• Sonuç bulunamadı

Modern toplumlarda birçok faktöre bağlı olarak yaşam tarzından siyasete, milliyetçilikten dine değişmeler olmaktadır. Batı’da özellikle pozitivizm, materyalizm ve bireyciliğin gelişimi ile dini hayat kilisenin kontrolünden çıkmıştır. Önceleri büyük kiliselerin bağımsızlığı, sonradan yeni dini hareketler, şimdilerde de bağımlı olmayan, bireysel dindarlık şekillerinin literatüre girdiği gözlenmektedir.

Bireysel yorumlara dayanan din anlayışı insanları kiliselerden uzaklaştırmıştır.

Önemli kabul edilen bazı ritüellere ve kutlamalara ilgi azalmıştır. “Bağlanmadan inanma” modern toplumların dini hayatının önemli bir özelliği olmuştur.175 Birçok sekülerleşme teorisyenine göre bu durum sekülerleşmeye işaret etmektedir. Konu ile ilgili çokça çalışma ve tartışmalar yapılmıştır.176 Ortaya çıkan bu yeni durumu tanımlamak için de yeni kavramlar inşa edilmiştir. “Vekil din”, “vekil hafıza” bu yeni kavramlardandır. Fransız din sosyologu D. Hervieu Léger (1993) tarafından önerilen bu kavram, yine bir Fransız’dan ilham alınarak inşa edilmiştir. Durkheimci bir sosyolog olan Halbwachs, birey ile toplum arasındaki ilişkinin devamını anlatmak için “hafıza”

sözcüğünü kullanmıştır. Halbwachs’a göre, hem bireysel hem toplumsal kimliğin oluşumu ve devamlılığı hafızaya bağlıdır. Modern toplumlardaki dini değişimin sebebi       

171 Hökelekli, age, 2009, s. 319. 

172 İlmihal 2, Türkiye Diyanet Vakfı Yay. , Ank. 2005, s. 472. 

173 Göle, age, s. 13, 14; Bilgin, agm, s. 198; Barbarosoğlu, age, s. 203. 

174 Yılmaz, Hüseyin, “Gelenek ve Modernlik Bağlamında Bir Güvenlik Alanı Olarak Dindarlık”, Dindarlık Olgusu Sempozyumu, Ed. Hayati Hökelekli, Kurav Yay. Bursa, 2006, s. 134; Subaşı, Necdet,

“Türk(iye) Dindarlığı: Yeni Tipolojiler”, İslâmiyât, V/4, Ank. 2002, s. 35. 

175 Davie, age, s. 10,76. 

176 Sekülerleşme ile ilgili geniş bilgi için Bkz. Kurt, age, 2009, 67-88. 

de hafızanın korunamamasına ve hafızada parçalanmalar olmasına bağlanabilir.177 Léger bu kavramı geliştirerek modern Avrupa’daki dinsel durumu açıklamak için kullanmıştır. Léger’e göre, modern Avrupa rasyonelleştiği için değil dini varlıklarının merkezinde bulunan hafızalarını ayakta tutamadıklarından daha az dindardır.178

Davie hafıza kavramına son şeklini vermiş ve “vekil hafıza, vekil din ya da vekâleten din” kavramını kullanmaya başlamıştır.179 Davie, Avrupa’da, özellikle eğitim seviyesi ve sosyal statüsü yüksek, yaşlı, inancı olan fakat kiliseye devam etmeyen kesimlerin dini tutum ve davranışlarından yola çıkarak vekil din söylemini geliştirmiştir. Toplumun bu ve benzer laik kesimleri dini ibadet ve ritüellerini çoğu zaman yerine getirmezler. Kilise törenlerine katılımları oldukça azdır. Bununla beraber kiliseye üyelikleri vardır ve önemli dönemlerde, özellikle cenaze, vaftiz ve düğünlerinde din adamlarının yanlarında bulunmasını isterler. Dini işlerini bir anlamda profesyonelleşmiş kişilere (bunlar ister rahip ister gönüllü olabilir) bırakırlar. Bu profesyonel, az sayıdaki din adamları sadece yapılması gereken ibadet ve ayinlerden sorumlu değildirler. Bunların aynı zamanda geleneksel olan ahlaki değerlere de sıkı sıkıya bağlı olmalarını isterler. Ahlaki değerler, cemaat çevresi için önemli olmakla birlikte kendileri tarafından bunlar ihmal edilebilir. Din adamlarının bunları ihmal ettiği durumlarda ise tepki gösterirler. Bir anlamda dini, ritüelleri ve ahlakı korumayı din adamlarına havale etmişlerdir.180

Davie, Havaleci Dindarlık olgusunu Avrupa’dan birçok örnekle de desteklemiştir.181 İsveç ve Danimarka bugün Dünya’nın en seküler toplumları olarak kabul edilirler. Fakat bu ülkelerde kilise üyeliği oldukça yüksektir. Halk üye aidatını ödemekte fakat ayinlere çok az katılmaktadır. Kendisi kiliseye gitmese de bu kurumun devamını istemektedir. Bunun sonucu olarak da Avrupa’da kasası en dolu kiliseler bazen katılım açısından en fakir kiliselerdir. Dini hayatını havaleci tarzda yürütenler       

177 Léger, D. Hervieu, “Sekülerleşme, Gelenek ve Dindarlığın Yeni Şekilleri: Bazı Teorik Öneriler”, Çev.

Halil Aydınalp, Din Sosyolojisi, Ed. İhsan Çapçıoğlu- Bünyamin Solmaz, Çizgi Yay. Konya, 2006, s.

148; Benzer bir şekilde Connerton’da toplumda sürekliliği sağlayan şeyin “kolektif bellek” olduğunu söyler. Bkz. Connerton, Paul, Toplumlar Nasıl Anımsar? Çev. Alâeddin Şenel, Ayrıntı Yay. İst. 1999, s.

7-8. 

178 Léger, agm, s. 148. 

179 Davie, age, s. 75, 102, 230; Kavram bu çalışmada Türkçe kullanıma daha uygun olacağı için “havaleci dindarlık” olarak kullanılmıştır. 

180 Davie, age, s.63, 76, 231 

181 Davie, age, s. 51, 54, 220. 

için ilahiler de önemlidir. Danimarka’da halkın %80’den fazlası evinde ilahi kitabı bulundurmaktadır. Birçok seküler kabul edilen Avrupa ülkesi de çocuklarının ilahileri öğrenmesini desteklemektedir.182 Bir başka örnek te ahlaki duyarlılık için verilebilir.

Davie’ye göre, Avrupa halkları arasında fazlaca seküler kabul edilen İngilizler bile kilise mensuplarının ahlaki normlara uymasını beklemektedir. Aksi durumda bu popüler dergilerde şiddetle eleştirilir.183 Davie, bu ve benzeri verileri modern Dünya’da bazı çevrelerin dini hayatını vekâleten yürüttüğüne delil göstermektedir.

Havaleci dindarlık Avrupa’da daha çok zengin elit çevreler ile üniversite okumuş, geleneğin mirasını alamamış çevrelerde tespit edilen bir olgudur.184 Buna karşın Bursa’da hemen her tabakadan inanan dini emirleri başkalarına ve bazı ritüellere havale edebilmektedir. Kamuoyunda laik kimselerden sıklıkla “benim annem de başörtülü”, “nenem namaz kılardı”, “dedem çok âlim biriydi-hacıydı” gibi sözler duyulmaktadır. Bu kişiler dindarlıklarını başkalarının dindarlığına gönderme yaparak göstermeye çalışmaktadır. Başka bir ifade ile dindarlıklarını atalarına havale etmektedirler. Yine son yıllarda hızla artan vekâleten kurban kestirme olgusu da bu bağlamda tartışılabilir. Modernleşen çevrelerde, laik ya da dindar, birçok kişi sadece para yatırarak kurbanını kestirmekte, ne kurbanı ne de etini görmektedir. Bu durumun başlarda bir hayır kampanyası iken zamanla kolaycılığa, dolayısıyla havaleciliğe dönüştüğü görülmektedir.

Bursa’da yapılan çalışmada da bazı mevlidlerin Havaleci Din yapısına benzediği söylenebilir. İbadetlerini ifa etmede gevşek olan, ahlaki değerleri, dini bilgi ve kültürü iyice zayıflamış çevrelerin mevlide yüksek düzeyde ilgisi önceki bölümlerde görülmüştü.185 Bu çevreler dinin emirlerine uymayan yaşam tarzlarına karşın kendilerini dindar kabul etmektedirler. Çoğu zaman da dindarlıklarının göstergesi olarak okuttukları Kur’an ve mevlidleri, yaptıkları maddi hayırları buna örnek göstermektedirler. Mevlid okuyucuları ve halkla yapılan mülakatlar bu kimselerin mevlidi çoğu zaman dini sorumluluktan kurtulma düşüncesiyle okuttuğunu

      

182 Davie, age, ay. 

183 Davie, age, s. 63. 

184 Davie, age, s. 140. 

185 İ. Teymiye ve bugünkü yeni selefiliğin mevlide karşı çıkarken ileri sürdükleri gerekçelerden birisi de budur. İ. Teymiyye, Sırat-ı Mustakim, Çev. Salih Uçan, Pınar Yay. İst. 2008, s. 388; Bakırcı, age, s. 54. 

göstermektedir. Davie’nin örneklerine uygun bir şekilde, özellikle ölüm sebebiyle okutulan mevlidlerde bireyler dini bir şeyler yapma gereği hissetmektedir (hafıza zayıfladıkça bu unutulabilir). Ölen yakınlarına Kur’an okuyup, ölünün adına hayır-hasenat dağıtmak yerine, mirasçılar bir mevlidhan çağırıp, mevlid okutuyor, küçük çaplı bir ikram veriyor ve dini sorumluluklarından kurtulduklarını düşünüyorlar.186 Kendilerinin yapması gereken hayırlar ücret karşılığı profesyonellere yaptırılmaktadır.

Bu tarz bir havalecilik Romanlarla yapılan çalışmada da tespit edilmiştir. Birçok Roman senede bir iki kez mevlid okuttuğunda Allah’a karşı vazifesini yaptığını düşünmektedir.187 Sesleri ve musiki bilgiler iyi olmasına karşın Kur’anı ve mevlidi kendileri okumamakta, bunu elit okuyuculara okutmaktadırlar. Özellikle dini yaşantısı zayıf olan Romanların daha çok mevlid okuttuğu düşünülürse okutulan bu mevlidlerin bir havaleci dindarlık örneği olduğu açıktır. Komünist idare döneminde İslam’ın birçok rüknünün yasaklandığı ve unutulduğu Gürcistan’da, günümüzde bile, İslam çoğu yerde sadece mevlidle yaşanır olmuştur.188 Modern, elit çevreler ile Romanların ve komünist idarenin baskısında yaşamış Müslüman toplumların mevlidi İlahi bir mesaj gibi saygı ve hürmetle okutmaları-dinlemeleri, bu kişilerin dindarlıklarını mevlide havale ettiklerini göstermektedir.

Havaleci dindarlık sadece dini bilgi ve kültürden uzak kalmış, “hafızası zayıflamış” çevrelere has bir dindarlık türü değildir. Gözlemler sonucunda özellikle ölüm sebebiyle ve adak adanarak okutulan mevlidlerin çoğunda benzer bir zihniyetin var olduğu kanısı güçlenmiştir. Bursa halkının bir kısmı dini sorumluluklarının bazısını mevlide havale etmektedir. Avrupa’da din adamlarına bırakılan dindarlık, Bursa’da mevlid, hatim, devir, adak adama gibi uygulamalara havale edilmektedir. Rasyonel olarak yapılması gerekenleri yapmak daha zor ve sıkıcı bulunup bunun yerine kolaycı çözümler sunan halk inançlarına bağlanma havaleci bir dindarlığı teşvik etmektedir.

Bununla birlikte halk arasında yaygın olan mevlid, türbe ziyareti ve hıdrellez gibi

      

186 Zengin ve daha modern semtlerde ölünün yakını mevlid için din görevlisine gerekli ödemeyi yapıp, ikramı ve gül suyunu teslim etmekte fakat bazen kendisi camiye bile girmemektedir. Azda olsa bu örnekler vardır. Selamettin Metin (Hüdavendigar Camii) 

187 Ebubekir Dişbudak, T. Karanfil vd. 

188 Ateşoğlu, Kemal, “Gürcistan’da Mevlid Geleneği’nin Önemi, İslamı Koruma ve Yaşatma Açısından Rolü”, Süleyman Çelebi ve Mevlid, Ed. Mustafa Kara- Bilal Kemikli, Osmangazi Belediyesi Yay. Bursa 2007, s. 394. 

kutlamaların toplumsal sürekliliği sağladığı görülmektedir.189 Davie’ye göre de bu törenler ve böyle bir dindarlık anlayışı, her ne kadar evrensel dinlerce hoş karşılanmasa da, dini hafızanın devamını sağlama ve dinle bir bağ kurmaya vesile olması gibi sebeplerle değerlendirildiğinde dinin lehine olduğu söylenebilir.190

Mevlid törenlerinin havaleci dindarlık perspektifinden incelenmesi musiki ortak paydalarıyla da ilgilidir. Davie’ye göre, dini musiki ve ilahi okuma dini kültürün aktarımında etkin bir rol oynar.191 Bu sebeple seküler kabul edilen Avrupa toplumları bile dinle irtibatlarını sağlama ve çocuklarına bu kültürü kazandırma aracı olarak ilahi okumakta ve okutmaktadırlar. Kiliseye gitme oranının çok düştüğü Kuzey Avrupa’da katılımı artırmak için her papazlık bölgesinde bir ya da birkaç profesyonel müzisyenin çalıştırılmasına karar verilmiştir.192 Mevlid de musiki yönü ile öne çıkan bir ritüeldir.

Mevlidle beraber ilahilerinde söylendiği göz önünde bulundurulursa dindarca yaşamayan birçok kişinin mevlide rağbeti makul karşılanmalıdır. Çoğu zaman sorulan;

“ Niçin Allah’ın kelamı Kur’an okunmuyor da bir şiir olan mevlid okutuluyor?”

sorusunun cevabı da buradadır. Çünkü mevlidde ve ilahilerde musiki vardır. Bu da dini hayatın vekâleten yürütülmeye başlandığı çevreler için cazip bir unsurdur. Dini musikinin birçok kişi için, hafıza zayıflasa bile, modern hayatın acımasızlığından kaçma yollarından birisi olduğu da unutulmamalıdır (hac ve umre gibi).193

Sonuç olarak, Bursa’da dini yaşantısı zayıf olan birçok kişinin mevlid okutarak dini sorumluluklarından kurtulduklarına inandıkları gözlenmektedir. Dini yaşantı zayıflasa da mevlid törenlerinin devam ettirilmesi dini sorumluluğun başka şeylerle beraber mevlid okutmaya da havale edildiğine işaret etmektedir.