• Sonuç bulunamadı

Münhasır Ekonomik Bölge (Exclusive Economic Zone)

3. Deniz Hukuku ve Alanları

3.2. Deniz Alanları

3.2.2. Devletlerin Bazı Yetkiler Kullandıkları Deniz Alanları

3.2.2.3. Münhasır Ekonomik Bölge (Exclusive Economic Zone)

Truman Deklarasyonu ile başlayan ve karasularının ötesine uzanan doğal kaynaklar üzerinde münhasır hak talepleri sadece deniz tabanı ile sınırlı kalmamış ve karasularının ötesindeki deniz su tabakası içerisindeki doğal kaynaklara da uzanmıştır. Her ne kadar balıkçılık bölgesi kıyı devletlerine, karasularının ötesindeki canlı kaynaklar üzerinde münhasır haklar tanımakta idiyse de, özellikle 1950’li yıllarda doğal kaynaklar üzerindeki talepler balıkçılık bölgesini hem nitelik hem de genişlik olarak çok aşan bir kapsam kazanmıştır. Bu ilk taleplere Arjantin, Şili, Peru, Ekvator ve

64 Resmi Gazete, 20 Ocak 1981, sayı: 17226. 65 Resmi Gazete, 21 Temmuz 1998, sayı: 23409.

Panama gibi Latin Amerikalı ülkeler öncülük yapmış, ve bu ülkeleri daha sonra diğer gelişmekte olan ülkeler izlemiştir.

Bu talepler karşısında 1974 yılında başlayan III. Deniz Hukuku Konferansı, konuyu müzakere kapsamına almıştır. Karasuları ötesindeki doğal kaynaklar üzerinde öne sürülen bu hak talepleri ile ilgili temel tartışma konuları, bu hakları sağlayan bir deniz alanının hukuki statünün tam olarak ne olacağı ve bu alanın kıyıdan itibaren kaç mile kadar uzanacağı konuları olmuştur. Konferansta yapılan görüşmeler sonucunda Münhasır Ekonomik Bölge (M.E.B.) adı altında bir deniz alanı oluşturulmuştur. Ayrıca 1982 B.M.D.H.S.’nin 5. Bölümü bu alanın düzenlenmesine ayrılmıştır.

M.E.B.’nin genişliği konusunda tek bir ölçütün kabul edildiği görülmektedir. Bu ölçüte göre M.E.B., esas çizgiden itibaren 200 deniz mili uzaklığa kadar ilan edilebilen, karasularının ötesinde ve ona bitişik bir deniz alanıdır.66 Şayet bir kıyı devletini çevreleyen deniz alanı bu derecede genişse, yani karşısındaki devlet ile arasındaki deniz alanı 400 mil ya da daha geniş ise, bu kıyı devleti 200 deniz mili Münhasır Ekonomik Bölge (M.E.B.) ilan edebilecektir.

M.E.B. de esas çizgiden ölçüldüğü için, kıyı devletinin karasuları bu alandan düşüldüğünde geriye kalan deniz alanı M.E.B. statüsünde olacaktır. Örneğin 200 deniz mili M.E.B. ilan etmiş bir ülkenin 12 deniz mili karasuları var ise geriye kalan 188 deniz mili genişliğindeki alan M.E.B. statüsünde olacaktır.

M.E.B.’nin hukuku statüsü ise şu şekilde özetlenebilir: M.E.B. temel olarak, kıyı devletinin egemenliği altında olmayan ancak bu alanda hem deniz tabakasında hem deniz tabanında ve deniz tabanının altında bulunan bütün canlı veya cansız doğal kaynaklar üzerinde kıyı devletine münhasır yetkiler tanıyan bir alandır. Bu alanlarda kıyı devleti dışında veya kıyı devletinin izin verdiği devletler veya kişiler haricinde doğal kaynak aranamaz veya işletilemez. Öte yandan bu bölgenin üzerindeki hava kesiminde de

rüzgâr enerjisi veya güneş enerjisi gibi doğal kaynaklar da kıyı devletinin münhasır yetkisi altındadır.

Kıyı devletinin doğal kaynaklar üzerindeki münhasır yetkilerine daha detaylı bakıldığında, bu yetkilerin doğal kaynak arama ve işletme yetkileri olduğu görülmektedir. Ayrıca bu hakların kullanılabilmesi için bazı haklar daha tanınmıştır. Bunların başında doğal kaynak arama ve işletme için gerekli tesis ya da platform kurma, bunların etrafında 500 metre çapında güvenlik bölgesi ilan etme, doğal kaynakların, özellikle de canlı kaynakların korunmasına ilişkin tedbirler almaya ilişkin haklar sayılabilir.67 Kıyı devletinin

kuracağı yapay adalar ve diğer tesisler, diğer devletlerin bu alanı kullanma haklarını, özellikle de uluslararası ulaşım için gerekli olarak kabul edilmiş güzergahları kullanmalarını engellememelidir.68

Görüldüğü gibi, bu alan kıyı devletinin egemenliği altında bir alan olmayıp, kıyı devletine sadece doğal kaynaklar üzerinde münhasır yetkiler tanıyan bir deniz alanıdır. Bu hukuki durum, diğer devletlerin bu alanı diğer

konularda serbestçe kullanmaya devam edebilecekleri anlamına gelir.

Bir başka deyişle, doğal kaynaklar dışında M.E.B., açık denizlerin sağladığı neredeyse bütün hakları diğer devletlere sağlamaktadır. Diğer devletler,

bu alan üzerindeki hava

Şekil 15 Münhasır Ekonomik Bölge.

67 1982 B.M.D.H.S. Madde 62 ve 73. 68 1982 B.M.D.H.S. Madde 60.

ulaşımına, bu alandaki deniz ulaşımına, telekomünikasyon kabloları veya enerji nakil boruları döşemeye, bilimsel araştırmalar yapmaya ve hukuken kabul edilmiş diğer faaliyetlere ilişkin haklarını kullanmaya devam edebileceklerdir.69 Ancak yabancı kişi ve araçlar, kıyı devletinin bu alandaki yetkilerini kullanmasına ve kıyı devletinin bu alanda oluşturma ve uygulama yetkisine sahip olduğu düzenlemelerine uygun hareket etmek yükümlülüğü altındadırlar.70

M.E.B. alanının hukuken kabul edilmesi ile kıta sahanlığının hukuken ortadan kalkıp kalkmadığı ya da kıta sahanlığına artık ihtiyaç olup olmadığı da sorgulanmaya başlanmıştır. Zira M.E.B. 200 mile kadar deniz tabanındaki ve deniz tabanının altındaki doğal kaynakları da kapsamaktadır ve bu bölge o devletin kıta sahanlığı ile çakışmaktadır.

M.E.B. alanının hukuken doğmuş olmasına rağmen kıta sahanlığına ihtiyaç duyulmasının ve bu alanın hukuki bir kavram olarak varlığını sürdürmesinin bazı nedenleri vardır. İlk olarak M.E.B. kıyı devletinin ilan ederek sahip olabileceği bir deniz alanıdır. Oysa sahip olunması için Kıta Sahanlığının ilan edilmesine gerek yoktur. Birçok devlet günümüzde M.E.B. ilan etmemiştir ama kıta sahanlığına sahip durumdadırlar. Örneğin Türkiye, Karadeniz dışında ülkesini çevreleyen denizlerden hiçbirinde Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmemiştir. İkinci olarak kıta sahanlığı bazı durumlarda 200 milin ötesine geçebilmektedir ki bu da kıta sahanlığının bazı durumlarda M.E.B.’den daha geniş olabileceğini göstermektedir. Kıta marjının 200 milin ötesine geçtiği durumlarda kıyı devleti 200 milden daha geniş kıta sahanlığına sahip olabilmektedir. Bu nedenlerle, kıta sahanlığı, hukuki önemini hala devam ettiren bir deniz alandır.

Münhasır ekonomik bölge alanlarına sahip olunabilmesi için ilan edilmesi gerektiğini belirtmiştik. Türkiye günümüze kadar sadece Karadeniz’de 1986 yılında Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmiş,71 1987 yılında da Sovyetler Birliği ile Münhasır Ekonomik Bölge sınırını

69 1982 B.M.D.H.S. Madde 58. 70 1982 B.M.D.H.S. Madde 58 (3).

oluşturmuştur.72 Bu antlaşmaya da Ukrayna, Rusya Federasyonu ve Gürcistan haleftir. Bulgaristan ile olan sınırı (yan sınır) ise 1997 tarihli antlaşma ile oluşturulmuştur.73 Ancak Türkiye halen hem Ege hem de Akdeniz’de M.E.B. ilan etmemiştir.