• Sonuç bulunamadı

3. Muhtâr b Ebî Ubeyd es-Sekafî’nin Tarih Sahnesine Çıkışı

1.2. Hicâz Sürgününden Tekrar Kûfe’ye Dönüşüne Kadar Muhtâr

1.2.3. Mekke Savunmasında Muhtâr’ın Rolü

Yezîd b. Muâviye’ye Abdullah b. Zübeyr’in bey’at etmediği haberi verilince, Yezîd on kişilik bir heyeti Mekke’ye İbn Zübeyr’in bey’atını almaya göndermiştir. Görüşmelerde sert ifadeler kullanılmıştır. İbn Zübeyr kendisini öldürülmesi haram olan Mescid-i Haram’daki bir güvercin olarak tasvir etmiş, bunun üzerine heyettekilerden Abdullah b. Az’ate eğer halifeye itaatten uzak bir güvercin olursa, o güvercinin Mescid-i Haram’da olduğuna bakmaksızın o güvercini öldüreceğini söyleyerek İbn Zübeyr’i tehdit etmiştir. Muhtâr’ın, İbn Mutî’in, Abbâs b. Sehl’in de aynı mecliste olduğu anlaşılmaktadır. Muhtâr söze girmiş ve Fil ashabının başına gelenleri hatırlatınca karşılıklı seslerini yükselterek tartışmaya başlamışlardır. İbn Zübeyr’in Muhtâr’a susmasını emretmesi ile tartışma bitmiş ve taraflar anlaşamadan ayrılmışlardır.196

Nihayetinde 64/683 yıllarına gelindiğinde İslâm coğrafyası Şam ve Hicâz olmak üzere ikiye bölünmüş bir haldeydi. Şam’da Yezîd b. Muâviye, Mekke’de ise Abdullah b. Zübeyr vardı. Tekrar birliğin sağlanması için Şam yönetimi Husayn b. Numeyr komutasında bir orduyu Mekke’ye gönderdi.197 Abdullah b. Zübeyr’e ettiği bey’at gereğince, Muhtâr, Şam’dan gelen orduya karşı hazırlıklara başlamış olmalıdır.

195

Belâzurî, Ensâb, VI, 378-379; Taberî, V, 574-575; İbn A’sem, V, 148-149; Makdisî, Mutahhâr b. Tâhir (355/966), el-Bed ve’t-Târîh, b.y.y. trsz. VI, 15; İbnü’l-Esîr, Kâmil, III, 257-258. Bunun dışında Muhtâr’ın Kûfe’den Mekke’ye gelip, İbn Zübeyr’e bey’at ettiği, gece olunca da yine gizlice Muhammed İbnü’l-Hanefiyye’ye giderek ona bey’at ettiği bildirilir. Ancak aynı eser, bu bilginin sahih olmadığını vurgular. Bkz. Hatîbü’l-Havârizm, Ebû’l-Müeyyed el-Muvaffak Ahmed el-Mekkî (568/1173), Maktelü’l-Hüseyn, thk. Muhammed Semâvî, Kum, 1418, II, 271.

196

İbn A’sem, V, 150-152.

197

Belâzurî, Ensâb, V, 337-339; Dîneverî, 267; Taberî, V, 496-498. İbn A’sem Muhtâr’ın, Amr b. Zübeyr’in saldırısında Abdullâh b. Zübeyr’in talimatıyla şehirden çıkarılan orduda yer aldığını söyler. Bu bilgiye göre Amr ile çarpışan Mekke ordusunda Abdullâh b. Zübeyr ordunun merkezinde, Abbâs b. Sehl solunda, Muhtâr ise sağ kanatta komuta kademesinde yer almıştır. Bkz. İbn A’sem, V, 153.

64/683 yılı Muharrem ayının sonunda, Husayn b. Numeyr es-Sekûnî önderliğindeki ordu Mekke’yi kuşatmıştır.198 Ebû Kubeys dağına kurdurulan mancınıklarla Kâbe’nin taşlandığı,199 hatta yandığı bu kuşatma, Yezîd’in ölüm haberinin Rebîulevvel ayının başlarında Mekke’ye ulaşmasıyla son bulmuştur.200

Yaklaşık iki ay süren kuşatmada Muhtâr’ın büyük şecaat örneği gösterdiği, hatta İbn Zübeyr ordusunda kendisinden daha çetin savaşan başka bir kimsenin olmadığı rivayet edilmektedir.201 Bu durum, bizzat İbn Zübeyr tarafından da: “Muhtâr benim yanımda olduktan sonra kiminle savaştığıma aldırmam. Ben, ondan daha çetin savaşanını görmedim” sözleriyle ikrar edilmiştir.202 Muhtâr, gösterdiği performansla203 İbn Zübeyr’in en yakını olmuştur.204 Ashaptan bazılarının öldürüldüğünde morali bozulan Mekke ordusuna karşı Muhtâr, bağırarak orduyu ateşlemeyi başarmış, orduya cesaret vermiş ve olası bir mağlubiyeti engellemiştir.205

İbn Zübeyr’in sıcak bir çatışmadan çekiniyor olması ve buna gerekçe olarak da Mescid-i Haram bölgesinde olduklarını göstermesine karşın olmalı ki, Muhtâr: “Onlar seninle savaşıncaya değin Mescid-i Haram’da savaşma! (ancak onlar savaşırsa, savaş)”206 ayetini okuyarak savunma halinden taarruza geçmeyi önermiş, hatta İbn Zübeyr’i buna teşvik etmiştir.207

198

Belâzurî, Ensâb, V, 337; Dîneverî, 267-268; Taberî; V, 575-576. İbn Abdirabbih, Ebû Ömer Şihâbüddîn Ahmed b. Muhammed el-Endelüsî (328/939), el-Ikdü’l-Ferîd, Beyrût, 1404, V, 142.

199

Belâzurî, Ensâb, V, 337; Dîneverî, 267-268.

200

Belâzurî, Ensâb, V, 337; Taberî; V, 575-576.

201

Belâzurî, Ensâb, V, 343; Taberî, V, 575; İbnü’l-Esîr, Kâmil, III, 258.

202

Belâzurî, Ensâb, V, 340, 343.

203

İbn Sa’d, V, 72.

204

Güneş, Hüseyin, Dinî, Siyasî ve Sosyal Etkisi Açısından Muhammed b. Hanefiyye ve Hayatı (16/637-81/700)(Basılmamış Doktara Tezi), Konya, 2009, 178.

205

Belâzurî, Ensâb, VI, 379; Taberî, V, 575; İbn A’sem, V, 164; et-Temîmî, Ebu’l-Arab, Muhammed b. Ahmed b. Temîm et-Temîmî (333/945), el-Mihan, thk. Ömer Süleymân el-Ukaylî, Riyâd, 1984, 204. Misver b. Mahreme’nin mevâlîleri ve silahları ile İbn Zübeyr’e destek olduğu, ancak adamlarının öldürüldüğü zikredilir. Bkz. Belâzurî, Ensâb, V, 340.

206

Bakara, 191.

207

Muhtâr bir grup Kureyşli ile birlikte iken: “Güzel bir koku aldım. Vallahi bu kokuda zaferin kokusunu hissediyorum. Haydi, onlara saldıralım,” demiştir. Muhtâr’ın bu çıkışından sonra Mekke ordusuna saldırdıkları ve galip geldikleri, hatta Muhtâr’ın bir de adam öldürdüğü kaydedilmektedir.208

Abbâs b. Sehl: “Muhtâr, Kâbe’nin yandığı günde de İbn Zübeyr’in yanındaydı. Muhtâr yanındaki 300 kişilik grubuyla, diğer tüm askerlerden daha iyi savaştı. Hatta yorgunluktan kendinden geçinceye kadar savaşıyordu. Arkadaşları etrafında toplanarak dinleniyor, sonra kalkıp yeniden savaşa devam ediyordu. Kâbe’nin yandığı gün savaşı; ben, İbn Mutî’ ve Muhtâr üstlenmişti. O gün, aramızda en çok gayret gösteren Muhtâr oldu”209 demiştir. Muhtâr’ın orduya taarruz emrini vermesinin savunma kuvvetlerinde olumlu bir etkisi olmuştur.210 Muasırları onun hakkında: “Bir sıkıntıya yakalanıp da o sıkıntıdan en güzel şekilde kurtulan odur” demişlerdir.211

Ebû Mihnef’ten gelen bir rivayete göre Muhtâr; bu savunma harekâtında Yemâme’den bir grubu komuta etmiştir. Hâricîlerden olan bu grubun, Abdullah b. Zübeyr için değil Kâbe için orada bulunduğu söylenmektedir.212 Hâricîler kendi dönemlerinin sosyal dokusunu oldukça değiştirebilen bir akım olarak karşımıza çıkar. Bu yüzden olmalı ki halk Abdullah b. Zübeyr’e Hâricîler hakkında:

-Sen bu mürtetlerle birlikte mi savaşacaksın, denildiğinde:

208

İbn Kuteybe, el-İmâme ve’s-Siyâse, II, 189-190.

209

Taberî, V, 576. İbn Kesîr, Muhtâr’ın tüm gücüyle savaştığını söyler. Bkz. İbn Kesîr, VIII, 249.

210

Temîmî, 204; İbn Abdirabbih, V, 142.

211

Taberî, V, 576-577. Kâbe’nin yandığı gün, tarihler 3 Rebîulevvel 64’ü gösteriyordu. Bkz. Taberî, V, 576.

212

Belâzurî, Ensâb, VI, 379; Taberî, V, 576. İbn Hacer, eserinde İbnü’l-Kelbî’ye ait bir sözü aktarır. İbnü’l-Kelbî Muhtâr’ın önce Hz. Ali taraftarı olduğunu, daha sonra Hâricî ve en sonunda da tevbe ettiğini söyler. Bkz. İbn Hacer, İsâbe, III, 303. Benzer bir bilgi aynı eserin farklı bir bölümünde mechûl fiille bildirilir. Bkz. İbn Hacer, İsâbe, VI, 276. Benzer bir bilgiyi Müberred de kaydeder. Bkz. Müberred, Ebû’l-Abbâs Muhammed b. Yezîd (285/898), el-Kâmil fi’l-Luğa ve’l-Edeb, thk. Muhammed Ebû’l-Fadl İbrâhîm, Kâhire, 1997, III, 264. Muhtâr’ın hayatına baktığımızda onun herhangi bir Hâricî eylemine rastlayamayız. Sadece Mekke muhasarasında yukarıda zikrettiğimiz şekilde Hâricîler’den bir grupla aynı safta savaştığı zikredilir. Kanaatimizce bu durum onu Hâricî olmakla suçlamaya yetmez. Söz konusu rivayet, Muhtâr’ın bir çizgisi olmadığı düşüncesinin bir başka tezahürüdür.

-Şam ordusuna karşı Şeytan’la birlikte dahi savaşırım diyerek cevap vermesi, onun asker sayısına olan ihtiyacı hakkında bize ipuçları verir.213 Abdullah b. Zübeyr’in Mekke’yi savunmada elde ettiği başarıyı Basra’dan gelen Hâricîler’e borçlu olduğu söylenmektedir.214

Abdullah b. Muti’ bir tarafta, Muhtâr diğer tarafta olmak üzere gerçekleşen savaşta, Husayn, Mekke sokaklarını alma girişimlerinde bulunmuş ama savunmanın direncini kıramamıştır. Hatta İbn Zübeyr harp esnasında ölünceye değin savunmak üzere bey’at almıştır.215

Abbâs b. Sehl’in adamları ile birlikte Mekke sokaklarında Şamlılar tarafından kuşatıldığında benzer bir durumda olan Muhtâr saldırıya devam etmiştir. Onun bu atılgan ve cesur tutumu karşısında adamlarının birbirlerine cesaret verici sözlerle teşviki neticesinde grupları dağılmaktan son anda kurtulmuştur. Böylelikle Abbâs b. Sehl’in de kurtulması sağlanmış ve ardından mübarezeye çıkılmıştır. Buna göre Muhtâr ve Abbâs çıktıkları mübarezeden zaferle dönmenin moraliyle adamlarına saldırı emri vererek Mekke sokaklarını Şam ordusundan kurtarmıştır.216 Muhtâr’ın, Abdullah b. Zübeyr’in ve Abdullah b. Mutî’in birer kişi öldürdüğünden bahsedilir.217

Muhtâr’ın mübarezede öldürmeyi başardığı askerlere karşı olan tutumu ise dikkat çekicidir. Zira Muhtâr, Abbâs’ın siyahî, kendisinin beyaz bir Rum köleyi öldürmüş olduğunu öğrenince Abbâs’a dönerek:

-Git öğren bakalım! Vallahi zannımca iki köleyi öldürdük. Eğer yenilmiş olsaydık bize güvenenler ve bizlerin kabileleri bizleri ayıplarlardı. Bu ikisinin benim gözümde iki köpekten farkı yoktur. Bundan sonra kim olduğunu bilmediğim birisiyle çarpışmaya çıkmayacağım, dediği kaydedilir.218 İlerleyen zamanlarda tüm gücünü

213 Belâzurî, Ensâb, V, 340 214 Gelder, 13-14. 215 Taberî, V, 576. 216 Taberî, V, 576-577; Temîmî, 204. 217 Temîmî, 204. 218 Taberî, V, 577.

mevâlîden alan ve davasının temelinde de mevâlî haklarının savunulmasının gerekliliğini bulunduran birisinin bu sözleri sarf etmesi yadırganacak bir tutumdur. Ayrıca İbn Zübeyr’in kendisine gelen her yardıma muhtaç olduğu bir dönemde tabiatıyla orduda da var olan mevâlî ve kölelerin yanında böyle cüretkâr sözler etmesi pek makul gözükmemektedir.

Muhtâr’ın Husayn b. Numeyr ile bire bir karşılaşma olasılığı ise Husayn’ın; muhtemel bir yenilgisinin orduyu dağıtabileceği gerekçesini ileri sürmesiyle ortadan kalkmıştır. Bundan sonra Muhtâr taarruza geçmek için orduya seslenmiş ve büyük ölçüde kuşatmanın direnci kırılmıştır.219 Yezîd’in ölüm haberinin Rebîulevvel ayının başlarında Mekke’ye ulaşmasıyla Şam ordusu geri çekilmiştir.220

Kaynaklara bakıldığında, Muhtâr’ın Mekke savunmasında olanca gayretini gösterdiği kanaati hâsıl olmaktadır. Emevî yönetimine, amcasının yanında iken başlayan muhalif duyguları, Kerbelâ sürecinde hapse atılması ile iyice perçinlenmiştir. İbn Zübeyr’den aldığı Kûfe valiliği görevine getirileceği sözü ise aslında mevcut bulunan siyasî yönelime hizmetten ziyade, Şam’a karşı olan düşmanlığı eyleme geçirebilme zeminini kazanma arzusundan ibarettir. Her iki taraf da bu anlaşmadan kârlı çıkacaktır. Tarihsel süreçte ise olayların farklı geliştiğine şahit olunmaktadır.