• Sonuç bulunamadı

a. Mevcut Durum ve Politikaların Değerlendirilmesi KEİ Ticaret ve Kalkınma Bankası

1.2. EKONOMİK İLİŞKİLER 1. Dış Ticaret

1.2.4. a. Mevcut Durum ve Politikaların Değerlendirilmesi KEİ Ticaret ve Kalkınma Bankası

l. KEİ'ne Katılan Devletlerin çoğunda pazar ekonomisini düzenleyici yasa ve kurallar tam yerleşmemiştir. Hukuki altyapının kurulmamış olması, üstelik para ve sermaye transferini sağlayacak finansal sistem ve onun kurumlarının yetersizliği, finansal kaynak açısından çok büyük sıkıntılar içindeki bu ülkelere yapılacak yatırımların geri dönüşünün nasıl sağlanacağı, ihracat bedellerinin nasıl transfer edileceği henüz açıklığa kavuşturulmamış konulardır. Bu nedenle, üye ülkelerce kurulmasına karar verilen Karadeniz Ticaret ve Kalkınma Bankası'nın bir an önce faaliyete geçirilmesi öncelik verilen konulardan biri olmuştur.

2. Banka hem bölge içi ticareti, hem de bölge ülkelerinin üçüncü ülkelerle ticaretini finanse edecek ve sermaye fazlası olan ABD, Batı Avrupa ülkeleri, Arap ülkeleri ve Japonya'dan bölgeye kaynak transferine yardımcı olacaktır.

3. Bankanın sermayesinin hesap biriminin Özel Çekme Hakkı (Special Drawing Right, SDR) olmasına karar verilmiştir. Bankanın kuruluş sermayesi (Authorized Capital) 1 milyar SDR, taahhüt edilmiş sermayesi (Subscribed Capital) 5-10 yılda ödenmek üzere 300 milyon SDR, ödenmiş sermayesi (Paid-in Capital) ise 100 milyon SDR olarak belirlenmiştir Geçiş dönemindeki katılan ülkelerin döviz sıkışıklığı göz önüne alınarak ödenmiş sermayenin % 50'sinin yerel paralarla ödenebilmesi kolaylığı getirilmiştir.

4. Katılan Devletler arasında yerel para ile ödenen sermaye paylarının ilgili ülkelerce bir hesapta tutularak dönemler itibarı ile SDR cinsinden yeniden değerlendirilmesi ve IMF tarafından belirlenen SDR faiz oranlan ile nemalandırılması kabul edilmiştir.

5. Türkiye, Rusya ve Yunanistan'ın Banka sermayesinde % 16,5'luk, Bulgaristan, Romanya ve Ukrayna'nın % 13,5'luk, Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Moldova'nın % 2'lik paya sahip olacakları konusunda mutabakat sağlanmıştır. Bununla beraber, ileride geçiş dönemindeki ülke ekonomilerinde iyileşme olduğunda sermaye payının eşitlenebileceği hükmünün anlaşmada yer almasına karar verilmiştir.

KEİ'ne Katılan Devletlerin Mevzuatları

6. KEİ'ne katılan ülkelerin mevcut mevzuatları EK IV'de verilmektedir.

İncelenmesinden de görüleceği üzere KEİ ülkelerinin büyük bir kısmı dış ticareti eski sosyalist sistemdeki ülkeler ile ve genellikle takas usulü ile yapmaktadır. Bu ülkelerin birçoğunda döviz kuru politikaları, kambiyo rejimleri ve mali sistem tam anlamıyla oturmamış; ekonomik reformlar tamamlanamamıştır. Ancak bu ülkelerin 1989-1991 döneminde bağımsızlıklarını kazandıkları düşünülürse, reformların oldukça hızlı yürütüldüğü sonucuna varılmaktadır.

7. Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra ortaya çıkan ülkelerin IMF ve Dünya Bankası ile üyelik İlişkileri kurmalarından sonra, söz konusu ülkelerin ekonomik durumları göz önüne alınarak, her iki kuruluşça uygulanan politikalar yeniden değerlendirilerek birtakım değişiklikler getirilmiştir.

8. IMF Ana Sözleşmesi'ne göre, üye ülkelerin değişen ekonomik koşulları ve dünya ekonomisindeki gelişmeleri göz önüne alarak IMF İcra Direktörleri Meclisi'nce, her beş yılda bir gözden geçirilen kotaların, Haziran 1990'daki toplantıda yüzde 50 oranında artırılması kararlaştırılmıştır. Her üye ülkenin IMF ile mali ve örgütsel ilişkilerinin en önemli elemanı olan ve SDR üzerinden ifade edilen kotalar, üye ülkenin IMF içindeki oy hakkını da belirlemektedir. Ayrıca kota, her üye ülkenin SDR tahsisindeki payını ve parasal kaynaklardan yararlanma ölçüsünü de belirler. 1960'ların başından beri uygulanan kota belirleme formüllerine göre, yeni üyenin ilk giriş kotası belirlenirken diğer kotalarda da artışlar yapılmaktadır. Ayrıca, 11 az gelişmiş üye ülke Yapısal Uyum Kolaylığı (Structural Adjustment Facilitiy-SAF) ve Güçlendirilmiş Yapısal Uyum Kolaylığı (Enhanced Structural Adjustment Facilİty- ESAF)'ndan yararlanabilecek ülkeler listesine eklenmişlerdir. Yeni ESAF düzenlemesi kapsamında kaynak tahsis edilmesi süresi Kasım 1993 sonuna kadar uzatılmıştır. Bu süre içinde üye ülkeler yapısal reformların uygulandığını ve dış ekonomik etkenlere karşı güçlü önlemler aldıklarını gösterebiliri erse ESAF'tan bir yıl daha (yeni ESAF programının 4. yılı olmaktadır) yararlanabileceklerdir.

9. Bunlardan başka IMF, önemli ölçüde, piyasa fiyatlarına bağlı olmadan yapılan ticaretten (eski Karşılıklı Ekonomik Yardım Konseyi "Council For Mutual Economic Assistance-CMEA" üyesi ülkeler arası ve eski SSCB ülkeleri arasında yapılan ticaret gibi) çok taraflı ve piyasa kurallarına bağlı ticarete geçişten dolayı geleneksel ödeme ve ticaret düzenlemelerinde ortaya çıkan sorunlardan kaynaklanan ödemeler dengesi zorluklarıyla karşılaşan ülkelere finansal yardım için hazırlanan ve geçici bir olanak olan Sistematik Değişim Kolaylığı'nı (Systemic Transformation Facility-STF) onaylamıştır. Bu olanak geçiş döneminin başında olan ve IMF'nin mevcut olanakları ve politikaları ile desteklenebilecek bir program yapabilecek ülkeler dahil, sistemin değişmesinden şiddetle etkilenen ve ödemeler dengesi problemlerine çözüm bulmak için işbirliği yapmak isteyen ülkelere yardımcı olabilmek için tasarlanmıştır. Bu olanaktan yararlanan üyeler bu olanağı kullandıkları sürece IMF'nin diğer kaynakları ile de önemli derecede desteklenmek ihtiyacında olacaklardır.

10. Eski CMEA ülkeleri ve eski Sovyetler Birliği ülkeleri ile piyasa dışı fiyatlarla ticari ilişki kurmaları nedeniyle bu durumdan olumsuz etkilenmiş olan diğer ülkelerde bu kolaylıktan yararlanabileceklerdir. Daha önce IMF'nin benzer imkanlarından yararlanmış olan ülkeler, mevcut ve yeni yapacakları düzenlemeler için yeni olanaktan yararlanmayı ümit edebileceklerdir. Eğer bu gerçekleşirse, IMF kaynaklarından yapacakları kullanımlarda bir artış meydana gelebilecektir. Yeni kolaylıktan yararlanma miktarı söz konusu ülkenin kotasının % 50'sini geçmeyecek şekilde olacaktır. Bu kolaylık

IMF'den elde edilmiş diğer olanaklara ek olarak verilecektir. Bu yeni olanak çerçevesinde yapılacak ödemeler IMF Genel Kaynaklar Hesabından (General Resourses Account) karşılanacaktır. Yeni sunulan bu kolaylık geçici olup, 1994 yılı boyunca geçerli olacaktır. Ancak, birinci ödemenin 1994 yılı sonuna kadar yapılmış olması şartıyla ikinci kullanım 1995 sonuna kadar yapılabilecektir.

11. IMF'nin yaptığı bu düzenlemeler yanında, Dünya Bankası İdare Kurulu da 30 Mart 1993 tarihli toplantısında geçiş dönemindeki ülkelerdeki kamu kuruluşlarının özel yabancı sermayeyi çekebilmesi için, Bankaca yatırım projelerinin finansmanına yönelik olarak verilen kredilere ilişkin borç anlaşmalarının temel şartlarından olan "negative pledge" koşulundan vazgeçilmesine ilişkin teklifi onaylamıştır. Buna göre bir ülkenin söz konusu koşuldan muaf tutulabilmesi için öncelikle tatmin edici makro ekonomik politikaları da kapsayan bir yapısal değişim programını kabul etmiş olması gerekmektedir. Diğer taraftan gelir yaratan kamu varlıklarının, toplam varlıkların en az yüzde 75'ini temsil etmesi gerekmektedir. Bu koşulları sağlayan ülke muafiyet kapsamına alınması için müracaat edebilecek ve bu ülkedeki yatırımlara açılan kredilere ilişkin borç anlaşmalarında negative pledge koşulundan vazgeçilebilecektir.

12. Geçiş dönemindeki ülkelere söz konusu muafiyet olmaksızın gelmesi mümkün olmayan özel fonların bu yeni muafiyet politikası ile çekilmesinin mümkün olacağı söylenebilir. Ayrıca özel fonların bu ülkelere akımının Export Credit Agencies-ECA özel sektör ortaklığı şeklinde olduğu kadar, ECA garantileri vasıtasıyla da sağlanmasına önem verilmelidir.

13. KEİ ülkelerine uluslararası kuruluşlardan sağlanan kolaylıklar EK IV'te yer almaktadır.

1.2.4. b. VII. Plan Döneminde Beklenen Gelişmeler, Hedef ve Politika Önerileri

- KEİ'nin bölge ülkeleri ekonomilerine potansiyel katkısı, söz konusu ülkelerin liberalleşme ve dışa açılma gayretleri bağlamında ele alınmalıdır.

Gelişmiş ülkelerde bu programlar piyasa mekanizmasının işleyişi ve dış rekabeti kısıtlayan yasal engellerin kaldırılmasından ibaretken, gelişmekte olan ekonomilerde ise sorun, piyasa mekanizmasının işleyebilmesi için gerekli kurumsal yeniliklerin sisteme kazandırılmasına yönelik köklü ve çok boyutlu reformların yapılmasını gerektirmektedir. Eski merkezi planlı ekonomilerde ise reformların boyutu ve köktenciliği çok daha artmakta, piyasa mekanizmasının bütün kurumlarıyla oluşturulmasını içermektedir. Dünya ekonomisiyle bütünleşmenin toplumsal maliyetlerini en aza indirebilmek için ülkeler kendi durumları ve dünya ekonomisinin koşullarına göre en uygun stratejileri saptamalıdır.

- Banka'nın kendini kanıtlayıp uluslararası piyasalardan orta ve uzun vadeli kaynak sağlayıncaya kadar geçecek süre içinde, uluslararası finans kuruluşlarından üye ülkelerce proje bazında, ya da özellikle geçiş sürecindeki ülkelere yönelik yardım programları çerçevesinde sağlanacak

ticaretten, çok taraflı piyasa kurallarına göre yapılan ticarete geçişe yardımcı olabileceği gibi, uluslararası finans ve ticaret sistemleri ile bütünleşme sürecinden etkilenen ülkelerin uyum problemlerine çözümüne de katkı oluşturabilecektir.

- Bankanın kurulması ile birlikte bölgedeki yatırım ve ticari faaliyetlere katkıda bulunmaya başlamasından önce, ilk iş olarak sermaye katılım paylan için yerel paralar ile yapılan ödemeler ile oluşacak fonlarda değer kayıplarının olmamasını sağlayacak mekanizmaların kurulması, döviz ile yapılan ödemelerden oluşacak fonlara gelir kazandırılması gerekecektir. Yerel paralardan oluşacak fonlara değer kazandırabilmesi ilgili ülkede sermaye piyasasının oluşmuş olmasına ve özellikle ülkelerdeki reel faizlerin pozitif olmasına bağlı olacaktır. Bu aşamada ülkemiz açısından bir sorun görülmemekle birlikte henüz sermaye piyasası oluşmayan, reel faizleri negatif olan ülke paralarından oluşan fonların, yatırım ve ticaretin finansmanında etkin kullanılmadığı sürece zarar etme olasılığı vardır.

- Bankanın öncelikli faaliyet alanları, ticaretin finansmanı, yatırımların finansmanı ve garanti verilmesi olarak tanımlanabilirse de başlangıçta Bankanın ödenmiş sermayesinin düşük olduğu, sermaye paylarından oluşacak fonların yatırımların finansmanı için önceleri yeterli olmayacağı göz önüne alınarak ticaretin finansmanına ağırlık verilmelidir. Bölgedeki potansiyel ticaret hacmi yüksek olduğundan, Bankanın başlangıçta katılan ülkelerin çoğunluğundaki nakit sıkıntısı nedeniyle gerçekleştirilemeyen ticareti canlandıracağı düşünülmektedir. Bu yüzden Bankanın kendini kanıtlamasından ve piyasalardan orta ve uzun vadeli kaynak sağlamasından sonra bu kaynakların orta ve uzun vadeli yatırımlara yöneltilmesi, ancak sermayeden ilk adımda yatırımların fizibilite çalışmaları için az bir miktarda kaynak (5 milyon ABD doları kadar) ayrılabilmesi daha uygun görülmektedir.

- Yatırımların niteliği mevcut işletmelerin geliştirilmesi, yenilenmesi ve benzeri şekillerde olabilir. Seçilecek yatırım projeleri acil ihtiyaçlara cevap verebilecek, nitelikli ve çabuk üretime dönüştürülebilenler arasından seçilmelidir. Ülke riskleri yüksek olsa bile fizibilitesi yüksek projeler bulunabilir.

Mümkün olduğunca bölge içi ve bölge dışı ihracata dönük projeler tercih edilmelidir.

- Banka, fonlarında birikecek mahalli paraları bu projelerin iç finansman ihtiyacında kullanabilir. Yapılacak borçlanmalardan sağlanacak konvertibl dövizler ise projelerin dış finansmanını karşılamak için kullanılabilir.

- Yatırımların gerçekleştirilmesinde bölge dışından yapılacak ithalata gerek duyulması, bölgedeki siyasi istikrarsızlık ve konvertibl döviz dar boğazı, yatırımların dağılımında izlenecek yöntem, yatırımların kar getirip getirmeyeceği vb. gibi belirsizlikler nedeniyle Banka faaliyetlerine bazı sınırlamalar getirilmesinin uygun olacaktır. Bu paralelde akla gelebilecek bazı önlemler aşağıda belirtilmiştir:

* Banka tüm yatırım bankalarında olduğu gibi sermayesi ile bire bir oranında yatırım kredisi verebilecektir.

* Verilebilecek konvertibl döviz kredileri, ihracata yönelik yatırımlarda yatırım bedelinin yüzde 40'ını, bölge ihtiyaçlarına yönelik yatırımlarda ise yatırım bedelinin yüzde 10'unu aşmayacak şekilde tanımlanabilir.

* Geri ödemelerde erteleme yapılamaz.

* Ticari İşlemlerle ilgili olarak ise, mal bedellerinin ihracatçıların kendi ülke paralarıyla ödeme tarihindeki döviz kuru esas alınarak tahsil edilmesi uygun görülmüştür. İhracatçı yüklemeyi şartlara uygun olarak yapınca Bankaya karşı olan yükümlülükleri karşılanmış olacaktır. Bankaya geri ödemeler ithalatçı tarafından peşin olarak ya da ithalatçıya sağlanan vadeli ödeme kolaylığı şartlarına uygun olarak yapılacaktır. Böyle bir kolaylıkta, ihracatçı Bankaya belirlenen vadede piyasa kuru üzerinden kendi ülke parasıyla ödeme yapacaktır. Bu modelde mal fiyatlandırmasının konvertibl dövizler üzerinden belirlenmesi, Banka kayıtlarının ABD doları (ya da konvertibl bir döviz) üzerinden tutulmasının uygun olacağı ve Banka'nın finanse edeceği malın fiyatının dünya fiyatlarına uygunluğunu kontrol edebilmesinin gerektiği düşünülmektedir.

* Konvertibl dövizler ile ifade edilecek mal bedeli karşılığı ithalatçıdan tahsil edilecek ülke paralan ile ihracatçıya ödenecek ülke paralarının hesaplanmasında ilgili ülkelerin serbest piyasalarında oluşan kurları Bankanın düzenli olarak takip etmesi ve sistemli bir şekilde kendi işlemleri için alış satış kurları belirlemesi gerekmektedir. Bu bağlamda, şu hususların gerçekleştirilmesi yerinde olacaktır:

* Ticari işlemlere ilişkin uygulamaların, katılan ülkelerin Dış Ticaret mevzuatlarına aykırı Özellikler taşımaması ve katılan ülkelerde uygulanan ihracatı teşvik sistemlerinin bu Banka aracılığı ile yapılan işlemleri de kapsaması;

* Karşılıklı bankacılık faaliyetlerini kolaylaştırıcı altyapı ve mevzuatın geliştirilmesi, ülke paralarının yurt dışına çıkışını sınırlayan mevzuatların değiştirilmesi;

* Tahsilat ve ödemelerde kullanılmak üzere katılan ülkelerce ilan edilen paritelerin gerçekçi kurlardan uzaklaşıp uzaklaşmadığını Bankanın takip edebilecek bir yapıda olması;

* Bölge dışına yapılacak ihracatın finansmana konu olacak malların yerli katkı oranının yüzde 40 olması, yerli katkı kavramı içerisine katılan ülkelerden sağlanan girdilerin de dahil edilmesi;

* İhracat kredilerinde ticari işlemlerde kredi sürelerinin bir yıldan fazla olmaması, ithalatta vade uzatımının ise başlangıçta mal gruplarına göre belirlenmek üzere 6-24 ay arasında olması, ilerde Bankanın kredi olarak

verilecek kaynaklarındaki artışa paralel olarak yatırım malları ithalatında 60 aya kadar süre tanınması;

* İşlemlerin ödeme şeklinde akreditif dışına çıkılmaması;

* Katılan Devletlerin Banka aracılığı ile yaptığı ithalat ve ihracat bedellerinin birbirlerine oranının 0,5-1,5 limitlerini aşmaması.

- Bankanın bir "garanti" bankası İşlevini de üstlenmesi önem taşımaktadır.

Bugün Bölgede en büyük sorunun risk faktörü olduğu düşünülürse, Karadeniz Bankası riskleri üstlenen ve yöneten bir yapı ile uluslararası finans çevrelerinin de güvenini kazanarak bölge dışından finansmana köprü vazifesi görerek kaynakların bölgeye aktarılması konusunda ciddi bir rol üstlenebilir.

- Türkiye'nin serbest dış ticaret, fiyat, para ve kur politikaları, iş yönetimi, yabancı sermaye mevzuatı, borsa ve modern bankacılık alanlarında bu ülkelerle paylaşabileceği geniş bir deneyim ve birikimi vardır. KEİ'ne Katılan Devletler pazar ekonomisine geçiş süreçlerinde Türkiye'nin bu alandaki zengin ve taze deneyimlerinden yararlanabileceklerdir.