• Sonuç bulunamadı

Mevlidin nasıl yapılacağı niçin yapıldığına ve çoğu zaman da katılımcıların cinsiyetine bağlıdır denebilir. Yapılan çalışmalarda Bursa ve ya ülke genelinde kadın- erkek mevlidi arasında ciddi farkların oluştuğu görülmüştür.21

Mevlid okuyan kişiye “mevlidhan” denir. Ülkemizde bu işi profesyonel olarak yapan insanlar büyük çoğunlukla cami imamıdır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri ve İlahiyat Fakültelerinden de bu işi yapan mevlidhanlar vardır.

Gözlemlerimizde ilkokul mezunu, hafızlık çalışmış insanlardan da mevlid okumayı ek bir iş olarak yapanların olduğu müşahede edilmiştir. Az da olsa sadece mevlidhanlık

      

20 M. Kavurmacı, A. Yiğit, N. Gürel, S. Ünal. 

21 Lindisfarne, age, s. 219. 

yapan kişilerin varlığı bilinmektedir.22 Ayrıca tasavvuf musikisi korosu kurup bunu profesyonel bir iş olarak yapanlar da halk arasında bilinmektedir. Kadın mevlidhanlar ise genelde resmi din eğitimi almamış halk hocalarıdır.23 Bursa’da bayan Kur’an Kursu hocalarından çok azı mevlid okumaktadır. Erkek din görevlileri ile bayan din görevlileri bu açıdan ters bir tutum içerisinde görülmektedir.

Mevlidler genel olarak erkek mevlidhan tarafından okunmakla birlikte kadın mevlidlerinin daha çok kadın mevlidhan tarafından okunması istenmektedir. Mevlidin hangi bölümlerinin okunacağı merasime göre değişebilir. Ölüm sebebiyle yapılan mevlidlerde “veladet bahri” okunmayıp “vefat bahri” okunmaktadır. Yine erkeklerin mevlidinde çoğu zaman veladet bahri okunmaz. Bazı gözlemlerde veladet bahrinde ayağa kalkma geleneğinin devam ettiği görülmüştür. Bu bahirde ayağa kalkma mevlid törenlerinin başladığı ilk dönemlerde devrin âlimlerinden İmam Sebki’nin Hz.

Peygamberin dünyaya gelmesine hürmeten ayağa kalkması ile ortaya çıktığı söylenmektedir.24 Yine “merhaba bahrinde” elin göğse konması, kıbleye dönme, elleri bağlama âdetlerinin canlılığını koruduğu gözlenmiştir.25 Bunlar Anadolu’nun birçok yerinde de vardır.26 Düğün salonlarında ve camilerde katıldığımız mevlidlerde ayağa kalkma, elleri bağlama ve kıbleye yönelme geleneğinin devam ettiği, sırt sıvazlama ve merhaba bahrinde tokalaşma uygulamasının ise az yapıldığı görülmüştür. Bunlar erkek mevlidlerinde varsa da özellikle kadınların mevlidlerinde yaygın olarak yapılmaktadır.

Evlerde yapılan kadın mevlidlerinde mevlidhanın önündeki masa-rahleye kâse içerisinde pirinç, nohut, şeker, su, tuz koyma geleneğinin çok yaygın olduğu bilinmektedir.27 Bu şeker ya da pirinç mevlid sonunda katılanlara tadımlık dağıtılmakta, bebek varsa onun da mamasına karıştırılmaktadır. Bademli semtinde katıldığımız bir mevlitte ev sahibesinin bunları koymamasına karşın yaşlı teyzesi müdahale ederek kâseleri getirttiği gözlemlenmiştir. Bazı mevlidhanlar bu uygulamayı şöyle       

22 Kapalı çarşıda küçük bir esnaf iken bu işi bırakıp oğulları ile beraber mevlidhanlık işine başlayan bir kişinin varlığı esnaf arkadaşlarından öğrenilmiştir. 

23 Bkz. Bölüm III.  

24 Baykal, age, s. 18. 

25 A. H. Akseki bunların batıl olduğunu, sadece ayağa kalkıp salâvat getirmenin doğru olacağını söyler Bkz. Baykal, age, 17. 

26 Lindisfarne, age, s. 235 vd; Toygar, Kamil, “Türkiye’de Mevlid Çerçevesinde Meydana Gelen Folklorik Unsurlar”, 2.Milleler Arası Türk Folklor Kongresi Bildirisi, Ank. 1982, s. 532; Timurtaş, Faruk, Mevlid Süleyman Çelebi, Kültür Bakanlığı Yayınları, İst. 1980, s. XII. 

27 Bu adet ülkemizin pek çok yerinde de vardır. Bkz. Akarpınar, agt, s. 260.  

açıklamaktadır: “Eski mevlidler çok uzun olurdu. Ses açmak için su, tuz ve şeker konurdu. Bu zamanla gereksizleşti. Çünkü mevlidler çok kısa ve az bir su yetiyor. Ama özellikle kadınlar hocanın içtiği suda, bandığı şeker ya da tuzda bir şifa arıyor. Bugün bu konu ilk amacından oldukça farklı bir yere çekilmiştir.”28 Yazılı kaynaklara göre ise, bu uygulamanın tarihi çok eskilere kadar gitmektedir. Kaynağı muhtemelen uydurma rivayetlere dayanmaktadır. Bu konuda Ebu Hatim er- Razi’den rivayet edilen; “Her kim tuz, yemek üzerine mevlid okutursa onda bereket hâsıl olur. Suya okunur ve bundan içilirse kalbine binlerce nur iner” sözü bilinmektedir.29 Yine, Fahruddin er- Razi’ye atfedilen; “Her kim, bir parça tuz veya buğdaya yahut başka bir yiyeceğe mevlid-i Nebevi okursa şüphesiz onda bereket hâsıl olur” şeklindeki rivayette vardır. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’a atfedilen rivayetlerde kaynaklarda zikredilmektedir.30 Halkın bu tür popüler nitelikli sözleri hayata geçirmesi sağlam dayanak gerektirmemektedir. “Yiyeceklere bereket getirmek” Türk, Alevi ve Hıristiyan halk inançlarında da var olan güçlü bir temadır.31 Bunlar mevlidhanın önüne tuz, su, pirinç koyma gibi uygulamaların yaygınlık kazanmasında etkili olmuş görünmektedir.

Nakşîlerin bizzat şeyhlerinin uygulamasına dayanarak bu uygulamaları savunmaları da dikkat çekicidir.32

Mevlid aralarda okunan ilahi ve Kur’an’dan ayetlerle renklendirilir. Bu ilahiler günün anlam ve önemine göre seçilir, program başlamadan mevlidhanlar herkesin sesine uygun Bahir ve ilahileri bunların sıralarını kendi aralarında konuşurlar. Birçok mevlid kitabı bu konuda ayrıntılı ilahi listesi vermektedir.33

Bazı merasimlerde mevlidin sadece “Allah adın zikredelim evvela” ile başlayan kısmının okunduğu ve 5, 6 ilahi ya da kaside ile mevlid merasiminin bitirildiği görülmüştür. Bu ilahilerin günün anlam ve önemine uygun olması istenir ama bazen böyle olmaz. Mevlid okuyucularına niçin mevlidin az, ilahinin çok okunduğu sorulduğunda mevlidhanlar, bir saati geçen programların insanları sıktığını, cemiyet       

28 Mustafa Kavurmacı.  

29 Bakırcı, Selami, Süleyman Çelebi ve Mevlid, Akademik Araştırmalar Yay. İst. 2003, s. 49. 

30 Bakırcı, age, s. 49. 

31 Ocak, Ahmet Yaşar, Alevi ve Bektaşi İnançlarının İslam Öncesi Temelleri, İletişim Yay. İst. 2007, s.

262. 

32 Sertel, Âdem, Mevlid- İlahiler ve Sohbetler, Şadırvan Yay. İst. 2009, s. 17. 

33 Doğru, Süleyman, Tam Musahhah Mevlid-i Şerif ve İlahiler, Kılıç Yay. Ank. 1993; Tavaslı, Yusuf, Günümüzde Okunan Mevlid’i Şerif, Tavaslı Yay. İst. 

sahiplerinin bundan hoşlanmadığını ve özellikle yazın bazı günler ailelerin birkaç merasime katılma zorunlulukları gibi sebeplerle merasimleri kısa tuttuklarını söylemişlerdir. Tabi mevlidhanların da, özellikle ünü duyulmuş olanların, bir günde birkaç yere gitmesi gerekebilmektedir.34 Ayrıca kısa merasimlerin okuyucu, davetli ve de merasim sahibi için daha uygun olduğu kanaati yaygınlık kazanmıştır.

Bursa kültüründe “Beşik mevlidine” ayrı bir önem verilmektedir. Hz.

Peygamberin doğumu münasebetiyle yazılan ve okunan mevlid şiirleri, Müslüman ahali tarafından zamanla kendi bebekleri için de okutulmaya başlanmıştır. Birçok aile çocuğun doğumunun kırkıncı günü kırk çıkarma da denen bu geleneği mevlid ile yapmaktadır.35 Görüşülen bir mevlid sahibi; “doğumdan 15- 20 gün sonra gelen gidenler beşik mevlidinin ne zaman olacağını nasıl olacağını, hoca bulup bulmadığımızı sormaya başladılar. Bizde eşimle hem çocuğun hayırlı evlat olması hem de hastalıktan beladan korunması için okutmaya karar verdik. Zaten okumanın bir sakıncası yok hatta sevap diye biliyoruz.”36 Daha çok şehir kültürünün bir parçası olarak görülen beşik mevlidleri, Dağ yöresinde de ilçe merkezlerinde yapılmakta, köylerde yaygınlık kazanmamaktadır.37 Bu programda geceliğini giyen anne, bebeği ile beraber yatağında oturtulmakta, bebeklere de özel bir kıyafet giydirilmektedir. Bebeklerin mevlid için giydikleri kıyafet Hıristiyanların vaftiz kıyafetine benzetilmektedir. Bu uygulamanın yeni yeni yaygınlaştığı görülmektedir. Bayan din görevlileri bu konuyu halka anlatıp beşik mevlidinin vaftize benzetilmemesi için gayret sarf etmektedirler. Lindisfarne’de bu konuya dikkat çekmiştir. Araştırmacı Eğridir’de bebek için yapılan mevlidlerin Ortodoks Rumların vaftizlerine benzememesi için kısa, sade, tamamen laik nitelikte ve ev içerisinde yapıldığını gözlemlemiştir.38

Beşik mevlidini çoğunlukla bayan mevlidhanlar okumaktadır. Çoğu yerde

“kelime i tevhit” başta okunur. Bebek önce mevlidhanın kucağına verilir ve sonra

      

34 Bursa’da meşhur bir okuyucunun günde 6 mevlide gittiği zamanlar olabilmektedir M. Yavaş, İ. Ses. 

35 Taş, Hülya, 1. Bursa Halk Kültürü Sempozyumu Bildiri Kitabı, “Bursa ve Çevresinde Doğum ve Çocukla İlgili Gelenek- görenek ve İnançlar”, c. 2, Bursa 2002, s. 489; Lindisfarne mevlidin doğumu anlatmasına karşın Eğridri’de doğum sebebiyle nadiren okutulduğunu söyler. Bunun sebebi olarak da Hıristiyan vaftizlerine benzeme korkusunu gösterir. Bkz. Lindisfarne. age, s. 243. 

36 Sevgi Er (Bu aile İhsaniye’de öğretmenlik yapıyor. Hanımefendinin ailesi uzun süredir Bursa’da yaşamaktadır) 

37 Dikmen, agt, s. 86. 

38 Lindisfarne, age, s 243. 

katılanların görmesi için sıra ile elden ele dolaştırılır. Duanın bitiminde şerbet ikramı yapılmakta, bunun kışın sıcak yazın soğuk olmasına dikkat edilmektedir. İkramdan sonra bebeğe gelen hediyeler sergilenir ve merasim bu şekilde bitirilir. Mevlid metninde hurilerin, günümüz beşik mevlidlerinde olduğu gibi, Hz. Peygamberin doğumundan bir süre sonra tekrar geldikleri ve bebek görme, hediyeler getirme, elden ele dolaştırma uygulamalarını yaptıkları anlatılmaktadır (eski Türkler de saçu). Bu iki törende de dişi cinsiyetin rolü vurgulanmaktadır.39

Mevlid törenlerinin günümüzde çok daha kısa ve özensiz yapıldığı, bazı törenlerde de birkaç beyit dışında mevlid okunmadığı gözlenmiştir. 15- 20 dk. yı geçmeyecek şekilde düzenlenen mevlid okuma programlarının da günden güne arttığı görülmektedir.40