• Sonuç bulunamadı

2.4. Kelimeler

2.4.4. Kelime Hazinesi Öğretimi ve İlkeleri

2.4.4.1. Metin Çalışmalarında Kelime Hazinesi Öğretimi ve İlkeleri

Türkçe derslerinde okuma ve anlama çalışmalarında merkezde kitaplardaki ve farklı kaynaklardaki okuma metinleri bulunmaktadır. Türkçe dersinin en önemli gereçlerinden olan okuma parçaları, kelimelerden oluşur. Bundan yola çıkarak bu bölümde, kelime hazinesi öğretiminde izlenecek ilkeler metin incelemesinde kelime çalışmalarından yola çıkılarak açıklanmıştır.

Bir metni tüm olarak anlamak, metni oluşturan kelimelerin anlamını, cümle içindeki işlevini bilmek ve kavramakla olabilir. Yeni karşılaşılan kelimelerin asıl ve doğru anlamı, sözün gelişinden çıkarılır ki bu, kelimenin cümlede ve cümlenin yer aldığı metnin bütünü içinde incelenmesiyle olabilir. Bu, bize Türkçe öğretiminde metin üzerinde çalışmanın zorunlu olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır (Cemiloğlu, 2001: 275).

Kelime öğretimi, doğrudan öğretim ve dolaylı öğretim olmak üzere temelde iki metoda dayanmaktadır. Doğrudan öğretim, bir ders etkinliği içerisinde, önceden planlanmış kelimelerin öğretimi için zaman ayrılması ve kelime öğretimi etkinliklerinin yapılmasıdır. Dolaylı öğretimde ise herhangi bir metni işlerken karşılaşılan yeni kelimelerin rastlantısal olarak öğretimi söz konusudur. Bunların her ikisi de bir metottur ve uygulanması öğretmenin

takdirindedir. Her iki yöntemin diğerine göre etkili olduğunu kanıtlayan çalışmalar vardır. Burada önemli olan unsur tek bir yönteme saplanıp kalmamaktır (Smith, 1997, akt. Kurudayıoğlu, 2005). Şu an ki uygulamaya bakacak olursak okullarımızda Türkçe derslerinde merkeze alınan metinler çerçevesinde oluşturulmuş bir takım anahtar kavramlar vardır, bu açıdan bakıldığında kelime hazinesi doğrudan öğretim tekniği ile öğretilmektedir ancak doğrudan öğretimde şart olan öğretilecek kelimelerin önceden planlanıp belirlenmesidir ancak bu durum Türkçe Öğretim Programında açık değildir ve kelimelerin öğretimi karmaşık bir sitem dâhilinde çoğu zaman derslerde rastlantısal olarak yapılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında dolaylı öğretim metodu da uygulanmaktadır ancak bu metodun gerektirdiği devam etkinlikleri yeterince uygulanmamaktadır.

Her iki yöntem de metinlerden beslenir. Kelimeler metinlere serpiştirilmiştir. İncelenen metinde öğrenciler için yeni olan birçok kelime bulunabilir. Fakat bu kelimelerden bir bölümü, eskimiş canlılığını yitirmiştir. Bir bölümü, kavram bakımından öğrencilerin yaşlarına göre düzeylerinin üstündedir. Bir diğeri ise coğrafi yer adları, madde adları olabilir. Bu üç gruba giren kelimeler, terimler vb. elbette ki metinde anlatılmak istenen düşünce ve duyguların anlatımında bir görev yüklenmişlerdir ve o düşünce ve duyguları ortaya çıkarabilmek için bu kelimelerin anlamları üzerinde durulması gerekir. Öğretmen, sınıfta bunlar üzerinde duracaktır. Ama bu durma, o kelime ya da terimlerin öğrenciye kazandırılması için değil, metinde işlenen düşünce ya da duyguların belirlenmesi içindir (Cemiloğlu, 2001).

Okulda Türkçe derslerinde kazandırılan yeni kelime, deyim, terim vb.’ nin öğrencinin kelime dağarcığına yerleşebilmesi, anlayışına, anlatımına mal olabilmesi uzun zaman içinde gerçekleşebilir. Yeni öğrenilen kelimeler, öğrencinin, hayat boyunca kullanılışını işite işite, okuya okuya, karşılaşacağı türlü örnekler içinde tekrarlana tekrarlana, düşünce düzeyi geliştikçe zihnine, bilincine yerleşir ki, bu oldukça uzun bir süreçtir (Cemiloğlu, 2001). Bu uzun süreçte okulun görevi, kendine düşen zaman dilimi içerisinde öğrenilecek bir kelimenin

gereken miktarda tekrarını ve uygulama ortamını sağlamaktır. Bu ise okul hayatında kelime hazinesini geliştirmeye yönelik süreçlerin aşamalandırılmasına ve tekrarların sağlanmasına bağlı olabilir.

Temel dil becerilerinden olan “anlama ve anlatma” nın geliştirilmesi sözcük dağarcığının geliştirilmesi ile paralel ilerler. Türkçe derslerinde her bir öğrenme alanına yönelik gerçekleştirilen etkinlikler aynı zamanda kelime hazinesini geliştirici etkinlikler olarak düzenlenmelidir. Aynı zamanda Türkçe öğretimi yalnız Türkçe dersleri ile sınırlı olmadığından, okula başlayan çocuğun söz dağarcığı gelişiminde, özellikle farklı alanlarda, hemen bütün derslerin bir katkısı olması beklenir. Söz dağarcığı zenginliği ile okuduğunu anlama başarısı, Türkçe, Fen Bilimleri ve Matematik dersleri arasında yüksek derecede bir ilişki olduğu çeşitli araştırmalar ile belirlenmiştir (Özçelik, 1988, akt. Kutlu, 2006: 49).

Farklı kelimeleri öğretmek için pek çok teknik bulunmaktadır. Ancak tekniğe karar verilmeden önce tıpkı öğretilecek kelimelerin belirlenmesinde olduğu gibi bir ihtiyaç analizi yapılmalı, öğretilecek kelimeler ardından uygun etkinlikler de belirlenerek uygulamaya geçilmelidir(Özbay, 2008). Öncelikle yaş gruplarına ve amaca göre kelimelerin kullanım sıklığından yola çıkarak öz varlığı belirlenmelidir. Öğretilecek kelimeler başlıca okuma parçalarından, yazma ödevlerinden, konuşmalardan, ders programlarından çıkarılmalıdır. Bunlarda kelime, kendi doğal kullanımı içindedir ve anlam sınırları bellidir (Özbay, 2008).

Kelime öğretiminde, önemli noktalardan bir diğeri ders saatinde öğretilecek kelime sayısının belirlenmesidir. Özbay(2008)’a göre bir derste 5-10 kelime öğretilmesi uygundur ancak grubun fiziksel ve duyuşsal özelliklerine, yaş seviyelerine göre kelime sayısı arttırılabilir (Özbay, 2008). Öğretim süreçlerinde uyulmak üzere yapılan yıllık bir planlamada kelimeler aylara ve ders saati bazında günlere bölünerek öğretimi hedeflenmelidir.

Aynı zamanda yapılacak olan bir planlamada sınıflar bazında önceden öğrenilmiş ve yeni öğrenilecek kelimelerin etkileşimi, aynı sürede örneğin bir dönem boyunca öğretilecek kelime kümeleri arasındaki etkileşim, sırayla öğretilecek her bir kelime kümesi arasındaki etkileşim, öğretilecek kelimelerin tekrarlamalı olarak sunulması konularına dikkat edilmelidir (Demirezen, 1983, akt. Özbay, 2008).

İnce’ye (2006) göre hangi sınıfa ne kadar kelime öğretilmesi gerektiği, hangi sınıfa hangi kelimelerin öğretilmesi gerektiği, her derste kaç yeni kelime öğretilmesi gerektiği sınıfın düzeyine göre önceden belirlenmelidir. Hangi sınıfta kaç kelimelik cümleler kullanılması ve öğrencilerin yazdıkları metinlerin en az kaç cümleden oluşması gerektiği gibi soruların cevapları kelime öğretimi açısından oldukça önemlidir.

Akyol ve Temur’ a (2006) göre “kelime öğretiminde en etkili yol anlamlı çalışmalar yapmaktır. Çünkü anlamlı etkinlikler, öğrencilerin tecrübelerini kullanmasına fırsat vermekte, onları öğrenim sürecinde analiz etmeye ve derinlemesine düşünmeye yönlendirmektedir” (s. 206). Yeni bir sözcüğü öğrenmeye çalışan birey, bu sözcüğü anlama yolunda karşılaştığı ifadeleri ne kadar ilginç bulursa öğrenmesi de o kadar çabuk ve kolay gerçekleşir. Sözcüğün anlamının öğretilmesi süreci bir bakıma zihni harekete geçirme sürecidir. İnsan çevresindeki her şeyi anlamlandırarak öğrenir. Kendisine gördükleri ve duydukları ile ilgili belirli zihinsel klasörler oluşturur. Kelime öğretimi açısından düşünüldüğünde hedeflenen kelimelerin öğrencilere en dikkat çekici ve en uygun ortam ve dokümanlar ile sunulması gerekmektedir. Bu bağlamda kelimelerin bulunduğu içeriğin yani metinlerin öğrenen için anlamlı olması kelime öğretimini, kolaylaştırmada etkilidir. Kelime öğretiminin sağlıklı olarak gerçekleştirmenin bir yolu da Birbiriyle ilişkili kelimelerin belli konulara göre sınıflandırılmasıdır. Bu yöntem kelimelerin öğrenilmesini kolaylaştıran bir diğer yoldur (Özbay, 2008).

Kelime hazinesini genişletme çalışmalarında kelimeleri uygun yerlerde kullanabilme alışkanlığının yerleşmesi de çok önemlidir. Bunun için kelimeleri

cümle içinde kullanma çalışması yapılmalıdır. “Öğrenciden bir cümle içerisinde kullanması beklenen kelime sayısı birinci sınıfta 6, ikinci sınıfta 8, üçüncü sınıfta 10, dördüncü sınıfta 12 kelimeyi geçmemelidir” (Kılıç ve Seven, 2004: 103). Günümüz uygulamalarında çokça yaptırılan bu alıştırmalar üzerinde daha fazla durulmalı farklı alıştırma çeşitleriyle cümle içinde kelimeleri kullanma alışkanlığının kazandırılması amaçlanmalıdır.

Sonuç olarak programın temel felsefesini oluşturan yapılandırmacı yaklaşımı temele alması gereken bir sözcük öğretimi geleneksel dilbilgisi derslerindeki kural ve ilkeleri “yönergeler” şeklinde dayatmak yerine, öğrencilerin öğrendikleri dilin yapısına yoğunlaşarak gereksinim duydukları bilgileri “keşfetmelerine” yardımcı olmaya çalışmalı ve bu doğrultuda planlanmalıdır. Yapılacak olan sözcük öğretimi geleneksel ve sezgilere dayalı değil, kullanımdaki dile uyumlu ve yapılan araştırmaların sonuçlarına dayalı olarak tasarlanmalıdır.

Hangi kelimelerin, kime öğretileceği sorularına verilecek cevaplar kelime öğretiminin boyutlarını ortaya koymaktadır. Bu boyutların sınırlarının çizilip belirginleştirilmesinde bu araştırma önemli bir kaynak olacaktır.

2.4.4.2. Kelime Hazinesi Öğretiminde Öğretmenin Rolü ve Karşılaşılan Sorunlar

Kelime dağarcığını zenginleştirme etkinliklerinde öğretmenin rolü, bu sürecin doğal olarak uzun bir zaman dilimi gerektirdiği gerçeğini göz önünde bulundurmalı, üzerlerinde durmak gereği duyduğu kelimeleri bir ders saati içinde öğrencilerin kendilerine mal etmeleri için uğraşmak yerine, önceden tasarladığı sistemli ve uygun fırsatlar oluşturarak tekrarlarla kazandırmağa çalışma yolunu tutmaktır. Hatta bu konuda uygulanabilecek en iyi yöntem, öğretmenin ders yılı başında Türkçe kitaplarını gözden geçirerek o yıl sınıflarında öğrencilerine hangi kelime vb.’ yi ve nasıl kazandırmağa çalışacağını saptayıp kelime dağarcığını zenginleştirme etkinliklerini önceden bir sisteme, bir plana bağlamasıdır (Cemiloğlu, 2001).

Ancak Stahl ve Nagy (2006, akt: Çetinkaya, 2010) kelimeleri öğretmenlerin öğretemeyeceğini, kelime öğretiminin ciddi bir zaman dilimi gerektirdiğini, bu nedenle öğretmenlerin doğrudan kelime öğretimi yapacakları zaman, öğretecekleri kelimeleri çok dikkatlice seçmeleri gerektiğini dile getirerek bu kelimelerin özellikleri için üç kategori oluşturmuştur:

Yüksek derecede işe yarayacak kelimeler: Bu kelimeler en fazla frekansa sahip olan ve tüm kelime türlerinin, yazılı dilde olduğu kelimelerdir. Öğrenci, bu kelimeleri konuşurken çok az kullandığı için bu kelimelere yabancı olma ihtimali yüksektir.

Anahtar içerik olan kelimeler: Bu kelimeler belirli bir alan için özel ve o alanda önemi olan kelimelerdir. Muhtemelen öğrenciler bu tür kelimelere yabancıdır.

Sık kullanılan kelimeler: Bu kelimeler dilin çekirdek kelimeleridir, herhangi bir türdeki (konuşma-yazma) kelimelerin asıl kısmını oluştururlar. Bunlar muhtemelen öğrencilere tanıdık gelecek kelimelerdir (s. 15-16).

Görüldüğü gibi herhangi bir sınıf düzeyi için bile olsa öğretilecek kelime hazinesini belirleyebilmek adına yapılacak bu işlem zaman ve emek gerektirecektir. Ayrıca bu kategoriler kişiden kişiye değişebilir. En nihayetinde bu kategorilere giren kelimelerin belirlenebilmesi için muhakkak bilimsel araştırmalara ve sonuçlarına ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı karşılayıp uygun listeler hazırlaması gereken kişiler değil kurumlardır ve ortak kararlar ile olmalıdır.

Kelime öğretiminde düşünülmesi gereken ilk nokta, hangi kelimelerin öğretileceğidir. Bu sorunun cevabı; “öğrencilerin günlük hayatlarında karşılaşabilecekleri ve asıl önemlisi, kendi düşüncelerini, duygularını, dileklerini yaş ve düzeylerine göre ayrıntıları ile anlatabilmelerinde işlerine yarayacak, kullanacakları kelimeler, kelime grupları, deyimler, terimler vb. olmalıdır” şeklinde olabilir. Bunun için de öğrencilerin o yaş düzeyine göre kelime hazinelerinin bilinmesi gerekmektedir ancak Türkçe programlarında hangi yaş

grubundaki çocuğa hangi kelimelerin öğretileceği ve bu kelimelerin sayısının ne olacağı tam olarak tespit edilmemiştir (Özbay, 2008).

Öğretilecek kelimelerin belirlenmesinde, kullanım sıklığı olan ve öğrencilerin ilgi duydukları alanlara dönük seçilmiş kelimelerin belirlenebilir. Cemiloğlu’na (2001) göre bu durumda öğretmene büyük görevler düşmektedir. Öğretmen, Türkçe kitabındaki parçalarda bu gruba giren kelimeleri vb. önceden saptamalı ve metin incelemelerinde kelime çalışmalarını bunlara göre planlamalıdır. Günümüzde uygulanan öğretim programlarına göre bu sürece öğretmen tarafından gerektirdiği incelik ve emekle yeterince önem verilememektedir. Aslında bu durumun oluşmasında ders süresinin öğretmenin aleyhine işliyor olması etki etmektedir. Öğretilecek olan kelimelerin önceden saptanmasının ve planlanmasının öğretmene bırakılması kelime hazinesi öğretimini kaçınılmaz bir tesadüfîliğe itmektedir. Kelime öğretimi sürecinin planlanmasının, sadece programın genel ve özel hedefleri içerisine kelime hazinesini geliştirmeye yönelik birtakım hedeflerin serpiştirilmesi değil de özellikle bir ders, bir tema, bir dönem hatta bir yıl boyunca öğretilecek kelimelerin önceden ilgili kurumlarca belirlenmesi şeklinde gerçekleştirilmesi bu sürecin sıkıntılarını ortadan kaldırabilir. Böylelikle süreci yöneten öğretmenler tesadüfî olarak değil de planlı bir şekilde kelime öğretimi etkinliklerini yürütebilir.

Öğrencilerin bilgi ve beceri seviyesinde kazanması gerekli olan kelimeler onların üretici (yazma ve konuşma) kelime hazinesinin zenginleştirilmesinde, metinlerde ortaya çıkan anlamı bilinmeyen kelimeler ise alıcı (okuma ve dinleme) kelime hazinesine yöneliktir. Kelime hazinesinin zenginleştirilmesinde asıl amaç, öğretilmesi hedeflenen kelimelerin bütün yönleriyle ve değişik kullanımlarıyla öğrenciye beceri seviyesinde kazandırılmasıdır. Öğretmenler bu durumun farkında olsalar bile mevcut ders kitaplarında böyle bir ayrımın olmaması bu konuda öğretmenlerin büyük sorunlar yaşamasına neden olmaktadır.

Akyol (2005), çocuklarda kelime dağarcığının gelişimine katkı sağlaması açısından öğretmenlerin yapması gereken bir takım uygulamalar şu şekilde belirtmektedir (s. 154-155):

Tablo 2

Kelime Bilgisi Gelişim Aşamaları

Çocuğun Kelime Bilgi Durumu Öğretmenin Yapacağı İşler 1. Çocuk kelimeyi işitince bilir ancak

yazılı formu tanımaz.

Yazılışını öğretiniz.

2. Yazılı ve sözlü olarak kelimeyi bilir ancak kullanamaz.

Kelimenin yazılı ve sözlü dilde kullanımını örneklendiriniz. Anlamları üzerinde durunuz. Çocuğu cesaretlendiriniz ve kelimeyi kullanmaya teşvik ediniz.

3. Kavramı bilir ancak o kavramı karşılayan kelimeyi bilmez. Kavramın etiketini bilmez.

Kavramın etiketini öğretiniz ve kavramla ilişkilendiriniz.

4. Kelimeyle ilgili kısmî bilgiye sahip. Tanımı bilir ama farklı kullanımları bilmez.

Kelimenin farklı ortamlarda kullanışını öğretiniz.

5. Kelimenin etiketini bilir ancak kavramsal bir bilgiye sahip değildir. Kelimenin günlük anlamını bilir ancak teknik anlamını bilmez.

Kelimeyi kavram olarak öğretiniz.

6. Kelime ne etiket ne de kavramsal olarak bilinir.

Kelimenin etiketini ve kavramsal açılımını öğretiniz.