• Sonuç bulunamadı

Şiddet olgusu medyanın ortaya çıkışından yüzyıllar önce hikâye anlatımlarında önemli bir faktör olarak kendine yer bulmuştur. Mısır, Sümer ve de Babil milletlerinin tamamı şiddet olaylarını resimle çizerek gelecek yıllara aktarmışlardır. Medyada ise şiddetin ortaya çıkışı sinemadan daha önce başladığı düşünülmektedir. Hikâye anlatımlarında önemli bir faktör olarak görülmüş şiddet olgusu, erken tiyatro döneminde de bazı oyunlarda kendine yer bulmuştur. İlk kitle iletişim aracı olarak bilinen gazetenin de şiddet haberleri ile başladığı bilinmektedir. ABD halkının şiddet suçlarıyla ilgili hikâye merakını doyuma ulaştırmak için Ulusal Polis Gazetesi isminde kendi şiddet içerikli gazetelerini yayınlamaktadır. Günümüzde de medyada var olan şiddet, insanlara eğlence malzemesi olarak bol miktarda sunulmaktadır (Zorlu, 2016: 16).

Medyanın insanlar üzerinde fizyolojik, davranışsal, duygusal, tutumsal ve bilişsel olmak üzere 5 çeşit etkisi vardır. Bireyler medyadan aldıkları mesajlarla davranışlarına yönelik etki oluşturduğunda davranışsal etki meydana gelmektedir. Bireyin fikrine, inancına ve değerlerine yönelik bir biçimlendirme mesajı söz konusu olduğunda ise tutumsal etkiler meydana gelmektedir. Medya, bireyler üzerinde endişeye, korkuya ve coşkuya yönlendirdiğinde ise duygusal etki oluşmaktadır. Medya’nın mesajlarıyla bireyin uyarılması ya da fiziksel tepkilerinde değişiklik olması halinde fizyolojik etki ortaya çıkmaktadır (Altıntaş, 2017: 185).

Medya ve şiddetin arasındaki ilişkiyi 51.000 katılımcının üzerinde inceleyen 280 ayrı çalışmanın içeriğinin meta analizini gerçekleştiren Dolu ve arkadaşları medyada var olan şiddetin, şiddet içeren medyayı sıklıkla takip eden çocuk ve yetişkinlerde 4 olumsuz etkiye sebep olduğu ortaya çıkarılmıştır:

1. Saldırganlık ve şiddete yönelik eğilimin artışıyla birlikte huysuzluğa da neden olduğu belirtilmektedir.

2. Medyanın şiddetine maruz kalan insanların yaşadıkları çevreyi ve dünyayı daha korkulacak bir yer olarak algılamasına neden olmasıyla, yanında kendini korumaya yönelik kesici ve delici aletler taşıyarak kendini daha

güvende hissettirecek tedbirler almaya neden olmaktadır. Bu durum medyadaki şiddetin gerçek hayatla bütünleşmesine örnek olarak verilmektedir.

3. Medyada var olan şiddetin insanlarda, çevrelerinde gerçekleşen şiddet olaylarına karşı ve şiddete maruz kalanlara karşı duyarsız hal almaya ve vurdumduymazlığa neden olduğu belirtilmektedir.

4. Medyadaki şiddete maruz kalan insanlar, daha fazla şiddet içeren materyale ulaşma arzusu yaşayarak şiddet içeriğini izleme isteğini daha da artırmaktadır. Bu çalışmalar genel olarak medyada var olan şiddetin insanlarda olumsuz etkilere neden olduğu konusunda ortak fikre sahiptirler (Dolu, Büker ve Uludağ, 2010: 59).

1.4.1. Görsel Medyadaki Şiddetin Tutum ve Davranışlara Etkisi

Görsel medya araçlarından biri olan televizyonda sıklıkla, şiddeti popüler bir hale getirmeye çalışan, şiddet çeşitleri sunan, şiddeti bir modelmiş gibi gösteren programlar görmek mümkün durumdadır. Medyada şiddet olgusu bu programlarla birlikte çeşitli biçimlerle başta çocuklarla gençler olmak üzere toplumun her kısmına sunulmaktadır. Araştırmalar, şiddet içerikli görüntülerin çocuklarda yıkıcı etki bıraktığını göstermiştir (Zorlu, 2016: 16).

Aileler çocuklara bazı sorumlulukları telkin etmektedirler. Bu sorumluluklar evde ev işlerine yardım etme sorumluluğu, okuldaki derslerinde çalışkan olma sorumluluğu, faydalı bir birey olma gibi sorumluluklardır. Bu sorumluluklara sahip çocuklarda televizyon bir öğretmen görevi görmektedir. Bu standartlara erişemeyen çocuklar isyan duygularını medyada yer alan şiddet, macera ve tecavüz gibi konulara yer veren programları izlemeyi seçerek kendilerini bu şekilde ifade etmektedirler. Görsel medyadaki programların içerikleri, kişinin içinde daha önceden herhangi bir konuda var olan tutumları ve davranışlarını olumlu veya olumsuz olarak etkilemektedir (Pınar, 2006: 28).

Görsel medyanın insanların tutum ve davranışlarını gerçekte ne kadar etkilediği konusunda sorgulamalar devam etse de, bu çalışmaların büyük bir kısmı şiddet görüntülerine maruz kalan çocuklarda kişiler arası saldırganlığın arttığı sonucu gözlemlenmektedir (Aktaran: Demir, 2009: 43).

Görsel medyadan etkilenerek şiddete yönelenlerin ve intihar edenlerin sayısı devamlı olarak tüm dünyada artış göstermektedir. Televizyon programlarının şiddeti benimsetmesinin dışında, ırkçılığa ve farklı cinsel yönelime de neden olduğu düşünülmektedir (Sim, 1996: 128).

Görsel medya özellikle 13-19 yaş aralığındaki gençlere saldırgan davranış yöntemleri hakkında rol model sunarak şiddete yöneltmektedir. Çocuklar ne kadar şiddet görüntüsüne maruz kalırsalar duygusal olarak o kadar uyarılmış olmaktadırlar. Devamlı şiddet görüntülerine maruz kalan bireyler normal hayatta şiddet görüntülerine karşı duyarsızlaşmaktadırlar. Görsel medyadaki şiddet görüntülerine sıklıkla maruz kalan bireyler, gerçek hayatta karşılaştıkları durumlarda kendilerini şiddet konusunda daha az kısıtlayabilmektedirler. Bireyler medyada yer alan şiddet görüntülerinde fiziksel şiddetle sorunlarını çözen kişilerin davranışlarını doğru kabul ederek gerçek hayatta bu anlayışı benimseyebilmektedirler (Aktaran: Demir, 2009: 44).

1.4.2. Görsel Medyadaki Şiddetin Sosyo-Kültürel Etkileri

Son yüzyıla damgasını vuran görsel medya aracı televizyon, çocuk ve gençlerim sosyalleşme ve özdeşleşme sürecinde etkili olmaktadır. Gençler izledikleri film veya dizilerdeki karakterlerden birinin davranışlarını bilerek ya da farkında olmadan benimserler. Benimsedikleri karakter gibi giyinmeyi, konuşmayı, davranmayı isterler. Eğer birey olumlu örnekleri izleyip benimserse kişilik gelişimine olumlu katkı sağlamaktadır. Eğer olumsuz örnekleri benimserse tam tersi şekilde zarar görmektedir (Köknel, 1996: 55).

Görsel medyadaki şiddet içerikli diziler toplumda saldırganlığın bir sorun çözme aracı olarak benimsenmesine neden olmaktadır (Yalın, 1998: 61).

1.4.3. Medyanın Şiddet Eğilimini Arttırdığını Savunan Görüşler

Televizyon ve şiddet ilişkisiyle ilgili 1950 yılından itibaren sosyal bilimler alanında araştırmalar yapılmaktadır. Bu araştırmalar alan araştırmalarını, birebir iletişim çalışmalarını ve laboratuvar çalışmalarını kapsamaktadır. Fredman ile Atnikson, televizyon şiddetinin saldırganlık etkisi özellikle gençler üzerinde daha yaygın olduğunu düşünmektedirler. Andison ise televizyon ve saldırganlık arasındaki ilişkiyi gözeterek sonuçları değerlenmiştir. Andison, etkilenmenin boyutlarını 5 kategoride sınıflandırmıştır. Bunlar şöyle sıralanmaktadır: Zayıf negatiflik ile

saldırganlıkta azalmanın yaşanmasını sağlayan şiddet görüşü, ilgisiz zayıf pozitif yönlü ilişki, orta pozitif yönlü ilişki ve güçlü pozitif yönlü ilişkidir. Andison çalışmasında televizyonda şiddet görüntülerine maruz kalan bireyin zayıf pozitif yönde ilişki olduğu sonucuna ulaşmıştır. Berkowitz’e göre ise görsel medyada şiddet görüntülerine maruz kalmak saldırganlığa eğilimi artırmaktadır. Gerbner’in araştırmalarında karşılaştığı sonuca göre görsel medyadaki şiddet görüntüleri, şiddet yapmayı ve şiddete maruz kalmayı normal bir hal gibi algılanmasına neden olmaktadır. Bu meşrulaşma bilincimizin değişmesine neden olmaktadır (Aktaran: Demir, 2009: 47).

1.5. MEDYANIN FUTBOLDA ŞİDDETE VE SALDIRGINLIĞA ETKİSİ