• Sonuç bulunamadı

A. McTaggart’ın A serisi ve B serisi Ayrımı: A ve B serisi Paradoksal mıdır?

3. Olay

arasında kat ettiği yolu gösterir; zamanın geçip geçmediğini değil. Daha açık bir şekilde ifade edersek:120

𝑆 =𝐷 𝑇 Bu bize hızı verir. Zamanı elde etmek için:

𝑇 =𝐷 𝑆

formülünü kullanırız.

Bu durumda hız ve zaman arasındaki fark nedir? Varsayalım ki topun 0.5 m/s hızla gittiğini söylemekle aynı topun 4 saniye içinde yol kat ettiğini söylemek bize “geçen süreyi” verse de biz sadece topun gittiğini ölçmüş oluruz. Bu bir fizikçi için yeterli bir veri olsa da kavramsallaştırma açısından problemlidir. Topun aldığı yol görünürde bir değişimi gösterir; bir olayın varlığını ve bu değişimin içinde bulunduğu “olayı”

soyutladığımızda ise sadece matematiksel bir niceliğin konusu olur. Oysaki bowling topunun hareketinden çıkardığımız tek şey, zaman geçtikçe hareket ettiğini görmemizdir.

Bu hâlde, zamanın değişimi içerip içermek zorunda olup olmadığı meselesi karşımıza çıkar. Eğer değişimi muhakkak içeriyorsa, zamanın gerçek olduğunu söylemek McTaggart’a göre mümkün değildir (yukarıda bahsettiğimiz gibi); eğer değişimi içermiyorsa gözlemlerimiz ve zamanı kavramsallaştırmamız arasında bir problem vardır.

Ve bu da olay kavramını yine yukarıda bahsettiğimiz açmazla karşı karşıya bırakır.

Örneğin D. H. Mellor’ın “Gelecekteki olayları nasıl anlayabiliriz?”121 sorusuna bakalım.

Çok açıktır ki Babil diye antik bir şehirden bahsetmem ve bunu bilmem kolaydır.

Arkeolojik kanıtlar önümdedir, orada bir şeyler olmuştur. Oysaki Smart’ın bize hatırlattığı gibi “geleceği değiştirebiliriz ama geçmişi değil”122 ifadesi bile tek başına problemlidir. Smart’ın ifadesiyle “yarın kahvaltıda her zamanki gibi çay değil ancak

120 S=hız, D= mesafe, T=zaman.

121 D. H. Mellor, Real Time II, First Publication, USA, Routledge, 1998, s.4.

122 J. J. C. Smart, a.g.e., s.20.

kahve içeceğim”123 dersek geleceği değiştirmiş olur muyuz? Smart’a göre hayır. Zira kahveyi içmişsem artık o geçmişte olmuş ve gerçekleşmiştir. Smart, geleceğe yönelik herhangi bir nedensel etkiyi reddetmez.124 Ancak ona göre “şimdiki eylemlerimizin geleceği belirleyeceğini en yanıltıcı bir şekilde geleceği değiştirdiğimizi söyleyerek”

ifade ederiz.125 Buna ben de katılıyorum.

Çünkü bunun doğrudan olay kavramının meydana gelmesi, var olması problemiyle ilgili ontolojik bir alana dair bir problemi işaret ettiğini görmek zor değildir. Henüz olmayan bir şey için var denemez, o hâlde gelecek değiştirilemeyeceği gibi henüz var olmayan bir şeyin olduğunu söylemek de mümkün olmayacaktır (gelecekteki olayların da eşit derecede var olduğunu savunsak da olasılıkçı (possibilist) yoruma göre böyle düşünebiliriz). Yarın sabah kahvaltıda içilmesi beklenen çay ve kahve bir yana, bu çay ve kahveyi içmemi sağlayan milyonlarca olumsal durumdan sadece bir tanesi bile gerçekleşemeyebilir, mesela gece bir kalp krizi geçirmem ya da sabah güneşin doğmaması gibi. Bu durumda ancak ve ancak çoktan içmiş olduğum çay ve kahvenin

“kesin” olduğundan ya da daha doğru bir ifadeyle zamansal konumlandırmasından (temporal locution) bahsedebilirim. O hâlde geleceğe ilişkin ifadelerin sadece yukarıda yukarıda “yevi” ile ilgili örnek verdiğimiz Goodman’ın tümevarımsal önermelerin yarattığı problemle ilgili değil aynı zamanda ihtimalleri belirlemekte de problemli olduğunu düşünebiliriz. Gerçekten de en geniş anlamıyla ele alırsak bir şeyin ne zaman

“bir şey” olduğu sorusuna bu noktadan bakmak mümkündür.

Örneğimizi sadece olay üzerinden değil, nesnelerden de verebiliriz. Örneğin McTaggart’ın Snowdon dağı örneğine bakalım.126 McTaggart, Snowdon dağının dağ olması özelliğinin, m metre kadar yüksek olma özelliğini belirlemeyeceğini söyler. Yine de m-1 metre kadar bir dağ tözünü taşısaydı da Snowdon dağ olarak kalacaktır. Ancak McTaggart’a göre Snowdon’dan başka herhangi bir dağ tözünü taşıyan bir dağ bile onun kaplamsal özelliklerini alternatif olarak taşıyabilirdi.127 O hâlde McTaggart’a göre

123 J. J. C. Smart, a.g.e., s.20.

124 J. J. C. Smart, a.g.e., s.20.

125 J. J. C. Smart, a.g.e., s.21.

126 J. M. E. McTaggart, The Nature of Existence, Cilt I, Cambridge At The University Press, 1921, s.115.

127 McTaggart’ın burada Kripke semantiğini az da olsa öngören bir tutumu olduğunu düşünmek doğru olmayacaktır. Onun Hegelciliğinde, mümkün dünyalara yer yoktur. Zira Hegel’in oluş ve yok oluşun

kaplamsal özellikleri tam olarak özellik olarak görmek doğru değildir.128 Bu da McTaggart’ın Hegelci-idealist kendinde şey (ding an sich) kavramını doğrular niteliktedir.

McTaggart, Hegel’in mantığına yazdığı şerhte kendinde şeyin belirli bir varoluşu gerektireceğini, buna karşılık doğasında başkasına nazaran varoluşunu gerektiren bir şey olmadığını söyler.129 McTaggart, Hegel’in “o hâlde refleksiyon da kendinde şeyin dışındaki Belirlenmiş Oluş ile taşınarak onun dışında meydana gelir.” sözünü aktarır.130 Töz, bu sebeple doğasından ayrı bir varlığa sahiptir. O hâlde eğer bir B serisi (ya da ayrıca değineceğimiz gibi Mellor’ın deyimiyle B-zamanı131) teorisyeni olay ve zaman üzerine bir kavramsallaştırmaya gidecekse yapması gereken şey, nesne ve olayın özelliklerinin bazılarının değişim dışında kalmasını sağlamaktır diyebiliriz. Buradan Shoemaker’ın

“McTaggartçı değişimler” derken ne kastettiğini anlayabiliriz.132

Olayların değişimi konusunda hiç kuşkusuz Aristoteles’ten bu yana pek çok çalışma mevcuttur. Peter Simons, Events başlıklı makalesinde tezimde daha sonra da konu edeceğim bir nesnenin zamansal kısımlarının bir nesnenin sadece uzamsal bağlamda değil ama aynı zamanda filozof Dawid Lewis’e göre değişim bağlamında savunulmasını açıklar.133 Lewis’in değişim argümanında bir nesne, ona ait bir töz olması vasfını korurken o nesnenin “durumları” başlangıç ve son özelliğini taşırlar.134 Lewis’e göre nesneler şimdide olduğuna göre onların önceki ve sonraki özellikleri artık yoktur, dolayısıyla bu tüm zamansal nesneleri Simons’ın ifadesiyle “olaylara” çevirir.135

Bunun konumuz açısından önemi nesneler açısından zamansal özelliklerin nasıl değiştiğine dair daimicilik (perdurantism) ve sürecilik (endurantism) kavramlarının

diyalektiği McTaggart’ın zaman felsefesinde kendini gösterir. McTaggart’a göre “olanın” (werden) ontolojik konumu, var olabildiği diğer mümkün dünyalar karşısındaki durumunu belirleyen alternatif önermelerde değil, sadece olduğu haliyle bu dünyanın varlığıyla belirlenebilir.

128 J.M.E. McTaggart, a.g.e., s.116.

129 J. M. E. McTaggart, A Commentary on Hegel’s Logic, s.132.

130 J.M.E. McTaggart, a.g.e., s.132.

131 D.H. Mellor, a.g.e., s.10.

132 Sydney Shoemaker, a.g.e., s.364.

133 Peter Simons, “Events”, edt. Michael J. Loux ve Dean W. Zimmerman, The Oxford Handbook of Metaphysics, ABD: Oxford University Press, 2005, s.364.

134 Peter Simons, a.g.e., s.364.

135 Peter Simons, a.g.e., s.364.

karşımıza nasıl çıktığını şimdilik kısaca görmektir. Carnap ve Quine’dan bu yana nesnelerin zamansal kısımlarının olduğuna dair görüşler giderek daimicilik ve sürecilik üzerinde durmaktadır.136