• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: TÜRKİYE’DE BÖLGELERARASI GELİŞMİŞLİK

2.2 Türkiye’de Bölgelerarası Gelişmişlik Farklılıklarını Gidermeye Yönelik

2.3.3 Kamu Yatırımları Aracı

Türkiye’de bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarını gidermeye yönelik politika uygulamalarında kullanılan bir diğer araç kamu yatırımları aracıdır. Söz konusu araç, üretken veya altyapı niteliğindeki yatırımların gerçekleştirilmesinde nispeten geri kalmış bölgelere öncelik tanınması esasına dayanmaktadır. Bu bağlamda yatırımların geri kalmış bölgelere yönlendirilmesinde genellikle bölge planları ile KÖY uygulamalarından da yararlanıldığı görülmektedir. Konumuz açısından genel bir bakış açısıyla söz konusu araç değerlendirildiğinde, kamu otoritesinin özellikle altyapıya yönelik doğrudan yatırım faaliyetleriyle, mali kaynakların gelişmiş bölgelerden nispi olarak geri kalmış bölgelere aktarılması (Uzay, 2005:104) şeklinde bir politika

uygulamaya çalıştığı gözlenmektedir1. Ancak özellikle planlı kalkınma döneminin başlangıcında geri kalmış bölgelerde etkin bir araç olarak kullanılmaya çalışılan kamu yatırımları aracının, son dönemlerde hem düşük seviyelerde kullanıldığı hem de etkinliğini kaybetmeye başladığı dikkat çekmektedir (Kahraman, 2005:291). Bu eğilimin ortaya çıkmasında etkili olan unsurların başında, sermaye birikiminin uluslararası piyasalar ile eklemlendiği bir dönemde özel sermayenin rekabet için var olan tüm olanakları kullanmaya başlaması ve devletin ekonomiye müdahale etme fonksiyonunda azalmalar gerçekleşmesi durumları yer almaktadır. Bu durum bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarının daha da artmasına neden olmuştur. Çünkü geri kalmış bölgelerde kamu sektörü bölgesel kalkınmanın sağlanmasında önemli bir yere sahiptir. Bu görüşü destekler nitelikte bir örnek vermek gerekirse; 1973 yılında Türkiye’de yaratılan toplam imalat katma değerinin yüzde 48’inin kamu kesimi, %52’sinin ise özel kesim tarafından sağlandığı halde, Doğu Anadolu Bölgesi’nde bu payların kamu kesimi için %97, özel kesim için ise sadece %3 olduğu görülmektedir (Ercan, 2006:84). Dolayısıyla son dönemlerde azalma eğilimi gösteren kamu yatırımlarının “özel sektörün etkin faaliyet gösterebileceği ortamın sağlanması (Ercan, 2006:85)” şeklinde tek bir mantığının kaldığını söylemek mümkündür.

Bölgesel politikaların kalkınma planları çerçevesinde oluşturulduğu Türkiye’de hemen hemen tüm kalkınma planlarında, özellikle geri kalmış yörelerde altyapıya yönelik yatırımların tamamlanması suretiyle bölgelerarası gelişmişlik farklıklılarının giderilmeye çalışılacağı belirtilmişse de, bu önceliğe yönelik politikaların yetersiz kaldığı görülmektedir. Örneğin, 1990-2001 yılları arasında GAP bölgesindeki kamu yatırım harcamaları, Türkiye’nin diğer 6 coğrafi bölgesinin gerisinde kalmıştır. Bu dönemde GAP bölgesinin toplam nüfusu ülke nüfusunun yaklaşık %9,7’sine denk düşmesine rağmen gerçekleşen yatırımlar sadece % 7 düzeyinde kalmıştır. Aynı dönem içerisinde GAP bölgesinde gerçekleşen yatırımların %88’i Şanlıurfa,

1 Mali kaynakların gelişmiş bölgelerden geri kalmış bölgelere aktarılması durumunun tespiti amacıyla bölgelerin genel bütçeye sağladıkları katkı ile kamunun bölgelere gerçekleştirdiği yatırım değerlerine bakılabilir. Örneğin 2000 yılı için GAP bölgesinde kişi başına genel bütçe geliri 63 milyon TL olarak gerçekleşirken, aynı yıl için kamunun gerçekleştirmiş olduğu kişi başına kamu yatırım harcaması 213 milyon TL olmuştur. Yani devlet bölgeden elde ettiği gelirden daha yüksek oranda kamu yatırım harcaması gerçekleştirmiştir. Aynı yıl için Türkiye ortalamasına göz atıldığında ise, kişi başına genel bütçe gelirinin 464 milyon TL ve kişi başına kamu yatırım harcamasının 248 milyon TL olarak gerçekleştiği görülmektedir (DPT, 2003b).

Diyarbakır ve Gaziantep illerinde, geriye kalan yatırımların sadece %2’si Mardin, Siirt ve Şırnak illerinde gerçekleştirilmiştir. Görüldüğü gibi geri kalmış bir bölge olan GAP bölgesinde hem kamu yatırımları yeterli düzeyde gerçekleştirilmemiş hem de söz konusu yatırımların bölge içerisindeki dağılımında da dengesizlik söz konusu olmuştur.

Türkiye’de kamu yatırımlarının gerçekleştirilmesi sürecinde DPT’nin başını çekmiş olduğu mevcut kurumsal yapı, bölgesel politika ve kalkınmaya katkı sunulması açısından 3 temel güçlüğü ortaya çıkarmaktadır (Beleli, 2005:91; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 2009:10): Bu güçlüklerden ilki, hemen hemen tüm proje önerilerinin sektörel olması ve kamu yatırım planlamasında sektörlerarası entegrasyon için sistematik bir yaklaşımın bulunmamasıdır. DPT’nin bölgesel planlamadan sorumlu kurum olmasına rağmen, sahip olduğu örgütlenme biçiminin, sektörel planlama anlayışı içerisinde bölgesel planlama yapılmasına tam olarak olanak sağlamadığı görülmektedir. İkinci temel güçlük, kamu yatırım projelerinin programlanması ile bütçelenmesi arasındaki bağın zayıf kalması durumudur. Çünkü söz konusu projelerin ağırlıklı bir çoğunluğunun çok-yıllı bir uygulanma süresine sahip olmalarına rağmen, bunların fonlanmasının yıllık olarak gerçekleştirilmesi projelerin uygulanması açısından önemli güçlükler doğurmaktadır. Son olarak, kamu yatırımlarının gerçekleştirilmesinde örgütlenme açısından yatay ve dikey koordinasyonun yetersiz kalması önemli bir diğer güçlük olarak değerlendirilmektedir. Bu durum bölgesel düzeyde örgütlenmenin bulunmadığı Türkiye’de, il yönetimi ve merkezi yönetim arasındaki bilgi akışında yetersizlik ve karar alma mekanizmasında kopukluklara neden olmaktadır. Dolayısıyla belirtilen bu güçlüklerin, kamu yatırımları aracının bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarının giderilmesinde etkili bir araç olarak kullanılmasını sınırlandırdığı düşünülmektedir. Türkiye’de kamu yatırımları aracının özellikle geri kalmış bölgelerde kalkınmaya sağladığı katkılar düşünüldüğünde, burada belirtilen güçlüklerin ortadan kaldırılması zorunlu gözükmektedir. Bu amaçla kamu yatırımları aracının daha etkin kullanılabilmesi için gerekli kurumsal ve yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması ve özel girişimler açısından elverişli yatırım ortamının henüz sağlanamamış olduğu geri kalmış bölgelerde kamu yatırımlarına devam edilmesi gerekli görülmektedir.