• Sonuç bulunamadı

İslam Dünyası’nda yazılan mevlidlerin fıkhi yönü, uygulamanın başladığı ilk dönemden beri tartışılmaktadır. Ebu Şema (ö. 1267), İbnü’l Cezeri, Dımaşki, İbn Hacer el-Askalani, İbn Hacer el- Heytemi, Sehavi, Kastalani, Suyuti, Ali el Kari, Mağribi gibi pek çok âlim Hz. Peygamber’in dünyaya gelmesi sebebiyle sevinmenin, güzel giyinmenin, O’nu anlatan şiirler okunmasının güzel bir uygulama olduğunu söylemiştir.

Bu âlimler, Hz. Peygamberin doğduğu gün olan pazartesiyi şükran ifadesi olarak oruçlu geçirmesini93ve Hıristiyanların kendi peygamberlerinin doğumunu büyük bir bayram gibi kutlamalarını görüşlerine delil yapmışlardır. Fakat bu merasimlerde dinin yasakladığı bazı aşırılıkların ve izdihamların önlenmesini de istemişlerdir.94

Suyuti, mevlid kutlamaları ile ilgili şunları söyler: “Bu toplantılar hicretin ilk asrında yoktur. Lakin onu ihdas eden İslam meliklerinden adil, âlim bir zat olması ve       

89 Bkz. Pekolcay, age, 2007, s. 4, 9; Bakırcı, age, s. 40- 41. 

90 İ. Teymiyye, age, s. 388. 

91 Pekolcay, age, 2007, s. 4-9; Bakırcı, age, s. 51. 

92 Bu tartışmalarla ilgili ayrıntılı bilgi için Bkz. Bölüm I. 

93 Bakırcı, age, s. 5. 

94 Özel, agmd, s. 478; Bakırcı, age, s. 52. 

onunla Allah’a yaklaşmak kastetmesi, sonra bu toplantı ve meclislerde asrın âlimleri ve fakihleri bulundukları halde aleyhinde bir şey söylememiş olmaları ve hele İbni Dıhye gibi büyük bir hafız ve muhaddis’in buna rıza göstermesi ve bu hususta bir kitap yazması bu toplantıların Müslümanlar arasında güzel bir şey olduğuna delalet eder.”95 Süyuti’nin Hüsnü’l- Maksad fi Ameli’l Mevlid adı ile yazdığı bir risalede ve Siyer-i Halebi’de peygamberin (a.s) doğumu münasebetiyle mevlid toplantıları tertiplemek, şeker, şerbet, sadaka dağıtmak muhassenat kabul edilmiştir. Yine bu programların, peygamberin doğumuna şükran ve saygı manalarını taşıdığını söylemektedir. Süyuti’nin bu eserlerinde, İbn Hacer ve İmam-ı Sebki’ye dayanarak mevlid okutmanın fıkhi hükmünün “mendup” olduğunda ulemanın ittifakı bulunduğu kaydedilir.96

Mevlidin bid’at-ı seyyie olduğunu söyleyenler de çıkmıştır. Maliki âlimlerden İbnül Hac (1336) ve İbn Merzuk, Endülüslü Başkuval, İbn Teymiyye, M.Abduh, M.Reşit Rıza ile Vehhabi âlimleri bu görüştedir.97 Bunlar hem mevlid uygulamasındaki yanlışları hem de mevlid metinlerini kabul etmeyen âlimlerdir. İbni Teymiyye mevlid uygulamasının Hıristiyanlara özentiden kaynaklandığını, Müslümanları farzlardan ve sünnetten soğuttuğunu söyler. İbn Teymiyye’ye göre ibadette zaafı olan insanlar şeriata aykırı olmasına rağmen bu tür bid’atlara dört elle sarılmakta, kendilerini bunlarla teselli etmektedirler.98

14. ve 15. yy. lardan sonra halkın mevlid okuma ve okutmayı benimsemesi ve zamanla mevlidin Osmanlı törenlerinin en görkemlisi olması99 ile din uleması da mevlidin bid’ayı hasene olduğunu kabul etmek durumunda kalmıştır.100 Osmanlı’da mevlid ile ilgili fıkhi tartışma çok olmamıştır. Bu konuda en geniş çalışma son dönemin büyük âlimlerinden, Edirne müftüsü Mehmet Fevzi Efendi tarafından yapılmıştır. M.

Fevzi Efendi’ye göre, “Ümmetim sapıklık üzerinde ittifak etmez” hadisi mevlidin güzel bir uygulama olduğuna dayanaktır.101 M. Fevzi Efendiye göre mevlid her ne kadar

      

95 Bakırcı, age, s. 51. 

96 Baykal, age, s. 17. 

97 Özel, agmd, s. 477; Bakırcı, age, s. 45, 46. 

98 İ. Teymiyye, age, s. 388. 

99 Hızlı, Mefail, “Mevlide Dair Bazı Belgeler ve Bilgiler”, Süleyman Çelebi ve Mevlid, Ed. Mustafa Kara- Bilal Kemikli, Osmangazi Belediyesi Yay. Bursa 2007, s. 51. 

100 Okiç, agm, s. 24. 

101 Vassaf, Hüseyin, Mevlid Süleyman Çelebi ve Vesiletün Necat’ı, Haz. Cemal Kurnaz, Mustafa Tatçı, Akçağ Yay. Ank. 1999, s. 35. 

ashab zamanında ve selefin ahvalinde yoksa da, Gökbörü ile başlamış ve Mekke, Şam, Kahire, Belh, Buhara, İstanbul, Anadolu ve Rumeli diyarlarında okutulmuştur. Buna karşı çıkanlarda cemiyetlerde def, davul kullanılmasını eleştirmişlerdir. Oysa bunlar direkt mevlidle ilgili değildir.102 M. Fevzi Efendi bu konudaki risalesini çoğaltarak başka şehirlere göndermiş ve masrafını kendisinin karşıladığı mevlid törenleri tertip etmiştir. Osmanlı’da bunu yapan başka din adamları ve devlet büyüklerinin olması konunun fıkhi açıdan şüpheli görülmediği kanısını güçlendirmiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında A. Hamdi Akseki mevlid törenleri ile ilgili beyanlarda bulunmuş ve bazı fıkhı konuları açıklamıştır. Buna göre Hz. Peygamber’in doğumunun anlatıldığı yerde ayağa kalkmak güzel bir adettir. Fakat eli göğse koyup, eğilme, kıbleye yönelip elleri bağlama yanlıştır. Değişik sebeplerle (düğün, sünnet, cenaze) Kur’an ile beraber mevlid okutma da genel olarak güzel bir adettir ve içerisinde birçok hayırları taşır.103 Günümüzde de Diyanet İşleri Başkanlığı mevlidi toplumsal coşku veren, güzel, hoş bir gelenek olarak görmektedir.104 Burada dikkat çeken nokta geçmişte mevlidi bid’a-yı hasene gören âlimlerden farklı olarak Başkanlık “kafaları karıştırmamak için” özellikle bid’a kelimesinin kullanılmasını istememektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı var olan yanlış uygulamalar konusunda halkı uyarmaktadır. Başkanlık pek çok kez mevlid metinleri basarak vakıf aracılığıyla bunları din görevlisi ve halka doğru bir şekilde ulaştırmaya çalışmıştır.105 2009 yılında da Bursa’da Uludağ Üniversitesi ile ortak S. Çelebi ve Mevlid Sempozyumunu düzenlemiştir.

Mevlide ilk karşı çıkanlar daha çok uygulamadaki yanlışları ve Hıristiyan kültüründeki miladın taklit edilmesini ileri sürerek buna karşı çıkmışlardır. Günümüze doğru ise mevlid kutlamalarına yeni selefiliğin temsilcileri ve Vehhabiler sert eleştirilerde bulunmuşlardır.106 Bu kutlamalar çoğunluk Sünni ulemaca sessizce takip edilmekte, halk tarafından da sevilerek coşkuyla yapılmaktadır.

      

102 Bakırcı, age, s. 58. 

103 Baykal, age, s. 18. 

104 İlmihal 2, Türkiye Diyanet Vakfı Yay. , Ank. 2005, s. 472. 

105 Akkuş, Mehmet - Uğur Derman, Süleyman Çelebi, Vesiletü’n- Necat, DİB. Yay. Ank. 2008; Pekolcay, age, 1993; Pekolcay, Mevlid (Vesiletü'n-Necat) Süleyman Çelebi, TDV Yay. Ank. 1997; Pekolcay, Mevlid, TDV. Yay. Ank. 2007. 

106 Bkz. H. Fuchs, “Mevlid”, İslam Ansiklopedisi, MEB Yay. C. 8, İst. 1979, s. 176; Bakırcı, age, s. 46, 47.