• Sonuç bulunamadı

EKONOMİSİ VE TEKSİF İLKESİ İLE BAĞLANTISI

Makul sürede yargılanma hakkı, usul ekonomisi ilkesi ile yakın bir bağ içerisindedir. Anayasa madde 141/4 ve HMK madde 30 hükümleri, davaların makul sürede neticelendirilmesi gerektiğini ifade ederken aynı zamanda usul ekonomisi ilkesinin de hukuki dayanağını oluşturmaktadır255. Usul ekonomisi ilkesi davaların en basit, en çabuk ve en ucuz biçimde neticelenmesini içerir256. Hâkimin, kanunun öngörmüş olduğu düzende yargılamayı kolaylaştırarak, gereksiz zaman kaybına ve gereksiz masrafa neden olmaksızın adil bir karar vermesi gerekmektedir257.

Etkin hukuki korumanın sağlanması ve adil yargılamanın gerçekleşmesi için mahkemenin hem doğru karar vermesi hem de mümkün olan en basit, en ucuz ve en çabuk biçimde davayı neticelendirmesi gerekir258. Görüldüğü üzere, makul süre ile usul ekonomisi ilkesi arasında yakın bir bağ bulunmaktadır. Yargıtay da bir kararında259 usul ekonomisi ilkesi ile adil yargılanma hakkı arasında yakın bir bağ bulunduğunu ifade etmiştir. Hem usul ekonomisi ilkesi hem de makul sürede yargılanma hakkı, yargılamanın niteliğine uygun bir süre zarfında bitirilmesini gerekli kılar260.

255 Sezin Aktepe Artık, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

Kararları Işığında Medeni Usul Hukukunda Adil Yargılanma Hakkı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2014, s. 253.

256 Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara, Yetkin Yayınları, 2013, s. 334; Baki

Kuru, Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Medenî Usul Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, 2011, s. 357; Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medenî Usul Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, 2012, s. 334; Ramazan Arslan, Süha Tanrıver, Yargı Örgütü Hukuku, Ankara, Yetkin Yayınları, 2001, s. 181; Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku, İstanbul, Alternatif Yayınları, 2012, s. 337; Meral Sungurtekin Özkan, Türk Medeni Yargılama Hukuku, İzmir, Barış Yayınları, 2013, s. 119.

257 Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, s. 334.

258 Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukukunda Hukuki Dinlenilme Hakkı, Ankara, Yetkin Yayınları,

2003, s. 74.

259 “İş bu dava, 24.4.1998 yılında açılmış, 7.2.2002 tarihinde karar verilmiştir. Bu süreçte, iki kez keşif

ve üç defa da bilirkişi görüşü alınmasına karşın davanın esası çözümlenmemiştir. Yargılama aşaması bakımından, adil yargılanma hakkının bir görünümü olan çabuk, basit ve ucuz yargılanma hakkı ile bu ilkelerin yalnız taraflarla sınırlı olmadığı ve kamusal boyutunun varlığı da unutulmuştur. Bu genel ilkelere aykırılık nedeniyle, yargılama süresinin uygun bir seyir izlenmediğini göstermektedir.” Yargıtay 4. HD., 2002/7810 E., 2002/12411 K., K.T: 6/11/2002, Erişim tarihi: 01/01/2019, (Çevrimiçi) http://www.kazanci.com.

260 Aktepe Artık, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları

Işığında Medeni Usul Hukukunda Adil Yargılanma Hakkı, s. 253; “…Anayasanın 141 ve HUMK.nun 77. maddeleri hükmüne aykırı olarak, mahkemenin borcun miktarı hakkında bilirkişiye başvurup, beyhude masrafa sebebiyet vermesi ve kararda bu rapora da dayanmasında isabet bulunmamaktadır…”

47

Daha önce de belirttiğimiz üzere makul süre, davaların çabuk neticelendirilmesini, özellikle her ne pahasına olursa olsun çabuk sonuçlandırılmasını amaç edinmiş bir ilke değildir. Önemli olan hızlı bir yargılama icra etmek değil, doğru bir yargılamayı, o yargılamanın gerektirdiği sürede bitirmektir261. Nitekim daha önce belirttiğimiz üzere AİHS’nin 6/1. maddesinde de davanın niteliğine uygun makul bir süre içerisinde tamamlanması amaçlanmaktadır.

Usul ekonomisi ilkesine uygun davranmak öncelikle mahkemelerin görevi olmakla birlikte, tarafların da yargılamanın süjesi olarak bu hususta azami önemi göstermeleri gerekmektedir. Tarafların usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil eden gereksiz işlem ve taleplerinin mahkeme tarafından kabul edilmemesi gerekir262.

Teksif ilkesi, yargılamaların makul bir süre içerisinde sonuçlandırılmasına hizmet eden bir ilkedir. Teksif ilkesi, tarafların bütün iddia ve savunma nedenleriyle dava malzemesini belirli bir usul kesitine kadar ileri sürmelerini içerir263. Bu usul kesintisinden sonra ileri sürülmüş olan dava malzemesi, kural olarak mahkeme tarafından kabul edilmez. Teksif ilkesinin kabul edilmesindeki maksat, davanın kötü niyetle ve yersiz olarak uzamasını engellemektir. Sözü edilen maksat teksif ilkesinin, makul sürede yargılanma hakkı ve usul ekonomisi ilkeleri ile kesişim noktası sayılabilir. Uyuşmazlığın uzamaması gayreti, sözü edilen ilkeler arasındaki yakın bağı ortaya koymaktadır264.

Kanunda da pek çok hükümde265 teksif ilkesine rastlanılmaktadır. Teksif ilkesi ile davaların kısa süre içerisinde bitirilmesi hedeflenirken, teksif ilkesinin çok katı bir

Yargıtay 15. HD., 1998/3093 E., 1998/3514 K., K.T: 23/09/1998, Erişim tarihi: 01/01/2019, (Çevrimiçi) http://www.kazanci.com.

261 Pekcanıtez / Atalay / Özekes, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medenî Usul

Hukuku, s. 334; “…Adalet bir olup bittiye getirilmemeli, davaların süratle ve ekonomik yollarla çabuk bitirilmesi kuralı yanında da davada esas olan adaletin gerçeğe en uygun sağlanması amacı hiç bir zaman ihmal ve göz ardı edilmemeli, adaletin şekil hukukuna tercih edilmesi üstün görülmemelidir…” Yargıtay 13. HD., 1992/2432 E., 1992/2924 K., K.T: 26/03/1992, Erişim tarihi: 01/01/2019, (Çevrimiçi) http://www.kazanci.com.

262 Pekcanıtez / Atalay / Özekes, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medenî Usul

Hukuku, s. 335.

263 Pekcanıtez / Atalay / Özekes, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medenî Usul

Hukuku, s. 305; Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku, s. 325.

264 Özekes, Medeni Usul Hukukunda Hukuki Dinlenilme Hakkı, s. 76.

265 HMK, Md. 141/1: “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme

aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler…” HMK, Md. 140/5: “Ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir.

48

şekilde yorumlanması hukuki dinlenilme hakkının ihlaline neden olabilir. Bunu önlemek maksadıyla yasada, teksif ilkesini yumuşatacak olan kurumlar düzenlenmiştir. Örneğin, HMK madde 95 vd. düzenlenen eski hale getirme kurumu bu bağlamda örnek olarak gösterilebilir266.

Teksif ilkesi ile davaların yersiz olarak gecikmesi engellenerek makul sürede yargılanma hakkı gerçekleştirilmeye çalışılırken, ilkenin istisnaları ile de hukuki dinlenilme hakkı güvence altına alınmıştır267.

2.4. YARGILAMADA MAKUL SÜRE İLE TUTUKLULUKTA MAKUL