• Sonuç bulunamadı

Başvurucunun Makul Sürede Yargılanma Hakkı İhlal Edilmiş Bir Mağdur

2.5. MAKUL SÜREDE YARGILANMA HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİ

2.5.1. Başvurucunun Makul Sürede Yargılanma Hakkı İhlal Edilmiş Bir Mağdur

AİHS’nin 34. maddesi yalnızca Sözleşme kapsamındaki herhangi bir hakkın ihlalinden dolayı mağdur olduğunu iddia eden gerçek ya da tüzel kişilerle, gerçek kişi gruplarının Mahkeme’ye başvurabileceğini ifade etmektedir274. Mağdur kavramı, Taraf Devletlerin ulusal hukukunda bu kavrama verilen anlamdan farklı olarak

270 Özcan Özbey, İnsan Hakları Evrensel İlkelerinin Avrupa Mahkemesinde Uygulaması, Ankara,

Adalet Yayınevi, 2004, s. 379.

271 İnceoğlu, Adil Yargılanma Hakkı Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru El Kitapları Serisi-4, s.

265; AİHM, Wemhoff/Almanya, 27.06.1968, 2122/64, p. 17, Erişim tarihi: 04/01/2019, (Çevrimiçi) http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-57595.

272 Uluslararası Af Örgütü, Adil Yargılanma Hakkı, s. 112.

273 Şentuna, M.T., “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Ceza Yargılama Yasamız Açısından

Tutuklulukta Makul Süre”, Yargıtay Dergisi, S. 1-2, C. 28, Ocak-Nisan 2002, s. 237.

50

Sözleşme çerçevesinde özel olarak anlamlandırılır ve bu bağlamda şikâyet konusu işlem yahut ihmalin başvurucuyu doğrudan etkilemesi durumunda mağdur sıfatı olduğu kabul edilir275.

Kural olarak, mağdur oluşan ihlalden doğrudan doğruya etkilenen kişidir276. Aleyhine başvuruda bulunulan ülkenin vatandaşı olup olmadığına bakılmaksızın gerçek kişiler ile vakıf, şirket, sendikalar, dernekler ve siyasi parti gibi tüzel kişiliğe sahip gruplar makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla, mağdur sıfatıyla başvuruda bulunabilirler277.

Kural mağdurun oluşan ihlalden doğrudan doğruya etkilenmesi olmakla birlikte, gerçek mağdurun ölüm ya da başka bir sebeple başvuru yetkisini bizzat kullanabilmesinin mümkün olmadığı hallerde anne, baba, kardeş vb. yakınlarının hem gerçek mağdur adına hem de iddia konusu ihlalin kendilerini de mağdur ettiği gerekçesiyle AİHM’ne başvuru yapması mümkündür. Aynı şekilde, yakınların (mirasçı vb.) yapılmış olan bir başvuruyu ölen kişi yerine devam ettirmeleri de mümkündür278.

Sonuç olarak, makul süre şartının ihlal edildiğinin AİHM’de ileri sürülebilmesi için, başvurucunun söz konusu ihlalden dolayı mağdur olması ve başvurunun AİHM tarafından incelendiği süre boyunca da mağdur sıfatının sona ermemesi gerekmektedir. Mağdur sıfatı ancak hak ihlalinin açıkça kabul edilmesi ve mağdurun uzun süren yargılamadan ötürü ihlal edilen hakkının telafi edilmesi durumunda ortadan kalkar279. Fakat bu ihlalin ulusal hukukta kabul edilip, mağduriyetin telafisine karar verilmesi tek başına mağdur sıfatının sona ermesi için yeterli olmayacak ayrıca bu telafiye yönelik kararın fiilen sonuç doğurması yani telafinin etkin olması gerekecektir280.

275 İnceoğlu, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, s. 376; AİHM,

Eckle/Almanya, 15.07.1982, 8130/78, p. 66, Erişim tarihi: 04/01/2019, (Çevrimiçi) http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-57476.

276 Gözübüyük / Gölcüklü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, s. 41.

277 İbrahim Çınar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Yargı Yetkisi ve Mağdurluk Statüsü, Bireysel

Başvuru İnceleme Usulü ve Kabul Edilebilirlik Kriterleri, Ankara, Şen Matbaa, 2013, s. 202-203.

278 Gözübüyük / Gölcüklü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, s. 42; AİHM,

Deweer/Belçika, 27.02.1980, 6903/75, p. 37, Erişim tarihi: 05/01/2019, (Çevrimiçi) http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-57469; AİHM, X/Fransa, 31.03.1992, 18020/91, p. 26, Erişim tarihi: 05/01/2019, (Çevrimiçi) http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-57801.

279 Hendek, Makul Sürede Yargılama Zorunluluğu, s. 58.

51

2.5.2. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlaline Yönelik İç Hukukta Oluşturulmuş ve AİHM Tarafından da Etkinliği Kabul Edilmiş Olan Yolların Tüketilmiş Olması

Bir uluslararası hukuk kuralı olarak hemen hemen tüm uluslararası sözleşmelerde düzenlenen ve devletlerin egemenlik hakkına saygı prensibine dayanan iç hukuk yollarını tüketmeksizin uluslararası mekanizmaya başvurmayı yasaklamaya yönelik ilke, AİHS’nin 35. maddesinde yer almaktadır. Bu maddeyle getirilmiş olan iç hukuk yollarının tüketilmesi koşulu, bu maddenin yakın bağ içerisinde olduğu 13. maddeyle beraber Sözleşme ile Taraf Devletler arasındaki karşılıklı işbirliğinin merkezini oluşturmaktadır281.

AİHM, her iki maddenin birlikte, Taraf Devletlere makul sürede yargılanma hakkı ihlallerinin engellenmesi ve gerçekleşmiş ihlaller yönündense çeşitli telafiler aracılığıyla etkin iç hukuk yolları oluşturulması yükümlülüğü yüklediğini ifade etmiştir282. Bundan ötürü AİHM tarafından başvurunun kabul edilmesi için, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmiş olduğunun başvurucu tarafından öncelikle milli mahkeme ve/veya bu işle görevlendirilmiş bulunan milli makamlar önünde ve iç hukukta belirtilmiş olan usuli kurallar çerçevesinde ileri sürülmesi gerekmektedir283. Başvurucu eğer iç hukukta belirtilmiş olan usul kurallarına uymaksızın iç hukukta yer alan çözüm yoluna başvurmuşsa, usul kurallarına ( başvuru harcının ödenmemesi vb.) uyulmadığından ötürü, iç hukuk merci tarafından başvuru reddedilecektir. Başvurucunun bunun üzerine AİHM’ne yapacağı başvuru da bu kez, 35. madde uyarınca iç hukuk yolunun tüketilmemiş olması sebebiyle kabul edilemez bulunacaktır284.

Kural olarak AİHM’ne başvurunun yapıldığı tarih itibariyle iç hukuk yollarının tüketilmiş olması koşulunun yerine getirilmiş olması şarttır. Bu kuralın istisnasını, davanın sürüncemede kalması ve makul bir süre içerisinde bitirilememesi yani bir diğer ifadeyle makul sürede yargılanma hakkının ihlali bağlamındaki şikâyetler teşkil etmektedir. Bu halde, kişiden iç hukuk yolunun tüketilmesinin istenebilmesi için, iç

281 Hendek, Makul Sürede Yargılama Zorunluluğu, s. 58.

282 a.e; AİHM, Kudla/Polonya, 26.10.2000, 30210/96, p. 152, Erişim tarihi: 06/01/2019, (Çevrimiçi)

http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-58920.

283 Gözübüyük / Gölcüklü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, s. 64. 284 Hendek, Makul Sürede Yargılama Zorunluluğu, s.59.

52

hukuk yolunun, dava devam ederken ilgilinin kısa sürede netice alabileceği, doğrudan ve etkili bir yol olması gerekmektedir285.

Türkiye gibi Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunu kabul eden devletlerde artık tüketilmesi gereken en son iç hukuk yolu, Anayasa Mahkemesine yapılması gereken başvurudur. AİHM, başvurucunun ulusal hukuktaki etkin iç hukuk yollarını tüketip tüketmediğini değerlendirirken, başvurucunun bu yolları tüketmek için makul olarak yapması beklenilen bütün işlemleri yapıp yapmadığını dikkate almaktadır. AİHM bu koşulu, başvurucunun ulusal hukukta makul olarak başvurması beklenen bütün çözüm yollarını kullanması ancak onu herhangi bir başarı şansı olmayan temyiz yollarına başvurmaya zorlamamak suretiyle esnek bir biçimde tatbik etmektedir286.

Tüketilmesi gerekli iç hukuk yollarının etkin olması gerekmektedir. Eğer iç hukuk yolu etkin değilse, mevcut olan iç hukuk yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verilmeyecek ve bu bağlamda başvuru iç hukuk yolu tüketilmeksizin kabul edilecektir. İç hukukta öngörülmesi, fiilen ulaşılabilmesi ve netice alma imkânı bulunması halinde iç hukuk yolunun etkin olarak kabul edilebilmesi mümkündür287.

2.5.3. Başvurunun Etkin İç Hukuk Yolunun Tüketilmesi Sonrasında 6 Ay