• Sonuç bulunamadı

Oaklander ve Smith: Fasit Daire

A. McTaggart’ın A serisi ve B serisi Ayrımı: A ve B serisi Paradoksal mıdır?

5. Oaklander ve Smith: Fasit Daire

Quentin Smith, 1986 yılında The Infinite Regress of Temporal Attributions başlıklı bir makale kaleme almıştır. Smith makalesinde, yukarıda kısaca özetlemiş olduğum McTaggart’ın fasit daire kavramının esasında zamansal özelliklere ait bir gerçeklik olmadığını, Smith’in deyimiyle “McTaggart’ın (ve onun eleştirmenlerinin) bu tür bir sonsuz geriye gidişi fasit daire olarak yorumladığını ileri sürer.143 McTaggart’ın kipli ifadelere yönelik gerileme paradoksu, Smith’e göre sonsuz gerilemedir ancak fasit daire

139 C.D. Broad, a.g.e., s.347.

140 C.D. Broad, a.g.e., s.347.

141 C.D. Broad, a.g.e., s.348.

142 C.D. Broad, a.g.e., s.348.

143 Quentin Smith, a.g.e., s.383.

oluşturmaz.144 Smith’in sözleriyle:

Bu makalenin amacı, 20. yy. zaman felsefelerinin bu dogmasına karşı çıkmak ve şimdilik, geçmişlik ve gelecekliklerin sonsuz gerilemeye yol açtığını ancak bu gerilemenin ne fasit olduğunu ne de kipsiz ifadeler tarafından oluşturulduğunu göstermektir.145

Smith makalesinde McTaggart’ın paradoksunun “gerçek olmadığını”, daha doğrusu McTaggart’ın argümanının içerdiği savunulan paradoksunun bir gerçeklik taşımadığını dört katmanlı bir önerme analiziyle savunur. Birinci katmanda kipsiz ifadeler, geleceklik, geçmişlik ve şimdilik yüklemleri eşzamanlı değil ardışık zamanlı var olmak zorundadırlar. Şimdiyi, geçmişten önce, geleceği de geçmişten sonra ve şimdiden önce düşünmem mümkün değildir. Ancak kipli ifadede olay Smith’in deyimiyle “şimdidedir”, geçmiş “olacaktır” ve gelecek “olmuştur”.146 Kipsiz ifadede ise olayların her biri daha önce de gördüğümüz gibi “gelecek bir zamanda olay vardır”, “geçmiş bir zamanda olay vardır” gibi sentaktik önermelerle dile getirilirler.

Smith buradan devam ederek bu tür bir kipsiz sentaksın ikinci seviye bir anlar silsilesini oluşturacağını savunur.147 Örneğin “olay şimdide vardır” dediğimde, kipsiz ifade anlamında bu olay aynı zamanda hem geçmiş hem de gelecekte de var olmuştur. O hâlde, Smith’e göre daha yüksek seviye bir şimdilik, geleceklik ve geçmişlik nosyonu vardır.148

Üçüncü katman, ikinci katmanın kendisini tekrarı sonucu oluşur. Bu anların her biri Smith’in deyimiyle “eşzamanlı olarak değil ancak farklı üçüncü seviye anlardır”149. Zira daha yüksek seviye anlar, mesela şimdide bir ana dair ikinci seviye an, üçüncü bir seviyeyi oluşturur.

Dördüncü katman ise bu üç katmanlı anların sonsuza kadar tekrar etmesiyle oluşur ve bu ad infinitum devam eder.150

144 Quentin Smith, a.g.e., s.383.

145 Quentin Smith, a.g.e., s.383.

146 Quentin Smith, a.g.e., s.384.

147 Quentin Smith, a.g.e., s.384.

148 Quentin Smith, a.g.e., s.384.

149 Quentin Smith, a.g.e., s.384.

150 Quentin Smith, a.g.e., s.384.

Smith daha sonra McTaggart’ın neden bu sonsuz gerilemenin fasit daire oluşturduğuna dair yargısını paylaşır.151 Ancak, Smith’e göre McTaggart’ın hatası ilk katmandaki terim kümesinin (geçmişlik, geleceklik ve şimdilik) ardışıklık içermediğini söylemesi ancak McTaggart’ın bu kümenin ardışık olduğunu iddia etmesi ve dolayısıyla ikinci (ve takip eden katmanlarda) katmanlarda bu ardışıklığın tekrar kullanılması gerektiğini düşünmesidir.152 Şöyle ifade edersek, ilk katmanda her bir olay geçmişte, şimdide ve gelecektedir, ikinci katmanda her bir olay şimdideyken şimdidedir, gelecek anda geçmiştedir ve geçmiş anda da gelecektedir (ardışıklığı düşündüğümüzde). Ancak her olay aynı zamanda şimdide, geçmişte ve gelecektedir.153 Üçüncü katmanda her bir olay daha yüksek seviye bir şimdi andadır; bu ikinci katmandaki tüm anlar (geçmişteki gelecek ve vice versa) için de geçerlidir.154 Ancak bu “daha yüksek” her bir an aynı anda geçmiş, gelecek ve şimdidedir.155

Şimdi, Smith burada McTaggart’ın bu paradokslarının çelişki ve önerme değil analiz edilen ve analiz eden arasındaki zamansal yüklemlerin geriye gidişi olduğu fikrindedir.156 Bu yüzden Smith’e göre bu geriye gidiş McTaggart’ın atfettiği “fasitlik” (viciousness) vasfından yoksundur.157 Kısacası, Smith’in göstermek istediği McTaggart’ın argümanının ilk başından itibaren sorunlu olduğu bir noktadır; şayet zamanın ardışıklığı A serisi ifade edilen bir şekilde ifade edilemiyor ve A serisi de bunu ifade ettiği zaman çelişkili oluyorsa McTaggart’ın burada çizdiği sonsuz gerileme analiz edilen kavramla analiz edenin problemine dayanmaktadır. Bu ne demektir? Biraz daha açalım.

Smith’in McTaggart eleştirisinde odaklandığı konu McTaggart’ın önermesinde dile getirdiği zamansal yüklemlerin gramatik özdeşliği ile ilgilidir. Smith, E olayının şimdide olduğuna yönelik birinci katman ve ad infinitum takip eden katmanların dayandığı temel önermenin gramatik özdeşliğinde problem olduğunu düşünür.158 “E şimdidedir”

151 Quentin Smith, a.g.e., s.384.

152 Quentin Smith, a.g.e., s.384.

153 Quentin Smith, a.g.e., s.385.

154 Quentin Smith, a.g.e., s.385.

155 Quentin Smith, a.g.e., s.385.

156 Quentin Smith, a.g.e., s.385.

157 Quentin Smith, a.g.e., s.385.

158 Quentin Smith, a.g.e., s.388.

dediğimiz zaman, E’nin şimdide olduğuna dair yargının kendisinin sonsuza kadar olduğunu savunur Smith.159 Özetle söylemek gerekirse E’nin şimdide olduğuna dair tüm katmanlardaki argümanlar, E’nin şimdide olduğu bilgisini taşımaktan yoksundurlar.160 Örneğin;

1. E olayı şimdidedir (E is present). (Birinci katman)

2. E olayı şimdide olan bir olaydır ve bu olay ikinci katman bir olaydır (İkinci katman)

ve bu ad infinitum devam eder.

Smith ise E olayının şimdide olduğu argümanının, ikinci katmana gidecek bilgiyi taşımadığını çünkü E şimdidedir dediğimiz anda onun şu anda burada olduğunu geçmişte ya da gelecekte şimdide olduğunu söyleyebileceğimiz anlamının çıkmadığını iddia etmektedir.161

Ancak Smith bu iddiasını Prior ve Llloyd gibi kipçi görüşü savunanlardan farklı bir bağlamda ele alır.162 Bu da onu eleştirisinin ikinci bölümüne götürür. Smith’in ifadesiyle:

“Kipli cümlelerin zamansal özelliklere atıf yapmadığı ve a fortiori sonsuz gerileme özelliklerini göstermedikleri görülecektir. Sonsuz gerileme, zamansal özelliklerin elimine edilmesiyle ortadan kaldırılır.”163

Yine Smith’in ifadesiyle devam edersek; “söz konusu teori, “şimdi”, “geçmiş” ve

“gelecek” ifadeleri sadece gramatik yüklemlerdir ve onların bir cümledeki rolü cümlelerin zamansal yüklemlerde onların bulunmadığı cümlelere çevrilmesiyle ortaya çıkar164. Buna göre, “Yaprağın düşüşü geçmiştedir” demek “Yaprak düşüyordu” şeklinde tercüme edilmek suretiyle geçmişlik özelliğine yönelik açık referans ortadan

159 Quentin Smith, a.g.e., s.388.

160 Quentin Smith, a.g.e., s.388.

161 Quentin Smith, a.g.e., s.387.

162 Quentin Smith, a.g.e., s.390.

163 Quentin Smith, a.g.e., s.390.

164 Quentin Smith, a.g.e., s.391.

kaldırılır.”165

Smith’in bu argümanını doğru yorumlarsak; “Yaprağın düşüşü geçmiştedir” dediğimiz zaman, geçmişlik özelliğine (ve dolayısıyla bu ifadenin yaratabileceği ardışıklık ve eşzamanlılık gibi diğer problemlere) atıf yapıyorumdur. Ancak “Yaprak düşüyordu”

dediğim zaman geçmişlik özelliğini ortadan kaldırırım. Smith’e göre bu gibi ifadelerde cümlesel bir operatör olarak “düşüyordu” (the leaf was falling) herhangi bir geçmişlik, geleceklik ya da geleceklik özelliği göstermez. Smith, kip operatörünün zamansal özellikten münezzeh olduğunu ileri sürmektedir. Smith bunlara A-zarfları ifadesi adını verir.166 Smith’in burada semantik anlamda gönderge (referent) kavramını zaman zarfları için nasıl kullandığına dair bir açıklama yapmak için yeteri kadar yerim yok; ancak bu Smith’in fikirlerini özetlemek için yeterlidir.

L. Nathan Oaklander, Smith’in bu eleştirisine 1987 yılında kaleme aldığı McTaggart’s Paradox and the Infinite Regress of Temporal Attributions: A Reply to Smith başlıklı bir makaleyle cevap vermiştir. Oaklander, makalesinde Smith’in McTaggart’ın paradoksunu gidermesi için ardışıklığa başvurmasının anlamsız olduğunu, dolayısıyla da McTaggart’ın paradoksunda daha ilk başta hiçbir problem olmadığına dair Smith’in fikrinin yersiz olduğunu açıklar.167 Oaklander, McTaggart’ın ardışıklığın problemin başlangıç noktası olduğunun zaten farkında olduğu fikrindedir.168 Hep tekrarlanan örneği hatırlarsak, bir elmanın önce yeşil sonra kırmızı olmasıyla onun kırmızı olmasından önce yeşil olması arasında belirlenen yönde bir değişim vardır. Ve sorun da burada ortaya çıkar. Elmaya, gramatik olarak hangi sıfatı uygun bulursak bulalım elmanın değiştiği yargısını ortadan kaldırmamız mümkün değildir. Şimdi Oaklander, buradan yola çıkarak McTaggart’a göre zamansal ilişkilerin hareket eden şimdide olduğunu söyler.169 Kısacası, Oaklander şunu söylemektedir; Smith, ardışıklığa başvurmanın zamansal özelliklerin ya fasit daire oluşturduğunu ya da sonsuz geriye gidişle sonuçlanmasını açıklamakta

165 Quentin Smith, a.g.e., s.391.

166 Quentin Smith, a.g.e., s.391.

167 L. Nathan Oaklander, “McTaggart’s Paradox and the Infinite Regress of Temporal Attributions: A Reply to Smith”, The Southern Journal of Philosophy, Cilt XXV, No.3, 1987, s.426.

168 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.426.

169 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.426.

başarısızdır.170 Oaklander’ın ifadesiyle, “zaman ve değişimin fasit daireye düşmeksizin nasıl mümkün olduğunu açıklamak için ardışıklığa başvurulamaz.171 Buna ben de katılıyorum.

Bunu açıklamak gerekir. Smith’in zamansal özelliklerinin, cümlesel operatörlerle (sentential operators) ifade edilmesini doğru yorumlarsak; bir önermenin, kip operatörü içerdiği durumda o kipin zamanın kendisini değil ancak zamanla “ilgili” ikinci bir işlemi anlattığı fikrini doğru bulmuyorum. Birincisi McTaggart, Oaklander’ın işaret ettiği gibi bunu zaten düşünmüştür.172 İkincisi de önermeler mantığının farklı ifade ediliş biçimlerinin fenomenolojik açıdan aynı sonucu vermesi, iki farklı ifadenin aynı anlama geldiğini göstermez. 2 sayısını sonuç veren iki farklı ifade ediliş biçimlerinden birinin √4 olması, √4’ün bir fonksiyon olduğu gerçeğini değiştirmez. 2 de √4 de teknik anlamda sayıdır; ancak bunlardan sadece biri fonksiyondur. Bu hâlde kipin fonksiyon niteliği üzerinde düşünmek gerekir. “√4 kadar kalem var” diyebilirim; ancak √x = 2 denklemini ispat etmeksizin bunu göstermemin imkânı yoktur. Daha doğrusu, √4 sayısının 2 sayısı ile ortak kaplamsal özellikleri gösteren bir ifade formuna sahip olmalıyım ki ikisinin de eşit olduğunu gösterebileyim.

Ancak Smith’in argümanı, bu fonksiyonu tanımlayabilecek nitelikteki açık bir ispatı içermez ve dolayısıyla ikna edici olduğunu söylemek çok zordur. Hatta daha önce belirttiğimiz gibi McTaggart’ın bu paradoksun varlığına kani olmasının sebebi zaten kipli ifadelerin bu şekilde tahvil edilmesinin imkânsız olmasından kaynaklanır diyebiliriz.

Kısacası, Smith, McTaggart’ın zaten sorunlu bulduğu bir alanın sadece ve basitçe sorunsuz olduğu fikrinden yola çıkarak paradoksun geçerli olmadığını ispat etmeye çalışmıştır. Bu yüzden Smith’in kendi kendini kanıtlayan önerme safsatasına düştüğünü düşünüyorum. Üstelik bu kendi kendini kanıtlayan önerme -Smith bunu amaçlamış olmasa da- McTaggart’ın önermesinin ontolojik değil fenomenolojik bir analizinin sonucu olduğunu söylemek mümkündür. Smith sanki, McTaggart’ın bu paradoksu ileri sürmesindeki amacın arkasında ontolojik bir endişenin yattığını düşünmüyor gibidir.

170 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.426.

171 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.426.

172 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.426.

Smith’in stratejisi, McTaggart’ın zamanın geçişi hakkındaki ontolojik endişenin ilk başta var olmadığını içerir ve fikrimce bu doğru değildir.173 McTaggart’ın A serisine dair açıklamasının fenomenolojik yapısı daima ikinci plandadır.174

Oaklander iddiasını biraz daha ileri götürerek, yukarıda bahsini etmiş olduğumuz Smith’in zamansal özelliklere dair açıklamasının kendi başına McTaggart’ın savunduğu zamanın doğasına içkin hareket eden şimdi ya da zaman geçişinin içinde bulunduğu fasit daire veya sonsuz gerilemeye düştüğünü iddia eder175. Oaklander’a göre McTaggart,

“E’nin şimdide, gelecekte ve geçmişte olmasını” birbiriyle uyumsuz özelliklere göre düşünmüştür176. Dolayısıyla mesela ilk baştan kipli ifadelerin hangi özellik ve ilişkiselliği içerirse içersin uyumsuzlukların giderilmesinin çok zor olduğudur. Bu da Oaklander’ın bu makalede savunduğu tez düşünüldüğünde anlamlıdır. Eğer Smith, bu problemin lafzi bir çözümün parçası olarak farklı terimlerle ifade edilerek çözülebileceğini iddia etmiş olsaydı belki Oaklander’ın cevabını haksız bulabilirdik.

Oaklander’ın ifadesiyle:

Mühim olan mesele bunun metafiziksel bir probleme lafzi bir çözüm olup olmadığına dairdir. Ben, Smith’in zamansal yüklemler üzerine analizi ele alındığında cevabın, orijinal çelişkiden uzaklaşılamadığı ancak farklı terimlerle ifade edildiğini savunuyorum.177

Oaklander netice itibarıyla ardışıklığın kipli özdeşlikler açısından düşünüldüğünde çelişkiden kaçmak için yeterli olmadığını, bir şeyin geçmiş, gelecek ve şimdide olmasının kipli ifadenin özdeşliğinde tekrar yüzeye çıktığını savunmaktadır.178 Kısaca söylemek gerekirse, Oaklander’a göre McTaggart’ın problemi birinci seviye bir özdeşlikten ikinci bir seviye özdeşliğe taşınmış olur.179 Bu fikre de katılıyorum. Zira, yukarıda Smith’in doğru olarak analiz ettiği ilk katmandaki kip özdeşliği (E şimdidedir ve geçmiştedir gibi)

173 Bu da Edward Freeman’ın benzer bir eleştiriyi Smith’e olmasa da Mellor’a getirdiği makalesini akla getirmektedir. Bkz. Edward Freeman, On McTaggart’s Theory of Time, a.g.e., s.389.

174 Edward Freeman, a.g.e., s.389.

175 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.428.

176 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.429.

177 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.429.

178 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.430.

179 L. Nathan Oaklander, a.g.e., s.430.

sadece ikinci bir seviye kip özdeşliği problemi olarak ele alınabilir. Oaklander’ın işaret ettiği gibi eğer bunu sadece birinci derece mantığa dair bir problem olarak görülecekse bu da kesin bir şekilde çözülebilmiş değildir. Zira McTaggart’ın A serisi çelişkisine dair henüz kesin bir formel açıklama getirilmiş değildir.

Son olarak bu noktada biraz kulağa iddialı gelse de Freeman’ın “tüm sonsuz geriye gidişlerin epistemolojik olarak fasit daireler olduğuna”180 dair önermesinin mantıklı olduğunu düşünüyorum. McTaggart şüphesiz ontolojik bir argüman ileri sürmüştü.

Ancak bu yine de bu argümandaki fasit dairenin epistemolojik anlamda da “fasit”

olmadığı anlamına gelmeyecektir. Freeman’in bu konudaki fikrinin önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü epistemoloji her zaman ontolojik ve metafizik bir tartışmayı öncelemek zorunda olmasa da epistemolojik olarak “kesinliği” (warrant) ispat edilemeyen bir öncülün kendi kendini kanıtladığını gösterdiğimiz takdirde buradan o öncülden çıkarılabilecek ontolojik ve metafizik sonucu anlamlandırabiliriz. Bu sebeple ciddiye alınması gerekir.

Belirttiğim sebeplerle Oaklander’ın bu konuda vardığı sonuca katılmak mümkündür. Zira B serisinin indirgenebilir olduğunu savunan görüşler -ki bunlardan biri de benim savunduğum Ezeliciliktir- A serisinin yetersiz bir tanımlama olduğunu, sadece zamansal ontolojinin bir problemi olarak değil aynı zamanda bu konudaki mantıksal tartışmada A serisinin fasit daire oluşturmadığını ispatın imkânsız olduğunu göstererek öncüllerini oluşturabilirler. Elbette bu bir zorunluluk değildir (başka bir öncül veya önerme kurarak da A serisini eleştirmek mümkündür) ancak Oaklander’ın fasit daire konusundaki bu çıkarımının tartışmada B serisi savunucuları lehine önemli bir çıkarım verdiğini düşünüyorum.

Bu alt bölümde Oaklander ve Smith arasındaki tartışmayla McTaggart’ın A ve B serisi üzerine getirilen eleştirilerin bir kısmını ve buna verilen cevapların bir kısmını göstermiş olduk. Şimdi bu konudaki en önemli ve “ateşli” tartışmalardan biri olan Russell’ın argümanlarına gelelim.

180 Edward Freeman, a.g.e., s.401.