• Sonuç bulunamadı

Maddenin Kapsamı

Belgede AB HUKUKU Ders Notları (sayfa 182-197)

ABİA 45. Maddenin Kapsamı

Birliği kuran Antlaşmaların temel hedefleri, bir ekonomik Birlik yaratmak olduğundan, Antlaşma tarafından sağlanan serbest dolaşım hakkı, sadece, ekonomik olarak aktif olan kişilere ve yakınlarına tanınmıştır. 45. madde işçilerin üye devletler arasında serbest dolaşım haklarını düzenlerken, 49 ve 56. maddeler serbest çalışanların (kendi işinin sahibi olanların) serbest dolaşım haklarını düzenler. Bu iki hak birbiriyle çok yalandan bağlantılıdır. Antlaşma, kişileri, bir üretim faktörü olarak değerlendirmektedir.

Emeğin serbest dolaşımı “bir işverene bağlı olarak ifa edilen her türlü ekonomik faaliyet alanını” içine almaktadır. Bu kavram geniş anlamda ele alındığında emeğin serbest dolaşım hakkından yararlanan kategoriler, işçiler; serbest çalışanlar; hizmet üreten ve faydalanan kişiler;

öğrenciler; emekliler ve hatta profesyonel sporcular ile diğer kişilerdir. Bu kişilerin aile üyeleri de serbest dolaşım hakkından yararlanır. Bu kategorilerin her birinin durumunu düzenleyen Antlaşma hükümleri ya da bununla bağlantılı diğer kurallar olduğundan, birbirinden farklı olmakla birlikte, birbirinden tamamen bağımsız olarak değerlendirilemez. ABIAD, 45, 49 ve 56. maddelerin ortak özelliklerini vurgulama eğilimindedir.

Serbest dolaşımla ilgili Antlaşmada ortaya konan kurallar, Divan’ın kararlarıyla geliştirilmiştir. Divan, bu konuyla ilgili davalarda kararını verirken, Antlaşmanın temel prensiplerine uygun olarak, ortak pazarın gerçekleştirilmesini göz önüne almıştır. Divan kararlarını, yasal düzenlemeler izlemiştir. Bu yöndeki gelişmeler, ABA ile bütün üye devlet vatandaşlarına sağlanan “Birlik Vatandaşlığı” ile mantıki sonuca ulaşmıştır.

Birlik hukukuna göre serbest dolaşım hakkını kullanmak isteyen bir kişi, bu hakkı kullanma hakkına sahip olan kategorilerden birinin içinde yer aldığını, bir başka deyişle kendisinin Birlik hukukunun yetki alanına giren bir pozisyonda olduğunu ortaya koyabilmelidir.

Vatandaşlık Koşulu

Kişilerin, işçilerin serbest dolaşım haklarından yararlanabilmeleri için herhangi bir Birlik üyesi devletin vatandaşı olmaları gerekir. Vatandaşlığın kazanılmasını ve kaybedilmesi konusunu düzenleyen herhangi bir Antlaşma hükmü mevcut olmadığından, prensipte, hangi koşullarda vatandaşlık verileceğinin belirlenmesi üye devletlerin egemenlik alanında bırakılmıştır.

Vatandaşlığın belirlenmesi sorunu sadece serbest dolaşımla ilgili belirli hükümlerin uygulanmasında değil, ayrımcılığın genel olarak yasaklanmasıyla ilgili Antlaşmanın 18.

maddesinin uygulanması ve Birlik vatandaşlığı hakkından yararlanılmasını düzenleyen Antlaşmanın 20-25. maddelerinde yer alan hükümlerinin uygulanmasında da önem taşır.

Kişilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımıyla ilgili Antlaşma hükümleri, sadece, Birlik üyesi devletlerin vatandaşlarının doğrudan yararlanmaları için düzenlenmiştir. ABİA’nın 45. maddesi,

183 üçüncü ülke vatandaşlarını da kapsıyor şeklinde anlaşılabilirse de, uygulamada, bu madde, sadece, üye devlet vatandaşlarını kapsıyor olarak değerlendirilmektedir.

Kimler İşçi Olarak Değerlendirilir?

Emeğin serbest dolaşımıyla ilgili Antlaşma hükümlerinden yalnızca işçiler yararlandığından, bu hükümlerde yer alan hakları kullanmak isteyen kişi, bir işçi olduğunu ya da bir işçinin aile üyesi olduğunu ortaya koymak zorundadır.

İşçilerin serbest dolaşımıyla ilgili Antlaşma hükümleri, prensipte, ekonomik faaliyetin olduğu bütün sektörler için geçerlidir. Genel olarak konuşulduğunda bir “işçi”, ücret elde etmek için bir ekonomik faaliyetin içinde fiilen ya da potansiyel olarak bulunan üye devlet vatandaşıdır.

Bununla beraber, Antlaşma metinlerinde işçi kavramının temel elementlerini belirleyen hükümler olmadığından, Birlik hukuku çerçevesinde bu kavramın içeriğinin belirlenmesinde Divan’ın buna yüklediği anlam önem taşımaktadır. ABAD, bu kavramın içeriğini cömert bir biçimde belirlemiştir.

ABAD, mesleki kurs gören işçilerin hangi koşullar altında serbest dolaşım haklarını korumaya devam edecekleri konusu üzerinde de durmuştur. Ev sahibi ülkede mesleki eğitim gören bir kişinin bu ülkeden eğitim kredisi alma hakkıyla ilgili olan Lair kararında ABAD, sadece, kişinin önceden çalıştığı iş kolu ile söz konusu mesleki eğitim (kurs) arasında bir bağlantı varsa;

ya da böyle bir bağlantının olmaması halinde, kişi tercih etmediği bir iş kolunda çalışmakta ve iş piyasasının koşullarından dolayı başka bir iş kolunda mesleki staj görmek zorunda kalmışsa ilgili kişinin işçi statüsünün korunacağına karar vermiştir.

Muamele Eşitliği ve İşçi Ailesinin Korunması:

1612/68 sayılı Birlik Tüzüğü

ABİA’ya göre geçiş döneminde serbest dolaşım sağlanacaktır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için hazırlanan 1612/68 sayılı Birlik Tüzüğü, serbest dolaşım hakkının istihdam için elverişlilik, muamele eşitliği ve işçi ailesinin korunması olmak üzere üç önemli yönünü düzenlemektedir.

- İstihdam için elverişlilik: Buna göre, bir üye devletin herhangi bir vatandaşı bir başka üye devlette, o devlet vatandaşlarıyla eşit koşullarda istihdam edilen bir kişi olarak ekonomik faaliyette bulunma hakkına sahiptir (m. 1.2). İşçi ve işverenler, iş ve işçi bulmak amacıyla yaptıkları sözleşmeleri yaparken vatandaşlık esasına dayanan herhangi bir ayrımcılığa başvurmamalıdır (m.2).

İstihdama açık bir işe girmek için, diğer üye devlet vatandaşlarına, ev sahibi üye devlet vatandaşlarına sağlanan önceliğin aynısı sağlanmak zorundadır. Bir yasal düzenleme ya da idari uygulamadan kaynaklanan her tür ulusal mevzuat eğer, üye devlet vatandaşı bir işçinin işe girme ya da işte çalışma hakkını doğrudan ya da dolaylı olarak sınırlıyorsa geçerli değildir. Bununla beraber, dilbilime ait bilgi gerektiren iş kolları için ev sahibi üye devlet vatandaşları dışında diğer üye devlet vatandaşlarını negatif olarak etkilese bile bu yasağın uygulanmayacağı kabul edilmiştir (m. 3.1).

Diğer yandan, bu Tüzüğe göre, yabancı işçiler için özel bir istihdam prosedürü öngören ulusal uygulamalarla açık bulunan iş kollarının basın yayın organlarında ilan edilmesini sınırlayan

184 ya da kısıtlayan ulusal uygulamalar Birlik üyesi devlet vatandaşı işçiler için geçerli değildir.

Ayrıca, istihdam için ulusal iş ve işçi bulma kurumlarına kayıtlı olma koşulu getiren uygulamalar da üye devlet vatandaşı işçilere uygulanamaz (m. 3).

Yabancı işçilerin istihdamını belirli bir sayı ya da oranla sınırlayan ulusal yasalar üye devlet vatandaşı işçilere uygulanamaz (m. 4). Bu çerçevede, Fransız ticaret gemilerinde belirli görevlerde çalışan kişilerin en fazla üçte birinin yabancı işçi olabileceğini öngören ulusal uygulama Birlik hukukuna aykırıdır.

- Muamele eşitliği: İşçilerin serbest dolaşım hakkı, Birlik vatandaşı işçilere, sadece, çalışmak ya da iş bulmak amacıyla bir başka üye devlete giriş ve bu ülkede ikamet etme haklarının tanınmasıyla tam olarak gerçekleştirilmiş olamaz. Bu nedenle, üye devlet vatandaşı göçmen işçiler ev sahibi devlet vatandaşlarından ücret, işten çıkarma, eski görevine dönme ve yeniden işe alma gibi istihdam ve iş koşullarında vatandaşlıktan dolayı farklı muameleye tabi tutulmamalıdır (m.

7.1). Dolaylı olarak vatandaşlık esasına dayanan farklı muameleler de yasaklanmıştır.

Eşitlik prensibinin ihlali, ulusal işçilerin ve Birlik üyesi diğer devlet vatandaşı işçilerin çalışma koşullarına ilişkin olarak ulusal mevzuatın açıkça farklı hükümler öngörmesi durumunda ortaya çıkabilir. ABAD, Birlik hukukunun sosyal güvenlikle ilgili hükümlerinin, her bir üye devletin, ülkesinde çalışan diğer üye devlet vatandaşı işçilere, kendi vatandaşı işçilere sağladığı tüm yasal avantajları sağlamakla yükümlü olması prensibine dayandığını vurgulamıştır.

Üye devlet vatandaşı işçilerin vatandaşlık esasına dayanan ayrımcılığa tabi olmama hakkının pratiğe geçirilmesi, Antlaşmada her ne kadar sadece çalışma koşulları bakımından ayrımcılık açıkça yasaklanmış olsa da, göçmen işçilerin işe girme ve işte çalışma koşullarına etkide bulunması muhtemel olan ulusal hukukun ve uygulamaların bütün alanlarında gerekli düzenlemelerin yapılmasını talep etmeden mümkün değildir. Bu nedenle, Tüzük, ev sahibi üye devlet vatandaşı işçilerin sahip oldukları her türlü sosyal ve vergi avantajlarına diğer üye devlet vatandaşı işçilerin de aynı koşullarda sahip olmalarını öngörmüştür (m. 7.2).

Bu maddenin lafzına bakıldığında, ulusal hukukun öngördüğü sosyal ve vergi avantajlarından yararlanma hakkının, sadece işçiler için geçerli olacağı biçimindeki yorumu ABAD kabul etmeyerek, daha liberal bir yoruma gitmiştir.

ABAD, bu maddenin içeriğiyle ilgili olarak ortaya koyduğu içtihadını zaman içinde daha da geliştirmiş; bu maddenin, kişinin işçi statüsünde olması ya da ev sahibi ülke topraklarında ikamet ediyor olması nedeniyle uygulanan ve diğer üye devlet vatandaşı işçiler için de uygulanması halinde kişilerin serbest dolaşımlarını kolaylaştırıcı nitelikte olduğu görülen tüm sosyal ve vergi avantajları için geçerli olduğuna karar vermiştir. Bu tür avantajlar, asgari hayat standardı yardımı, yaşlılar için asgari gelir garantisi, ailelerinden ayrı kaldıkları süre için verilen ayrılık ödemesi, ya da mahkemede kendi dilini tercih etme hakkı gibi avantajlardır. ABAD’ın genel eğilimine göre bu tür sosyal ve vergi avantajlarından ev sahibi devlet vatandaşlarıyla eşit koşullarda yararlanmak sadece çalışma süresiyle sınırlı değildir. Bu haklar, işçi öldükten sonra onun ailesinin yararlanması için de devam eder.

Üye devlet vatandaşı işçilere, çalışma koşulları bakımından eşit muamele yapılmasını sağlamak üzere, mesleki okullarda ve meslek içi eğitim merkezlerinde eğitim alma hakkının ev sahibi devlet vatandaşı işçilerle aynı koşullarda tanınması gerekmektedir (m. 7.3). Ayrıca, üye devlet vatandaşı göçmen işçiler sendikalara girme hakkına sahiptir (m. 8). Bu hak sadece sendikal faaliyetlerde bulunma hakkını değil, aynı zamanda, işçilerin temsil edilmesi ve haklarının

185 savunulması amacına yönelik her türlü kuramlarda yer alma hakkını da kapsar. Göçmen işçilerin sendikal faaliyette bulunmaları kamu düzeni gerekçesiyle engellenemez.

- İşçi ailesinin korunması: Tüzüğün dibacesinde, serbest dolaşım, işçinin ve ailesinin temel hakkı olarak tanımlanmaktadır. Birlik içinde üye devlet vatandaşı işçiler için eşitliğin gerçekten sağlanması, ev sahibi ülkede sosyal avantajlardan işçi ailelerinin de vatandaşlıklarına bakılmadan yararlandırılmaları halinde mümkün olur. Aksi takdirde, Birlik vatandaşı işçiler arasında eşitlik sağlanması bir kuruntudan öte geçemez. Bu nedenle, Tüzük işçi ailesinin korunmasına yönelik hükümler içermektedir.

Tüzüğün işçi ailesi ile ilgili hükümleri işçinin eşine, 21 yaşın altındaki çocuklarına ve bakmakla yükümlü oldukları kişilere; ayrıca işçinin ve eşinin anne-babasıyla bakmakla yükümlü oldukları yaşlılara uygulanmaktadır. Bu kişilerin, vatandaşlıklarına bakılmadan, işçiyle birlikte bir başka üye devlete göçme hakları vardır.

Tüzüğün 10.2 maddesine göre, üye devletler, işçinin bakmakla yükümlü olduğu ya da kendi ülkesinde aynı çatı altında yaşadıkları diğer aile üyelerini kabul etmede kolaylık göstermekle yükümlüdür. Ancak, göçmen işçi bu aile üyeleri için uygun bir konut sağlamak zorundadır (m.

10.3).

Tüzüğün bu hükümlerinde yer alan “eş” kavramı, işçiyle evli olan kişi anlamına gelmekte olup işçinin birlikte yaşadığı kişiyi kapsamamaktadır. Bir üye devlet vatandaşı olan işçinin, üçüncü devlet vatandaşı olan eşi, birbirlerinden ayrılsalar dahi, evlilikleri resmen sona erinceye kadar o ülkede oturma hakkına sahiptir.

Göçmen işçinin kendisiyle birlikte yaşamasına izin verilen aile üyeleri üçüncü ülke vatandaşları bile olsa ev sahibi ülkede ekonomik faaliyette bulunma, bir başka deyişle bir ücret karşılığı çalışma hakkına sahiptir (m. 11).

Tüzüğün 12. maddesine göre, başka bir üye devlette çalışan bir işçinin çocukları ev sahibi ülkenin genel eğitim, çıraklık ve mesleki eğitim kurslarından, bu ülke vatandaşlarıyla aynı koşullarda yararlanma hakkına sahiptir.

Bu madde, bu tür çocuklara eğitim konusunda doğrudan haklar sağlamaktadır.

ABAD’ın 12. maddeyi yorumladığı kararlar çerçevesinde bakıldığında, üye devlet vatandaşı işçiyle birlikte yaşama hakkına sahip olan aile üyelerinin ve yakınlarının her biri, aynı zamanda, ev sahibi ülkede mevcut olan sosyal ve vergi avantajlarından yararlanma konusunda, ev sahibi ülke vatandaşlarıyla eşit haklara sahiptir. ABAD’ın bu maddeyi bu şekilde liberal bir açıdan yorumlamasının altında yatan neden, işçi ailesinin üyelerine sosyal ve vergi avantajları konusunda, vatandaşlık nedeniyle bir ayrımcılığa gidilmesi durumunda, bu uygulamanın işçilerin serbest dolaşımını engelleyici bir etkiye sahip olabileceği ihtimalidir.

Diğer yandan, ABAD’ın bu Tüzüğü oldukça liberal bir şekilde yorumladığı bir kararına göre, “bu Tüzüğün hükümlerinin açıkça ortaya koyduğuna göre, bir bütün olarak ele alındığında, Konsey, işçi ailelerinin serbest dolaşımlarını kolaylaştırmak için, ilk olarak, bir insan olma açısından, ailesinin bir bütün olarak kendisiyle beraber olmasının bir işçi için önemini ve ikinci olarak, her açıdan, bir işçi ile ailesinin ev sahibi ülkede, bu ülke vatandaşlarından farklı muameleye tabi olmadan bütünleşmesinin önemini göz önüne almıştır”. ABAD bu yorumuyla, işçilerin serbest dolaşım hakları konusunun sadece ekonomik boyutunun değil insani boyutunun olduğunu da vurgulamıştır.

186 Üye Devletlerdeki Dolaşım ve İkamet Üzerindeki Kısıtlamaların Kaldırılması:

68/360 sayılı Birlik Direktifi

ABİA’nın 45. maddesine göre, işçilerin serbest dolaşım hakkı, iş tekliflerini kabul etmek amacıyla üye devletler arasında serbest dolaşma hakkını içerir. Bu madde aynı zamanda, bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli yasal düzenlemenin yapılması görevini Komisyona verir.

Bu çerçevede, işçilerin Birlik içinde dolaşımları ve ikametleri üzerindeki kısıtlamaların ortadan kaldırılması konusunun düzenlenmesi amacıyla 68/360 sayılı Birlik Direktifi hazırlanmıştır.

Bu Direktif, ABİA 45. maddesine göre üye devletlerin yapmakla yükümlü oldukları idari prosedürlerinin kontrolüyle ilgilidir. 45. maddede işçilere sağlanan hakların üye devletlerce fiilen kullanılabilir duruma getirilmesi gerekir. 1612/68 sayılı Birlik Tüzüğü’nün 10. maddesinde tanımını bulan göçmen işçilerin ve aile üyelerinin, bir üye devlette serbest dolaşım hakkından yararlanabilmeleri için geçerli bir kimlik kartı ya da pasaport göstermeleri yeterlidir (m. 2.1). Üye devlet vatandaşlarının işçilerinden bir başka ülkeye girişte vize ya da benzeri belge istenemez.

Göçmen işçilerin Birlik vatandaşı olmayan aile üyeleri için bu tür belgelere gereksinim olmakla birlikte, bu tür belgelerin verilmesini ev sahibi ülke kolaylaştırmalıdır (m. 3). Bu maddede yer alan

“vize ya da benzeri belge” ifadesi, bir üye devlete giriş izninin verilmesi için gerekli olan ve gümrükte pasaport ya da geçerli kimlik kartıyla birlikte talep edilen her türlü formaliteyi kapsar.

Bu tür formalitenin yeri ve zamanı önemli olmadığından gümrükte pasaport üzerine vurulan giriş damgası da bu türden formalite sayılır.

Göçmen işçiler, geçerli bir kimlik kartı ya da pasaportla birlikte çalıştıklarına dair belge göstermeleri halinde ev sahibi üye devlette oturma hakkına sahip olurlar. Aile üyelerinin de bu haktan yararlanabilmesi için işçiyle aralarındaki bağı gösteren yasal belgeleri kendi ülkelerinden sağlayarak ibraz etmeleri gerekir (m. 4). Kişilerin sahip oldukları kimlik belgesi gerçek ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş olmakla birlikte, serbest dolaşım amacıyla düzenlenmiş olmak zorunda değildir. Bu nedenle, bir işçinin kimliğini ve milliyetini gösteren bir kimlik belgesi, kimliğin verildiği ülkeden ayrılmak amacıyla düzenlenmemiş olsa bile üye devletlerce geçerli bir kimlik belgesi olarak kabul edilmek ve bu belgeye istinaden oturma izni verilmek zorundadır. Söz konusu kimlik belgesinin bir üye devletin Topluluğa üye olmadan önce düzenlenmiş olması durumu değiştirmez.

Üye devlet vatandaşlarının bir başka üye devlette varlıklarını yetkili makamlara bildirmek zorunda olmalarının nedeni, bu tür bildirimin ilgili üye devletin kendi ülkesindeki nüfus hareketleriyle ilgili kesin bilgileri elde etmesine yardımcı olmasıdır. Bu tür bildirim yükümlülüğü, kontrol işlemlerinin Birlik hukukunun belirlediği amaçlara aykırı olarak serbest dolaşımı engellememesi ya da giriş veya ikamet hakkına sınırlar getirmemesi koşuluyla, tek başına serbest dolaşım hakkını düzenleyen hükümlere bir zıtlık teşkil etmez. Bu çerçevede, üye devlet vatandaşlarının ülke topraklarına girdikten sonra en geç üç gün içinde bildirimde bulunmalarını zorunlu kılan bir ulusal mevzuat, Birlik hukukunun belirlediği serbest dolaşım hakkının önünde bir engel oluşturur.

Bu belgelerin ibrazı halinde ev sahibi ülke göçmen işçi ve aile üyelerine, verildiği günden geçerli olmak üzere en az beş yıllığına, otomatik olarak yenilenebilen ve ülkenin her yanında geçerli olan oturma hakkı ve oturma izni vermekle yükümlüdür (m. 6).

187 Serbest Dolaşım Hakkının İstisnaları

ABİA’nın 45(3). maddesi üye devletlere, serbest dolaşımla ilgili hükümlerin uygulanması konusunda, kamu düzeni, kamu güvenliği ya da kamu sağlığının haklı kıldığı durumlarda kısıtlama yapma yetkisi vermektedir. Diğer yandan, yerleşme hakkı ve hizmet üretme hakkına ilişkin olarak ABÎA’nın 52(1). maddesi, bu hakları düzenleyen hükümlerin ve bunlar gereğince alınan önlemlerin “kamu düzeni, kamu güvenliği ya da kamu sağlığı nedenlerinin gerekli kıldığı ve yabancı uyruklular için özel bir rejimi öngören yasa, tüzük ve yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına etki etmeyeceğini” öngörmektedir.

ABAD, kamu düzeni, kamu güvenliği ya da kamu sağlığı gerekçeleriyle getirilen kısıtlamaları, Antlaşmanın 45. maddesinin kapsamına giren kişilerin bir üye devlete o devlet vatandaşları için geçerli olan koşullarda serbestçe girme ve ikamet hakkını etkileyen her türlü tasarruf olarak tanımlamıştır. Bu çerçevede, bir ulusal otoritenin kamu düzeni kavramına dayanması için “toplumun temel menfaatini etkileyen gerçek ve yeterince ciddi bir tehlikenin” var olması gerekir. Kamu düzenine aykırı bir davranış biçimi konusunda Birlik hukuku üye devletler üzerinde tek tip bir uygulama için zorlama yapamaz. Ancak, bir üye devletin kendi vatandaşları söz konusu olduğunda kamu düzenine ciddi bir tehdit olarak görülmeyen bir davranış biçimi, bir başka üye devlet vatandaşının ev sahibi ülkeye girmesi ve ikametini kısıtlamak için, kamu düzeninin bozulmasına yeterince ciddi bir tehdit olarak değerlendirilemez. Örneğin, Belçika’da, bu ülkenin vatandaşı olan kadınlar bir barda garson/fahişe olarak çalışabilirken, Fransız vatandaşı bir kadın Belçika’da bir barda garson/fahişe olarak çalıştığında yaptığı işin kamu düzenine ciddi bir tehdit olduğu gerekçesiyle oturma izninin verilmemesi Birlik hukukuna aykırıdır.

- Kamu Düzeni

ABÎA’nın 45(3) ve 52. maddelerinde serbest dolaşım hükümlerine getirilebilecek istisna gerekçelerinden biri olarak belirlenen kamu düzeni kavramına bakıldığında, bu kavramın muğlak olduğu görülür. Kamu düzeni kavramının ne şekilde yorumlanması gerektiği ABAD’ın değişik kararlarında belirlenmiştir.

Fransa’da yaşayan bir İtalyan vatandaşının aktif olarak politik ve sendikal faaliyetlerde bulunması üzerine Fransız otoritelerince o kişinin bazı bölgelerde bulunmasının “kamu düzenini bozmasının muhtemel olduğu” gerekçesiyle o bölgelere girmesinin ve yaşamasının yasaklanmasıyla ilgili olan Rutili kararında ABAD, Antlaşmanın 45(3) maddesinde yer alan

“kamu düzeninin haklı kıldığı kısıtlamalar” kavramıyla ne denilmek istendiğini yorumladı.

ABAD’a göre, bu kavram, sadece, her bir üye devletin kendi ülkesinde bir başka üye devletin vatandaşlarının dolaşım ve yerleşme hakkına sınırlama getirmek için yaptığı yasal düzenlemeleri değil, aynı zamanda bu tür yasal düzenlemelerin uygulanması için alınan bireysel (tekil) kararları da kapsar. Antlaşma hükümlerinin ve ikincil yasamanın amacı bireylerin durumunu düzenlemek ve onlara güvenlik sağlamak olduğundan, ulusal mahkemeler, alınan bireysel kararların Birlik hukukunun ilgili hükümleriyle uyumlu olup olmadığını kontrol etmekle yükümlüdür. Divan’a göre, üye devlet vatandaşlarının dolaşım ve yerleşme haklarına üye devletlerce getirilecek sınırlamalardan, sadece, bir yandan üye devletlerin bu konudaki takdir yetkilerini sınırlamak isteyen, bir yandan da kısıtlayıcı tasarruflara konu olan birey haklarını korumak isteyen Birlik hukukunda yer alan koşulları taşıyan kısıtlamalara izin verilebilir. Bu nedenle, kamu düzeni, kamu güvenliği ya da kamu sağlığı gerekçelerinin haklı kıldığı nedenlerle bir başka üye devlet

188 vatandaşına ikamet izni verilmemesi, sadece, bir üye devletin tümü için geçerli olabilir. Bir üye devlet vatandaşı için, ev sahibi ülkenin bir bölgesinde ikamet izni verilmemesi o ülke vatandaşları için de böyle bir uygulamanın söz konusu olması halinde mümkündür.

- Kamu Güvenliği

Kamu güvenliğine dayanan kısıtlama kamu düzenine dayanan kısıtlamalardan daha fazla,

Kamu güvenliğine dayanan kısıtlama kamu düzenine dayanan kısıtlamalardan daha fazla,

Belgede AB HUKUKU Ders Notları (sayfa 182-197)