151 Yılmaz Daşcıoğlu; Irak, Doğuştan Günümüze İslam Tarihi, C.l3, s.176: ATASE, Irak-İran
Cephesi,,s.245 Ömer Turan; Irak'ın Milletler cemiyetine girerken yayınladığı deklarasyonda ve
Anayasaların da Türk ve Diğer Azınlıkların Hakları, ADD, (Kuzey Irak Özel Sayısı), C.3 S.1,s.29-31 152 Genelkurmay; ATASE, Irak-İran Cephesi, s.247: Enver Esenkova; İnsan Hakları yönünden Irak
Türkmenleri , TDTD.S.19, s.6
63
Irak Petraleum Company"nin davetlisi olarak Cenevre'ye gitmiştir. Faysal, Londra'da
aldığı iyi neticeyi burda da almayı başarmış, %40 üzerinde bir hisseyi koparmıştı154
Kral Faysal işlerdin istediği gitmesinden mennun olmakla birlikte 7 Eylül
1933 günü ikâmet ettiği otel odasında ölü bulunmuştu. Kral Faysal'ın ölümü üzerine
oğlu Gazi, I. Gazi ünvanıyla, Irak Kralı olmuştur.. 155
Yine bu yılda Türkiye, İran ve Afganistanın yer aldığı " Sâdabad Paktı"
imzalandı. Irak ayrıca Suudi Arabistan ve Yemenle imzalanan saldırmazlık paktı ile
Arap devletleriyle olan işbirliğini arttırıldı.156
Bu arada 2 Ekim 1935 te Faşis İtalya'nın Asya ve Afrika'ya yayılma politikası
karşısında Cenevrede üçlü bir anlaşma imzalanmış ve buna sonradan Afganistan da
katılmıştır..157
Neticede yukarıda da belirtildiği gibi Afganistanın da katılmasıyla 8 Temmuz
1937 de Tahran'da İran Şahının yazlığı Sad-Abat'da dört devletin temsilcileri tarafından
imzalanmıştır. Pakt Türkiye tarafında 25 Haziran 1938 de yürürlüğe girebilmiştir 158
Paktın imzalanmasından sonra imzayı atan devletlerin başkanları birbirlerine
tebrik telgrafları göndererek paktan duydukları memnuniyeti dile getirmişlerdir.
Ancak 1937 yılında ise Sadabat Paktı vesilesiyle Kerkük’ü ziyaret eden
Türkiye heyeti halk tarafından coşku ile karşılanması, Irak yönetimini ürküttüğü için
daha sonra ki ziyaretlerde bu bölgelerin ziyarete yasaklanmasını getirdiği gibi Türkçe
gazetelerin girmesi ve okunması dahi yasaklanmıştır.159
Ancak Gazi'nin de şansı yaver gitmemiş, yönetimi sırasında yedi defa darbeye
şahit olmuş, babasının ölümünden sonra dünyanın yeni bir cihan harbine hazırlandığı
154 Raif Karadağ; a.g.e., s.285.
155 Şevket Koçsoy; Irak Türkmenleri , İstanbul, 1991s.17: Yılmaz Daşcıoğlu; Irak, Doğuştan
Günümüze İslam Tarihi, C.l3, s.176
156 YılmazDaşcıoğlu;a.g.e.s.176
157 İsmail Soysal; Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları, C.I, s.583
158 Ömer Turan; Irak'ın Milletler cemiyetine girerken yayınladığı deklarasyonda ve Anayasalarında Türk ve Diğer Azınlıkların Hakları, ADD, (Kuzey Irak Özel Sayısı), C.3 S.1, s 17: Soysal;, İsmail a.g.e, C.1, s.583: Şevket Koçsoy; Irak Türkmenleri , s.21
Fahir Armaoğlu; 20. yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1980), Ank. 1983, s346
159 Şevket Koçsoy; Irak Türkmenleri s.28 :Enver Yakupoğlu; Irak Türkmenleri, s.20:İsmail Aka; Irak Selçukluları, Türk Kültürü Dergisi (TKD) ,S.312, Ankara,1975, s.227-235