• Sonuç bulunamadı

3. İKİLİ İLİŞKİLERDE KRİZLER VE YUMUŞAMALAR (2008-2018)

3.4. Mavi Marmara Olayları

Türkiye-İsrail ilişkilerinin 2008 yılından başlayarak düşüş halindeki seyrine, 2010 yılının Mayıs ayında yaşanan başka bir trajedi damga vurmuştur. Dökme Kurşun Operasyonu ile birlikte Gazze’ye denizden ve karadan uygulanan ambargoyu delmek amacıyla Türkiye ve Almanya merkezli İHH adlı sivil toplum kuruluşu bir organizasyon tesis edilmiştir. Gazze’ye götürülen yardımda İHH İnsani Yardım Vakfı, Free Gaza Movement, The International

274

“Lieberman, Türkiye ile ilişkileri kasıtlı olarak germek istiyor”, Hürriyet, 13.01.2010, http://www.hurriyet.com.tr/gundem/lieberman-turkiye-ile-iliskileri-kasitli-olarak-germek-istiyor-13452024, (Erişim Tarihi: 11.08.2018).

275

“No: 7, İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısının Tel Aviv Büyükelçimiz İle Yaptığı Görüşmede Takındığı Tavır Hk.”, 12 Ocak 2010, http://www.mfa.gov.tr/no_-7_-12-ocak-2010_-israil-disisleri-bakan-yardimcisinin-tel-aviv- buyukelcimiz-ile-yaptigi-gorusmede-takindigi-tavir-hk_.tr.mfa, (Erişim Tarihi: 11.08.2018).

276

“Kriz Nasıl Çözüldü”, Hürriyet, 13.01.2010, http://www.hurriyet.com.tr/dunya/kriz-nasil-cozuldu-13458276, (Erişim Tarihi: 11.08.2018).

277

“No: 8, İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un Büyükelçi Oğuz Çelikkol’a Muhatap Mektubu Hk.”, 13 Ocak 2010,http://www.mfa.gov.tr/no_-8_-13-ocak-2010.tr.mfa, (Erişim Tarihi: 11.08.2018).

278

Bahar Bakır, “Türkiye-İsrail İlişkilerinde Son Nokta: Alçak Koltuk Krizi”, 21.Yüzyıl Dergisi, Cilt: 1 Sayı:14, 2010, s.1-12.

64 Comitee To Lift The Siege In Gaza, Ship To Gaza Greece, Ship To Gaza Sweeden, European Campaign To End The Siege Gaza olmak üzere toplamda 6 adet ortak filo oluşturulmuş, söz konusu filoda Mavi Marmara, Defne, Gazze I, Eleftheri Mesogios, Sfendoni, Challenger I, Challenger II, Rachel Corrie olmak üzere toplamda 8 adet gemi bulundurulmuştur. Gemilerden 6 adedi ise yardım filosunun içinde yer almıştır.279 Söz konusu gemilerden Komor Adaları bandralı Mavi Marmara’da 577, Defne’de (Türk) 20, Gazze I (Türk) 18, Eleftheri Mesogios’da (Yunan) 30, Sfendoni’de (Togo) 43, Challenger I’de (ABD) ise 20 yolcu yer almıştır.280

1050 yolcu kapasiteli ve yaklaşık 83 metre uzunluğundaki Mavi Marmara gemisinin yapımına 1989 yılında başlanmış ve 1994 yılında Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ) bünyesine alınmış,281 uzun müddet Avşa Seferleri için kullanılan gemi, 2005 yılında İstanbul Deniz Otobüsleri Anonim Şirketi’ne (İDO) devredilmiş282 ve daha sonra İHH tarafından İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nden satın alınmıştır. Gazze filosunda Mavi Marmara gemisinin öncelikli amacı; “Rotamız Filistin, Yükümüz İnsani Yardım” sloganı adı altında hem abluka altındaki Filistin’e gerekli yardımları ulaştırmak hem de Gazze’ye yönelik ablukayı delerek dünyanın dikkatini o bölgeye çekmektir. Bu bağlamda öncelikle uygulanan ablukanın da niteliği önem arz etmektedir.

Öncelikle abluka kavramı uluslararası hukuk uyarınca, bir devletin tarafsız devletlerle olan bağlantısının kesilmesi vesilesiyle düşman devletin sahil ve limanlarının kuşatılmasını, hangi millete ait olup olmadığına bakılmaksızın, söz konusu devlete yönelik tüm gemi ve uçakların abluka hattına giriş ve çıkışının kontrol altına alınması olarak tanımlanabilir. 283 Bu bağlamda abluka (blocakde) kavramı uluslararası hukuk uyarınca herhangi bir yazılı kaynağa tabi tutulmamış, örfi hukuk üzerinde kendisine uygulama alanı bulmuştur. 1994 yılında Denizdeki Silahlı Çatışmalara Uygulanabilir Uluslararası Hukuka İlişkin San Remo El Kitabı (The San Remo Manual on International Laws Applicable to Armed Conflict at Sea) ablukayı uygulanma metodlarını içeren en güncel kaynaktır.284

279

“Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım Filosu Özet Raporu”, https://www.ihh.org.tr/arsiv/uploads/2010/insaniyardim-filosu-ozet-raporu_tr.pdf, (Erişim Tarihi: 14.08.2018)

280 Mustafa Üren, “Ak Parti Dönemi…..”, a.g.m., s.16. 281

İlker Aytürk, “Türkiye-İsrail İlişkileri”, Faruk Sönmezoğlu (Ed.) ve diğerleri, XXI Yüzyılda Türk Dış Politikasının Analizi, İstanbul: Der Yayınları, 2012, s.630.

282

“İHH, Mavi Marmara’yı 1.8 milyona alıp Komor bayrağı çekti, sigortası anında bitti”, Hürriyet, 02.06.2010, http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/ihh-mavi-marmara-yi-1-8-milyona-alip-komor-bayragi-cekti-sigortasi- aninda-bitti-14907734, (Erişim Tarihi: 14.08.2016).

283

Ahmet Hamdi Topal, 22.06.2015, http://www.turkiyehukuk.org/uluslararasi-hukukta-abluka-kavrami-ve- ablukanin-tabi-oldugu-hukuki-rejim/, (Erişim Tarihi: 14.08.2018).

284

65 İHH tarafından yayınlanan özet rapora bakıldığında; uluslararası hukuka herhangi bir aykırılık teşkil etmeyen ve yiyecek, tekstil ürünleri, tıbbi cihazlar, inşaat malzemeleri, ve teknik malzemeler285 taşıyan gemilerin 28 Mayıs 2010 saat 16.00’da uluslararası sularda buluşacağı (raporda buluşma noktasının takriben Güney Kıbrıs Rum Yönetmi’nin güney kesiminde olduğu gözükmektedir), 30 Mayıs 2010 tarihinde saat 15.54’te ise Gazze’ye doğru yolu çıkacakları, 31 Mayıs günü saat sabah 10.00 sularında ise gemilerin Gazze limanından yaklaşık 75 mil mesafeye geldiklerinde rotalarını Gazze yönüne doğru çevirecekleri planlanmıştır.286

Bu plan uyarınca gemiler Gazze’ye yola çıkmış, 30 Mayıs 2010 akşamı 22.30 sularında İsrail’in savaş gemilerinin Mavi Marmara gemisinin radarına girdiği görülmüş ve İsrail’in Mavi Marmara’ya yönelik tehdit ve taciz mesajları ilettiği özet raporda belirtilmiştir. Akabinde geminin uluslararası medyaya yayın yaptığı iletişim bağlantısının İsrail tarafından kesilerek, saat 03.00’e kadar İsrail gemilerinin Mavi Marmara gemisini yakın takibini sürdürdüğü ifade edilmiştir. Nitekim bu saatten sonra yaklaşık 30 adet İsrailli hücumbotunun Mavi Marmara’nın etrafını sardığı, söz konusu botların 4 adet savaş gemisi ile desteklendiği, bu esnada denizaltıların bulunduğu havadan ise helikopterlerin yakın takibe başladığı belirtilmiştir.287 Saat 04.30 sularında İsrail tarafından “Gök Rüzgarları Operasyonu 7” düzenlenmiş ve Mavi Marmara’ya çıkan “Şayatet 13” adlı elit komando birliklerinin saldırıları sonucunda toplamda 9 Türk vatandaşı (Furkan Doğan “Türk kökenli ABD vatandaşı, Cengiz Akyüz, Ali Haydar Bengi, İbrahim Bilgen, Cevdet Kılıçlar, Cengiz Songür, Necdet Yıldırım, Çetin Topçuoğlu ve Fahri Yaldız) öldürülmüş ve Mavi Marmara gemisi İsrail’in Aşdod limanına götürülmüştür. 288

Saldırının gerçekleşmesi akabinde Türkiye, BM Güvenlik Konseyini, İİT’yi ve NATO’yu olağanüstü toplantıya çağırmış ve saldırının kınanmasını sağlamıştır. Akabinde ise Tel-Aviv Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’u, Alçak Koltuk Krizi’nden sonra Ankara’ya tekrar geri çağırmış ve diplomatik ilişkiler ikinci katiplik düzeyine düşürülmüştür.289 İsrail ile olan askeri tatbikat anlaşmaları ise iptal edilmiş ve satın alınması planlanan Spike güdümlü tanksavar füzeleri, Barak-8 uçaksavar füze sistemleri ve ağır piyade muharebe araçları ve elektronik savaş

285

Yardım filosunun taşıdığı malzemelerin ayrıntılı listesi için bkz: https://www.ihh.org.tr/arsiv/uploads/2010/insaniyardim-filosu-ozet-raporu_tr.pdf. (Erişim Tarihi: 14.08.2018).

286

Rotamız Filistin Yükümüz…”, a.g.m., s.22.

287

A.g.m., s.23.

288

Yusuf Ziya Bölükbaşı, “Türkiye-İsrail İlişkileri”, Murat Ercan (Ed.), Değişen Dünyada Türk Dış Politikası, Ankara: Nobel Yayınları, Cilt:1, 2011, s.231.

66 sistemleri askıya alınmıştır.290 Ahmet Davutoğlu, İİT’de yaptığı konuşmada yaşananları “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” olarak tanımlamış ve ilişkileri “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyerek krizin boyutundan bahsetmiştir.291 Davutoğlu, ayrıca BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada İsrail’in uluslararası karasularında korsanlık yaptığını ve 4 maddenin yerine getirilmeden ilişkilerde normalleşmenin gerçekleşmeyeceğini ifade etmiş olup, maddeler şu şekildedir:

1) İsrail, Mavi Marmara saldırısı için özür dilemelidir.

2) Mavi Marmara saldırısında öldürülenlerin ailelerine uygun bulunacak bir tazminat ödenmelidir.

3) İsrail olayı araştıracak uluslararası bir komisyonun yetkilerini kabul etmelidir. 4) Gazze şeridine uygulanan abluka kaldırılmalıdır.292

Başbakan Erdoğan ise yaptığı açıklamalarda, İsrail ile söz konusu şartları yerine getirmeden herhangi bir ilişki kurulmasının mümkün olmayacağını ifade etmiş, hükümet kanadından yapılan açıklamalarda Türkiye’nin, İsrail gibi davranmaktan kaçınacağı ve uluslararası hukuka uygun hareket edeceği belirtilmiştir. Bu diplomasiye müteakiben Türkiye, krizi iki devlet arasında bir sorun gibi göstermekten kaçınmış ve sorunu uluslararası bir boyuta taşımayı başarabilmiştir.293 İsrail ise yapılan saldırının meşru olduğunu savunmuş, İsrail’in BM Büyükelçi Yardımcısı Daniel Carmon; gemide bulunan sivillere suçlamalarda bulunmuş ve İsrailli askerlere taş, bıçak ve sopalarla saldıran kişilerin bir barış eylemcisi olmadığını ifade etmiştir.294

Söz konusu olay hakkındaki ilginç konulardan birisi ise, cumhuriyet tarihinde ilk defa Türk vatandaşların yabancı uyruklu ordu mensuplarınca öldürülmesi olmuştur. Söz konusu katliama imza atan ise Türkiye-İsrail ilişkilerine 1990’lı yıllardan beri kilit rol oynayan askeri kanat olmuş ve emir Türkiye’ye hiçte yabancı olmayan Savunma Bakanı Ehud Barak’tan gelmiştir.295 Zira, Ehud Barak 1958’te David Ben-Gurion’un gizlice gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinden 41 yıl sonra Türkiye’yi ziyaret eden ikinci başbakan olmuş, ayrıca 17 Ağustos 1999 depreminde Ecevit ile birlikte Adapazarı’nda Türk-İsrail köyünü açmıştır.296 Yine başka

290 Ümit Özdağ, “Ankara ile…”, a.g.m., s.29.

291 Yusuf Ziya Bölükbaşı, “Türkiye İsrail…” a.g.e. s.231. 292

“Davutoğlu BM Güvenlik Konseyi'nde konuştu”, CNN Türk, 31.05.2010, https://www.cnnturk.com/2010/dunya/05/31/davutoglu.bm.guvenlik.konseyinde.konustu/578400.0/index.html, (Erişim Tarihi: 02.10.2018).

293

Yusuf Ziya Bölükbaşı, “Türkiye-İsrail..”, a.g.e., s.232.

294

A.g.m., s.232.

295

İlker Aytürk, “Türkiye-İsrail….”, a.g.e., s.632.

296

67 bir tarihi olay ise, ilk defa bir sivil toplum kuruluşunun TDP’de krizinde başrol oynamasıdır. Bu minvalde İHH, dış politikada etkili bir aktör olarak ortaya çıkmıştır.297

Türkiye yaptırım olarak, Mavi Marmara’dan sonra İsrail’e hava sahasını kapatmış, o günlerde Polonya’nın Auschwitz kentinde anma törenine gidecek olan İsrailli uçakların Türkiye’den geçişine izin vermemiştir. Yine başka bir örnek ise, 2001 yılından beri ABD- Türkiye-İsrail arasında gerçekleştirilen “Güvenilir Deniz Kızı” tatbikatından, Türkiye’nin çekilmesidir.298

2011’de Toronto’da düzenlenen G20 zirvesinde Erdoğan ile görüşen Obama, ABD’nin Türkiye ve İsrail arasındaki dostluğa verdiği değerden ve iki ülke arasında iletişim kanallarının tekrar kurulmasının öneminden bahsetmiştir. 299 Bu doğrultuda AB müzakerelerini görüşmek amacıyla Brüksel’e giden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 2008 yılında Dökme Kurşun operasyonunda Türkiye’yi ziyaret eden dönemin Sanayi, Ticaret ve Çalışma Bakanı Benjamin Ben-Elizer ile gizli bir görüşme gerçekleştirmiştir.300 Söz konusu ziyaret muhafazakar sağ partiye mensup olan İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liebermann tarafından oldukça olumsuz karşılanmış ve İsrail’e karşı yapılan hakaret olarak tanımlanmış olsa da, Yusuf Ziya Bölükbaşı’na göre Liebermann söz konusu krizde sürecin dışında tutulmak istenmiş,301 Davutoğlu-Ben-Elizer görüşmesinin ertesi gün basına sızdırılması ise görüşmenin başarısız kalmasına neden olmuştur.302

Ben-Elizer-Davutoğlu görüşmesinde Davutoğlu; Türkiye’nin yukarıda belirtilen 4 maddenin dışında Aşdod limanında rehin bulunan gemilerin de Türkiye’ye iadesi talebinde bulunduğu için 31 Mayıs’ta rehin alınan gemiler “Defne-Y”, “Gazze I” ve “Mavi Marmara” yaklaşık 2,5 ay sonra İskenderun Limanı’na gelmiştir.303 İsrail’in gemileri iade etmesinde, ABD’nin Orta Doğu’da Türkiye’yi kaybetmemek adına, İsrail’e karşı yaptığı baskıyı anlamak önemlidir. Zira, gemilerin çekilmesinde Obama yönetiminin baskısı etkili olmuş ve Ben- Elizer-Davutoğlu görüşmesinde, Davutoğlu’nun talep ettiği Mavi Marmara baskının

297

A.g.e., s.38.

298 Yusuf Ziya Bölükbaşı, “Türkiye İsrail..”, a.g.m., s.234. 299

“Erdoğan Obama ile görüştü”, Sabah, 27.06.2007,

https://www.sabah.com.tr/gundem/2010/06/27/erdogan_obama_ile_gorustu, (Erişim Tarihi: 03.10.2018).

300

A.g.e., s.234.

301 A.g.e., s.234. 302

Mustafa Üren, “Ak Parti Dönemi…..”, a.g.m., s.16.

303

68 araştırılması için uluslararası bağımsız bir komisyon kurulması talebinin İsrail tarafından kabul edilmesinde de yine ABD’nin İsrail üzerindeki baskısının etkili olduğu bilinmektedir.304

Mavi Marmara bunalımı sonrasında Türkiye, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail aleyhine karşı hukuk sürecini başlatmıştır. Mavi Marmara’nın araştırılmasına yönelik ise uluslararası alanda 3 adet rapor ortaya konulmuştur. Birinci rapor olan Turkel Raporu, İsrailli emekli yargıç Jacob Turkel’in başkanlığında oluşturulan “Bağımsız Kamu Komisyonu” uyarınca oluşturulan rapor olup, söz konusu komisyon, İsrail’in gerçekleştirdiği saldırının uluslararası hukuka herhangi bir karşıtlığının bulunmadığını ve ablukanın haklı nedenlerinin olduğu ifade etmektedir.305 Ayrıca Turkel raporunda, gerçekleştirilen abluka ile Hamas’a gelecek yardımların önünün kesilmeye çalışıldığı ve bu şekilde Hamas’ı zayıflatmanın planlandığı, denizden gelecek her yardımın Hamas’ın siyasi varlığını perçinleyeceği bu sebeple ablukanın devam ettirilmesi gerekliliğinden bahsedilmektedir.306

Mavi Marmara’nın araştırılması sürecinde, BM İnsan Hakları Konseyi’nin 2 Haziran 2010 tarihli ve A/HRC/RES/14/1 sayılı kararı ile BM İnsan Hakları Konseyi Uluslararası Vaka İnceleme Heyeti oluşturulmuştur.307 Söz konusu heyetin incelemeleri sonucunda İsrailli askerlerin filodaki yolculara gerçekleştirdiği saldırı “orantısız” bulunmuş ve saldırının Gazze’nin sivil halkını kolektif olarak cezalandırma niyeti taşıdığı güdüsüyle gerçekleştirildiği ifade edilmiştir. Ayrıca, söz konusu rapor Turkel Raporu’nun da gerçek dışı olduğunu ifade etmiştir.308 Bu rapor İsrail ve ABD’nin red oyu ve AB ülkelerinin çekimser oyu haricinde BM Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir.309

Mavi Marmara olayını uluslararası hukuk açısından incelemek amacıyla hazırlanan bir diğer rapor ise Ağustos/2010’da BM Genel Sekreteri Ban-Ki Moon’un gözetiminde kurulan soruşturma paneli olan Palmer Komisyonu’nda hazırlanan rapordur. Komisyonun, BM İnsan Hakları Araştırma Komisyonu Heyeti’nin 11. Maddesi uyarınca hukuksal değil, siyasal bir

304 Gencer Özcan, “Mavi Marmara Bunalımında Sonun Başlangıcına Doğru”, Orta Doğu Analiz, Cilt:2 Sayı: 21,

2010, s.36.

305

Baskın Oran, “Mavi Marmara Olayında Raporlar ve Türkiye’nin Tutumu”, Baskın Oran (Ed.), Türk Dış Politikası….”, a.g.e., s.445.

306

Ahmet Hamdi Topal, “Uluslararası Ceza Mahkemesinin Mavi Marmara Kararı ve Kararın Uluslararası Hukuk Açısından Değerlendirilmesi”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt:21 Sayı: 2, 2015, s.499.

307 Bulut Gürpınar, “Dış Politika ve Kamuoyu: Mavi…”, a.g.m., s.245. 308

Baskın Oran, “Mavi Marmara Olayında Raporlar ve Türkiye’nin Tutumu”, Baskın Oran (Ed.), Türk Dış Politikası….”, a.g.e., s.445.

69 girişim olduğu ifade edilmiş, 310 bu paralelde rapor taraflar arasındaki ilişkileri normalleştirmeyi yalnızca temennilere bağlamıştır. Sorununun çözümü açısından siyasi ve objektif olmayan bir raporun kabul edilebilmesi ise güçtür. 4 kişilik bir ekipten oluşan komisyonun başkanlığına; Yeni Zelanda eski Başbakanı Sir Geoffrey Palmer, başkan yardımcılığına Kolombiya eski başkanı Alvaro Uribe getirilmiş, İsrail tarafını İsrail Savunma Bakanlığı Hukuk Eski Danışmanı Joseph Ciechanover ve Türkiye tarafını ise eski büyükelçi Özdem Sanberk temsil etmiştir.311

3 Aralık 2010’da İsrail’in Hayfa kentindeki Karmel Dağı’nda çıkan orman yangınına, Türkiye yangın söndürme uçakları göndererek İsrail’e yardım eli uzatmış ve akabinde Netanyahu ile alçak koltuk krizi mimarı Ayalon yardımlardan ötürü teşekkür etmişlerdir.312 Söz konusu orman yangının oluşturduğu olumlu hava neticesinde, iki devlet arasındaki ilişkilerde yumuşama ihtimalleri tekrar canlanmış ve Türkiye ile İsrail arasında, Türkiye’nin talep ettiği özür ve tazminat taleplerini gerçekleştirmeye yönelik gizli görüşmeler başlamıştır.313 Palmer Komisyonu çalışmalarını Temmuz/2011’de tamamlamış fakat Türkiye ve İsrail çeşitli nedenler öne sürerek raporun kamuoyuna açıklanmasını üç defa ertelemişlerdir. Son olarak İsrail’in Ağustos/2011’de 6 aylık bir süre talep etmesini, Türkiye reddetmiş, rapor açıklanamadan önce 1 Eylül 2011’de The New York Times tarafından basına sızdırılmıştır. Sızdırılan raporda, İsrail’in Türkiye’nin istediği Gazze’deki ablukanın kaldırılması, Türkiye’den özür dilenmesi ve şehit olanların ailelerine tazminat taleplerinden yalnızca “tazminat” konusunun haklı bulması üzerine iki ülke arasında devam eden görüşmeler beyhude hale gelmiştir.314

105 sayfalık Palmer Raporu uyarınca, abluka altında kalan bölgenin dışında ve uluslararası sularda, herhangi bir uyarı yapılmaksızın İsrail askeri güçleri tarafından Mavi Marmara’ya yapılan askeri müdahale orantısız ve mantık dışı bulunmuştur. Askerler tarafından sivillerin öldürülmesi ise kabul edilemez olarak değerlendirilmiştir. Rapor ek olarak yolcuların basında kötü muameleye maruz kaldığı, kişisel eşyalara hukuk dışı el konulması ile konsolosluk yardımı almalarına mâni olunması 315 gibi durumlardan

310 Baskın Oran, “Mavi Marmara Olayında Raporlar ve Türkiye’nin Tutumu”, Baskın Oran (Ed.), Türk Dış

Politikası….”, a.g.e., s.445.

311 Mustafa Üren, “Ak Parti Dönemi…..”, a.g.m., s.17. 312

A.g.m., s.17.

313

Baskın Oran, “Mavi Marmara Olayında Raporlar ve Türkiye’nin Tutumu”, Baskın Oran (Ed.), Türk Dış Politikası….”, a.g.e., s.444.

314

Mehmet Şahin, Türkiye-İsrail İlişkileri: Zoraki İttifak Çöktü”, Orta Doğu Analiz, Cilt: 2 Ssyı: 33, 2011, s.25

315

“Palmer Raporu Sonrası Türkiye İsrail İlişkileri”, 12.10.2011, http://www.gpotcenter.org/dosyalar/gpt2_israilturkiye_ist_12oct2011.pdf, (Erişim Tarihi: 27.08.2018).

70 bahsetmektedir. Ayrıca raporda; Gazze’ye denizden uygulanan ablukanın BM’nin 51. Maddesi uyarınca uluslararası hukuk açısından herhangi bir sorun teşkil etmediği, İsrail’in Gazze halkına yönelik insani özeni gösterdiği, Mavi Marmara gemisinin abluka konusunda özensiz davrandığı, İHH’nin gerçek amacının şaibeli olduğu ve İsrail askerlerinin Mavi Marmara’da direnişle karşılaşınca kendilerini savunma yoluna başvurduğu gibi bir takım maddeler içermektedir. 316 Bu bağlamda Palmer Raporu, BM İnsan Hakları Konseyi Uluslararası Vaka İnceleme Heyeti tarafından hazırlanan rapordan bir çok anlamda farklılık göstermekte, İsrail’in gerçekleştirdiği bir çok eylemi hukuksal zemine oturtmakta ve İsrail ile Türkiye’nin bir an önce uzlaşmasını öngörmüştür. Raporun ablukayı haklı kılması üzerine, kamuoyunun desteğini almak amacıyla İsrail tarafından basına bilerek sızdırılması da ayrı bir görüştür. 317 Sonuç olarak Palmer Raporu’nu gerek Türk tarafı gerekse İsrail tarafı imzalamamış ve raporun herhangi bir bağlayıcılığı bulunmamıştır.

Raporun basına sızdırılmasından sonra Türk tarafından ilk tepki Davutoğlu’ndan gelmiş, yaptığı açıklamalarda İsrail’in iki devlet arasında gerçekleşen bu kadar mühim bir konuda ciddiyetsiz davrandığını belirtmiş ve İsrail’in gerekli adımları atmamasının Türkiye’nin Mavi Marmara saldırısına olan tutumunu etkilemeyeceğini ifade etmiştir. 318 Davutoğlu, raporun basına sızdırılmasından sonra Türk Dışişleri Bakanlığı’nda basına verdiği demeçte, halihazırda BM İnsan Hakları Konseyi’nin Veri Toplama Misyonu saldırının ve ablukanın hukuksuz olduğunu vurgularken, Palmer Raporu’unun son derece tartışmalı görüşler ortaya koymasının siyasi saiklerle hazırlanmış olabileceğinden kaynaklandığını belirtmiştir.319 Davutoğlu konuşmasında Komisyon Başkanı Geoffrey Palmer ve ekibinin açıkladığı raporun Türkiye açısından bağlayıcılığını reddetmiş ve İsrail’e karşı 5 maddelik yaptırım paketini açıklamıştır. Bu yaptırımlar 1) Türkiye İsrail ile olan diplomatik ilişkilerini ikinci kâtip düzeyine indirecektir. 2) Yapılan askeri anlaşmalar askıya alınacaktır. 3) Türkiye, Doğu Akdeniz’deki seyrüsefer serbestisi için gerekli önlemleri alacaktır. 4) Türkiye, Gazze’ye uygulanan ablukayı tanımamaktadır ve ablukanın UAD’da incelenmesini

316 “İşte Tartışılan Palmer Raporu”, Vatan, 02.09.2011,

http://www.gazetevatan.com/iste-tartisilan-palmer- raporu-397544-gundem/, (Erişim Tarihi: 27.08.2018).

317

Serdar Erdurmaz, Mavi Marmara (Palmer Raporu) Hakkında Değerlendirmeler, TÜRKSAM, 09.05.2011, http://turksam.org/mavi-marmara-palmer-raporu-hakkinda-degerlendirmeler, (Erişim Tarihi: 27.08.2018).

318 “Mavi Marmara Raporu Basına Sızdı”, Al Jazeera, 07.09.2011,

http://www.aljazeera.com.tr/haber/mavi- marmara-raporu-sizdi, (Erişim Tarihi: 27.08.2018).

319

Türkiye İsrail İlişkileri Hk., http://www.mfa.gov.tr/sayin-bakanimizin-palmer-komisyonu-raporu-hakkinda- gerceklestirdigi-basin-toplantisi.tr.mfa, (Erişim Tarihi: 27.08.2018).

71 sağlayacaktır. 5) Saldırıda mağdur olanların hak arama girişmelerine Türkiye her türlü desteği verecektir. 320

Özdem Sanberk ise rapor uyarınca Mavi Marmara’ya gerçekleştirilen saldırıların haksız bulunması neticesinde İsrail’in raporu imzalayamadığını belirtmiştir.321 Bülent Aras’a göre ise İsrail’in raporu imzalamamasındaki neden; İsrail’in lehine olduğu gibi görünen konuların gerçeklikten uzak olduğunu kendisinin de kabul etmesinde yatmaktadır.322 Yine Aras’a göre süreç Türkiye tarafından doğru yönetilmiş, Türkiye, yalnızca Palmer Komisyon’unda değil, saldırıyı incelemek amacıyla kurulan diğer komisyonlarda da gerekli belge ve argümanları öne sürmüş, üzerine düşen görevleri yerine getirmiş fakat hem İsrail bu konuda yetersiz kalmış hem de Palmer Komisyonu olayı ölçüsüz olarak incelemiştir.323

Ulutaş’a göre ise, Palmer Raporu ABD iç savaşı sırasında ABD’nin Güney Konfederasyonu ile savaşı emsal alınarak hazırlanmıştır. İç Savaş sırasında Güney Konfederasyonu’nu bir devlet olarak tanımayan ABD’nin, savaş sırasında Güney Konfederasyonu’na uyguladığı deniz ambargosu bir çelişki içermektedir. Nitekim ABD’nin uyguladığı ambargoya uluslararası birçok devlet tarafsızlık ilan etmiş ve bu durum Güney Konfederasyonu’nu “savaşan devlet” statüsüne sokmuş ve uluslararası birtakım haklar (silah