• Sonuç bulunamadı

İletişim araştırmalarında çerçevelerin hem haber sunumu hem de haberin anlaşılması için bilişsel şemalar olarak kabul edilmesi gerektiğinden, çerçevelemeye dair iki konsept ortaya çıkmaktadır: medya çerçeveleri ve bireysel çerçeveler. Bu terminolojik ve konseptsel ayrım, çerçeveleri hem medya çerçeveleri konseptine karşılık gelen “siyasal söylem içinde yerleşik planlar” olarak kabul eden ve bireysel çerçeveye karşılık gelen “bireyin kafasındaki zihinsel yapılar (şemalar)” olarak kabul eden ayrımdan kaynaklanmaktadır. Gitlin ile Entman’ın tanımları daha çok siyasal iletişim alanıyla özel bağlantı içindedir. Gitlin’e göre “büyük oranda dile getirilmemiş ve farkına varılmamış çerçeveler, dünyayı, hem onları nakleden haberciler için hem de onların nakillerine dayanan bizler için düzenlerler”. Benzer biçimde Entman, bireysel çerçeveleri bireyler için “bilgi işlem kalıpları”, medya çerçevelerini de “haberin kendisine ait özellikler” olarak tanımlamıştır (Entman 1993: 53; Scheufele, 1999: 103).

Bütün bu araştırmacılar çerçeveleri medya ve izleyici çerçevelerine ve birbirleri arasındaki bağlantılara ayırmışlardır. Friedland ve Zhong bu araştırmaların hepsinin, çerçevelerin “daha geniş toplumsal ve kültürel bölgeler arasında ve toplumsal etkileşim hakkındaki gündelik anlayışlar arasında köprü” işlevi gördüğü şeklindeki ortak bir inancı paylaştıkları konusundaki görüşü vurgulamıştır (1996: 13). Bunun sonucunda çerçevelemeye

yönelik her kavramsallaştırma konsepti her iki çerçeve türünü hesaba katmak ve bunları sürekli olarak birbiriyle bağlantılandırmak zorundadır (Scheufele, 1999: 103).

Şekil 3: Medya Çerçeveleri-Birey Çerçeveleri İlişkisi

9.1. MEDYA ÇERÇEVELERİ

Gamson ve Modigliani medya çerçevesini konsept olarak “Çerçeve, tartışmanın nedenini yani konunun özünü bildirir; yani bir olay akışına anlam veren merkezi bir fikir veya anlatım akışıdır.” olarak tanımlamışlardır (Gamson ve Modigliani’den akt. Berinsky ve Kinder, 2006: 641). Medya veya haber çerçevelerini anlamsız ve fark edilemez olayları ayırt edilebilir bir olaya çevirmede gerekli gören Tuchman medya çerçeveleri için benzer bir tanım yapmıştır: “Haber çerçevesi günlük gerçekliği düzenler, o hem günlük gerçekliğin bir parçası hem de günlük gerçekliğin bir biçimidir... Haber çerçevesi haberin asli bir özelliğidir.” (Tuchman’dan akt. Scheufele, 1999: 104). Medya çerçeveleri ayrıca habercilerin, bilgiyi çabucak tanımlayıp sınıflandırmalarına ve izleyiciye verimli bir biçimde aktarmalarına izin veren çalışma rutinleri olarak işlev görmektedir. Medya çerçevelemesi hakkındaki bu konsept kaynağın niyetini de kapsayabilmekte fakat bu güdüler bilinçsiz kalabilmektedir (Gamson, 1989: 158). Haberciliğin gerçekleştiği ortam göz önünde bulundurulduğunda bu rutinleşmenin olması şaşırtıcı değildir. Haberciler kabul edilebilir konu yaklaşımları, zaman tahdidi ve haber toplama kaynaklarının mevcut şartları nedeniyle haber çerçevelerine muhtaçtırlar (Bennett, 2000: 235).

Entman medyanın izleyicilere olayı yorumlama kalıplarını nasıl verdiğini ayrıntılarıyla açıklamıştır. Entman’a göre asli unsurlar seçme ve öne çıkarmadır (önem atfetme): “Çerçevelemek demek algılanan bir gerçekliğin bazı yönlerini seçip onları bir iletişim metninde daha önemli hale getirerek belli bir problem tanımını, neden sonuç yorumunu,

Medya çerçevesi Birey çerçevesi

Dışsal faktörler Düzenleme usulleri, Klişeler, Meslek rutinleri vs. Dışsal faktörler İnançlar, Değerler, Tecrübeler vs. A B C D

ahlâki değerlendirmeyi ve/veya çözüm önerisini destekleyecek biçimde kullanmaktır” (Entman, 1993: 52).

Entman’ın tanımından ortaya çıkan sonuç iki boyutlu bir medya etkisi olarak çerçevelemeyi gündem kurma veya eşik bekçiliği gibi yaklaşımlardan ayırmada özel bir öneme sahiptir: Seçim ve önem. Eşik bekçiliği ve gündem kurma araştırmacıları (örn. McCombs ve Shaw, 1972: 186) konuların seçim ve önemini genel olarak incelemiş olsa da Entman’ın çerçeveleme tanımı, konunun kendisinin seçilip önem atfedilmesinden çok, konunun belli yönlerinin seçilip önem verilmesiyle ilgilidir. Bu yüzden, olayların ve haberlerin kitle iletişim medyasında çerçevelenmesi ve sunumu, haberi izleyenlerin bunları anlayışlarını, sistemli bir biçimde etkileyebilmektedir (Price ve ark. 1997: 489; Entman, 1993: 52; Scheufele, 1999: 107).

Medya çerçeveleri, olaylar hakkında belli bir yönde bir anlayış oluşturmaya yönelik algı ve düşünmeyi teşvik eden belli haber anlatılarında yerleşiklerdir. Haber çerçeveleri bir haber anlatısında öne çıkarılan anahtar sözcükler, mecazlar, kavramlar (konseptler) ve sembollerden oluşturulur ve bunlarda temsil edilir.

Habercilerin haber öyküleri oluşturmada çerçeveleri nasıl kullandıkları, bu öykülerin çerçeveleri nasıl ifade ettiği ve izleyicilerin bu çerçeveleri nasıl yorumladığı medya çerçeveleri olarak incelenebilmektedir. Bu yaklaşımı tanımlayan Pan ve Kosicki (1993: 57)’ye göre “Bu nedenle çerçeveleme bir haber söylemi oluşturma ve işleme stratejisi olarak veya söylemin kendisinin bir niteliği olarak incelenebilir”.

Mesele/konu ve olayların habercilik yoluyla çerçevelenmesi siyasal bir boşluk ortamında gerçekleşmemektedir; bir çok toplumsal aktörler (sponsorlar: politikacılar, kurumlar ve toplumsal hareketler) tarafından desteklenen çerçeveler tarafından biçimlendirilmektedir (Croteau ve ark, 1996: 22). Böylece haber öyküleri siyasal aktörlerin meselelere yönelik kendi tercih ettikleri tanımları desteklemek suretiyle (sponsorluk yoluyla) çerçeveleme mücadelesinde bulundukları bir forum haline gelmektedir. Çerçevelerin, haber söylemine hâkim olma gücü karmaşık faktörlere bağlıdır. Örneğin, sponsorunun ekonomik ve kültürel kaynaklarına, sponsorun habercilik uygulamaları hakkındaki bilgisine, bu uygulamaların kendine ve çerçevenin geniş anlamdaki siyasal değerlerle etkileşimine bağlıdır. Habercilik uygulamalarına ve çerçevelerin başarılı bir şekilde desteklenmesinde haber kaynaklarının sahip olduğu öneme bakarsak, çerçeveleme mücadeleleri genelde siyasal seçkinler lehine gelişmektedir (Carragee ve Roefs, 2004: 216).

Haberciler meseleleri/konuları zaman içinde tanımladıklarından ve sponsorlar kendi konu çerçevelerini değişen siyasal koşullara göre sık sık yeniden yapılandırdıklarından, yeni çerçeveler ortaya çıkmakta ve belli bazı çerçeveler haber medyasında önem kazanabilmekte ve kaybedebilmektedir. Siyasal seçkinler bazen rakiplerinin desteklediği çerçeveleri devralmakta veya birlikte desteklemektedir. Bu dönüşümler anlamın zaman içinde inşasını ve bu inşayı biçimlendiren çerçeveleme mücadelelerini göstermektedir (Pan ve Kosicki, 1993: 62).

9.2. BİREY ÇERÇEVELERİ

Birey (okuyucu-izleyici) çerçeveleri araştırmaları yapısalcı bakış açıları tarafından etkilenmiştir. Medya içeriğinin izleyicilerce çerçevelenmesi, anlamın hem birey, bireyler arası ilişkiler, hem de haber içeriğinin etkileşimli bir sonucu olarak ortaya çıktığı için karmaşık bir yapı oluşturur (Durham, 1998: 104). İzleyici çerçeveleri hem bireyin hafızasının bilişsel bir temsili, hem de kamusal söylem içindeki yapıların bir temsilidir. İzleyici çerçeveleri bir çok şekilde ortaya çıkabilir: haberlerin deneysel manipülasyonu ile, haber öyküsü türlerine göre, haberde yer alan ana meseleye göre vs. İzleyici çerçeveleri analiz edilirken çözümleme birimi olarak birey alınabileceği gibi herhangi bir gruplanma da (aile, iş grubu vs) örneklem olarak alınabilir (McLeod ve ark. 2002: 231).

Haberlere ve siyasal meselelere bireyler tarafından verilen anlamların önemli bir özelliği, çok anlamlılığa açık oluşudur. Yani, neredeyse her izleyiciye göre bir yorum mümkün görünmektedir. Bunun yanında haber metinlerinin yapılanışı insanların meseleler hakkında nasıl düşünüp konuştuklarını etkilemektedir (McLeod ve ark. 2002: 231; Iyengar, 1991: 127).

Bu nedenle izleyici çerçevelerinin kökeni medyanın sunduğu “paketler” ile (Gamson ve Modigliani, 1989: 3) kişinin yapısal konumu, değerleri, siyasal inanç ve bilgisi ile toplumsal grupların siyasal normları ve söylemlerinin bir bileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bir izleyicinin haberi çerçeveleme biçimi haberin paketlenişiyle uyumlu olabileceği gibi, medya çerçevesine tamamen karşıt olabilir, veya haberin içerik ve biçiminden bağımsız gerçekleşmiş olabilir (McLeod ve ark. 2002: 231).

Entman (1993: 53) birey çerçevelerini “bireylerin bilgiyi işleyiş biçimlerini yönlendiren zihinde depolanmış fikir grupları” olarak tanımlamıştır. Bilgiyi yorumlama ve işleme için kullanılabilecek iki referans çerçeve bulunmaktadır: evrensel ve uzun vadeli siyasal görüşler ile kısa vadeli konulara dair çerçeveler.

Yazara göre evrensel siyasal görüşler, bireylerin belli kişisel niteliklerinden kaynaklanmakta ve siyasal sorunların algılanıp yorumlanması üzerinde daha ziyade sınırlı bir etkiye sahip olmaktadır. Araştırmalar bireylerin evrensel siyasal görüşlerini etkileyen altı kişisel özellik belirlemiştir: Kişilik, benlikçilik (self-interest), liderlik, grup kimliği, değerler ve geçmiş tecrübeler. Kısa vadeli konularla ilişkili referans çerçeveler ise karşılaşılan bilginin algılanması, düzenlenmesi ve yorumlanması ile bu bilgiden bazı hükümler çıkarılması üzerinde önemli bir etki oluşturabilmektedir (Pan ve Kosicki, 1993: 56). Benzer bir şekilde McLeod ve arkadaşları (2002: 231-232) birey çerçeveleri konseptini izleyicilerin siyasal haberleri nasıl anlamlandırdıklarını tanımlamak için kullanmışlardır. Araştırmacılar birey çerçevelerini “alınacak bütün haber içeriklerinin sınıflandırılacağı, ana yönlendirme biçimleri olarak işlev gören, hiyerarşik olmayan ve kategoriler olarak işleyen” bilişsel planlar olarak kavramsallaştırmışlardır.

Kitle iletişimi araçlarından aktarılan mesajların insanların zihnindeki bilişsel haritada yer alan mevcut inanç, değer, beklenti ve tutumları ile uyumsuz olması durumunda alımlayıcının zihninde bilişsel bir çelişki oluşmaktadır. Medya mesajlarının tekil alımlayıcıları bilişsel çatışmayı hafifletmek ya da tutarsızlığa düşmekten kaçınmak için ya varolan inanç, değer, beklenti ve tutumlarına arka çıkan mesajları yeğlemek; ya bilişsel uyumsuzluğa, tutarsızlığa veya çatışmaya neden olan medya mesajlarını özellikle bilerek atlamak; ya uyumsuzluğa yol açan algı içeriğinin önemini azaltmak veya bilişsel çelişkiye neden olan mesajları tercih ederek var olan inanç, değer, beklenti veya tutumlarından vazgeçmek durumunda kalmaktadırlar.