• Sonuç bulunamadı

De Vreese ve Boomgarden (2003: 363) yaptıkları araştırmalarda bazı çerçevelerin kendi doğalarından kaynaklanan bir değerliğe sahip olduklarını diğer yandan bazı başka çerçevelerinde daha nötr göründüklerini belirlemişlerdir. Değerlikten, bazı çerçevelerin “iyi ve kötü” ile (dolaylı olarak) olumlu ve/veya olumsuz unsurları taşıdığını kastetmektedirler. Diğer yandan, örneğin Entman’ın (1991: 8-9) İran Körfezi’nde Amerikalıların düşürdüğü bir İran Havayolları Uçağı ile Sovyetler Birliği hava sahasında Sovyetlerin düşürdüğü bir Güney Kore Havayolları uçağı hakkındaki haberler konusundaki incelemesi çerçevelerin nasıl dolaylı (gizli) değer atamalarını taşıdıklarını göstermiştir. Entman Amerikalıların düşürdüğü İran Havayollarına ait sivil uçak haberinin “trajedi” ve “hata” terimleri bakımından çerçevelenirken benzer şekilde Sovyetlerin düşürdüğü Güney Kore Havayollarına ait sivil uçak haberlerinin hâkim biçimde “saldırı” ve “kasıtlı” terimleri bakımından çerçevelendiğini bulmuştur. Diğer yandan iki karşıt görüşü karşı karşıya getiren çatışma çerçevesi gibi çerçevelerin bir mesele hakkında özel değerlendirmeler sunması şart değildir.

Yapılan son araştırmalar çerçevelerin sıklıkla kendi doğal bir değerliğe (valence) örneğin olumlu ya da olumsuz yönler, çözümler veya çarelere sahip olduklarını sonucunu doğurmaktadır. Haberlerin değerlik yönünden çerçevelenmelerinin çeşitli siyasal önlemlere olan halk desteğini etkilemesi beklenebilir. Siyasal iletişimde yapılan az sayıda araştırma,

doğal bir değerliğe sahip, yani bir konuyu açık seçik bir olumlu veya olumsuz bakımdan anlatan çerçevelerin ortaya çıkış özelliklerini ve etkilerini incelemiştir. Çerçeveleme etkilerinin iletişim araştırmalarının sağlık iletişimi gibi başka alanlarında iyi-kötü veya olumlu-olumsuz zıtlıklar bakımından etkileri iyi bilinmektedir (Rothman ve Salovey, 1997: 15). Siyasal meselelerde de aracılı (medya üzerinden) iletişim bağlamında değerlikli çerçevelerin etkileri araştırılmaktadır.

Kendinden bir değerliğe sahip çerçevelere örnekler arasında “Soğuk Savaş” çerçevesi (Norris, 1995: 359) bulunmaktadır. “Soğuk Savaş” çerçevesi uluslar arası olayları iki ana süper güç arasındaki rekabet kavramlarıyla anlatmış ve diğer ülkeleri de bu süper güçlerin “dostları” veya “düşmanları” olarak tanımlamıştır. Bu çerçevenin “diktatörlük- demokrasi” çerçevesiyle benzerlikleri bulunmaktadır; yani dostlar ve düşmanlar, diktatörler ile demokratik liderler veya iyi ve kötü arasında açık bir kutuplaşma aracılığıyla bu çerçeve kendinden doğal bir değerlik (inherent valence) taşımaktadır. ABD’deki iş gücü çatışmalarının medyadaki verilişini çözümleyen bir başka araştırma da konunun daha olumlu veya daha olumsuz çerçevelenişi konusunda dolaylı bir ayrım yapmaktadır. Martin ve Oshagan (1997: 671) bir General Motors fabrikasının kapanışı hakkındaki basın ve ulusal televizyon haberlerini çözümlemişler ve fabrikanın kapatılmasının sorgulandığı ve alternatif çözümlerin önerildiği bir “alternatif” çerçevesi karşısında bir “seçeneksizlik” çerçevesinin haberlere hâkim olduğunu bulmuşlardır (de Vreese ve Boomgarden, 2003: 364).

Psikoloji, pazarlama, yönetim, tıp ve sağlık iletişiminde belli değerlikli çerçevelerin analizi siyasal iletişimden çok daha fazla ilgi çekmiştir. Psikolojide değerlikli çerçevelerin karar alma üzerindeki etkilerini inceleyen analizler yapılmıştır. Araştırmalarda bireylerin karşılaştıkları duruma ait yargı ve değerlendirmelerinin karar verilecek sorunların çerçeveleniş biçimlerinden etkilendikleri bulunmuştur. Burada çerçeveler aynı bilginin ya olumlu ya da olumsuz bakımdan iletilmesi olarak kullanılmıştır. Tversky ve Kahneman (1981: 456) kazanç ve kayıp terimlerini kullanmıştır. Bu değerlikler başka araştırmalarda söz konusu araştırma bağlamına göre hafifçe değiştirilmiştir. Örneğin; “tehdit” karşısında “fırsat” durumu, “kazanan” karşısında “kaybeden”, “verme” karşısında “alma” oyunu olarak yapılan çerçevelemelerdir. Bu örnekler “olumsuz” ve “olumlu” çerçeveleme içerisinde karmaşıklık ve çeşitliliğin ne kadar çok mümkün olabileceğini göstermektedir (Levin ve ark. 2002: 426).

Değerlikli haber çerçeveleri Van Gorp tarafından sığınmacıların Belçika haberlerinde sunuluşunda araştırılmıştır. Yazar söz konusu mesele hakkında açık değerlendirmeler taşıyan “sığınmacılar masum kurbanlardır” ile “sığınmacılar çıkarcılar ve suçlulardır” biçiminde iki

çerçeveyi kullanmıştır. Yazar bu çerçevelerin kullanımının genelde gazetelerin siyasal yönelimi ile gazetenin hedef okuyucu kitlesine bağlı olduğunu bulmuştur (van Gorp’tan akt. de Vreese ve Boomgarden, 2003: 364). Ayrıca Rössler (2001) internetin yükselişinin Alman haber medyasında nasıl çerçevelendiğini özellikle de internet hakkında genel bir olumlu veya olumsuz değerlendirmenin bulunup bulunmadığını incelemiştir. Yazar, tüm yazıların dörtte üçünden çoğunun interneti olumlu çerçevelediğini bulmuştur. Değerlikli haber çerçevelerine güçlü bir örnekte, haberlerdeki genetik tartışmalarının çerçevelenmesini çözümleyen Conrad (2001) tarafından sunulmuştur. Yazar, 1980’lerde Amerikan gazetelerine hâkim olan bir “genetik iyimserlik” çerçevesinin, tıpçıların bu çeşit araştırmanın tehlikelerine artarak işaret etmelerine rağmen yaşamaya devam ettiğini bulmuştur. Makale, hali hazırda ABD haberlerindeki “çarpık” sunumu karşısında gelecekte daha dengeli bir “genetik iyimserlik” ile “genetik karamsarlığın” yer alacağını öngörmektedir.

12.1. DEĞERLİKLİ HABER ÇERÇEVELERİNİN ETKİLERİ

Değerlikli haber çerçevelerini araştıran ve daha önceki içerik analizlerinin ötesine geçen birkaç çalışma bu çeşit çerçevelerin etkilerini ele almışlardır. Örneğin, McLeod ve Detenber (1999: 8) bir anarşist protesto yürüyüşünün televizyon haberlerindeki çerçevelenişinin söz konusu protesto eylemine yönelik izleyici desteği üzerine etkisini incelemişlerdir. Protestocuların sunumunda farklılık gösteren haberler, biraz daha olumlu bir sunumdan biraz daha olumsuza doğru sıralanan bir protestocu tasviri sunmuşlardır. Çerçevelerin sahip oldukları doğal değerlik, izleyicileri o kadar etkilemiştir ki haberlerde protestoculara yönelik desteğin az olması izleyicilerin bunlara daha çok eleştirel bakmasına ve kendilerini protestocularla daha az özdeşleştirmelerine, polisin tutumuna ise daha az eleştirel bakmalarına ve ifade özgürlüklerini daha az desteklemelerine yol açmıştır. Nelson ve arkadaşları benzer şekilde bir Ku Klux Klan toplantısının çerçevelenmesinin etkilerini ya “kamu düzenin bozulması” bakımından, ya da “ifade özgürlüğü” bakımından incelerlerken yine çerçevelerden birinin diğerinden daha olumlu olduğu bir düzen kullanmışlardır. Yazarlar, olumlu “ifade özgürlüğü” çerçeveleme koşulunda, olumsuz “kamu düzenini bozma” koşuluna göre Ku Klux Klan nutuklarına veya toplantılarına karşı izleyicilerin gösterdiği hoşgörü üzerinde önemli çerçeveleme etkileri tespit etmişlerdir (Nelson ve ark, 1997 a: 570).

Evvelce yapılmış araştırmaları taradığımızda siyasal iletişim alanında yapılan birkaç araştırmanın değerlikli çerçevelerin hem kullanımlarını hem de etkilerini özellikle araştırdıklarını görüyoruz. Bununla birlikte bu araştırmalardan hiç biri söz konusu çerçevelerin doğasını kesin olarak ele almamış veya değerliğin, vatandaşın siyasi meseleler

hakkındaki tutumları üzerindeki etkileri konusunda fikir yürütmemişlerdir. Yine de başka alanlarda birkaç araştırma bir konunun olumlu ya da olumsuz çerçevelenişinin etkilerini incelemişlerdir. Örn. psikolojide Tversky ve Kahneman (1981: 455) aynı problem farklı biçimlerde çerçevelendiğinde, karar alma sorunlarının algılanışını ile alternatiflerin ve sonuçların değerlendirilmesini yöneten psikolojik ilkelerin tercihlerde öngörülebilir kaymalara yol açtığını ileri sürmüşlerdir. Kahneman ve Tversky’nin Beklenti Teorisi’ne göre (Prospect Theory), sonuçlar, nötr bir referans sonucundan, olumlu veya olumsuz sapmalar (kazanç veya kayıplar) olarak ifade edilir. Kazançlarla ilgili tercihler yaparken insanlar sıklıkla risk almaya isteksiz ve kayıplarla ilgili tercih yaparken de sıklıkla risk alan bir tutum izlemektedir (Kühberger, 1998: 47).

Sağlık iletişiminde “kazançlar ve kayıplar bakımından çerçevelenmiş mesajlar belli bir sonucun sunumu biçiminde oluşturulduğundan belli bir referans noktasına göre bir yarar veya maliyet olarak görünür” (Rothman ve Salovey, 1997: 15). Örneğin, HIV testi bilgisinin bir kişisel kayıp olarak öne çıkaran olumsuz bir çerçeve koşulunda sunulması, kadınların %63’ünün iki haftalık bir süre içinde HIV testine başvurmalarına, olumlu/kazanç koşulunda ise sadece %23’ ünün teste başvurmasına ve kontrol koşulunda da hiçbirinin başvurmamasına yol açmıştır (de Vreese ve Boomgarden, 2003: 365).