• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: BÖLGESEL KALKINMA OLGUSU VE BÖLGELERARASI

1.3 Bölgelerarası Gelişmişlik Farklılıklarını Gidermeye Yönelik Politikaların İlkeleri,

1.3.1 Bölgelerarası Gelişmişlik Farklılıklarını Gidermeye Yönelik Politikaların

1.3.3.3 Mali ve Vergisel Teşvik Tedbirleri Uygulanması

Bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi amacıyla kullanılabilecek bir diğer araç, özel sektörün geri kalmış bölgelere yatırım yapmasını sağlayacak çeşitli mali ve vergisel teşvik tedbirlerinin1 uygulanmasıdır. Bu uygulama özel sektör yatırımlarının maliyetini düşürmeye ya da karlılığını artırmaya yönelik tedbirleri kapsamaktadır. Ancak uygulamalar göstermektedir ki, söz konusu tedbirler sadece geri kalmış bölgelerin canlandırılması amacına yönelik değil, aynı zamanda birçok geri kalmış ülkede oldu gibi sanayi sektörünün geliştirilmesi suretiyle ülke çapında ekonomik gelişmenin sağlanması amacıyla da uygulanmaktadır (Ildırar, 2004:37). Teşviklerin bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarını giderme amacıyla kullanılması ise genellikle ülke genelinde uygulanan teşviklerin, geri kalmış yöreler için daha avantajlı hale getirilmesi ile mümkün olmaktadır. Bu vesileyle daha yüksek oranda teşvik alan geri kalmış bölgelerin, girişimcilerin yatırımları için daha cazip hale gelmesi ve teşvikler sayesinde bölgesel kalkınmaya katkı sunulması beklenmektedir.

Mali ve vergisel teşvik tedbirlerinin bölgesel kalkınmaya katkısı ağırlıklı olarak optimal kuruluş yeri, ölçek ekonomileri ve dışsal ekonomiler ile ilişkilendirilmektedir. Buna göre, söz konusu tedbirlerin uygulandığı bölgeye sağladığı maliyet ve kârlılık avantajlarının bir karşılaştırmalı üstünlük olarak değerlendirileceği ve bu durumun işletmelerin optimal kuruluş yeri tercihlerini etkileyerek teşvik tedbirlerinin uygulandığı bölgeleri seçmelerine neden olacağı açıktır. Ayrıca teşvik tedbirlerinin daha büyük ölçekli yatırımlara olanak tanıması ve işletmeleri daha büyük ölçekli yatırım yapmaya zorlaması neticesinde ölçeğe göre artan getirilerin devreye girmesi bir diğer etkidir. Son olarak işletmelerin teşvik verilen bölgede yığılmasından dolayı elde edilen dışsal ekonomilerin etkileri yine bu kapsamda değerlendirilmektedir. (Bozdoğan, 2006:53-58).

Mali ve vergisel teşvik tedbirleri genellikle iki şekilde uygulanmaktadır. Bunlar “otomatik hak kazanma” ve “selektif teşvikler” olarak ifade edilebilir. Otomatik hak kazanma ile alınan teşviklerde, teşviki almak için belli bazı kriterler tespit edilmekte

1 Bu hususta en çok kullanılan mali teşvikler; nakit yardımlar, kredi avantajları, bedelsiz arsa ve arazi tahsisi, enerji desteği, devlet garantileri gibi önlemleri kapsarken, vergisel teşvikler; yatırım indirimi, hızlandırılmış amortisman, vergi tatili, vergi ertelemesi, vergi indirimi, vergi, resim, harç istisnası ve muafiyeti, vergi iadesi gibi önlemleri kapsamaktadır (Bozdoğan, 2006:42-58).

(genellikle geri kalmış yörelere yönelik) ve bunlara uyan her girişim bu teşviklerden yararlanabilmektedir. Selektif teşviklerde ise, teşviki alacak faaliyetin bulunduğu bölgeden ziyade ekonomiye genel katkısı dikkate alınmakta ve bu teşvik tipinde teşviki alacak girişimcinin gerçekten bu yardıma ihtiyacı olduğunu ve teşvikin alınması durumunda faaliyetinin başarıya ulaşacağını kanıtlaması gerekmektedir (Uzay, 2005:55). Bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi amacı düşünüldüğünde verilecek teşviklerin hem başarılı olma şartının hem de geri kalmış bölgeye yönelik olmasının önemli olacağı ve bu nedenle karma bir sistem uygulamanın daha uygun olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda teşvik tedbirlerinin etkinlikleri ülkenin ve bölgenin özelliklerine göre de değişiklikler gösterebilmektedir. Ancak uygulanan teşvik tedbirinin tipi ne olursa olsun dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlar bulunmaktadır. Bu hususları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür (Dinler, 2005:285-287):

• Başarı şansı olmayan projeleri desteklemek kaynak israfı anlamına geleceğinden, teşvik verilecek girişimlerin başarılı olma şanslarının yüksek olması gerekmektedir.

• Merkezi idare, bölgenin özel şartlarını yeterince değerlendiremeyeceğinden, teşviklerle ilgili onayı verme yetkisinin yerel idarelere ya da bölgesel kalkınma teşkilatına bırakılması daha uygun gözükmektedir.

• Düşük oranlı teşvikler yatırımları harekete geçirecek etkinlikte olmayacağı için, verilecek teşvikin büyüklüğü söz konusu teşviki alacak işletmelerin yaşamasını sağlayacak ölçekte olmalıdır1.

• Teşviklerin etkin olması için bölgede potansiyel girişimcilerin olması ya da teşviklerle ilgili yapılacak düzenlemelerin dışarıdaki girişimcileri hedef bölgeye cezb edebilecek nitelikte olması gerekir.

1

Buna “eşik etkisi” de denilmektedir. Bölgesel politikalarda eşik etkisi, eşik değerinin aşılmaması durumunda bölgesel politikalarda yapılan kısmi ayarlamaların bölgesel politikayı etkisiz kılması olarak ifade edilmektedir. Sözkonusu etki teşvik tedbirleri için düşünüldüğünde, firmaların geri kalmış bölgede yağılmasını hedefleyen bir uygulamanın, verilen teşviklerin yeterli büyüklükte olmaması nedeniyle kaynak israfından öteye gidememesini ifade etmektedir. Eşiğin aşılması durumunda ise uygulanan politikanın sonuçları hem olumlu hem de kalıcı olabilmektedir (Filiztekin, 2009:51).

• Teşviklerin başarısı geniş ölçüde altyapı yatırımlarının belirli bir düzeye ulaştırılmış olmasına bağlı olduğundan, altyapı yatırımlarının durumu da dikkate alınmalıdır.

• Uygulanacak teşvikin türüne karar verilirken bölgedeki işletmelerin ihtiyaçları ve erişilmek istenen hedef göz önünde bulundurulmalıdır.

• Teşvikler, gelişmesi muhtemel ve bölge kalkınmasını sağlayabilecek sürükleyiciliğe sahip faaliyetlerin bu avantajlardan daha çok yararlandırılmasını esas alacak seçicilikte olmalıdır.

• Teşviklerin başarısı aynı zamanda ekonomik ve siyasi istikrara bağlı olduğundan, istikrarsızlık olan bir ortamda teşvikler sadece kaynak israfı niteliğinde olacağından ülkenin kaynakları böyle bir ortamda heba edilmemelidir.

• Zaman içerisinde zorunluluktan dolayı yeni ayarlamalar yapmak gerekirse de bu ayarlamaların teşviklerin etkinliğini azaltacak nitelikte olmaması gerekir.

Dünya ekonomisinde merkezi planlamanın zayıflayarak piyasa ekonomisine geçişin hızlanması ile birlikte, piyasaya müdahale anlamına gelen teşvik tedbirleri uygulamasının piyasanın işleyişini bozduğu inancı ve uluslararası kuruluşların (DTÖ, GATT) teşviklerin kısıtlanması yönündeki kararlı tutumları teşvik tedbirleri uygulamasının zayıflayacağı yönünde bir beklenti oluşturmuş, bu bağlamda uluslararası kuruluşlar özellikle ticarete konu olan mallar üzerindeki devlet desteklerinin kaldırılması yönünde üye ülkeleri bağlayıcı bazı tedbirler almıştır. Ancak, bir taraftan söz konusu teşviklerin kapsamını daraltma yönünde tedbirler alınırken, öbür taraftan piyasa ekonomisine geçiş süreci yaşayan ülkeler ile Almanya ve ABD gibi bazı gelişmiş ülkelerin geri kalmış bölgelerini kalkındırmak veya uluslararası alanda rekabet güçlerini artırmak amacıyla söz konusu teşvik tedbirlerine başvurmayı sürdürdükleri görülmektedir (Duran, 2002:1). Sonuç olarak bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi amacıyla teşvik tedbirlerinin birçok ülkede halen geniş ölçüde kullanım alanı bulduğunu söylenebilir.

1.3.3.4 Yönetimsel Örgütün Etkinleştirilmesi ve Bölgesel Kalkınma Ajansları