• Sonuç bulunamadı

3. Muhtâr b Ebî Ubeyd es-Sekafî’nin Tarih Sahnesine Çıkışı

3.4. Hz Peygamber ve Râşid Halifeler Döneminde Muhtâr

Muhtâr’ın Hz. Hüseyin’in intikamını alma iddiasıyla yola çıkmadan önceki hayatı tarih kaynaklarında detaylıca yer almamaktadır. Zaman zaman belli cümleler, vekâletler, harpte gösterdiği kimi kahramanlıklar ve nihayetinde adının zikredildiği şiirlerle hayatı hakkında yeterli açıklamalar yapılamamaktadır. Bu bilgiler bir araya getirildiğinde, belli başlı mevzuları aydınlatmaktan ziyade daha da karışıklığa neden olmaktadır. Tüm bilgiler toplandığında birbiriyle çelişen ifadeler yoruma ihtiyaç duymakta ve tarihi gerçekliği ortaya çıkarmak üzere ayıklanmak zorundadır.

Muhtâr’ın babası, Hz. Peygamber hayattayken müslüman olmuştur. Sahâbîler arasında geçmektedir.62 İbn Kesîr, Muhtâr’ın Hz. Peygamber’i görmediğini, bu yüzden de birçok müellifin onun ismini sahabiler arasında zikretmediğini belirtir. Buna ilaveten İbnü’l-Esîr’in Üsdü’l-Ğâbe adlı eserinde Muhtâr’ı sahâbîler arasında zikrettiğini belirten İbn Kesîr,63 İbnü’l-Esîr’in aynı eserinde Muhtâr’ın sahâbî olduğunu bildiren rivayetin sahih olmadığı ifadesini anlaşılan o ki görmemiştir.64 Kanaatimizce Muhtâr sahâbî değildir.

Ebû Ubeyd, Hz. Peygamber döneminde, Taif’te yaşamaya devam etmiş olmalıdır. Muhtâr hakkında Hz. Ebû Bekir döneminde de kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte onun, memleketinde kalmaya devam ettiği

61

Hind Ğassân, Ebû’ş-Şa’r, Hareketü’l-Muhtâr b. Ebî Ubeyd es-Sekafî fî’l-Kûfe, Ammân, 1983, 189.

62

İbn Abdilber, IV, 1465; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, V, 205; İbn Kesîr, VII, 50; İbn Hacer, İsâbe, III, 518.

63

İbn Kesîr, VIII, 289.

64

söylenilebilir. Köprü Savaşı(13/635)’nda yakınlarının neredeyse tamamını kaybeden Muhtâr’ın, hayatının ilerleyen dönemlerinde amcası ile birlikte anılıyor olmasından65 anlaşılmaktadır ki; Köprü Savaşı’ndan sonra Muhtâr’ın velâyetini en küçük amcası Sa’d üstlenmiştir. Muhtâr’ın 13/635’te babasının şehit olması üzerine şöyle dediği rivayet edilmektedir; “Allah’a yemin ederim ki bütün minberlere peş peşe çıkacağım. Yok edilmedik ordu bırakmayacağım. Harameyn halkının korkulu rüyası olacağım. Doğu ve Batı’ya korku salacağım. Benim (gönderileceğim) haberlerim eski kitaplarda da yazılmıştır.”66

Bu rivayetin doğruluğunu üç noktadan şüpheyle karşılarız. Birincisi: Bu sözü söylediğinde Muhtâr 13 yaşındadır.67 13 yaşında birisinin böylesine iddialı konuşması pek makul gözükmemektedir.68 İkincisi: Rivayeti sadece Belâzurî nakleder. Diğer kaynaklarda böyle bir rivayet yer almamaktadır. Üçüncüsü: Harameyn’e korku salmakla Muhtâr neyi kastetmiş olabilir? Zira Muhtâr’ın Harameyn’le bir hesabının olduğunu varsaymamızı destekler mahiyette bilgi bulunmamaktadır.

1/622 yılında doğan Muhtâr’ın, 8 yaşlarında müslüman olduğu tahmin edilebilir. Köprü Savaşı’nda kardeşleri ve babasını kaybedip annesiyle birlikte Medîne’ye dönmüştür. Birkaç yıl içinde ablasının Hz. Ömer’in oğlu Abdullah ile evlendiğine tanık olmuş ve tespit edemediğimiz bir süre sonra da amcası Sa’d b. Mes’ûd’un yanına gitmiştir. Sa’d’ın yanına gelinceye kadarki süreçte bilgilerimiz sınırlı olup, Sa’d’ın yanında geçirdiği zaman dilimini aydınlatan rivayetler de son derece azdır. Bundan önce Sa’d b. Mes’ûd’dan bahsetmek yerinde olacaktır.

Sa’d b. Mes’ûd’un hayatı hakkında tafsilatlı bilgi bulunmamaktadır. Kabilesi ile birlikte müslüman olan Sa’d, sahabîdir.69 Hz. Ömer döneminde Köprü Savaşı’nda

65

Belâzurî, Ensâb, III, 283; Taberî, V, 159; İbnü’l-Esîr, Kâmil, III, 5.

66

Belâzurî, Ensâb, VI, 376.

67

Belâzurî, Ensâb, VI, 375; Taberî, II, 402; İbnü’l-Esîr, Kâmil, II, 6-7.

68

Yaşaroğlu, Hasan, Muhtâr es-Sekafî, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 1991, 8.

69

kardeşine eşlik etmiş olmalıdır. Savaştan sağ çıkan az sayıda kimseden olan Sa’d, Kûfe’ye yerleşmiştir. Zira fethine iştirak ettiği topraklarda hak sahibidir. Yeğeni Muhtâr’ın da kendisiyle birlikte olduğu aşağıda da ifade edeceğimiz bilgilerden anlaşılmaktadır.

Sa’d’ın ve Muhtâr’ın Kûfe’de pasif bir hayat yaşadığı söylenemez. Kûfe valisi Ammâr, halk nezdinde bazı olumsuz durumlarla karşılaşmış ve halk onun azlini istemiştir. Ammâr’ın azli için uğraşanlardan biri de Sa’d’dır. Sa’d’ın Hz. Ömer’e Ammâr hakkında şikâyetleri dile getirmesi üzerine Ammâr’ı sorgulayan Hz. Ömer Ammâr’ın cevapları karşısında Sa’d’ın şikâyetlerindeki haklılığını anlamıştır. Tüm bu olaylardan sonra Hz. Ömer, Ammâr’ı azletmiştir.70 Ammâr’ın azlinde halktan gelen şikâyetler önemlidir. Bununla birlikte Sa’d’ın da Kûfe’nin sorunlarına kulak tıkamayan, Kûfe’nin sözcüsü konumunda bir kimse olduğu görülmektedir. Zira Hz. Ömer’e giden iki kişiden birisidir.71 Bu bilgilerden Muhtâr’ın yanında yetiştiği amcası Sa’d’ın, Kûfe’nin sorunlarıyla yakından ilgilenen, Hz. Ömer’le yakın irtibatlı bir kimse olduğu anlaşılmaktadır. Muhtâr’ın Hz. Osman döneminde ise ismine tarih kaynaklarında rastlanılmamaktadır.

3.4.2. Hz. Ali Döneminde Muhtâr

Muhtâr’ın, Ehl-i Beyt söylemleri ile anılan bir kimse olması hasebiyle Hz. Ali’nin hilafet yıllarındaki yaşantısına dair bilgiler ayrı başlıkta değerlendirilmelidir. Ne var ki bu dönemde de onun hakkındaki bilgiler sınırlı kalmaktadır.

Muhtâr, Hz. Ali’nin hilafet yıllarında amcası Sa’d b. Mes’ûd’un yanında kalmaya ve ona yardım etmeye devam etmiştir. Sa’d; Cemel’de Hz Ali’nin kendisine sancak verdiği kimselerden birisidir.72 Muhtâr’ın Cemel’e katılıp katılmadığı ise bilinmemektedir. Hz. Ali’nin Medâin valisi olarak görev yapan Sa’d73, Sıffîn

70 Taberî, IV, 163. 71 Taberî, IV, 164. 72

Belâzurî, Ensâb, III, 32; Dîneverî, 146.

73

Buhârî, Kebîr, IV, 50; Dîneverî, 205; Taberî; IV, 565. İbnü’l-Esîr, Hz. Ali’nin Sıffîn’den hemen önce Sa’d’ı Medâin’e atadığını söyler. İbnü’l-Esîr, Kâmil, II, 632.

savaşında öncülerdendir.74 Muhtâr’ın Sıffîn’de yer aldığına dair bir rivayetle de karşılaşılmamaktadır. Sa’d ile Hz. Ali arasındaki yakınlık sadece siyasî değildir. Hz. Ali, Urve b. Mes’ûd’un kızı Ümmü Saîd ile bir evlilik yapmıştır.75 Muhtâr’ın ailesi, Ali evladı ile erken dönemde akrabalık bağı kurmuştur.

Muhtâr, Sa’d’ın yanında Medâin’de ikamet etmiştir. Ancak Medâin’deki ikamet süresi hakkında net bilgiler yoktur. Hz. Hasan’ın kendi taraftarları tarafından tartaklanması sürecinde Muhtâr’ın Medâin’de amcası ile birlikte olduğu kaynaklardan anlaşılmaktadır.76 Taberî ise Hz. Ali’nin Hâriciler’le mücadelesinde Medâin valisi Sa’d ile olan temasını bildirerek77 bize Muhtâr’ın Medâin yılları hakkında ipuçları vermektedir. Sa’d, Hz. Ali safında Hâricîler’le mücadele etmek üzere harekete geçtiğinde yerine Muhtâr’ı bırakmıştır.78 Muhtâr’ın Sıffîn’e katıldığına dair bilgi bulunmamaktadır. Sa’d, Sıffîn savaşına gittiğinde şehri Muhtâr’a bırakmış olabilir. Yine Sa’d’ın 38/659’da Hz. Ali’nin emriyle gerçekleştirdiği bir çarpışmadan bahsedilmektedir.79

Muhtâr’ın Medîne’de yetiştiği ve Hâşimoğulları’na yakınlığıyla bilindiği ifade edilmektedir.80 Ancak bunun hangi yıllar arasında olduğu belirtilmez. Amcası Sa’d’ın Medâin valiliğinde Medâin’den Kûfe’ye Hz. Ali’ye vergi-mal nakliyatını sağladığı rivayetler arasındadır.81 Bu rivayetlerden bir tanesinde Muhtâr’ın getirmiş olduğu vergilerin arasından 15 dirhemin bulunduğu bir kese çıkardığı ve Hz. Ali’ye: “Bu da fahişelerin ücretlerindendir,” dediği nakledilmektedir. Bunun üzerine Hz. Ali Muhtâr’ı azarlamış ve Muhtâr da gitmiştir. Muhtâr ayrıldıktan sonra Hz. Ali: “Allah onu kahretsin! Şayet şimdi kalbi yarılsa Lât ve Uzza sevgisi ile dolu olarak bulunur,”

74

Belâzurî, Ensâb, III, 80.

75

ez-Zübeyrî, Ebû Abdillâh, Mus’ab b. Abdillâh b. Mus’ab b. Sâbit b. Abdillâh b. ez-Zübeyr, (236/851), Neseb-i Kureyş, thk. Levi Provençal, Kâhire, trsz. 44; Taberî, V, 154-155.

76

Belâzurî, Ensâb, III, 283; Taberî, V, 159; İbnü’l-Esîr, Kâmil, III, 5.

77

Taberî, V, 75-76.

78

Dîneverî, 205; Taberî, V, 76; İbnü’l-Esîr, Kâmil, II, 687.

79

Belâzurî, Ensâb, III, 245.

80

İbn Hacer, İsâbe, VI, 277.

81

sözleriyle söylenmeye devam etmiştir.82 Söz konusu rivayet diğer kaynaklarda bulunmamaktadır. Ayrıca rivayette aktarıldığına göre o dönemde vergisi toplanan böyle kurumsallaşmış yapı olup olmadığı bazı soru işaretlerini beraberinde getirmektedir. Muhtâr’a ait benzeri bir davranışı hayatı içerisinde bulamamış olmamız da bizi söz konusu rivayetin sıhhatine şüpheyle bakmaya götürmektedir.