• Sonuç bulunamadı

Mülkiyet ve Osmanlı Kadını

Varlık ve mal üzerinde mülk ve denetime sahip olmak yaĢam döngüsü içerisinde önemli bir husustur. Ġslam hukuku kadınlara da mülkiyet hakkı tanımaktadır. Buna istinaden mülkiyete sahip olmak konusunda kadınlar ön plana çıkmaktadır. Çünkü mülkiyetin varlığı kadınlara kendi hayatlarına dair seçim yapma imkânı tanır. Kadınların muhtaç konuma düĢmesinin önüne geçerek bağımsızlıklarına da önemli katkıda bulunur.73

Ġslam hukukunu esas almıĢ olan Osmanlı Devleti‟nde de kadınların birtakım mülkî özgürlükleri vardı. Mülkleri de, mülkiyetlerinden sahip oldukları gelir de tamamı ile kadınlara aittir. Kadınlar kendileri uygun gördükleri biçimde kimsenin müdahalesi olmadan mülk satın alma, mülkü denetleme ve satma gibi haklara sahiptir. Osmanlı toplumunda bir kadının mülkünü onun haberi olmadan kimse satamaz, kullanamaz ve kiralayamazdı. Böyle bir durumda ise bu duruma maruz kalan kadın kendisine bunu yapan kiĢiyi mahkemeye verebilirdi.

Nitekim birçok kadın bu yola baĢvurmaktaydı.74

Kadınlar kendi iradelerinin dıĢında bir nevi rızası olmadan gerçekleĢtirilen hukuki iĢlemleri fesih etme hakkına sahiptir. Osmanlı‟da kadınlar bu haklarını yeri geldiğinde kullanmaktan çekinmemiĢlerdir.

71 Ekinci, 243. 72 Cin-Akgündüz, 673. 73

ġule ToktaĢ, Mary Lou O‟Neil, Kadınların Mülk ve Miras Edinmesi: Kemalist Aydınlanma ve Ġslami Sosyolojik Süreçler, 1. Basım, Ġstanbul: Libra Kitapçılık ve Yayıncılık, 2014, 15-17.

74

Özellikle Osmanlı toplumunda kadının mülkiyetine dair bu bilgilere Ģer‟iyye sicillerinden ulaĢılmaktadır.75

Ġslam hukuku, hak tanımanın yanı sıra mirastan pay alma, evlilik ve boĢanma sürecinde mal edinebilme hakkı da tanımaktadır.76

Ġslami kurallar çerçevesinde Osmanlı toplumunda kadınlar bir mülkü miras yoluyla alacakları gibi kocalarından mehir veyahutta hediye olarakta alabilmekteydiler. Osmanlı‟da kadınlar emlak alım- satımı, kiralama konusunda da aktif rol oynamıĢlardır. Bu durum kadınlara güven veren bir maddi kaynak olmuĢtur.77

Ayrıca Ġslam hukuku mevcut bulunan kadının mal varlığının erkeğin mal varlığından ayrılığı ilkesine dayandırmaktadır. Bu da kadına mülk edinme ve mülkü elinde bulundurma hususunda ayrı bir güç sağlamıĢtır.78

Osmanlı Devleti‟nde yüksek zümredeki veyahutta orta halli Osmanlı kadının bir diğer mülk sahipliği ise kurmuĢ oldukları vakıflardır. Osmanlı kadını sayısız vakıf kurdu. Bu vakıfların bir kısmı devletin servete el koyması durumunda vârisleri korumak amacıyla da kurulmuĢtur. Ayrıca bu durumun dıĢında sadece hayır amaçlı kurulanlar da söz konusu idi.79 Osmanlıda vakıf, kadınların hukuki ehliyet ve mali kaynaklarını hayata ne derece geçirebildiklerinin ayrı bir göstergesidir.80 Osmanlı kadının mülk biriktirme konusundaki baĢarısı, vakıfların kuruluĢ verileriyle desteklenmektedir. Nitekim 1546‟da Ġstanbul‟daki kayıtlara göre vakıfların %36‟sı kadınların himayesinde kurulmuĢtur.81

Osmanlı kadının Halep Ģehrine kurdukları vakıfların oranı 16. yüzyılda %6,5‟dir. Yıllar içerisinde 17. yüzyılda %26‟ya ulaĢmıĢtır. 18. yüzyıl da %37 ve 19. yüzyılın ikinci yarısında %44‟lük orana ulaĢmıĢtır. Zaman içerisinde süre gelen bu artıĢ oranları Osmanlı kadınının ticari hayattaki rolünün göstergesidir. Ekonomik alanda aktif rol oynadıkları ve sahip oldukları hak ve imkânları ne derece rahat kullanabildiklerinin kanıtı niteliğindedir.82

YaĢanan bu hal içerisinde kadınların iktisadi faaliyetlerin iĢleyiĢinden habersiz

75

Mehmet Âkif Aydın, Kadın (Ġslâm‟da Kadın), DĠA, Cilt 24, 2001, 88.

76ToktaĢ - O‟Neil, 17. 77

Sancar, 163.

78

Dilâver Cebeci, Tanzimat ve Türk Ailesi, 1. Basım, Ġstanbul: Bilgeoğuz Yayınları, 2009, 118.

79 Davıs, 268. 80 Aydın, 88. 81 Sancar, 163. 82 Aydın, 88.

olduklarını söylememiz mümkün değildir.83

Zengin Osmanlı kadınları vakıfların yanı sıra sahip oldukları mallarını camii, çeĢme ve çeĢitli hayır iĢlerinde kullanılması adına bağıĢta bulunmuĢlardır.84

Buna eĢ zamanlı olarak Osmanlı Devleti‟nde ellerinde faiz geliri bulunan kadınlar da vardı. Kadınlar faizleri kurdukları vakıflara bağıĢlayabiliyor veyahutta böyle bir gelir ile hayır faaliyetlerinde bulunabiliyorlardı.85

Osmanlı kadınının mülk edinebildiği diğer birkaç Ģey ise meyve bahçeleri, bostanlar ve dükkânlardır. Osmanlı kadınının menkul mülkiyeti de bulunmaktaydı. Kadınların eline çiftlik gereçleri, hayvan, ev eĢyası, giyim-kuĢam bunların yanında tekstil ürünleri, ziynet eĢyası, mücevherat gibi zikredebileceğimiz mülk adına birçok Ģey geçmiĢtir. Osmanlı kadınlarının yaptıkları yatırımlarla ciddi paralar kazanmaları yanında resmi olarak yüksek miktarda borçlar da vermiĢlerdir. Genel anlamda Osmanlı kadınının mülk ve mali konuda toplumun sosyoekonomik hayatında ciddi bir rol oynadığını göstermektedir.86

Kadınlara tanınan mülk sahibi olabilme hakkı ve bu mülkleri diledikleri biçimde tasarruf etme özgürlükleri onların iktisadi hayatta iĢ yapabilme becerilerini geliĢtirmiĢtir. Ayrıca miras ve mehir yolu ile nakite sahip olan kadınlar bu sermayelerini borç vererek iktisadi hayatta üretkenliğe ve dönüĢüme katkıda bulunmuĢlardır. Mesela kırsal bir bölgede aile emeğinin üretim organizasyonunda ve Ģehirlerde sermayenin yatırıma dönüĢtürülmesinde kadının rolü göz ardı edilemez. Bir çocuğun vasisi olarak kadın, kocasının ölümünün ardından çiftliğin üretiminin devam edebilmesi adına iĢlerinin baĢında olmuĢtur. Bu sayede sosyoekonomik açıdan iktisadi faaliyetlerde katkıda bulunmakta idi. Osmanlı Devleti‟nde ticaretle uğraĢan aileler bulunmaktaydı. Bu ailelere mensup bulunan kadınlar, sermayelerini mudaraba adı verilen bir sözleĢme ile ticarete yatırmıĢlardır. Bu sayede iktisadi faaliyetlerin kârına ortak olabilmiĢlerdir. Borç verme yoluyla kendilerine gelir sağlayan kadınlarda bulunmakta idi.87

83 Koca, 91. 84 Akman, 84. 85 Koca, 90. 86 Sancar, 163. 87 Koca, 91-92.