• Sonuç bulunamadı

2.9. TÜRK HUKUKUNDA MAKUL SÜRE

3.2.2. Gecikme Sebepleri

3.2.2.9. Makul Olmayan Sürelerle Savaşma Kültürü Eksikliği

AİHM içtihatları, konuyla alakalı yapılan araştırmalar ve tecrübeler göstermektedir ki, şimdiye kadar belirtilen tüm etkenlere ek olarak yargı süreçlerinde yer alan kişi yahut kurumların ihmal, bilgisizlik ve sorumluluk almama vb. biçimindeki eksiklikleri de yargılama sürelerinin uzamasına neden olmaktadır. Bu sorun yargılamanın taraflarından kaynaklandığı kadar görevini tam olarak yerine getirmeyen yahut iç hukuk düzenlemelerinde bu sorunu gidermek için kendilerine verilmiş olan yetkileri kullanmayan görevlilerden de kaynaklanmaktadır. Bu sebeple, iç hukuk düzenlemelerinin, tanıkların usulüne uygun çağrıya karşın geçerli bir mazereti bulunmaksızın duruşmalara gelmemelerini cezalandırdığı ya da onları polisle getirmeye müsaade ettiği hallerde, AİHM ulusal mahkemelerin yargılamaları süratlendirmek için bu yetkilerini kullanmamalarını eleştirmektedir. Örneğin, “Kuibishev/Bulgaristan”483 kararında Mahkeme, Bulgaristan mahkemelerine atfedilebilecek, özelliklere tanıkların yokluğu sebebiyle verilen ertelemeler konusuna ve bu tanıkların mahkemede hazır bulundurulması adına alınan tedbirlerin yetersizliği hususuna değinmiştir484.

Uzun yargılamalarla mücadele adına kararlılık ve kültür eksikliğine bir diğer örnek, alt dereceli mahkemeden üst dereceli mahkemeye dosyanın geç gönderilmesi ya da delillerin ulaştırılmasında yaşanan gecikmedir. Aynı bina içerisinde yer alan birimlerden istenilen dosya yahut belgelerin mübaşir aracılığıyla elden celp edilerek incelenmesi yerine yazılan müzekkerelerin tekidi yoluna gidilmesi ya da dosyaların kanun yolu incelemesi için geç gönderilmesi gibi hususlar da uzun yargılamalarla mücadele kültürü eksikliğine örnek gösterilebilir. Ayrıca kalem denetiminin usulünce yapılmaması sebebiyle, gerek kolluktan gerekse diğer kurumlardan gelen yazı cevaplarının dosyasına konulmaması ya da yazılan müzekkerelerin kalemde bekletilerek ilgili yerlere ulaştırılmasında geç kalınması da belirtilen hususa örnek gösterilebilir485.

483AİHM, Kuibishev/Bulgaristan, 30.12.2004, 39271/98, p. 69, Erişim tarihi: 13/02/2019, (Çevrimiçi)

http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-66784.

484 Hendek, Makul Sürede Yargılama Zorunluluğu, s. 179-180. 485 Hendek, Makul Sürede Yargılama Zorunluluğu, s. 180.

108

Yargılamaların tarafları da yargılamaların gecikmesinde önemli bir faktördür. Hukuk bilincinin tam olarak yerleşmemesi, bireylerin en temel haklarından dahi habersiz olmalarına, karşılaştıkları hukuki problemler karşısında ne yapacaklarını bilmemelerine sebep olmaktadır. Nitekim haklarında soruşturma başlatılmış olan kişiler, soruşturma işleminden çoğu zaman kendisine tebligat gönderilince haberdar olur. Fakat toplumun büyük bölümü tebligatın anlam ve önemini bilmediğinden ötürü bu tebligatı kabul etmeyerek yahut tebligattaki çağrıya karşın ifade vermeye gitmeyerek hakkında başlatılan soruşturmanın devam etmeyeceği yanılgısını taşır. Tebligatın kabul edilmemesi ve tebligata uyulmaması yargılamaları geciktirmekte ve çoğu kez bu gecikme yetkili makamlara atfedilemeyeceğinden ötürü makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmediğine karar verilmektedir. Ancak yine de yargılama gereksiz yere uzamaktadır486. Örneğin, Anayasa Mahkemesi bir kararında487, “Başvurucu Hakan Akşam’ın savunmasının, 18/1/2013 tarihinde, kendisine yapılan

tebligattan 1 yıl 6 ay 10 gün sonra, 28/7/2014 tarihinde alınabildiği, başvurucunun kusuru nedeniyle meydana gelen bu gecikme süresi çıkarıldığında, yargılamanın 4 yıl 4 ay 25 günden beri devam ettiği, başvurucu hakkında açılan ceza davasının mahiyeti dikkate alındığında bu sürenin makul kabul edilebilecek nitelikte olduğu ve yargılama süresinin uzamasında kamu makamlarına atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” ifadelerine yer vermiştir.

Tebligat ile ilgili yukarıda bahsedilen durum tanıklar içinde geçerlidir. Gerek hukuk gerekse ceza mahkemelerindeki yargılamalarda tanıklar kimi zaman kendilerine gönderilen ihtar içeren tebligata karşın duruşmaya gelmemekte, bu durumda mahkeme tarafından kendileri hakkında zorla getirme kararı çıkarılmakta, bu da hem tanıkların mağdur olabilmesine hem de yargılamaların gecikmesine sebep olmaktadır.

Türk hukuk sisteminde, hukuk mahkemelerinde kural olarak taraflarca getirilmesi ilkesi geçerlidir488. Davadaki materyallerin taraflarca getirilmesi ilkesi,

486 Çırak, “Ceza Muhakemesinde Makul Sürede Yargılanma İlkesi”, s. 60.

487 AYM, Başvuru No: 2014/5897, K.T: 25/02/2015, p. 37, Erişim tarihi: 13/02/2019, (Çevrimiçi)

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2014/5897.

488 HMK, Md. 25: “Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi

veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.” Hukuk Muhakemeleri Kanunu (4 Şubat 2011), R.G., 6100/27836, Erişim tarihi: 13/02/2019, (Çevrimiçi) http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6100.pdf.

109

iddianın ve savunmanın dayanağı olan vakıaların ve delillerin taraflarca mahkemeye bildirilmesi manasını taşımaktadır. Bu ilke uyarınca, hâkim incelemesini, taraflarca kendisine bildirilmiş bulunan deliller üzerinden yapar. Hâkim, tarafların bildirmediği vakıaları resen inceleyemez ve onları hatırlatabilecek davranışlarda bile bulunamaz. Hâkim, tarafların kendisine bildirdiği vakıalar uyarınca dava konusu olayı tespit eder ve tespit ettiği olaya uygulanması gerekli hukuk kuralını tatbik eder. Hâkim, yalnızca taraflar arasında çekişmeli olan vakıaları araştırma konusu yapabilir489. Dolayısıyla tarafların tutum ve davranışları davaların yürütülmesi ve makul sürelerde neticelendirilmesi için kritik bir öneme sahiptir. Nitekim daha öncede belirtildiği üzere AİHM, bir davanın süresinin makul olup olmadığını değerlendirirken, davanın taraflarının tutum ve davranışlarını da göz önünde tutmaktadır. Dolayısıyla öncelikle davanın tarafları ve onların avukatları olmak üzere yargılama sürecinde rol alan öteki aktörlerin davranışları yargılamaların gecikmesinde etkin olan faktörler olarak ortaya çıkmaktadır490.

Yargılama sürecinde rol alan öteki aktörler kavramı içerisine avukatlar, bilirkişiler ve yargı dışı kamu kurumları ile özel kurumlar dâhildir. Avukatların yargılamaların makul süre içerisinde sonuçlandırılabilmesi noktasında, pozitif yahut negatif yönde çok önemli etkileri olduğu bir gerçektir ve bu husus AİHM içtihatlarında da belirtilmiştir491. Örneğin, “İntiba/Türkiye”492 kararında AİHM, toplamda 1 yıla yakın gecikmenin, başvurucunun ve avukatının davranışlarından kaynaklandığını tespit etmiştir.

Yargılama sürecinde yer alan önemli aktörlerden birisi de bilirkişilerdir. Bilirkişilerin davranışları, davaların makul bir süre içerisinde sonuçlandırılması hususunda önemli bir yer teşkil etmektedir. Bilirkişilerin kendilerine tevdi edilmiş olan görevleri vaktinde yerine getirmemeleri yahut görevlerini eksik yerine getirmeleri ve bu bağlamda tekrar tekrar rapor tanziminin gerekmesi, yargılamaların gecikmesine sebep olmaktadır493.

489 Okan Gündüz, Anglo - Amerikan Hukuku Işığında Medeni Yargılama Hukukunda Dava Yönetimi,

Ankara, Yetkin Yayınları, 2009, s. 69.

490 Hendek, Makul Sürede Yargılama Zorunluluğu, s. 181. 491 a.e.

492 AİHM, İntiba/Türkiye, 24.05.2005, 42585/98, Erişim tarihi: 14/02/2019, (Çevrimiçi)

http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-121756.

110

Yargılama sürecinde rol alan diğer aktörler kavramı içerisine yargı dışı kamu kurumları ile özel kurumlar da girmektedir. Örneğin, posta memurları tarafından muhataba usulsüz bir şekilde tebligat yapılması halinde, mahkeme yahut savcılık tarafından tekrar tebligat çıkarılmak durumunda kalınmakta ve bu da hem masrafa hem de gecikmeye yol açmaktadır. Yine mahkemelerin yahut savcılıkların dosyanın çözümü için ihtiyaç duydukları bir konuda kamu veya özel kurumlara yazdıkları müzekkerelere cevap verilmemesi, geç cevap verilmesi yahut ilgisiz bir biçimde cevap verilmesi ve bu bağlamda tekrardan müzekkere yahut tekit yazısı yazılmak durumunda kalınması da gereksiz masrafa ve ayrıca yargılamada gecikmeye sebep olmaktadır.

Uzun yargılama süreleri ile savaşmak için, yargı süreçlerinde yer alan kişi ve kurumların makul sürede yargılanma hakkı üzerinde farkındalıklarını arttırmak, sorumluluklarını hatırlatmak ve bu hakka hizmet eder biçimde görev yapma bilinçlerini arttırmak gerekecektir494.

3.2. TÜRK HUKUKUNDA YARGILAMANIN HIZLANDIRILMASI VE