• Sonuç bulunamadı

McTaggart Russell’a Karşı: Değişim

McTaggart, Russell’ın bir önceki alt bölümde bahsettiğimiz itirazlarına karşı genel olarak aşağıdaki gibi bir cevap vermiştir. McTaggart’ın cevabı aşağıdaki gibidir:

(…)312. Ancak, şartlarını belirleyen ilişkiler açıkça zamansal-ilişkiler olan B serisi, öncelik ve sonralık ilişkilerinden oluştuğu için zaman dışında var olamazlar. Buradan da A serisi olmaksızın zaman var olmayacağı için A serisi olmaksızın, B serisinin olmadığı sonucu takip eder.

313. Şimdi bu konuma karşı konulan üç itirazı ele alalım. Bay Russell tarafından zaman düşüncesine yönelik ileri sürülen ilk itiraza göre geçmiş, şimdi ve gelecek zamana per se ait değildirler fakat sadece bilen özneye aittirler. N’nin şimdide olduğunu iddia etmek, bu iddia ile eşzamanlı olduğunu, onun geçmiş veya gelecekte olduğu iddiasının bu iddiadan önce veya sonra olduğunu ileri sürmektir. Böylece sadece geçmiş, şimdi veya gelecek bu iddia ile ilgilidir. Eğer hiçbir bilinç olmasaydı, diğerlerinden önce ve sonra olan olaylar olurdu ancak hiçbir şey hiçbir anlamda geçmiş, şimdi veya gelecekte olmazdı. Ve eğer herhangi bir bilinçten önce meydana gelen olaylar varsa da bu olaylar asla şimdide ve gelecekte olmazdı, ancak onlar geçmişte olurdu.

Eğer N, V’nin iddiasına göre şimdi, geçmiş veya gelecekte olsaydı bu her zaman böyle olurdu zira V ile eşzamanlı, ondan önce veya sonra olan her şey daima böyle olacaktır. O hâlde değişim nedir? Bay Russell’ın bu konudaki düşüncelerini onun Principles of Mathematics, bölüm 442’teki şu cümlesinden bulabiliriz:

“Değişim, doğruluk ve yanlışlık bağlamında, T’nin ve T1 zamanlarında meydana gelmesi şartıyla, T zamanındaki varlığı ilgilendiren bir önerme ve aynı varlığı başka bir T1 zamanıyla ilişkilendiren iki önerme arasındaki farklılıktır.” Bu, eğer

“T zamanında maşam sıcaktı” doğruysa ve “T zamanında maşam soğuktu” ifadesi yanlışsa Bay Russell’ın görüşüne göre değişimin olduğu anlamına gelmektedir.243

McTaggart daha önceki bölümlerde de dile getirdiğimiz düşüncelerini The Nature of Existence isimli eserinde de aynı şekilde vurgulamaktadır. McTaggart A serisinin zaman için esaslı olduğunu, A serisinin kipli tanımlarının zamanın açıklamasında ve zamanın akışı ve değişimi tanımlamak için temel bir konumda olduğunun farkındadır. Ancak A

243 J. M. E. McTaggart, The Nature of Existence, edt. C.D. Broad, BK: Cilt 2, Cambridge At The University Press, 1927, s.13-14.

serisinin yukarıda da vurguladığımız gibi fasit dairede kalması halinde McTaggart’ın ileri sürdüğü şey zamanın gerçek olmadığı fikridir.

Buraya kadar pek çok filozofun onun zamanın gerçek olmadığından ne anladığına yönelik yorumlarını aktardım ve bir kısmını da yorumlamıştım. Burada kendi yorumumu tamamen aktarmam gerekirse şunu söyleyebilirim; McTaggart’ın, ileri sürdüğü fikri eleştiren kimi filozoflar (Tam olarak bu açıdan eleştirmese de Russell; Broad ve Whitrow gibi filozoflar) onun çoğunlukla Aziz Anselm’in ontolojik argümanı ileri sürerken düştüğü hataya düştüğünü ileri sürmüşlerdir244. Bu da McTaggart’ın zamanın gerçek olmadığına ilişkin fikrinin, onun var olmadığına dair yüklemlemeyi gerektirdiğini ve bu yüklemlemenin de “gerçek” bir yüklemleme olmadığına ilişkin itirazla ilişkilidir. Zira zamanın kipli olduğunu ileri sürmenin oluşa gelmeyi nicelemeyeceğini ve hatta Kant’ın ontolojik kanıta getirdiği eleştiride olduğu gibi,245 yüklemin kendisinin oluşa gelmeyi (werden) gösteremeyeceğini bu sebeple de McTaggart’ın önermelerinin genel olarak naif ya da Broad’un deyimiyle “felsefi gaf”246 olarak nitelenebileceği de ileri sürülmüştür.

Bu sebeple McTaggart’ın önermelerinin ontolojik bir doğruluk oluşturma probleminin öncülü olduğunu kabul etmemiz gerekir. Görüşümce, eğer zaman felsefesi açısından bu öncülün kabulünden kaçınırsak, A ve B serisi arasındaki tartışmalarda en büyük hatayı yaparız ki bu da iki görüşün oluştuğu zemini kaybetmek olacaktır. Sadece sentaktik ve semantik incelemeler, bu sebeple felsefi çaba için yeterli olmayacaktır. Bu yüzden McTaggart’ın doğru anlaşıldığını düşünmüyorum. McTaggart bence zaman içerisinde oluşa gelmenin problem olduğunu kavramıştır. İlk olarak bu konudaki Fregeci birinci derece mantığın kriter sınırlarına katılmadığım gibi Frege’nin birinci derece mantığının semantiğinin oldukça iyi bilinen Kantçı itiraza tam olarak temel olamayacağını ileri sürüyorum. Kant’ın Aziz Anselm’e yönelik eleştirisi, var olanın özelliklerine değil, var olanın gerçek özelliklerine yöneliktir ve Richard L. Mendelsohn’un da çok güzel bir şekilde dile getirdiği gibi “eğer bir önerme bir nesnenin özdeşliğine ilişkinse, o hâlde var

244 Gerald Withrow, The Natural Philosophy of Time, Kanada: Thomas Nelson and Sons Ltd., 1961, s.291.

245 Immanuel Kant, Critique of Pure Reason, İkinci Baskı, ABD: Cambridge University Press, 2000, s.563-569.

246 C. D. Broad, Against The Unreality of Time, The Examination of McTaggart’s Philosophy, Cambridge, Cambridge University Press, 1938, Cilt II, Metaphysics: The Big Questions içinde; edt., Peter Van Inwagen ve Dean W. Zimmerman, Birinci Baskı, Büyük Britanya: Blackwell Publishing, 1998, s.79.

oluş önermesi de nesneler ile ilgilidir.”247

İkinci olarak McTaggart’ın eleştirisi “yüklem” olarak zamanda oluşa geliş probleminin

“gerçekliğini” temel almaz. Ya da şöyle dersek daha doğru olacaktır; eğer McTaggartçı değişim modeli, niceliksel değişimleri içerisine alıyorsa bunun sebebi zamanın bu niceliksel değişimleri içine almasıdır. Burada Fregeci bir eleştirinin isabet etmekte zorlandığı hedef bu konstrüksiyonu oluşturmaktır çünkü tüm niceleyicilerin tam olarak

“yorumlanabileceği” bir zaman aralığını aramak bu açıdan çok zordur. Bu sebeple yukarıda değinmiş olduğumuz gibi bu eleştiriyi getirebilmesi için ya Russell’ın yaptığı gibi hareketin (dolayısıyla değişimin) bir konstrüksiyon olduğunu ileri sürmek ya da

“oluşa gelmek” ile ilgili Fregeci eleştiriden vazgeçmek gerekecektir. Zamanın var oluşu ile ilgili niceliksel ifadelerin yanlışlığını veya esaslı olduğu halde tanımlanamayacağını ileri sürmek, uçan mor fillerin, Hydraların ya da elmastan dağların “var olduğunu” ileri sürmekle aynı doğruluk değerini taşımaz. Daha açık bir şekilde belirtmek gerekirse McTaggart’ı bu şekilde bir ontolojik “cambazlıkla” suçlamak için zaman ve değişim kavramlarını McTaggart’ın manipüle ettiğini söylemek gerekir. Acaba böyle midir? Eğer aşağıdaki gibi bir önermeyi dile getirirsem;

(1) Filozoflar insandır.

(2) Sokrates, bir filozoftur.

(3) O hâlde Sokrates de insandır.

Sokrates ve onun insan oluşuna dair özdeşliği o şey hakkında (de re) dile getirmiş olurum.

Sokrates’in, insan olma vasfını, onun doğrudan var olması ile ilişkilendiremezsem insan olduğuna dair çıkarım geçersiz olacaktır. Benzer bir yakınsamayı zamana yaparsak, değişim vasfını ona dair bir var oluşa atıf yapmadan gerçekleştirme olanağım bulunmaz.

McTaggart’a yönelik eleştiri bu bakımdan yerinde görünmemektedir.

Üçüncü olarak, oluşu belirli bir yüklemleme ile değil ama belirli bir niceleyici ile tanımlamak, onu birinci derece mantığın ontolojik referansı dışına çıkarabilir mi? Bu

247 Richard L. Mendelsohn, The Philosophy of Gottlob Frege, BK: Cambridge University Press, 2005, s.113.

çalışmanın bu sorunun cevabını verecek kadar alanı yoktur ve bu soru başka bir çalışmanın konusu olabilecek kadar büyük bir sorudur. Ancak daha da ileri giderek söyleyebilirim ki Russell da bunun farkındadır. Onun çok iyi bildiği birinci derece mantığının eleştirisini (ya da daha çok bu noktadan değil ama mantıksal konstrüksiyon düzleminden) McTaggart’a getirmemesinin sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Zira yine Mendelsohn’un belirttiği gibi Russell, Frege’nin bu konudaki çıkarımını modus tollensin “varlık” çıkarımlarını analojiyle göstererek hafifletmeye çalışmakta ancak bunda başarılı olamamaktadır.248 Her halükârda, yukarıdaki eleştirilerin tam bir açıklamasını göstermek bu çalışmanın sınırlarının çok ötesindedir ancak McTaggart’ın Russell’a karşı “zamanın değişimi içerdiği”249 tezinin üzerinde neden ısrarla durduğunu anlamak için bu soruna değinmek ve buna yönelik eleştirileri de dile getirmek önemlidir.

McTaggart, eski Hegelci tutumundan bir nebze uzaklaşmış olsa da Hegelci idealizmin ontolojik kaygılarını terk etmiş değildir. Şu soru tek başına bir problemdir. Eğer zamanda nesnelerin ve olayların değişimi bir oluşa gelmeyi içeriyorsa ve bu oluşa gelmenin başlangıç ve sonları arasındaki zaman aralıkları da zamanın kendisiyle açıklanamıyorsa veya bu konudaki açıklamalar yukarıda göstermeye çalıştığımız gibi fasit dairelere düşüyorsa bu felsefi endişelerin ciddi problemler doğuracağı kaçınılmazdır. Russell’ın ilk bakışta kaçırdığı nokta, özne-nesnenin kartezyen düalizmine yönelik bir referansın ısrarla devam ettirildiği gibi anlaşılmasıdır. Ancak bu da doğrudan felsefi tutumla açıklanabilir bir şeydir: Eğer zaman ve değişim üzerine düşünen bir özne olmadığında zaman ya da Tanrı gibi ontolojik soru/sorunlar içeren başka problemlerin ortadan kalkacağını düşünmek çok kolaycı bir çözüm gibi görünmektedir. Bu da McTaggart’ın paradoksunun bizi düşünmeye zorlayan temel birtakım problemlerini gözden kaçırmamıza engel olacaktır.

Dolayısıyla McTaggart’ın Russell’a karşı cevabının ilk kısmından da anlayabileceğimiz gibi McTaggart, Russell’ın bu konudaki ilk itirazının yani zamanda değişimin temelde olmadığını iddia edebilmek için yukarıda da belirttiğimiz gibi fiziksel ve zihni zaman

248 Richard L. Mendelsohn, a.g.e., s.110.

249 J.M.E. McTaggart, a.g.e., s.11.

kavramlarını ileri sürdüğünden bahsetmektedir. Daha önce de tekrar ettiğim gibi Russell’a göre şayet zamana dair değişimi gözlemleyen bir özne yoksa şimdilik, geçmişlik ve geleceklik monadlarından bahsetmem mümkün değildir. Bunu McTaggart Russell’ın ilk itirazı olarak almaktadır. Daha sonra da onun The Principles of Mathematics’te göstermiş olduğu değişim kavramını yani herhangi bir nesnenin T zamanındaki haliyle, T1 zamanı hali arasındaki farklılığın değişimin mantıksal konstrüksiyonu olduğu iddiasını ona atıf yaparak gösterir. Buraya kadar McTaggart, Russell’ın itirazını değerlendirmiştir.

McTaggart daha sonra Russell’a itirazını dile getirir:

314. Bay Russell’a katılamıyorum. Hatta, itiraf etmeliyim ki bu iki önerme de sırasıyla doğru ve yanlışsa değişim olacaktır. Ancak yine de A serisi olmaksızın zamanın olamayacağı fikrinde ısrar ediyorum. Eğer Bay Russell ile birlikte A serisini reddedersek değişimi de onunla birlikte reddetmiş oluruz ve bu durumda değişimin de onun için esaslı olduğu zamanı reddederiz. Başka bir deyişle eğer A serisini reddedersek, “T zamanında maşam sıcaktı” gibi bir önerme de hiçbir zaman doğru olmaz çünkü zaman yoktur.250

McTaggart’ın bu mühim itirazı, Roger McLure’un deyimiyle Russell ve McTaggart arasındaki hesaplaşmada, “meselenin kalbidir.”251 McTaggart, Russell’ın aksine birbiriyle ardışık iki olayın zamanda değişimi göstermesi için birisinin doğru diğerinin yanlış olması gerektiğini ileri sürmektedir. Buna kısaca bakarsak McTaggart’ın ne kastettiğini anlamamız daha kolay olacaktır.

McLure’un da belirttiği gibi McTaggart, Russell’ın olayları değil ancak şeylerin değişimin nesneleri olduğunu dile getirmesinden “oldukça memnundur”: 252

315. Bay Russell’ın zaman serisindeki olaylara değil ancak olayların gerçekleştiği veya hallerinin değiştiği varlıklara değindiğine dikkat edilecektir.

Eğer maşam belirli bir pazartesi gününde sıcak olmuş ve ondan önce hiç olmamışsa maşamın sıcak olması olayı asla değişmez. Ancak maşa değişir çünkü bu olayın onunla gerçekleştiği bir zaman vardır ve bu olayın onunla gerçekleşmediği başka bir zaman da vardır.253

McTaggart’ın demek istediği açıktır. Onun verdiği meşhur maşa örneğini kullanmaya

250 J.M.E. McTaggart, a.g.e., s.14.

251 Roger McLure, a.g.e., s.155.

252 Roger McLure, a.g.e., s.155.

253 J.M.E. McTaggart, a.g.e., s.14.

devam edersek, şöyle diyebiliriz; maşanın özellikleri T zamanı ile T1 zamanı arasındaki

“değişimlere” karşılık, maşa olarak kalmaya devam eder. Pazartesi (T zamanı) günü soğuk olan bir maşa özelliğini ele alalım:

P(x)→T

O hâlde “pazartesi günü sıcak olan maşa” özelliği T zamanında doğruyken T1 zamanında doğru değildir. Bu T1 zamanının salı günü olduğunu farz edersek karşımıza şu çıkar:

∀x P(x) →P(x)→T ∧ ¬ T1

Tüm zamanlar için geçerli bir maşa özelliğinden bu şekilde bahsetmem mümkündür. Yani yukarıda ifade edildiği gibi T zamanındaki maşa ve T1 zamanındaki maşa her zaman için aynı niceleyicilerle ifade edilirler. O hâlde şunu söyleyebiliriz: Maşanın pazartesi günü sıcak olması özelliği, onu T1 zamanında değiştirse de asla değişmez. McTaggart’ın bunu bu şekilde anladığından emin olabiliriz. Onun sözleriyle:

(…)Ancak bu maşanın özelliklerinde hiçbir değişim gündeme getirmez. Maşanın pazartesi günü sıcak olduğu özellik daima o özelliktir. Ve bu maşanın başka zaman sıcak olmadığı özellik daima o maşanın özelliğidir. Her iki özellik de herhangi bir zamanda -yani sıcak ve soğuk olduğu zamanlarda- doğrudur. O hâlde maşada değişiklik olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Onun serisi içerisinde bir noktada sıcak olduğunu ve diğer noktalarda soğuk olduğu gerçeği bu şartlar değişse de değişimi vermez ve zaten değişmemektedirler. Maşa ile ilgili diğer gerçekler de onun şimdiliği, geçmişliği veya geleceği değişmediği sürece değişmez.254

Yukarıdaki atıfta McTaggart’ın son cümlesindeki şimdilik, geçmişlik ve geleceklik ifadeleri çok önemlidir. Çünkü onun zamanın gerçek olmayışına dair idealist tezinin temelinde iki vazgeçilmez unsur yatmaktadır: Bunlar değişimin zamanı içerdiği aksiyomu, diğeri de bu değişimin muhakkak şimdilik, geçmişlik ve geleceklik nosyonlarını içerdiği düşüncesidir. Adrian Bardon’ın yayımladığı The Future of The Philosophy of Time eserinde yer alan A-, B- and R-Theories of Time: A Debate başlıklı makalesinde Oaklander buna şu şekilde değinmektedir:

254 J.M.E. McTaggart, a.g.e., s.14.

Zaman ilişkileri mi içerir? Ve eğer bu ilişkiler içselse, terimlerinin doğası veya özelliklerinden temelini alıyorsa veya dışsal yani terimleri arasındaki ek bir varlıktan temelini alıyorsa veya ikisinin de bir kombinasyonuysa? Zamansal ilişkiler, nedensellik veya entropik artış gibi zamansal olmayan ilişkilere indirgenebiliyor mudur yoksa indirgenemez mi? A serisi gibi doğası itibarıyla zamansal (ilişkisel olmayan) özellikler var mıdır veya “koordinatlı” özellikler denilen t1 ve t2 zamanında olma gibi özellikler var mıdır?.255

Oaklander’ın sorduğu bu sorulardan çıkarmamız gereken bir soru daha vardır:

McTaggart’ın zamansal ilişkiler üzerine kurduğu A serisi mantıksal olarak birbiriyle ilişkili (monadik) midir? Yukarıda A altbölümünde (A/B serisi paradoksal mıdır?) kapsamlı bir şekilde tartıştığım gibi, A serisi özelliklerinin yanlışlanabilir olduğunu göstermiştim. Monadik özelliklere sahip bir kavramın yanlışlanabilirlik özelliği taşıması Leibniz’in de ileri sürdüğü gibi imkânsızdır.256 Zira bir terimin yanlışlanabilir olabilmesi için indirgenebilir olması gerekir ve bu durumda da tek bir argüman zincirinden oluşan indirgenemez monadın indirgenebilir olduğunu söylemek çelişkili olacaktır. Bunu (Russellcı B teorisi dışında) B teorisi açısından onaylamak da mümkündür. Zira B serisinin indirgenemez ve her zaman doğruluk değeri taşıyan özellikleri olduğunu biliyoruz. Zamanda var olan herhangi bir olayın B serisi açısından “değişmezliği” onun monadik yapısını gösterir. Ancak tabii ki bu metafiziksel başka bir soruna yani Russell’ın da yukarıda işaret ettiğimiz gibi zaman ilişkilerin düzeni problemiyle karşılaşılabilir. Bu da tam olarak McTaggart ile Russell arasındaki tartışmanın kaynağı olan iki farklı perspektifi göstermektedir. McTaggart’ın düşünce sisteminde B serisi, daha önce sözünü ettiğimiz gibi A serisinin C serisine uygulanması ve bunun B serisini üretmesiyle mümkündür.257 Örnek verecek olursak:

(1) C serisinin doğal özellikleri (intrinsic properties) vardır (ABCD ya da DCBA gibi)

(2) A serisinin zamansal özellikleri vardır (Bugün yağmur yağıyor gibi)

(3) O hâlde, C serisi ve A serisinden çıkan sonuç, zamansal özelliklerin doğal özelliklere ait olduğu yeni bir seriyi yani B serisini oluşturur.

255 L. Nathan Oaklander, “A-, B- and R-Theories of Time: A Debate”, s.2, edt. Adrian Bardon, The Future of The Philosophy of Time içinde, BK: Routledge Publishing, Birinci Baskı, 2012, s.2.

256 Gottfried Wilhelm Leibniz, a.g.e., s.497.

257 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.3.

Bunun McTaggart’ın klasik ayrımı olduğunu biliyoruz. McTaggart’ın ifadesiyle:

Öte yandan B serisi nihai değildir. Çünkü kendi içinde zamansal olmayan terimlerin kalıcı ilişkilerinin bulunduğu C serisi düşünüldüğünde ve bu serisi B serisi olmadığı ve buna ek olarak da bu C serisi terimleri aynı zamanda A serisinin bir formu olduğu için C serisi terimleri B serisine yani ilk önce geçmişten geleceğe, geleceğin yönünden daha da ileri olan noktaların bulunduğu önceki yerlere yerleşirler.258

O hâlde Russell ve McTaggart’ın görüşlerinin zamanın akışı ve değişim hakkındaki ortak noktası açıktır; McTaggart da tıpkı Russell gibi zamanın şimdilik, geçmişlik ve geleceklik özelliklerinin değişmez olduğunu kabul eder ancak farkı, bunu C serisine uyarladığımızda B serisinin ortaya çıkmasıdır. Russell için bu kabul edilemez çünkü ona göre zamansal doğası olan bir seriden bahsetmek yukarıda gösterdiğimiz gibi mümkün olmayacaktır.

Huw Price, bu önermeyi The Flow of Time isimli makalesinde biraz daha açar:

1. O (McTaggart), değişim olmaksızın zamanın olmadığını savunur.

2. O gerçek değişimin, geçmişlik, şimdilik, geleceklik ve gelecek özellikleri bakımından olayların değişimini gerektirdiği fikrindedir: Onlar gelecek olarak başlar, şimdiye ve daha sonra geçmişe dönüşür. Bu, öncül (1)’le birleşerek zamanın gerçekliğinin geçmişlik, şimdilik ve geleceğin gerçekliğine bağlı olduğunu işaret eder.

3. O, bu özelliklerin tutarlı olmadığından bahisle gerçek olmadığını savunur: Her bir olayın bu üç özelliğinin olması gerekir ama çelişkilidirler.259

Daha önce de zamanın akışı konusunda kipli A serisinin ve kipsiz B serisinin zamanın akışını nasıl gösterip göstermediklerini tartışmıştım. Price’ın McTaggart’ın önermesini tekrarlayarak göstermek istememin sebebi McTaggart’ın önermesini anlamak için çok önemli bulduğum üç kavramı yani geçmişlik, şimdilik ve geleceklik kavramlarını anlamaktır.

McTaggart için bu kavramlar, bizim uzay koordinatlarımızda bulunan burası ve orası gibi belirli bir düzeni işaret etmemektedir. “T1 zamanında yaprak yeşildir” dediğim zaman, yaprağın bulunduğu zamansal bir konumu anlatmak isterim. Ancak “T2 zamanında

258 J.M.E. McTaggart, The Unreality of Time, s.463-464.

259 Huw Price, “The Flow of Time”, edt. Craig Callender, The Oxford Handbook of Philosophy of Time içinde, New York: Oxford University Press, 2011, s.4.

yaprak kahverengidir” dediğim zaman yaprağın T1 ve T2 zamanlarında bulunan yaprağın değiştiğini gösterebilmek için nasıl bir tutarlı düzlem bulabilirim? Zira T1 ve T2

zamanlarındaki yaprağın şimdi ve geçmişteki “hâlleri” onun değiştiğini bana vermekte yetersizdir. Biriyle “otobüs durağında” randevulaşacağımı farz edelim. Otobüs durağında bulunacağımı söylediğimde ben ve otobüs durağı yani öznenin ve nesnenin birlikte bulunduğu bir durumu anlatıyorumdur. Burada bulunmakla, otobüs durağında bulunmak arasındaki tek fark coğrafi “koordinatların” varlığıdır. İşte bu örnekten gördüğümüz gibi T1 ve T2 zamanlarında bulunmak, Russell’a göre gerçek bir koordinat değil bunların zamansal ilişkiler olduğunu söylemektir. Her iki zaman aralığı, sadece zaman aralığıdır ve değişimden ayrıdır. McTaggart’a göre ise sorunun kendisi otobüs durağında olmakla ya da yaprağın T1 zamanında yeşil olmasıyla ilgilidir. Leibniz’in de sorduğu ama Quine’ın özellikle dile getirdiği orada ne olduğuna dair temel metafizik problemi260 McTaggart kadar ciddiye almış bir filozof bulmak zordur. Burada filozofları çok rahatsız etmesi gereken temel soru, Quine’ın dile getirdiği Platonik var olmayan bulmacasının zaman felsefesinde de bir problem oluşturacağı düşüncesidir. Bunun McTaggart bağlamında temel öneminin bu şekilde anlaşılabileceğini düşünüyorum. Bu durumu Quine’a atıf yaparsak daha iyi anlayabiliriz:

Eğer Pegasus var olsaydı o gerçekten de uzay ve zamanda var olurdu. Sadece

“Pegasus” kelimesinin uzay-zamansal yan anlamları olduğu ve onun olmasının (exists) uzay-zamansal yan anlamları olduğu için değil. Küp kök 27’nin varlığını onayladığımızda zamansal referans eksikse bunun sebebi küp kökün uzay-zamansal olmayışıdır, bizim “var oluşun” kullanımı konusundaki muğlaklığımız değil.261

Bu durumda karşımızda üç seçenek bulunur; 1. Russell’ın yaptığı gibi farklı zaman aralıklarındaki değişimlerin gerçekleşmesi yani var olması durumlarının ontolojik referanslarını reddederek bunların zamansal ilişkiler olduğunu, değişimin sadece farklı hâllerden ibaret olduğunu savunmak. 2. Tüm bu ontolojik referansların birinci derece mantığındaki var oluş tümcelerine girmediğini savunarak temelde absürt ve anlamsız olduklarını kabul etmek. 3. McTaggart’ın (ve ondan önce Hegel’in, Schopenhauer’in, Leibniz’in veya Spinoza’nın düşündüğü gibi) bunların gerçek ontolojik referanslar

260William V. O. Quine, “On What There Is”, The Review of Metaphysics, Cilt 2, Sayı 5, Eylül 1948 sh.21-38 http://www.jstor.org/stable/20123117 (04.06.2022) s.21.

261 William V. O. Quine, a.g.e., s.23.

olduğunu kabul ederek değişim ve zaman kavramlarının birbiriyle uyumsuz olduğu fikriyle yüzleşmek. Bu tezin yazarı üçüncü görüşten yanadır. Değişimi zamanın kendisiyle açıklamanın oluşturduğu problem, sentaktik veya bilişsel bir sistem “hatası”

ya da zamansal ilişkilerin konstrüksiyonunun problemli olduğunu söyleyerek aşılamaz.

Sebebi ise şudur: Bu gibi iddiaları da dile getirebilmek için Quine’dan verdiğimiz örnekte olduğu gibi hangi önerme biçimlerinin uzay-zamanda gerçekten bulunup bulunmadığını önce ortaya koymak gerekir. Bununla kastettiğim şudur; tüm zamansal ilişkilerde içerilen nesneler için mutlak bir kavramsal gerçekliğin varlığını ileri sürmek ve bu kavramsal gerçekliği zaman ve değişimin içerdiği tüm problemlere cevap verebileceği şekilde kullanıma sokmak gerekir. Bu kavramsal metafizik, zaman ve değişim dışı herhangi bir varlığın eylemini prensip olarak reddetmez. Ancak bu metafiziğin dışında bulunan belirli önermelerin oluşa geliş ve oluş kavramlarını dışarıda bırakması sebebiyle zaman felsefesine dair kurulması gereken bir metafizik için ciddiye alınamayacağını savunur.

Bu durumda zaman felsefesinin makul bir metafiziği; 1. Sadece sentaktik ve semantik ikili (dyadik) önermelerle dile getirilmez. 2. Sadece zamansal ilişkileri değil bu zamansal ilişkileri de kapsaması gereken üçüncü bir önerme modelini savunan rasyonel bir açıklamanın gerekliliği ile savunulabilir. Bu konuyu tezimin sonuç bölümünde kendi görüşlerimi belirtirken ayrıntıyla ele alacağım.

Buradan değişim ve zaman arasındaki ilişkinin tanımının sadece “ilişkiselliği” devreye sokan açıklamayla yetinilemeyeceği sonucuna varabiliriz. McTaggart ile ilgili bölümün bu son kısmı da bunu ele alacaktır.

McTaggart’la devam edelim. Zamanda değişim ile ilgili temel sorun aynı nesnenin farklı zamanlarda bulunmasıdır. Joshua Mozersky’nin örnek bir argümanı üzerinden sorunu tanımlayalım: Değişim, “f(x)=x yeşildir” önermesini savunduktan sonra x’in yeşil olmadığı bir durum ortaya çıkar ve bu da Leibniz’in özdeşlik yasasına aykırılık teşkil eder.262

Mozersky buradan devam ederek “x’in yeşil olduğu önermeyi tek yönlü “F(x)” önermesi

262 M. Joshua Mozersky, “The B-Theory in the Twentieth Century”, s.168, A Companion to the Philosophy of Time içinde, edt. Heather Dyke ve Adrian Bardon, Birinci Baskı, Londra: John Wiley&Sons, 2013. s.168.

olarak değil ama x’in nesne olduğu y’nin ise zaman olduğu iki yönlü “F(x,y)” olarak düşünmemizi ister.263 Bu durumda ikinci önerme şu olacaktır:

(2) F(b,t1) ve ˜F(b,t2)

Mozersky daha önce de bahsetmiş olduğumuz gibi A serisinin zamansal olarak stabil olmadığını tekrar hatırlatır.264 Zira e objesi şimdideyse, kaçınılmaz olarak t1 zamanında geçmiştedir. Mozersky’nin ifadesiyle, “zamanın akışı bir olayın maruz kaldığı bir tür değişimdir ve soru bu değişimin nasıl temsil edileceğidir265. Mozersky, gelecekten geçmişe değişikliği şu şekilde farz etmemizi ister:266

(3) H(e) ve G (e)267

Problemin temeli, bu önermenin A yüklemlemeleriyle bu önermenin açıklanmasında yatar. Mozersky’nin dediği gibi “McTaggart’ın ortaya koyduğu gibi “gelecektedir” ve

“geçmiştedir” ifadeleri birbirlerini karşılıklı dışlayan ifadelerdir.268 Bu durumda B serisini devreye sokarak bunun önüne geçebiliriz. Örneğin x olayı ile x1 olayı arasındaki öncelik ve sonralık ilişkisi zamansal açıdan stabildir ve bu durumda karşımıza yukarıdaki sorunları çıkarmaz. Ancak bu yeni bir sorunun başlangıcıdır: A serisinin zamanı gerçek kılması gerekirken bu serisin tutarsız olması A serisini geçersiz kılar. Bu da zamanın kendisini gerçek dışı hâle getirir.

Bu örnekleri vermemin sebebi ise değişim probleminin temelinde, A serisinin ontolojisinin zamansal geçiş açısından doğrudan önvarsayılmasının yattığıdır. Mozersky, McTaggart’ın düşündüğü gibi A serisinin elimine edilmesinin zaman için bir tehdit oluşturmadığı fikrindeyse de269 bence bu tam da bu sebeple doğru değildir; çünkü problemin kendisi içinde ve kendinde A serisinin bir öncül olarak kabul edilmesiyle

263 M. Joshua Mozersky, a.g.e., s.168.

264 M. Joshua Mozersky, a.g.e., s.168.

265 M. Joshua Mozersky, a.g.e., s.168.

266 M. Joshua Mozersky, a.g.e., s.168.

267 H fonksiyonunun “geçmiş”, G fonksiyonun ise “şimdi” olduğu düşünüldüğünde (ya da birbirinden farklı zamanlar bu fonksiyonlara atandığında).

268 M. Joshua Mozersky, a.g.e., s.168.

269 M. Joshua Mozersky, a.g.e., s.172.