• Sonuç bulunamadı

M. Ö. 2650-2350 Geç

V. A. MĠMARĠ

Erken Tunç Æağı boyunca Batı ve Orta Anadolu‟da yerel mimari geleneklerin devam ettiği görülmektedir. Yerel kültürel özellikleri yansıtan mimarinin Ģekillenmesi, büyük oranda coğrafya ve iklime bağlıdır. Bu nedenle mimaride farklı bölgelerden etkiler oldukça az görülmektedir. Aynı durum Batı ve Orta Anadolu Erken Tunç Æağı mimarisi için de geçerlidir. Erken Tunç Æağı‟nda Batı ve Orta Anadolu kültürel iliĢkilerine mimari açıdan ıĢık tutan tek yapı tipi megarondur. Batı Anadolulu bir tip olan megaron, Orta Anadolu‟da sadece Kültepe‟de megarona benzer bir yapı Ģeklinde karĢımıza çıkmaktadır. Orta Anadolu‟ya yabancı bir mimari olması ve Batı Anadolu karakterinde bir yapı olması bakımından megaron her iki bölge arasında mimari açıdan kültürel iliĢkileri göstermesi bakımından önem taĢımaktadır.

V. A. I. MEGARONUN KÖKENĠ, YAPISAL ÖZELLĠKLERĠ VE GELĠġĠMĠ

Megaron; Anadolu, Balkanlar ve Ege Dünyası‟na özgü bir yapı türü olarak bilinmektedir489. Önasya‟nın çeĢitli bölgelerinde farklı dönemlere ait benzer mimari yapıları inceleyen B. Hrouda, megaronun doğu -Mezopotamya- kökenli mi olduğu

489 Erken Tunç Æağı‟nda Ege Dünyası‟nda yaygın olarak görülen ev tipleri içinde megaron önemli bir yere sahiptir. Ege Dünyası‟nda yayılıĢı ve genel özellikleri için bkz. Sinos 1971, s. 25- 33; Müller 1944, s. 342- 345; Hiller 1986, s. 85 vd.; Werner 1993.

159

sorusunu ortaya atmıĢtır. B. Hrouda, ağaç malzemenin kullanıldığı her yerde uzun, dik açılı ve alınlıklı çatılı bir yapı biçiminin ortaya çıkabileceğini ve özü ahĢap olan mimarinin tek odalı ortaya çıktığını ve daha sonraki dönemlerde ön oda ile yapının geliĢtiğini savunmaktadır490. Yapılan incelemeler sonucunda Önasya‟nın çeĢitli kültür bölgelerinde ortaya çıkan megaronu andıran yapı mimarisinin doğal Ģartlar sonucunda bağımsız geliĢmiĢ olabileceği de düĢünülmektedir. Buradan hareketle Anadolu‟da megaron mimarisinin, coğrafi Ģartların mimariyi Ģekillendirmesinin doğal sonucu olarak bağımsız bir Ģekilde geliĢmiĢ olabileceği de düĢünülebilir.

Batı Anadolu Erken Tunç Æağı mimarisi için tipik bir yapı olan megaronun kökeni konusunda tartıĢmalar olmakla beraber, Kuzey Yunanistan ve Balkanlarda da megaron mimarisinin geliĢimine paralel olarak, Ege Dünyası ile Batı Anadolu‟da megaron mimarisinin Geç Kalkolitik Æağ‟dan itibaren ortaya çıktığı kabul edilmektedir491. Bütün bu bölgelerde megaron mimarisinin ortaya çıkıĢ tarihi dikkate alınırsa aĢağı yukarı eĢ zamanlı olduğu görülecektir492.

490 Hrouda 1972, s. 14.

491 Werner 1993, s. 6. Ancak T. Özgüç; K. Bittel‟ın aksine Troya megaronlarının kökeninin Güneydoğu Avrupa olmadığı görüĢündedir. Bu yapıların coğrafi Ģartlara bağlı olarak tamamen bağımsız geliĢtiğini belirtmektedir. Bkz. Özgüç 1944b, s. 698; Komita 1981, s. 38- 39.

492 Bu bölgelerde söz konusu dönem için kronoloji bakımından farklı terminolojiler kullanılmıĢ olsa da teknoloji ve yerleĢim organizasyonu bakımından aĢağı yukarı paralel giden kültürel geliĢim mevcuttur. Bkz. Parzinger 1993, s. 344 vd., s. 355, Abb. 16; V. Dumitrescu, Balkan kültürlerindeki Geç Neolitik Æağ ile Anadolu Erken Tunç Æağı kültürlerinin paralel olduğunu iddia etmektedir. Bkz.

Dumitrescu 1970, s. 43 vd.; Ege Dünyası Geç Neolitik kültürleri, Anadolu‟da Kalkolitik Æağ ile paralel tarihler arasındadır. Bkz. Coleman 1992 s. 206, Fig. 4; C 14 sonuçlarına göre Ege Dünyası Erken Tunç Æağı kesin kronolojisi söz konusu paralelliği yansıtmaktadır. Bkz. Manning 1995, s. 168 vd., Figs. 1, 2.

160

Megaron; dikdörtgen planlı, dar kenardan giriĢli ve giriĢin önünde uzun duvarların uzatılmasıyla açık bir avlusu olan yapı olarak tanımlanmaktadır.

Megarona benzer yapı ise içinde ana megaronu barındıran yan odaları olan yapılardır493. Söz konusu yapı megaron kompleksi veya megarona benzer kompleks yapı olarak da bilinmektedir. Megaron kelimesi ilk kez Homeros‟da “Erkeklerin ocaklı toplantı salonu” anlamında kullanmıĢtır 494. Troya IIb evresinde, ortasında ocak bulunan megaron yapısı yöneticiler için inĢa edilmiĢ olmalıdır. Toplantı için kullanılmıĢ olması muhtemel megaronun, Poliochni ve Thermi‟de bulunmuĢ olması;

Kuzeybatı Anadolu ile Doğu Ege Adaları arasındaki sıkı kültürel iliĢkiler sonucu olmalıdır495. Son senelerde Troya‟da G6 karesinde kazılan bir megaron kültle ilgili buluntularıyla dikkat çekmektedir. Yapının fonksiyonunun dini nitelikli olduğu ve burada törenlerin yapıldığı kabul edilmektedir. Yapı içinde taĢınabilir kült objeleri yanında sabit bir altarın bulunması, mabet olarak kullanıldığını göstermektedir496. Diğer taraftan Troya‟da günlük yaĢamla ilgili buluntulara sahip megaronların varlığı, bu yapı türünün aynı zamanda konut olarak da kullanılmıĢ olduğunu göstermektedir497. Böylece megaronların toplantı, mabet ve konut olmak üzere üç farklı fonksiyonu olabileceği ortaya çıkmaktadır.

493 Tipik megarona benzerliğine göre yapıları adlandıran K. Werner, bu anlamda tipik örneğe en yakını megaron, bunu andıranı megaroid olarak tanımlamıĢtır. Bkz.Werner 1993, s. 127.

494 Naumann 1998, s. 350- 351; Mellink 1991, s. 269. Arkeoloji literatüründe megaron kelimesini ilk kez W. Dörpfeld 1885 yılında H. Schliemann‟ın Kıta Yunanistan‟da Tiryns‟de bulduğu yapıyı tanımlamak için kullanmıĢtır. Bkz. Blegen 1945, s. 42 dn. 37; Warner 1979, s. 137.

495 Komita 1981, s. 34- 36; Naumann 1998, s. 350.

496 Sazcı 2001, s. 214- 215.

497 Blegen ve diğ. 1950.

161

Megaronlar, yapısal olarak ante duvarlarıyla oluĢturulan bir ön giriĢ mekânı ve dikdörtgen biçimli bir ana odadan oluĢmaktadır. Bazen bu ana odanın arkasına bir oda daha eklenmiĢtir. Ana oda ortasında yer alan ocak ve giriĢte bulunan ante duvarları da megaronun ayırıcı unsurlarıdır498. Megaron mimarisinin nasıl olması gerektiği Ģeklinde araĢtırmacılar ana hatlarıyla aynı görüĢte birleĢmektedir. Ancak megaronların çatısının nasıl olduğu hakkında tartıĢmalar mevcuttur. Düz veya semerdam Ģeklinde olduğunu savunan farklı iki görüĢ bulunmaktadır499.

Anadolu‟da bağımsız megaron yapıları Geç Kalkolitik Æağ‟dan itibaren Geç Tunç Æağı sonuna kadar kullanılmıĢtır. Megarona benzer yan yana sıralı uzun evlerden oluĢan radyal planlı yerleĢim modeli, ETÆ I‟de ilk kez karĢımıza çıkmaya baĢlamıĢtır. Megarona benzer ancak daha geliĢmiĢ bağımsız yapı kompleksleri ETÆ II sonlarına doğru ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. Poliochni, Thermi, Küllüoba ve Troya‟da söz konusu yapılar Ģehrin beyi veya ileri gelenlerinin oturduğu büyük ölçekli ev tipidir500. Megarona benzer yapı kompleksleri, megaronun tek baĢına

498 Komita 1981, s. 31- 32. Dikdörtgen plan ve ortasındaki yuvarlak ocak megaronun orijinal özelliklerindendir.

499 Blegen 1945, s. 35; KarataĢ-Semayük megaronlarının çatısının semerdam Ģeklinde olduğu, ele geçen çatı parçalarına dayanılarak iddia edilmektedir. Bkz. Warner 1979, s. 141- 142, Ill. 5; Troya megaronlarının çatılarının düz olduğu düĢünülmektedir. Bkz. Korfmann 1992, s. 3.

500 Mellaart 1959a, s. 161, Fig. 13; Werner 1993, s. 9 vd.; Troya II- IV safhaları ile çağdaĢ olan Poliochni V. Safhaya ait “Megaron 605” adlı yapı iki megarona benzer yapının birleĢtirilmesi ve zamanla yeni odaların eklenmesi sonucu oluĢan iki kanatlı bir görünüme sahip, oldukça büyük bir komplekstir. Bkz. Bernabò-Brea 1955, s. 146- 152, Fig. 1; Thermi V‟te bulunan megarona benzer yapılar Poliochni‟ye göre daha küçük ölçeklidir. Bkz. Lamb 1936a, s. 49- 50, Plan 6, Λ2 ve Λ3 numaralı evler. Küllüoba‟da Kompleks I ve II megaron içeren çok odalı yapılardır. Bkz. Efe&Fidan 2008. Troya I‟de olasılıkla 129 numaralı ev ve Troya II a ve b evrelerinde, E- 5 ve F4- 5 karelerinde

162

yetersiz kalması ve yeni eklentilere, odalara gereksinim duyulması sonucu oluĢmuĢ olmalıdır.

V. A. II. MEGARON VE MEGARONA BENZER YAPILAR

Anadolu‟da Erken Tunç Æağı boyunca yan yana sıralı megaronlar, bağımsız megaronlar ve çok odalı megaron kompleksi olmak üzere üç farklı türde megaron mimarisi karĢımıza çıkmaktadır.

V. A. II. 1. BATI ANADOLU

Erken Tunç Æağı boyunca megaron mimarisi Batı Anadolu‟nun büyük bir kısmında yaygın bir Ģekilde kullanılmıĢtır. Batı Anadolu‟da megaron; Trakya‟da Kanlıgeçit‟te, Batı Anadolu sahil kesiminde Troya, BeĢik-Yassıtepe, Thermi, Poliochni, Heraion, Emporio ve Bakla Tepe‟de, Ġç Güneybatı Anadolu‟da Elmalı- KarataĢ, Aphrodisias, Bademağacı ve Beycesultan‟da, Ġç Kuzeybatı Anadolu‟da Demircihöyük ve Küllüoba‟da kaĢımıza çıkmaktadır (Hrt.1). Batı Anadolu yerel Erken Tunç Æağı mimarisinde en önemli yapı tiplerinin baĢında hiç Ģüphesiz megaron ve megarona benzer yapılar gelmektedir. Radyal planlı yerleĢim modeli ve

megarona benzer yapılar açığa çıkartılmıĢtır. Bkz. Blegen ve diğ. 1950, s. 166, Fig. 421, 423;

Blegen&Caskey&Rawson 1951, s. 247; Söz konusu yapı kalıntıları, daha sonradan inĢa edilen megaron IIH ve R‟nin güneyinde kalmaktadır. Bkz. Dörpfeld 1902, Taf. III.

163

megarona benzer yan yana uzun ev mimarisi açısından Batı Anadolu ve Doğu Ege Adaları‟nın benzer özellikleri yansıttığı görülmektedir.

V. A. II. 1. 1. Troya

Troya‟da köklü bir geleneğe sahip olan megaron, Erken Tunç Æağı tabakalarının tamamında karĢımıza çıkmaktadır. Troya Ib‟ye ait 102 numaralı yapı, önceleri megaron yapı türünün en eski örnekleri içinde kabul edilmiĢtir501. M.

Korfmann, Troya I‟e ait C. Blegen kazılarından bağımsız olarak bilinen megaronların bağımsız olmadığını, aynı hizada yan yana dizili ön ve arka oda olmak üzere iki odalı uzun yapıların olduğunu belirtmiĢtir502. M. Korfmann, uzun yapıların yan yana sıralanması ve yerleĢimin radyal planlı olması bakımından Troya I yerleĢiminin Anadolu YerleĢim ġeması‟nda olduğunu düĢünmektedir503. Dikdörtgen planlı, tek odalı, yan yana sıralı evlerin uzunlukları yaklaĢık 10,5- 19 m arasında ve içten geniĢlikleri 3- 7 m arasında değiĢmektedir. Uzun duvarların kalınlığı yaklaĢık olarak 1,9- 2,3 m, diğer duvarları 0,5- 1,2 m‟dir. Yapıların uzun duvarlarından biri, küçük taĢlar ve çamur harçtan oluĢturulan balık kılçığı görünümündedir504. Genellikle yapıların bir köĢesinde depo amaçlı kullanılmıĢ bölünmüĢ alanlar

501 Korfmann 1990, s. 285- 286.

502 H. Schliemann‟ın çizimleri incelendiğinde, bu alanda birinci Ģehre tarihlediği, yan yana sıralanmıĢ uzun evleri tespit ettiği anlaĢılmaktadır. Dolayısıyla C. Blegen kazılarında göz ardı edilen söz konusu yan yana inĢa edilmiĢ yapılar, yeni dönem kazılarıyla tekrar incelenmiĢ ve Troya I yerleĢim modeli daha iyi anlaĢılmıĢtır. Bkz. Schuchardt 1891, s. 118 vd. planlar; Werner 1993, s. 7.

503 Korfmann 1992, s. 12, Abb. 10.

504 Balık kılçığı görünümündeki duvar, K. Werner‟e göre küçük taĢlardan örüldüğü için, bir yerde teknik bir özelliktir ve nerede kullanılırsa kullanılsın küçük taĢlarla sağlam bir duvar bu Ģekilde

164

mevcuttur505. Hepsinin giriĢi dar kenardan olan yapıların önlerinde ante duvarlarıyla oluĢturulmuĢ bir giriĢ mekânı vardır. GüneĢte kurutulmuĢ kerpiçlerle inĢa edilen duvarlara sahip yapıların çatıları düzdür506. Yapıların içlerinde ele geçen buluntular507 değerlendirildiğinde evle ilgili günlük buluntuların çoğunlukta olması yapıların konut olarak kullanıldığını göstermektedir.

Troya II yerleĢiminde bağımsız anıtsal nitelikli megaron yapılar karĢımıza çıkmaktadır508. Bu yapılar yan yana aynı yönde sıralanmıĢ, ayrı duvarlara sahip ve bağımsızdır. Bunlar arasında II A, II B ve II E olarak adlandırılanlar çağdaĢtır. Yeni dönem kazılarıyla birlikte Troya IIc akropolünde bulunan megaronların bazılarının tarihi değiĢtirilmiĢtir. II H ve II R Troya II‟nin baĢına ve II F ise Troya III baĢına

örülebilir. Bu nedenle bu duvar tekniğinin tamamen doğal bir Ģekilde geliĢmiĢ olduğunu belirtmiĢtir.

Bkz. Werner 1993, s. 9. Diğer taraftan M. Korfmann bu duvar tekniğinin Mezopotamya ve Suriye‟nin kerpiç geleneğiyle yakından ilgili olduğunu düĢünmektedir. Bkz. Korfmann 1985b, s. 108. Ancak küçük boyuttaki taĢlarla duvar örmenin zor olduğu dikkate alınırsa, yıkılmayacak sağlam bir duvar sadece bu teknikte örülebilir. Farklı coğrafya ve iklim özelliklerine sahip oldukça uzak bölgeler arasında, mimari açıdan etkilenme çok zor bir ihtimaldir. Her iki bölgede de bu teknik bağımsız geliĢmiĢ olmalıdır. Bu nedenle K. Werner‟in düĢüncelerine katılmaktayız.

505 Werner 1993, s. 7; Blegen ve diğ. 1950, s. 90.

506 Korfmann 1992, s. 12.

507 Bunların arasında hayvan kemikleri, günlük iĢlerde kullanılan çanak çömlekler, ev kültüyle bağlantılı mermer idoller, dokumacılıkla ilgili ağırĢak vb. eĢyalar sayılabilir. Bkz. Blegen ve diğ.

1950, s. 95- 97; s. 136- 137 ve s. 139- 140.

508 Ancak bu dönemde II D yapısı gibi çok odalı farklı karakterde yapıların varlığı da bilinmektedir.

Bkz. Blegen ve diğ. 1950, Fig. 417.

165

tarihlenmiĢtir509. 1995 yılında Troya II‟ye ait II A ve II B megaronlarının altında yine bunlara benzer yapılar bulunmuĢtur510. 1998 yılında II A ve II B megaronunun bulunduğu, Blegen‟in IIc evresi Troya I‟in sonlarına tarihlenmiĢtir511. Bunların içinde Ģüphesiz merkezi nitelikte olan ve “Büyük megaron” olarak da adlandırılan II A yapısı en önemlisidir. Yapının önünde, yapıyı çevreleyen revaklı bir avlu ile avluya giriĢi sağlayan bir giriĢ yapısı (Propylon C) vardır. Yapı ante duvarlı ön oda ve arkadaki ana odası ile tipik bir megarondur. Yapının ana odasının ortasında yuvarlak bir ocak bulunmuĢtur. C. Blegen, bu ocağın kültle bağlantılı törenlerle ilgili olabileceğini belirtmiĢtir. Temelleri kaba taĢlardan yapılmıĢ ve kerpiç duvarlarında yatay hatıllar kullanılmıĢtır Æatısının düz olduğu anlaĢılmıĢtır. Boyutları yaklaĢık olarak 35x13 m‟dir512. Yapının önündeki avludaki çukurlarda çok sayıda depas ve çark yapımı tabak bulunmuĢtur. 12 numaralı çukurda gümüĢ bir kâse, bakır iğne, birkaç alet parçası, kurĢun bir parça, kristal pendant, kaya kristali parçası, çakmaktaĢı aletler, çok sayıda seramik kap, bızlar ve çok sayıda ağırĢak ele geçmiĢtir513. Troya hazinelerinden G ve N hazineleri yapının içinde, Q Hazinesi giriĢinin 1 m ilerisinde

509 II H için bkz. Korfmann 1995, s. 240; II R için bkz. Easton 2002, s. 307; II F için bkz. Sazcı 2001, s. 215.

510 Korfmann 1997a, s. 213.

511 Yeni dönem kazılarıyla birlikte özellikle Troya I ve II Dönemi kronolojisi bakımından oldukça önemli değiĢiklikler de olmuĢ ve yeni safhalar belirlenmiĢtir. Blegen kazılarındaki IIc safhası yeni dönem kazılarında Troya Iu‟ya ve IIa safhası da Io‟ya tarihlenmiĢtir. Bkz. Korfmann 2000a, s. 287.

512 Blegen ve diğ. 1950, s. 206; Blegen 1963, s. 66; Korfmann 1992, s. 3; Werner 1993, s. 17.

513 Blegen ve diğ. 1950, s. 281- 282. Megaronun önünde ve avludaki giriĢ yapısının önünde çok sayıda buluntu veren çukurların çöpler veya büyük küpler için açıldığı zannedilmektedir. Bkz. a.g.e. s. 206.

166

ele geçmiĢtir514. Bütün bu buluntulara göre yapının sıradan bir ev olmadığı, halka açık törenlerin düzenlendiği bir yapı veya kentin yöneticisi ve ailesine ait krali nitelikli bir konut olabileceği belirtilmiĢtir515. Megaron II B ve II E ise bu yapıyı tamamlayan yan üniteler gibidir.

Troya II yerleĢimi sonlarına (IIg) doğru megarona benzer çok odalı kompleks yapılar karĢımıza çıkmaktadır ( Plan I, 2-3)516. Bir önceki evredeki görkemli anıtsal yapılara göre daha küçük olan bu yapılar, ante duvarlarının oluĢturduğu bir ön oda ve arka oda ile yan taraflara eklenmiĢ küçük odalardan oluĢmaktadır517. Ġçten ana odalarının ölçüleri 3 x 5,5 m ile 4,5 x 8 m arasında değiĢmektedir518. H.

Schliemann‟ın “Kentin kralının evi” olarak adlandırdığı HS yapısı da bu evreye aittir (Plan I, 1-2). Yapı olasılıkla megarona benzer komplekstir519. E hazinesi HS yapısının kuzeybatı duvarı yakınında iki kap içinde, F Hazinesi E Hazinesi‟nin 1 m uzağında aynı evin duvarı üzerinde, M Hazinesi aynı evin batısında Troya II suru üzerinde, D Hazinesi yapının yakınındaki D evinde (Plan I, 1), K Hazinesi D ile aynı

514 Sazcı 2007, s. 361.

515 Blegen 1963, s. 67. Yapının sıradan bir ev olmadığı, normal ev tabanlarında oldukça fazla sayıda bulunan hayvan kemiklerinin yokluğu ve evle ilgili diğer eĢyaların olmamasından anlaĢılmıĢtır. Bkz.

Blegen ve diğ. 1950, s. 263.

516 K. Werner, Troya IIg evresindeki bu yapıları megaroid karakterli olarak adlandırmıĢtır. Bkz.

Werner 1993, s. 19; aynı yapıları C. Blegen ise megaron-like house olarak adlandırmıĢtır. Bkz.

Blegen&Caskey&Rawson 1951, s. 4, dn. 1.

517 Mellaart 1959a, s. 149 vd., Fig. 10; Easton 2002, s. 308.

518 Werner 1993, s. 19.

519 Söz konusu yapı “Priamus‟un Evi” olarak da bilinmektedir. Bu evredeki birçok yapı gibi tam olarak açığa çıkartılmamıĢtır. Ancak J. Mellaart çok odalı yapıları megarona benzer kompleks yapı olarak tamamlamıĢtır. Bkz. Mellaart 1959a, s. 150, Figs. 9- 10; Werner 1993, s. 19.

167

yerde ancak mimariye bağlı olmadan ele geçmiĢtir520. E- 6 karesinde bu safhaya ait diğer yapının odalarının bir kısmı açığa çıkartılmıĢtır. Tam olarak açığa çıkartılamayan yapıda ele geçen çok sayıdaki buluntu yapının fonksiyonu konusunda ipucu vermektedir521. Bu yapının yanında “D Hazinesi Evi” olarak da bilinen bir baĢka yapının odalarının bir kısmı kazılmıĢtır. Yapıda ele geçen D hazinesi ve diğer buluntular krali niteliktedir522. E-F/7-8 plan karesindeki II S evinin çok az bir kısmı kazılmıĢtır. Bu yapıda S hazinesi, depo odalarında 9 küp ve 2 iskelet ele geçmiĢtir523. Megarona benzer kompleks yapılarda ele geçen buluntuların tamamı değerlendirildiğinde zenginliği ve gücü vurgulayan nadir eserlerin fazlalığı dikkat

520 Hazinelerin buluntu durumlarıyla ilgili H. Schliemann‟ın verdiği ipuçlarını birleĢtiren G. Sazcı, söz konusu hazinelerin aĢağı yukarı buluntu yerlerini iĢaret etmiĢtir. Troya hazinelerinin büyük bir kısmının yapının içinde veya hemen dıĢında bulunmuĢ olması oldukça dikkat çekicidir. Bkz. Sazcı 2007.

521 E-6‟daki yapının odalarında hayvan kemikleri, çok sayıda seramik parçası, çark yapımı tabaklar, depaslar, tankardlar, sepet kulplu çaydanlık; piĢmiĢ toprak ağırĢaklar, fildiĢi alet parçası, bıçak kabzası; bakır alet, halka, iğneler, bıçaklar; kurĢun bir tel, silindirik parça; çok sayıda silindirik veya halka biçimli altın boncuklar, tel parçası; kaya kristalinden yapılmıĢ aslan baĢı kabza; çakmaktaĢı bıçaklar, perdah taĢları, taĢ idoller, balta; kemik idoller, tüpler, bızlar, iğne ve aletler bulunmuĢtur.

Yapının odaları ve odalarda ele geçen buluntular için bkz. Blegen ve diğ. 1950, s. 321- 365.

522 D Hazinesi Evi‟nde altın disk biçimli çok sayıda boncuk, vazo baĢlı iğne, halka parçası; kurĢun parça; TaĢ idol, perdah taĢları, çakmaktaĢı bıçaklar; hayvan kemikleri, kemik idol, bızlar ve iğneler;

piĢmiĢ toprak ağırĢaklar, depas ve çark yapımı tabaklar ve çok sayıda seramik parçası bulunmuĢtur.

Yapıda ele geçen buluntuların tamamı için bkz. Blegen ve diğ. 1950, s. 367- 371.

523 IIS yapısında altın çekiç baĢlı bir iğne, yuvarlak düz levha Ģeklinde boncuk, tankard ve çok sayıda çark yapımı tabak parçası ele geçmiĢtir. Bkz. Blegen ve diğ. 1950, s. 376.

168

çekmektedir524. J. Mellaart‟ın da belirttiği gibi, Troya II sonundaki çok odalı megaron kompleksleri krali konut olarak kullanılmıĢ olmalıdır525.

Troya III mimarisi hakkındaki bilgiler oldukça sınırlıdır. Troya II sonu ve III baĢına tarihlenen yan yana sıralı megaronlardan “Megaron 1” olarak adlandırılan bir yapı içinde ele geçen kült buluntuları ve altar, yapının mabet olarak kullanıldığını göstermiĢtir526. AraĢtırmacılar arasında tartıĢma konusu olan megaronun fonksiyonu konusunda ilk kez kültle ilgili kullanıldıklarına dair somut buluntuların bulunması bakımından Troya megaronu önem taĢımaktadır. C. Blegen‟e göre bu döneme ait yapı kalıntıları Troya II sonundaki megaron kompleksi tarzındaki yapılardan farklı değildir527. Ancak Troya I ve II‟ye göre duvar yapım tekniği bakımından fark bulunmaktadır. Yapıların dıĢ duvarları taĢtan inĢa edilmiĢtir528. Megaron 1 olarak adlandırılan yapının duvarları Troya II‟de görülen tipte kerpiçtendir. Ancak yapı içinde ele geçen arkeolojik malzemeye göre yapının Troya II sonu ve III baĢında kullanıldığı düĢünülmektedir529.

524 Werner 1993, s. 19.

525 Mellaart 1959a, s. 156- 157.

526 Korfmann 2000a, s. 288.

527 Bu döneme ait yapıların odalarının bir kısmı kazılmıĢtır. Bkz. Blegen&Caskey&Rawson 1951, s.

5. Dönemin mimarisinin yapısal özelliklerini değerlendirebileceğimiz tamamıyla açığa çıkartılmıĢ yapı bulunmamaktadır.

528 Söz konusu duvarlar günümüzde 2 m yüksekliğe kadar korunmuĢtur. Bkz.

Blegen&Caskey&Rawson 1951, s. 5. Yeni dönem kazılarında Troya III yapılarının, C. Blegen kazılarında belirtilenin aksine taĢ duvarlı olmadığı tespit edilmiĢtir. Bkz. Sazcı 2001, s. 214- 215.

529 Sazcı 2001, s. 214- 215; Sazcı 2006, s. 63 vd.

169

Troya IV‟e ait mimari bilgiler az olmakla birlikte sokaklarla ayrılmıĢ yan yana evler bulunmuĢtur530. M. Korfmann, bu yapıları yan yana sıralanmıĢ megaron olarak nitelemiĢtir. Evlerin ortak özelliği, giriĢlerde kubbeli oval bir fırının bulunmasıdır531. M. Korfmann‟a göre birbirinden bitiĢik duvarlarla ayrılan megaronlardan oluĢan Troya IV yerleĢmesi de tıpkı Troya I gibi “Anadolu YerleĢim ġeması” Ģeklinde düzenlenmiĢtir532. C. Blegen, dıĢ duvarları tamamen taĢlarla ve iç duvarların sadece kerpiçle inĢa edildiğini belirtmiĢtir533. Ancak yeni dönem kazılarında taĢ temel üzerinde yükselen kireç sıvalı kerpiç duvarların var olduğu anlaĢılmıĢtır534.

Troya V mimarisiyle ilgili bilgiler azdır. Evlerin ortak özelliği bir ocağın ve uyku platformlarının bulunmasıdır535. Troya IV‟ün geleneksel megaronları devam ederken, duvarları tamamen moloz taĢlardan inĢa edilmiĢ 10 m uzunluğunda yamuk Ģekilli evler ortaya çıkmıĢtır536.

Troya‟da Erken Tunç Æağı boyunca megaron mimarisi yoğun bir Ģekilde kullanılmıĢtır. Troya I, II ve III “Denizsel Troya Kültürü” olarak adlandırılmıĢtır. Bu

530 Blegen&Caskey&Rawson 1951, Figs. 268- 274.

531 Korfmann 1995, s. 240- 241. Fırınlar için bkz. Blegen&Caskey&Rawson 1951, Figs. 274- 279.

532 Korfmann 1996, s. 287- 288. Bu döneme ait mimari bilgiler azdır. YerleĢimin çok az bir kısmı araĢtırılmıĢtır. Bu nedenle yan yana megaronlardan oluĢan radyal planlı yerleĢim modelinin varlığından emin olmak zor gibi görünmektedir. Hiç Ģüphesiz Troya IV yerleĢimindeki yeni araĢtırmalar yerleĢim modeli konusundaki bu soru iĢaretlerini ortadan kaldıracaktır.

533 Blegen&Caskey&Rawson 1951, s. 103.

534 Blum 2002, s. 75, Res. 2.

535 Blegen&Caskey&Rawson 1951, s. 223, Figs. 303- 308.

536 Blum 2002, s. 75.

170

tabakaların hepsinde mimari olarak bağımsız megaron veya yan yana sıralanmıĢ megarona benzer yapıların olması, mimari açıdan ortak bir geleneği yansıtmaktadır537. Mimari açıdan Troya IV ve V‟e ait bilgiler sınırlıdır. Bu dönemlere yönelik çalıĢmalarla birlikte, mimarilerine ait bilgilerimiz artacaktır538.

V. A. II. 1. 2. BeĢik-Yassıtepe

Erken Tunç Æağı baĢına tarihlenen yerleĢimde büyük çoğunluğu yan yana sıralanmıĢ, ortak duvarlı inĢa edilmiĢ ve bir cadde ile ayrılan iki bloktan oluĢan evler açığa çıkartılmıĢtır539. Söz konusu yapılar megarona benzer yapı olarak adlandırılmıĢtır540. Yan yana sıralanmıĢ en az 7 yapı bulunmuĢtur. Yapıların içinde taĢ döĢeli oturma ve uyku amaçlı kullanılmıĢ platformlara rastlanmıĢtır 541. En erken dönemlerde ahĢap ve kerpiç mimari karĢımıza çıkarken daha sonra taĢ temelli mimari ortaya çıkmıĢtır. Balık kılçığı olarak adlandırılan duvar örme tekniği Troya‟da

537 Korfmann 1999, s. 358. “Denizsel Troya Kültürü” olarak adlandırılan dönemde Troya‟nın sadece deniz kıyısındaki yerleĢimlerle değil, aynı zamanda yoğun olarak Batı Anadolu yerleĢimleriyle de kültürel iliĢkileri bulunmaktadır. Erken Tunç Æağı boyunca Batı Anadolu ve Doğu Ege Adaları‟ndaki yerleĢimlerin büyük bir kısmında Troya kültürel etkisi görülmektedir. Batı Anadolu‟da yer alan Troya‟nın I. II. ve III. kültürlerinin, çok daha önceleri kabul edilen “Troya Kültürü” olarak kabul edilmesi uygun olacaktır. Erken Tunç Æağı‟nda Doğu Ege yerleĢim modellerini inceleyen ve aynı görüĢü savunan O. Kouka için Bkz. Kouka 2002, s. 306.

538 Mevcut mimarinin yerleĢimin her yerinde nasıl olduğunun anlaĢılması gerekmektedir. Yapı tipleri ve bunların yoğunluğu hakkındaki bilgiler azdır. Bu nedenle yerleĢim karakteri üzerine yorum yapmak zordur.

539 Werner 1993, s. 7 vd., Fig. 2.

540 Korfmann 1986a, s. 306.

541 Korfmann 1986b, s. 230.

171

olduğu gibi burada da mevcuttur542. TaĢ temelli yapılarda kerpiç ve çamur sıvanmıĢ duvarlar kullanılmıĢtır543. Evler 5- 6 m geniĢliğe ve 12- 13 m.‟den fazla uzunluğa sahiptir. Megaronların hepsi bir ön ve bir arka odadan oluĢmaktadır544. Duvarların içine veya oda içine yerleĢtirilen ahĢap direkler ağır olan düz toprak çatıyı taĢımak için kullanılmıĢtır545. Yapıların dıĢında ve bazen de ana oda ortasında ocaklara rastlanmıĢtır546. C 14 tarihlemesine göre yerleĢim M.Ö. 2920- 2740 yılları arasına tarihlenmiĢtir. Söz konusu yerleĢimin 150- 300 yıl kadar kesintisiz iskân edildiği anlaĢılmaktadır547.

Megaronlarda ele geçen buluntular hem günlük yaĢam hem de kültle bağlantılı objelerden oluĢmaktadır. Megaronlarda ele geçen ve Balkanlar ile Batı Anadolu‟da Demircihüyük‟te paralelleri bulunan kilden yapılmıĢ minyatür savaĢ baltaları, kült amaçlı kullanılmıĢtır548. Evlerden birinde ele geçen altın bir halka küpe, bölgede bilinen ilk altın örnekler arasında olmakla birlikte, erken dönemde metalürjik faaliyetlerin olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir549. Anadolu yerleĢim Ģemasına uygun yerleĢtirilmiĢ megarona benzer yapılar550, bu

542 Korfmann 1985b, s. 108.

543 Korfmann 1985b, s. 108.

544 Korfmann 1986a, s. 306, Abb. 3.

545 Werner 1993, s. 8; Korfmann 1988, s. 132.

546 Korfmann 1989a, s. 271.

547 Korfmann&Kromer 1993, s. 142.

548 Korfmann 1986a, s. 307; Korfmann 1985a, s. 162, Abb. 8, R14.659.

549 Korfmann 1989b, s. 264.

550 Kouka 2002, s. 304.

Benzer Belgeler