• Sonuç bulunamadı

II. KÖRFEZ SAVAŞLARI

1. Birinci Körfez Savaşı

1.2. Birinci Körfez Savaşının Tarihi Gelişimi

Irak’ın Kuveyt’ten çekilme yönünde herhangi bir teşebbüste bulunmaması

üzerine, ABD’nin önderliğinde büyük bir askerî güç Suudi Arabistan’a

konuşlandırılmıştır. Yapılan bütün uyarılar ve alınan kararlara rağmen Irak’ın geri adım

atmaması üzerine 16 Ocak 1991 tarihinde savaş başlamıştır. O dönemde “Körfez

Savaşı” veya “Çöl Fırtınası Harekatı” olarak adlandırılan bu savaş sırasında, ABD

önderliğindeki kuvvetler, Irak güçlerini Kuveyt’ten çıkarmak için üstün teknolojiye

sahip bütün modern silahları, akıllı bombaları ve radara yakalanmayan uçakları ile

Bağdat'ı vurmaya başlamış, ABD ve İngiliz uçak gemilerinden ateşlenen füzelerin

ardından Suudi Arabistan’dan ve diğer bölgelerden kalkan uçaklar ve helikopterler

Irak’a ait bütün mevzileri vurmaya başlamıştır. 678 sayılı Güvenlik Konseyi kararı

uyarınca başlayan hava saldırıları 24 Şubatta kara harekatına dönüşmüştür.

Savaşın devam ettiği günlerde Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin “kesin

zaferin kendilerinden yana olacağını” iddia ederek, “bütün Arap ve Müslümanların

Amerika’ya karşı mücadele içine girmeleri” yönünde çağrılarda bulunmuştur. Bunun

yanında Arap ve İslam dünyasında mevcut olan İsrail aleyhtarı havayı kendi tarafına

kazanmak amacı ile İsrail’e yönelik olarak, Irak tarafından füze saldırılarında

bulunulmuştur. Yaptığı teşebbüslere rağmen Irak başarılı olamamıştır. Bunun

202http://ilef.ankara.edu.tr/gorunum/yazi.php?yad=1694;http://www.tarihsayfam.com/ilginc-

olaylar/korfez-savasi-ve-ozal.html. BM’nin bu kararına ilk uyan ülke Türkiye oldu ve ham petrol

ihtiyacının yüzde 40‘ını karşıladığı Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattını kapattı. Mustafa Taşar; “Körfez Savaşı Ve Etkileri”, http://www.mustafatasar.gen.tr/yayinlar/dusunce_g/ korfez_savasi.htm.

203 http://www.vahdet.com.tr/isdunya/dosya4/1144.html. Irak’ı Kuveyt’ten güç kullanarak atmaya karar veren ABD’nin tüm dikkati bölgeye yönelmiştir. NATO üyesi olan, üstelik Irak’ın kuzey komşusu olan Türkiye, NATO üslerine de sahip olduğu için ABD ve Türkiye arasındaki diplomatik trafik bu dönemde büyük bir yoğunluğa ulaşmıştır. Dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve ABD Başkanı George Bush sürekli telefon konuşmaları yaparken, ABD Dışişleri Bakanı Türkiye’nin Körfez Krizi’nde daha aktif rol oynamasını istemiştir. İncirlik Üssü, Körfez Krizi’nde hem Türkiye’nin hem de dünyanın gündemine oturmuş, Türkiye aktif olarak katılmadığı savaşta, dolaylı

77

sonucunda 27 Şubat tarihinde Irak kuvvetleri geri çekilmeye başlamış ve I. Körfez

Savaşı sona ermiştir. 40 gün süren savaş sırasında, dönemin en önemli silahlarından

olan cruise füzelerinden 350 tanesi ABD kuvvetleri tarafından kullanılmıştır. Irak

toprakları üzerine uygulanan ağır bombardıman sonucunda yüz bine yakın sivil ve asker

hayatını kaybetmiştir.

Savaş sırasında Türkiye içerisinde de büyük bir hareketlilik meydana gelmiştir.

Savaş sırasındaki gelişmeleri yakından takip eden ve TBMM'den savaşa girme yetkisi

alan Özal, İncirlik üssünden kalkan uçakların Irak'ı bombalamasına izin vermiştir. Bu

süreç içerisinde Türkiye’nin savaşa girme ihtimali nedeniyle Irak sınırındaki kentlerden

yüz binlerce kişinin Türkiye'nin batısına göç etmiştir.

Bu durum karşısında Irak 2 Ağustos 1990 günü Kuveyt'i önce işgal ve daha

sonra ilhak ettiğini açıklamıştır. Bütün dünya bunu kınamakta gecikmemiş ve BM'e

bağlı Güvenlik Konseyi derhal toplanarak Irak'a ambago ve Kuveyt'ten çıkarma kararı

almıştır. Türkiye ise bu durumda Nato dışı taahhütler olmasına rağmen Körfez

savaşında Batılıların yanında yer almıştır.

Türkiye'nin Batılı devletlerin yanında yer almasının çok çeşitli nedenleri

olduğu belirtilmektedir. Bunlar öncelikle 1990 da Sovyetler Birliğinin dağılma sürecine

girmesi Türkiye'nin Batılılar gözündeki önemini azaltmıştır.204.

Irak'ın Kuveyt'i işgali ABD'nin bölgedeki çıkarlarını ve temel politikasını her

açıdan olumsuz yönde etkilemekteydi. Irak bu hareketi ile dünya petrol rezervlerinin

%20'sini elde etmiş oluyordu. Bu da ABD'nin hoş karşılayacağı bir durum olamazdı ve

Irak'ın derhal Kuveyt' ten çıkartılması gerekiyordu.

Girişilen diplomatik temaslar sonuç vermeyince, Irak'ın inatçı tavrı üzerine

Güvenlik Konseyi'nin 678 sayılı kararında öngörüldüğü gibi, 15 Ocak 1991 gece

yarısına kadar Irak'ın Kuveyt'ten çekilmemesi üzerine, 17 Ocak 1991 sabahı Bağdat

saati ile 2:30 dan itibaren, Suudi Arabistan'dan kalkan yüzlerce Amerikan ve İngiliz

uçağı, Irak'taki askeri hedefleri bombalamaya başladılar.

“ Çöl Fırtınası Harekatı ” denen, Irak'a karşı girişilen bu savaşın birinci

aşamasını teşkil eden hava bombardımanları, 'çağın en üstün silah teknolojisi

olarak da olsa savaşın sıcaklığını en fazla yaşayan ülke olmuştur. Mustafa Taşar; “Körfez Savaşı Ve Etkileri”, http://www. mustafatasar. gen.tr/ yayinlar/dusunce_g/korfez_savasi.htm

204 Hasan Köni, Körfez Savaşı Sonrası Türkiye ve Ortadoğu, ADD, (Kuzey Irak Özel Sayısı), C.3 S.1, Ankara, 1996, s.133, 134)

78

kullanılarak 24 Şubat'a kadar devam etti. Çok uluslu güç, hava akınlarıyla Irak

şehirlerinin stratejik hedeflerini vurmaya başladı. İlk hedef, Irak'ın, bütün nükleer,

biyolojik ve kimyasal tesisleri, hükümet idare ve komuta kontrol merkezlerini, radar ve

hava erken uyarıcı sistemlerini yok etmek şeklinde gerçekleşti.

Nihayet 17.1.1991 de 500000 kişilik müttefik ordusu dünya kamuoyununda

desteğini alarak Kuveyt'i kurtarmak için harekete geçti. Yapılan hareket sonrası

Saddam geri adım atmak zorunda kaldı. İçte muhalifleri ayaklanma durumuna geldi.

Saddam stratejik ve kimyasal silahları imhayı, savaş tazminatı ve kuveyte ait

perol kuyuları teslim etmeyi kabül ederek hayatta kalmayı başardı. Ancak bu durum

içteki karışıklığı ve isyan hareketlerini önleyemedi. Durum daha da vahim bir hal

aldı.205

Sonuçta 17 Ocak 1991'deki hava saldırısı ile harekat 28 Şubat 1991'de bitmiş

ve Irak Kuveyt'ten çekilmeyi, BM kararlarına uymayı taahhüt etmiştir. Savaş sonrası,

ABD'de gerçekleşen başkan değişimi ile ABD'nin Irak politikası yeni bir şekil almıştır.

Bu arada 11 Mart 1991 de içteki zaafiyetten istifade eden Erbildki Kürt-

Türkmen halkı birlikte bir ayaklanma başlattı. Kısa zamanda isyan başarıya ulaştı.

Ancak Kürt peşmergeler öncelikle Tapu dairesini ve daha sonra Erbil milli

kütüphanesini yakarak işe başlayıp Türkmenleri geri planda bırkmak istediler.

Mart isyanı başarısızlıkla sonuçlanınca 1 Nisan 1991 günü Türkiye, İran ve

Suriyeye ilticala başlamıştır. Türkiye'ye iltice edenlerin sayısının 500000 kişiden fazla

olduğu ve bunların 100.000 ni Zaho, Zaho ve Duhak Kürdü, 400.000 ne yakını ise

Erbil, Kerkük ve Musul Türkmeniydi.

Daha sonra Musul'da isyan aynı şekilde devam etti. Tuzhurmatu, Taze

Hurmatu, Kızılrubat, Mendeli gibi şehirler Saddam güçlerinden temizlendi. Bu durum

Nisan ayına kadar devam etti. Saddam bunun üzerine hareket geçti ve güneyi kana

buladıktan sonra Kuzeye Türk bölgelerine doğru harekete geçti. Madeliden Kerkük'e

kadar geçtiği her yeri yakıp yıktı. Daha sonra en büyük katliamı 28 mart 1991 de

Altunköprü kasabasında gerçekleştirdi. Erbilin akibeti de kötü oldu. 3 günde 600

kişinin öldürüldüğü anlaşıldı.

Süleymaniyede kaçabilenler İran'a sığınırken Dohuklu Kürtler Türkiyeye

Şırnak'a sığınabildiler. Diyale Türkmenleri kaçamazken Erbil ve Kerküten 400.000

79

peşmerge Türkiyeye sığınabildi. Türkiye elinden geldiği kadar Kürt ve sığınmacılara

yardımcı oldu. Ancak Türkmenler devletten umduklarını bulamadılar Yine ikinci

planda kaldılar ve acıklı durumları dünya kamu oyuna yeterince duyurulamadı. 206