• Sonuç bulunamadı

1. Önümüzdeki beş yılda siyasal yönden, özellikle Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanan bazı KEİ üyeleri, hatta daha sonra Rusya Federasyonu yaygınlaşan mikro milliyetçilik akımlarından ve etnik sorunlardan etkilenebilecektir. Etnik sorunlar diğer KEİ üyelerini de değişik ölçülerde uğraştırabilecektir. Yeni bağımsızlığını kazanmış olan ülkeler gerek iç gerek aralarındaki siyasal anlaşmazlıklar için hala askeri yönden bir güç odağı olma niteliğini koruyan Rusya Federasyonumdan yardım arayışlarını sürdürebileceklerdir. Rejim yönünden bu ülkelerin bazılarında geriye dönüş eğilimleri bir süre daha zaman zaman ortaya çıkabilecektir.

2. Ekonomik yönden de birbirlerine bağımlı olan Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını kazanmış olan KEİ üyeleri ile Rusya Federasyonumun VII. Plan Döneminde kendi başlarına yeterli ekonomik bir yapıya kavuşmalarını beklemek iyimserlik olacaktır. Pazar ekonomisine geçiş süreci, beraberinde birçok sorunu da getirmiş , köklü değişiklikler ve dönüşümler bu ülkeleri ve yurttaşlarını ciddi baskı altına sokmuştur. Bu bakımdan, daha önce Sovyetler Birliği içinde "bağımlı karşılıklı-bağımlılık" olarak tanımlanabilecek bir ekonomik ilişki türünde olan bu cumhuriyetler, bu kez Rusya Federasyonu ile "bağımsız karşılıklı-bağımlılık" olarak nitelendirilebilecek bir ilişki türüne girebileceklerdir.

Serbest piyasa ekonomisine geçişte kaydettikleri mesafeye göre de Rusya Federasyonumdan uzaklaşmaları olasıdır. Burada konu Rusya Federasyonu'na yaklaşma ya da uzaklaşma değil, ekonomik çıkar sağlamadır.

Bağımsızlığını kazanmış olan cumhuriyetlerin Rusya Federasyonu ile olan ilişkileri karşılıklı çıkara dayandırılacak, bu ülkeden olabilecek çıkar azaldıkça ekonomik bağımlılık da azalacaktır.

3. Bu arada, VII. Plan döneminde Çin ve Kore gibi ülkelerin özellikle elektronik mallarıyla KEİ bölgesinde pazar aramaları da olasıdır. Türkiye'nin bu olasılığa karşı hazırlıklı olması gerekecektir.

4. KEİ'nin üretim yönünden olası etkilerine bakılacak olursa, bu ülkeler ve sektörleri arasındaki tamamlayıcılık özelliği nedeniyle, karşılaştırmalı üstünlüğe sahip sanayiler bakımından üretimin artacağı söylenebilir. Üretim artışı büyük-çap düzeyine ulaşabilirse, içsel ve dışsal tasarruflar ile üretimin verimliliği daha da artırılabilir. Doğabilecek rekabet ortamı kaynakların daha etkin kullanımını sağlayabilir.

5. KEİ'nin ticari açıdan gösterebileceği gelişme, ticarette karşılaşılan engellerin kaldırılması ile ayrıca talep ve arzın esnekliğine bağlı olacaktır. Üye ülkelerin çoğunda kısa dönemde pazar ekonomisinin etkin işleyişini sağlayan kurumsal düzenlemelerin yapılması ve serbest piyasa esasına geçilmesi zaman alacak, büyük bir olasılıkla VII. Plan dönemini aşabilecektir. Bu bakımdan, serbest döviz olanaklarının sınırlılığı, ticaretin bir süre daha takas, bağlı muamele, denkleştirme, "off-set" ve "kliring" gibi yöntemlerle yapılmasını gerektirebilecektir.

6. KEİ ile Türk girişimcilerinin etki alanı da genişleyecektir. Piyasaların genişlemesi, VII. Plan döneminde atıl kapasitelerden yararlanılmasını ve stokların eritilmesini sağlayabilir; ayrıca, daha uzun dönem için de yatırımlar için talebi artırabilir. Yatırım talebinin artması ülke içi ve dışı sermayeleri de bölgeye çekebilir.

2.4. VII. PLAN DÖNEMİ İÇİN HEDEF VE POLİTİKA ÖNERİLERİ 2.4.1. Hedefler

1. KEİ'nin hedefleri Zirve Deklarasyonunda ve Boğaziçi Bildirisi'nde belirlenmiştir. Genel olarak bu hedefler, Katılan Devletlerin potansiyelinden, coğrafi yakınlıklarından, ekonomilerinin birbirlerini tamamlayıcı özelliklerinden yararlanarak, aynı zamanda üye ülkelerin ekonomik koşullarını, çıkarlarını, kaygılarını, pazar ekonomisine geçiş sürecindeki sorunlarını dikkate alarak, aralarındaki gerek ikili gerek çok taraflı ekonomik, teknolojik ve sosyal ilişkilerini çeşitlendirmeleri ve daha da geliştirmeleri, böylelikle Karadeniz havzasının bir barış, istikrar ve refah bölgesi olmasını sağlamaktır. Bu yapılırken, üye ülkelerin dünya ekonomisiyle daha fazla bütünleşmeleri ve serbest girişimciliğin de özendirilmesi hedeflenmiştir. Bu hedeflere daha yakından bakıldığında şöyle ayrıntılar görülmektedir:

a. Ekonomik

- Avrupa boyutunda bir ekonomik alan kurulması ve taraf ülkelerin dünya ekonomisiyle daha fazla bütünleşmelerine bir katkı olarak ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi;

- KEİ ülkeleri arasında olduğu kadar, diğer ilgili ülkelerle de gerek ikili gerek çok taraflı işbirliğinin çeşitlendirilmesi ve daha da geliştirilmesi, ekonomik, teknolojik ve sosyal gelişmelerin artırılması ve serbest girişimciliğin teşvik edilmesi;

- KEİ ülkeleri arasında iş ortamının iyileştirilmesi, ilgili işletme ve şirketlerin bireysel ve kollektif girişimleri için gerekli önlemlerin alınması, bu kapsamda iş adamlarına vize kolaylıklarının sağlanması, küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, ticari engelerin tedricen ortadan kaldırılması, serbest bölgelerde işbirliğine gidilmesi;

- Gerek hükümetlerarası, gerek hükümetler dışı uygun kredi ve mali düzenlemelerin akdedilmesi veya teşvik edilmesi, karşılıklı ekonomik ve ticari işbirliğinin genişletilmesi, Karadeniz bölgesinde ortak ilgi duyulan belli projelerin uygulanması amacıyla, uluslararası kuruluşlar ve üçüncü taraflar vasıtasıyla fonların harekete geçirilmesi yollarının aranması;

- Ticari ve sınai, ulaşım ve iletişim, ekonomik ve ticari bilgi değişimi, enerji, madencilik ve metalürji, tarım ve tarımsal sanayii gibi alanlarda ortak ilgi bulunan projelerin tanımlanması, geliştirilmesi ve uygulanması yönünde somut adımlar atılması.

b. Siyasal

- Karadeniz'in dostane ve iyi komşuluk ilişkilerini teşvik edici bir barış, istikrar ve refah bölgesi olmasının sağlanması;

- İlişkilerin BM ve AGİK ilkeleri, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı çerçevesinde, dostluk, iyi komşuluk, karşılıklı saygı ve yarar, işbirliği ve diyalog içinde yürütülmesi;

- Anlaşmazlıkların AGİK ilkeleri uyarınca ve barışçı yollarla çözümlenmesi; saldın, şiddet, terörizm ve kanunsuzluğa başvurulmadan barış ve adaletin sağlanması.

c. Diğer

- Bilim ve teknoloji, standardizasyon ve sertifikasyon, turizm, veterinerlik ve hıfzısıhha, sağlık ve eczacılık gibi alanlarda işbirliğinin genişletilmesi, artırılması, olanak ve fırsatların değerlendirilmesi; ayrıca, bu alanlarda ortak ilgi bulunan projelerin tanımlanması, geliştirilmesi ve uygulanması;

- Çevrenin özellikle Karadeniz'in korunması, iyileştirilmesi, biyo-üretim potansiyelinin korunması, işletilmesi ve geliştirilmesi için ortak projelerin teşvik edilmesi de dahil olmak üzere uygun adımlar atılması.

2.4.2. Hedeflere ulaşmak için izlenebilecek politikalar

2. Yukarıda belirtilmiş olan hedefler özellikle ekonomik nitelikte olanlar VII.

Plan dönemi için de geçerlidir. Başlangıç aşamasında kurumsal yapısını tamamlamak üzere bulunan KEİ'nin, önümüzdeki beş yıllık dönem içinde ağırlığı proje temeline kaydırılmalıdır. Bunun için de gerekli bazı somut adımlar atılmış bulunmaktadır. Siyasal amaçlar ise daha uzun dönemlidir.

Bölge ülkelerinin içlerindeki ya da aralarındaki sorunların, siyasal hedeflerle ilgili olarak belirtilen ilkeler çerçevesinde çözümlenmesi öngörülmektedir.

Temelde bir ekonomik işbirliği hareketini oluşturan KEİ, bölge ve dolayısıyla dünya barışına katkısını da ekonomik işbirliği ve refah yoluyla gerçekleştirmeyi öngörmekte; ancak bizatihi barışı sağlama ve koruma misyonu taşımamakta, ekonomik karakteri nedeniyle de önleyici diplomasi mekanizmalarına sahip bulunmamaktadır. Öte yandan, bu ekonomik işbirliğine dayalı özelliği, aralarında silahlı çatışma bulunan ülkeleri de ortak amaçlarla bir araya getirebilmekte ve bu ortak ekonomik çıkarlar doğrultusunda birleştirici olabilmektedir. Bunun sonuçlarının da bölge ile dünya barış ve istikrarına, doğrudan olmasa bile dolaylı bir katkıda bulunduğu, böylelikle siyasal bir işlevi yerine getirmekte olduğu da bir gerçektir.

3. Bir yanda, ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi için uygun siyasal ortam gereksinimi; diğer yanda, ekonomik iyileşmenin barışa ve istikrara olan katkıları dikkate alındığında, her iki boyutta karşılıklı etkileşimin olması doğaldır. KEİ'nin geleceğe uzanan vizyonu, ekonomik işbirliği ile bölgede barış ve istikrar olduğuna göre, KEİ'nin gelişim süreci içinde durum olgunlaştığında işbirliği çerçevesine siyasal boyutun da eklenmesi doğal bir sonuç olabilecektir. Ancak bunun zamanlaması önemlidir. KEİ'nin ekonomik boyutunun biçim ve içerik kazanmaya başladığı, kurumsal yapısının tamamlanmakta olduğu bir aşamada, KEİ'nde önleyici diplomasi ya da barış

ortamda, KEİ'nin bölgesel siyasal anlaşmazlıkları gündemine almadan yolunu sürdürmesi henüz ekonomik yönden serpilmekte olan bir işbirliği açısından daha sağlıklı olabilecektir.

4. KEİ'ne Katılan Devletlerin halkları arasında varolan kültürel bağların güçlendirilmesi, yeni bağlar oluşturulması, bu ülkelerdeki kamu oylarına da yansıyacak ve aralarındaki siyasal sorunları çözmelerine katkıda bulunabilecektir. Bu bakımdan, ekonomik ve siyasal boyutun yanı sıra, işbirliğinin kültürel boyutta da geliştirilmesi yararlı olacaktır.

2.4.3. Uygulamada neyi kim yapacaktır?

5. KEİ'nin yapılanması neyi kimin yapacağını da belirlemektedir. KEİ'nin kendisi hükümetleri biraraya getirmektedir. Hükümetlerin bu oluşum içindeki rolü, KEİ'nin lokomotifi olarak kabul edilen özel sektörler arası işbirliğinin geliştirilmesi, şirketlerin ve işletmelerin gerek bireysel olarak, gerek ortak girişimciliğinin özendirilmesi ve bunun için gerekli ortamın yaratılmasıdır.

Hükümetler bunun için şunları yapacaklardır:

- KEİ işadamlarının KEİ bölgesinde yapacakları ekonomik amaçlı seyahatlerde ülkelere giriş, ikamet ve serbest dolaşım kolaylıkları sağlayacak, vize işlemlerini kolaylaştıracak, böylelikle özel sektörler arası temasları özendireceklerdir.

- Küçük ve orta ölçekli işletmelere destek sağlayacaklardır.

- Yatırım, sermaye akımı ve sinai işbirliği için uygun ortamın sağlanması için özellikle kısa dönemde, çifte vergilendirme ile yatırımların teşvik ve korunmasına ilişkin çok taraflı anlaşmaları hazırlayacaklardır.

- Katılan Devletlerdeki uluslararası ihaleler hakkında bilgi değişimini sağlayarak ülkelerinin işletme ve şirketlerinin bunlara katılmalarına olanak sağlayacaklardır.

- Serbest ticaret bölgelerinde işbirliği olanaklarını araştıracaklardır.

- Hükümetler ayrıca projeler için gerekli finansman kaynakları yaratılmasında da etkin olacaklar, bunun için gerekli anlaşmaları ve düzenlemeleri gerçekleştirecekler, uluslararası finans kuruluşlarından mali destek sağlanması yollarını araştıracaklardır.

6. KEİPA parlamenterlere düşen işlevleri yerine getirecektir. İşbirliğinin mevzuat uyumlaştırılması, değişiklikleri ya da yenilerinin kabul edilmesi yönündeki gereksinimini karşılayacaklardır. İşbirliğinin gerçekleştirilmesi için uygun hukuksal yapının oluşturulmasına, alacakları tavsiye kararları ve bu kararların uygulamaya konulması doğrultusundaki destekleriyle katkıda bulunacaklardır. KEİPA çerçevesinde parlamenterler ayrıca, üye ülkelerin çoğunluğunun içinde bulunduğu demokratikleşme sürecinde de etkin rol oynayacaklardır.

7. İşbirliğinin somutlaştırılması ve özellikle proje bazında gerçekleştirilmesi işlevi ise KEİ özel sektörlerini bir araya getiren KEİ Konseyi tarafından yerine getirilecektir.

8. Yerel yönetim çerçevesindeki işlevleri de KEİ başkent belediye başkanlarının oluşturdukları Konferans üstlenecektir.

9. Her türlü işbirliğinin ön koşulu olan istatistik veri ve ekonomik bilginin derlenmesi, değerlendirilmesi ve dağıtımının sağlanması ise Devlet İstatistik Enstitüsü bünyesinde kurulmuş bulunan KEİ İstatistik Veri ve Ekonomik Bilgi Değişim Eşgüdüm Merkezi'nce yapılacaktır.

10. Görüldüğü gibi, KEİ'nin değişik boyutlarında neyin kimler tarafından yapılacağı belirlenmiş bulunmaktadır. Bunun ötesinde, ülkemiz yönünden de bu işlevler ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlar tarafından eşgüdümlü çalışmalarla yürütülmektedir. Bu eşgüdümün daha etkin bir yapıya oturtulabilmesi için ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlarımızın KEİ konusuyla ilgilenen birimlerinin temsilcilerinden oluşan bir "KEİ Koordinasyon Kurulu"

oluşturulabilir. Dışişleri Bakanlığı'nın başkanlığında çalışabilecek böyle bir kurul belirli aralıklarla düzenli toplanabilir ve gelişmeleri izleyerek, işbirliğinin daha da geliştirilmesi yönünde telkin ve tavsiyelerde bulunabilir.

2.4.4. Politikaların uygulanmasının mali yükü

11. KEİ'nin ülkeler için mali yükü, KEİ uluslararası sekretaryalarına katılma payı, projelere katılma maliyeti, işbirliği için gerekli iç düzenlemeler yatırımlar, eğitim, vb. giderler, teknik yardım programları üstelenecek ülkeler için bunların doğuracağı maliyetler ve işbirliğinin gerçekleştirilebilmesi için ülkelere düşecek olan doğrudan ya da dolaylı harcamalar oluşturacaktır.

Bunların rakamlara dökülmesi bu aşamada olası değildir. Ancak bu mali yükü, uzun dönemli bir yatırım için yapılan giderler olarak kabul etmek gerekir.

Önemli olan KEİ'ne "maliyet-etkin" (cost-effective) bir işlerlik kazandırılmasıdır.

12. Türkiye'nin, öncü konumu ve KEİ çerçevesinde üstlendiği yükümlülükler nedeniyle, üzerine alacağı mali yük diğer üye ülkelere oranla özellikle ilk yıllarda daha yüksek olacaktır.

2.4.5. Sonuç

13. KEİ'ne Katılan Devletler, millet, din, mezhep, kültür bakımından birbirinden oldukça farklı bir grubu oluşturmaktadır. Üye ülkeler, gelişmişlik düzeyi açısından da farklıdırlar; ekonomik ve gümrük rejimleri uyumsuzdur;

piyasa ekonomisine geçiş sürecinde yapısal reformları gerçekleştirmede aşama farklılıklarına sahiptirler; ticaret ve ödeme alanlarında kurumsal yapı eksiklikleri vardır; teşvik sistemleri yerleşmemiştir; kaynaklar etkin kullanılmamaktadır; enflasyon ve işsizlik yüksek orandadır; makro ekonomiyi yönlendirecek bir özel sektör yapısına sahip değillerdir ve tarım üye ülkelerin çoğunda devlet desteğindedir. Bu olumsuzluklara karşın bölgenin ve bölge

ülkelerinin çeşitli alanlarda sahip olduğu potansiyel dikkate alındığında, artılar eksilerin üstüne çıkmaktadır. KEİ'nin gelişimi bir bakıma, KEİ ülkelerin çoğunluğunun güdümlü ekonomilerden pazar ekonomilerine geçiş sürecindeki başarısıyla orantılı olacaktır. Özellikle eski Sovyetler Birliği'nden ayrılmış olan KEİ ülkelerinde rejim yönünden görülebilecek ileri-geri gidişler ve sapmaların KEİ'nin gelişim sürecini yavaşlatmakla beraber engellemeyeceği geçerli bir varsayımdır.

14. Bu veri ve varsayımların ışığında KEİ, hem ekonomik, hem siyasal getiri potansiyeli yüksek, uzun dönemli bir yatırım projesi olarak değerlendirildiğinde, Türkiye açısından gerektiği şekilde yararlanılabildiği takdirde, özellikle orta ve uzun dönemde önemli kazançların sağlanabileceği bir araçtır. KEİ üyeleri arasında açık ya da potansiyel sorunların bulunması, ya da bazılarının bölgesel rekabet içinde olmaları KEİ'nin işlevine ve iç dinamiğine engel olmamıştır. KEİ'nin ileriye dönük başarı olasılığı, her şeyden önce KEİ'nin gerçekçi, ayaklan yere basan, amaçları mütevazi bir girişim olmasından güç alacaktır. KEİ, amaçlan, mevcut ve muhtemel kaynaklarıyla tutarlı; modeli bölgenin gereksinimlerine uygun; stratejisi sağlam temellere dayalı; ekonomik çıkarların siyasal anlaşmazlıkların üstüne çıkabildiği ölçüde; üye ülkelerinin çoğunluğunun demokratikleşme ve pazar ekonomisine geçişteki başarı seyrine göre geleceğin perspektifinde umut vadeden bir olgudur.

15. Türkiye'nin bu olgu içindeki öncü rolü, diğer ülkelere göre daha istikrarlı bir ülke olması, serbest piyasa ekonomisi üzerinde deneyimi bulunması, hem KEİ ülkeleri, hem diğer Avrupa ülkeleri tarafından ticari bir partner olarak kabul edilmesinden güç bulmaktadır. Türkiye, KEİ'ndeki konumunu yalnızca bölgesel açıdan değil, aynı zamanda küresel açıdan da değerlendirmelidir. Türkiye kendisine bir bölge ülkesi olarak değil bir dünya ülkesi olarak bakmalı, vizyonunun ufkunu geniş tutmalı, KEİ'ndeki konumunu da ekonomik işbirliğinin çerçevesinin daha dar boyutları içinde değil, küresel boyutlar içinde düşünmelidir. KEİ'nin iç dinamiği ve kendine özgü yaşamı olmakla beraber, küreselleşmenin bir parçasıdır. Türkiye için önemli olan, bu küreselleşme sürecinde de ön konumda olmayı gerçekleştirebilmektir.

EKLER

I. TABLOLAR

II. İSTATİSTİKİ BİLGİLER