• Sonuç bulunamadı

Medyanın Demokratik Kurumlar İçindeki Yeri

Sivil toplum kavramı, devletin ve devlet otoritesinin dışındaki ekonomik ve toplumsal alanı nitelemek için kullanılan ve kendi ilke ve kurallarına göre işleyen, otorite alanı dışında kendi kendini düzenleyen özerk alanları nitelemek için kullanılır. Diğer bir ifadeyle, sivil toplum, toplumun devlet kurumları dışında kendi kendini yönlendirmesini içermektedir. Daha farklı bir anlamda, birey ile devlet ve toplum ile devlet arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkide bireyin mi yoksa devletin mi önde olduğunu ilgilendirmektedir.213

Çoğulcu bir demokratik sistemin kurulması için sivil toplumun varlığı çok önemlidir. Sivil toplum, siyasi iktidar ile vatandaşlar arasındaki ilişkilerde

213

birbirinden bağımsız olarak faaliyet gösteren çok sayıdaki dernek, vakıf, grup ve medya gibi kurumlardan oluşur.

Sivil toplum kuruluşları ile toplumdaki diğer güçler ve sosyal kesimlerle sürekli bir etkileşim söz konusudur. Tarihsel geçmişe bakıldığında, sivil toplum kavramıyla medyanın ve medya özgürlüğünün gelişimi arasında eş zamanlılık dikkati çekmektedir. Bu eş zamanlı gelişim aynı zamanda medya ile sivil toplum kuruluşları arasında işlevsel bir ilişkiye de neden olmuştur. Medya sivil toplumun ihtiyacı olan her türlü bilgiyi sağlamıştır. Bu bilgi akımı, sivil toplumu var eden organizmayı beslemiş ve daha ileri gelişmesine yardımcı olmuştur. Ayrıca basın, sivil toplumun dünya görüşünü yığınlara ulaştırmada da önemlidir.214

Sivil toplumun eylemlerinin medya tarafından duyurulması ve gündemde yer edinebilmesi için, medyanın toplumdaki tüm bireylere, özel ve kamu kuruluşlarına eşit mesafede bulunması ve medyanın ekonomik açıdan siyasi iktidara veya herhangi bir kuruluşa bağımlı olmaması gerekmektedir. Özellikle son yıllardaki gelişmeler ekonomik bağımsızlığı daha da önemli hale gelmiştir. Ekonomik açıdan siyasi iktidara veya herhangi bir özel gruba bağlı olan medya kuruluşu, hükümetin veya belli özel grubun çıkarını savunmak zorunda kalacağından halkı doğru bilgilendiremeyecektir.

2. Baskı Grupları ve Medya

Baskı grupları, ortak menfaatler etrafında birleşen ve bunları gerçekleştirmek için siyasal otoriteler üzerinde etki yapmaya çalışan örgütlenmiş gruplardır.215

Akçalı; baskı gruplarını, toplumun yönetimi konusunda siyasa iktidarı bizzat elde etmek yerine; siyasal iktidar, siyasal partiler ve kamuoyu üzerinde dolaylı veya

214 Ali Gevgilili; Türkiye’de Yenileşme Düşüncesi, Sivil Toplum, Basın ve Atatürk, Bağlam

Yayınları, İstanbul, 1990, s. 19-20. 

dolaysız, gizli ya da açık baskı kurabilen, resmi veya gayri resmi örgütlenmiş siyasal kuvvet olarak tanımlamaktadır.216

Ancak baskı grupları siyasi iktidarı ele geçirme amacı gütmezler ve bu özellikleriyle de siyasi iktidarı ele geçirmeyi amaçlayan siyasal partilerden ayrılırlar. Baskı gruplarının amacı; iktidarı kullanmak değil, siyasi iktidarların alacakları kararları, kendi görüş, düşünce ve istekleri doğrultusunda etkilemektedir.

Medyanın baskı grubu mu yoksa sivil toplum kuruluşu mu olduğu üzerine ortak bir görüş mevcut değildir. Bu konuda Duverger’ in görüşleri dikkat çekicidir. Duverger, medyayı baskı grupları bölümünde incelemiş ve “baskı grubu benzeri” anlamını vermiştir. Duverger, temelde iletişim araçlarını, baskı gruplarının seslerini duyurma aracı olarak kabul etmektedir. Ancak kendi başlarına bir ölçüde bağımsızlıklarını sağladıklarında, tarafsız olarak kamuoyunu ve iktidarı etkileyebileceği ve oluşturabileceğini de düşünmektedir. Bunun gerçekleşebilmesi için, iletişim araçlarının özellikle basının mali giderlerinin hiçbir gruba bağlı olmadan, kendi olanaklarıyla karşılanması gerekir. Böylece basının bir bölümü, iktidar ve halk üzerinde tarafsız etkileme görevini yürütebilecektir.217

İletişim araçları yakın zamana kadar baskı grubu olarak nitelendirilmiş ve bu nedenle de dördüncü güç olarak söz edilmiştir. Günümüzde, medyanın tümüyle toplumda örgütlenmiş çıkar gruplarının birer aracı, iktidarı ve kamuoyunu etkilemede, kamuoyunu kendi yönüne çekmede aracı işlevi gördüğü düşünülmektedir. Medya bu görevi hem bilerek hem de isteyerek yüklenmiş, hem de girişim büyük ölçüde mali desteği gerektirdiği için zorunluluk sonucu doğmuştur.218

Sivil toplum kuruluşları siyasi iktidarın eylemlerini ve programlarını denetlemeyi amaçlamaktadır. Medyanın da önemli işlevlerinden biri de denetleme ve eleştiridir. Bunun yanında sivil toplum kuruluşları ekonomik kaygı olmaksızın tüm

216 Nazif Akçalı; Siyaset Bilimine Giriş, Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Yayınları, Yayın

No:1, İzmir, 1991, s. 124. 

217 Mehmet Akad; Çoğulcu Demokraside Siyasi İktidar ve Baskı Grupları, Murat Matbaacılık,

İstanbul 1979, s. 96. 

toplumun çıkarlarını savunma özelliğine sahiptir. Bu yüzden medya diğer kuruluşlara göre en etkin sivil toplum kuruluşu olabilecek yapıya sahiptir. Ancak günümüzde medya daha çok baskı grubu olarak işlev görmektedir.

V. Medyanın Özgürleşme Sorunu

Çoğulcu demokrasilerde medyanın kendisinden beklenen görevlerini ifa edebilmesi için özgür olması gerekmektedir. Medyanın bir yandan siyasal etkilerden uzak, hiçbir baskıya maruz kalmaması ve düşüncelerini sansüre uğratılmadan açıklayabilmeleri; diğer yandan da kendi kendine ekonomik yönden yetebilmesi, ekonomik açıdan devlete veya özel bir gruba bağımlı olmaması medyanın özgürlüğü açısından çok önemlidir. Bu iki koşul gerçekleştiği zaman gerçek anlamda medya bağımsızdır denilebilir ve kendisinden beklenen görevleri tam olarak yerine getirebilir. Hukuk kurallarının dışında sosyal ve ekonomik koşullarla desteklendiği sürece medyanın özgürlüğü gerçekleşmiş olacaktır.

Medyanın, özgürlük çizgisinin tam olarak neresinde yer aldığı ve hangi ölçüde sınırlandığı, toplumun siyasal kültürü ve bu kültürün ortaya çıkardığı yaklaşımlar ve kurallar belirlemektedir.219

A. Medyanın Özgür Olması İçin Verilen Tarihsel Mücadeleler