• Sonuç bulunamadı

4.TÜRKİYE’DEKİ EKONOMİ POLİTİKASI UYGULAMALAR

4.5. Maliye Politikası Amaçları ve Araçları

Her toplumun devletten başlıca beklentisi, refah düzeyinin yükseltilmesidir. Ancak, devletin refah düzeyini yükseltmek ya da diğer makro ekonomik amaçlara ulaşmak için ekonomiye ne kadar ya da nasıl müdahale edeceği konusunda farklı görüşler vardır.

1929 yılında yaşanan ve tüm dünyayı etkisi altına alan Dünya Ekonomi Buhranı, o güne kadar genel destek gören devletin ekonomiye müdahalesinin minimum düzeyde olması gerektiğini savunan Klasik Görüş’ün etkisiz kaldığını göstermiştir. Yaşanan bu buhran işsizlik, talep yetersizliği, fiyatlar genel düzeyinin düşmesi ve bunlara bağlı üretim seviyesinin gerilemesi sorunlarının Klasik iktisatçıların savunduğu gibi hiç devlet müdahalesi olmaksızın piyasa güçlerince çözülemediği anlaşılmıştır. 1936 Yılında

Keynes tarafından yayınlanan “Genel Teori” adlı eserle, ekonominin tam istihdamda dengeye gelebilmesi için devletin müdahalesinin şart olduğu görüşü ortaya konmuştur.

Keynes’e göre devlet kamu harcamalarını arttırarak, toplam talebi de arttırabilecektir. Ekonomik durgunluğun giderilmesine yönelik bu çözüm önerileri, maliye politikasının temelini ortaya koymuştur (Pehlivan, 2000).

Bu açıklamalar ışığında maliye politikası, makro düzeyde ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşabilmek için devletin yaptırım gücüne sahip olarak uyguladığı vergi ve harcama programları şeklinde ifade edilebilir. Maliye politikası, azgelişmiş ekonomilerde ayrı bir önem taşımaktadır. Devlet, azgelişmiş ekonomilerde gereken sosyal ve ekonomik alanlarda iktisadi kalkınmaya yönelik alt yapıyı hazırlayıp ekonomiye yön verirken diğer yandan da azgelişmiş ekonomilerin yapısal bir sorunu olan sermaye birikimi konusunda gereken önlemleri almak durumundadır. Devlet, ekonomik kalkınmanın finansmanını sağlayacak gönüllü tasarrufları ve vergi yoluyla da zorunlu tasarrufları artırarak, toplam tasarrufların artmasıyla sermaye birikimini sağlamış olur (Türk, 1994).

4.5.1. Maliye Politikasının Amaçları

1929 Dünya Ekonomi Buhranı sonrasında yaşanan ekonomik durgunluğa çözüm arayışlarıyla ortaya çıkan maliye politikası ile günümüzde özellikle enflasyonun önlenmesi, sürdürülebilir bir büyümenin sağlanması ve gelir dağılımında adaletin sağlanması amaçlanmaktadır.

Aynı zamanda para politikası ile de hedeflenen bu amaçlar ortak olmakla beraber gerçekleştirilmelerine yönelik uygulanan araçlar, farklılıklarını oluşturmaktadır. Diğer taraftan aynı araçların, aynı amaçları sağlamaya yönelik olarak kullanımı ekonomi politikalarında söz konusu olan bu ikili ayrımın gereksiz olduğu tartışmalarına da kaynak olmaktadır.

4.5.1.1. Ekonomik İstikrar

Bir ekonomide tam istihdamın ve fiyat istikrarının birlikte gerçekleşmesi ekonomik istikrarın sağlandığını gösterir. Öte yandan bir ekonomide dengenin tam olarak sağlanabilmesi için hem yurt içi istikrarın, hem de ödemeler dengesi açığının giderilmesi gerekmektedir. Bu durumda yalnız maliye politikası uygulaması yeterli olmamaktadır. Dolayısıyla konulan ekonomik hedeflere ulaşmak için, maliye politikasının diğer politikalarla uyumlu bir biçimde birlikte kullanılması gereklidir (Ataç, 1991).

Günümüzde enflasyonun düşmesini ifade eden fiyat istikrarının yanında, üretim faktörlerinin özellikle de emeğin tam istihdamı da para politikasında olduğu gibi, maliye politikasının da başlıca amaçları arasında yer almaktadır. Tam istihdamın verimli bir şekilde gerçekleştirilmesi halinde hem üretim, hem de üretim artışını takiben milli gelir ve refah artışı da sağlanacaktır.

4.5.1.2. Ekonomik Büyüme

Gelişmiş ekonomiler, enflasyon ve işsizlik sorunlarının çözümüne yönelik olarak yeterli büyüme hızlarına ulaşmayı hedeflemektedir. Diğer yandan, gelişmekte olan ülkeler ise sanayileşmelerini tamamlamak, tarım kesimini modernize etmek amacı ile yeterli düzeyde ekonomik büyümeyi gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır.

Bir ekonomide kalkınma sorununun çözümü için üretim, yatırım ve tasarrufların artması gerekmektedir. Bu yüzden maliye politikası uygulamalarının da sırası ile tasarruf, üretim ve yatırımları teşvik edecek şekilde uygulanması gerekmektedir. Bunu sağlaması halinde maliye politikası, kalkınmanın finansmanını da sağlamış olacaktır (Eker v.d., 2004). Tasarrufların belirlenmesinde maliye politikası dahilinde vergi uygulamaları belirleyici olmaktadır.

Ekonomik istikrar, maliye politikasının kısa dönemli amacı iken; ekonomik büyüme ve kalkınma, maliye politikasının uzun dönemli amacıdır. Sermaye birikimi, nüfus artış hızı gibi etkenler de ekonomik büyümede belirleyici rol oynamaktadır.

Ekonomik büyüme ile ilgili bir gösterge de kişi başına düşen gelirdir. 1960-2000 Yılları arasındaki kırk yıllık dönem boyunca, dünyadaki gelişmeye bağlı olarak reel kişi başına düşen gelir ortalama olarak yılda % 2,3 düzeyinde artmıştır. Bu da yaklaşık her otuz yıllık bir dönem için gelirin ikiye katlanması ve beraberinde her bir jenerasyonun yaşam standartlarının önceki jenerasyona göre iki kez daha yüksek olduğu anlamını taşımaktadır (Rodrik, 2003).

2003 Yılı itibarı ile ekonomik büyüme beklentisi büyük ölçüde sabit sermaye yatırımları ve ihracatın artması, enflasyon ve faiz seviyelerinin gerilemesi beklentilerine dayandırılmıştır. 2004 Yılında elde edilen %9.9’luk büyüme de memnunluk verici olarak yorumlanmaktadır.

4.5.1.3. Gelir Dağılımının Düzenlenmesi

Maliye politikası amaçları ülkelerin ekonomik ve sosyo-politik amaçlarına göre farklılıklar gösterse de, servet ve gelir dağılımının düzenlenmesi her toplum için ortak bir öneme sahiptir. Milli gelirin paylaşımını ifade eden coğrafi, sektörel, fonksiyonel (üretim faktörlerine göre) ve kişisel gelir dağılımı olarak düzenlenen gelir dağılımı önemlidir. Çünkü, kişisel gelir dağılımında adalet sosyal barışı sağlar, toplumsal refahı arttırır, fırsat eşitliğini arttırır, ekonomik istikrarı sağlar (Türk, 1998).

Avrupa Komisyonu raporuna göre Avrupa Birliği ve aday ülkeler (toplam 28 ülke) arasında en bozuk gelir dağılımının Türkiye’de olduğu tespit edilmiştir. 28 Ülkenin 740.65 Euro olan ortalama hane halkı geliri Türkiye’de sadece 196.9 Euro’dur. Bu rapora göre Türkiye, Slovakya, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Bulgaristan gibi ülkelerin önünde olmakla beraber, Macaristan, Polonya, Yunanistan, Slovenya gibi 21 ülkenin de gerisinde kalmaktadır.

4.5.2. Maliye Politikasının Araçları

Devlet, koymuş olduğu makro ekonomik amaçlara ulaşmak için üç grupta toplanan araçlardan yararlanır. Bu araçlar; kamu harcamaları, kamu gelirleri ve devlet

borçlanma araçlarıdır. Toplumsal ihtiyaçların çokluğu ve niteliklerinin gelişerek değişmesi kamu harcamalarının artışını gerekli kılarken, sınırlı ve yetersiz kalan kamu gelirleri bu harcamaları karşılayamamaktadır. Dolayısı ile hükümetler borçlanma yolu ile gelir yaratma yoluna gitmektedirler.

4.5.2.1. Kamu Harcamaları

İnsanların toplu halde yaşama isteklerinden doğan ihtiyaçları, toplumsal örgütlenme şekline bağlı olarak bu ihtiyaçları karşılayacak mal ve hizmetler için harcamalar yapılmasını gerekli kılmıştır.

Para ödemesi şeklinde yapılan, yetkili kişilerce gerçekleştirilen ve zaman içerisinde sürekli olarak artma gösteren, kamu ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik harcamalar kamu harcamaları olarak ifade edilmektedir.

Kamu harcamaları; yatırım harcamaları, cari harcamalar ve transfer harcamalarından oluşmaktadır. Ekonomik, sosyal ve mali nedenlerle gerekli görülen kişilere yapılan fon aktarmaları şeklinde olan transfer harcamaları, mal ve hizmet alımına yönelik olmayıp, toplumun sosyal yönden güçlü olması amacıyla yapılan ve daha çok yardım niteliğindeki harcamalardır. Transfer harcamalarından yararlananların satın alma gücü artarken, sübvansiyon şeklinde yapılan ödemelerle çeşitli kuruluşların ve piyasa fiyatlarının düzenlenmesi amaçlanmaktadır (Akdoğan, 1997). Transfer harcamaları da kendi içinde; KİT’lere transferler, borç-faiz ödemeleri, diğer transferler olmak üzere sınıflandırılmaktadır (Yıldırım, 2001).

4.5.2.2. Kamu Gelirleri

Kamu gelirleri, devlet veya diğer kamu kuruluşlarının, kamu ihtiyaçlarından doğan giderlerinikarşılamak için gerek vergilendirme yetkilerine dayanarak, gerekse özel mülk ve teşebbüsleri dolayısıyla elde ettikleri bütün değerlerdir. Dolayısıyla devlet vergilendirme yoluyla ve özel teşebbüslerinden sağladığı gelirler yoluyla kazanç elde etmektedir (Erginay, 1994). Devletin kamu harcamalarını arttırmasındaki sınır kamu

gelirleridir. Kamu gelirleri de; vergiler, harçlar, resim ve şerefiyeler ile parafiskal gelirler, mali tekeller, para cezaları, fon gelirleri, emlak ve teşebbüs gelirleri ile para basımı ve borçlanmadan oluşmaktadır (Pehlivan, 2003). Bu aşamada kamu gelirleri kendi aralarında; dolaylı vergiler, dolaysız vergiler ve diğer kamu gelirleri olarak da sınıflandırılmaktadırlar.

Tablo 4.4: Kamu Kesimi Genel Dengesi (Trilyon TL)

2001 2002 2003 2004