• Sonuç bulunamadı

II. KUR’AN’DA SÜJESİ AÇISINDAN BİLGİ ÇEŞİTLERİ

II.II. 1 Mücerred varlık ve bilgisi

Mücerred ne anlama gelmektedir? Mücerred varlıktan kastettiğimiz nedir? “Eşyanın bütün vasıfları ile zihinde husulü (anlamındaki) müşahhas’ın zıddı olarak mücerred: vücuda gelmiş eşya ve ef’alin şekil ve suretlerden ayrı olarak düşünülen her mefhum”812 anlamına gelmektedir.

Fiziki varlık evrenine göre farklı mahiyetleri olan, daha önce sözünü ettiğimiz ‘melek’ ve ‘cin’ gibi, bir çeşit varlık kategorilerini ifade etmek için kullanılan; ‘insan üstü’, ‘ruhanî’, ‘latif’, ‘manevi’ ‘fizik ötesi’ vb. terimlerin yerine biz, “cismaniyyun (cisimsel 807 es-SABUNİ, N., a.g.e., s. 55.

808 bkz. CÜRCÂNÎ, a.g.e., s. 234. 809 es-SABUNİ, N., a.g.e., s. 55. 810 bkz. CÜRCÂNÎ, a.g.e., 234.

811 ŞİMŞEK, M. S., Yaratılış Olayı..., s. 119. 812 YEĞİN A., a.g.e., s. 470.

olanın) mukabili”813 anlamında onlarla aynı içerikte ‘mücerred’ kavramını seçtik.

“Allah’tan başka mücerred olmadığı”814 görüşüne rağmen, en azından meleklerin, “hukemanın ve bilhassa hukemai İslamiyyenin kavillerine göre mücerred”815 kabul edilmesinden hareketle, kendilerine özgü varlık-yapıları olan, öz yapılarıyla bizce algılanamamakta olan cinleri de bu kavram çatısı altında ifade etmeği tercih ettik.

“İslami kosmosta cisimsiz salt nurdan varlıklar olduğu gibi, cisimli varlıklar da vardır;”816 “en üstte, cisimsiz salt nurdan varlıklar olarak melekleri”817 görüyoruz. Onlardan “sonra cinler gelir.”818 “Melek, tamamen soyut, ruhani olan bir varlıktır. Biraz maddeye yaklaşmakla beraber ruhani tarafı fazla olan varlık ise cindir. Ruhani ve maddi yönü dengeli biçimde yaratılan varlık ise insandır.”819

Gerek melek, gerekse cinlerin varlıklarına ve varlık-yapılarına dair kimi bilgilere, insanın bilgi kaynaklarından biri olan ‘vahy’in kaynaklık ettiğini görüyoruz.

Kur’an’a göre, her iki varlığın da, insandan önce yaratıldıkları anlaşılmaktadır. (Kur’an-ı Kerim, 2/30 ; 7/11 ; 15/27) Yine Kur’an-ı Kerim, cinlerin ateşten, (Kur’an-ı

Kerim, 55/15 ; 15/27) insanların topraktan yaratıldıklarını belirtir. (Kur’an-ı Kerim, 40/67 ; 15/26,28) Fakat Kur’an-ı Kerim, meleklerin neden yaratıldıkları konusunda herhangi bir

bilgi vermemektedir. Ancak “peygamber (s.a.v.)e ulaşan rivayetlerde onların nurdan yaratıldıkları belirtilmektedir.”820 Bilindiği üzere, kadim bilgi ‘Yaratan’ın bilgisi’, hadis

bilgi ise ‘kulun (yaratılmışların) bilgisi’ni ifade etmektedir. Bilgi, aslında şuur ile yakından ilgili bir kavram olduğundan yalnızca şuur sahibi varlıkların bilgisi olabileceği ve “insan dışında bizim tecrübe alanımıza giren şuur sahibi başka varlık olmadığı”821 dile

getirilirse de, Kur’an’ın, bir çok ayetinde, evrende -tecrübe alanımıza girmeyen-, insan dışında şuurlu varlıkların bulunduğunu haber verdiğini görüyoruz. Vahyin bildirmesiyle varlıklarından haberdar olduğumuz, hadis varlıklar olarak melek ve cin için, bilgi imkanının olduğunu da, yine vahyî bilgiden öğreniyoruz. (Kur’an-ı Kerim, 2/32 ; 72/1)

813 YAZIR, M. H., a.g.e., lll, 2031. 814 YAZIR, M. H., a.g.e., l, 305. 815 YAZIR, M. H., a.g.e., a.y. 816 ÜNAL, A., a.g.e., s. 220.

817 ÜNAL, A., a.g.e., s. 220, 240-241. 818 ÜNAL, A., a.g.e., a.y.

819 ATEŞ, S., İnsan ve..., s. 19.

820 ŞİMŞEK, M. S., Yaratılış Olayı..., s. 91. 821 KESKİN, H., a.g.e., s. 111.

Bilgi için gerekli olan “şuur, bu mücerred varlıklar için de söz konusudur.”822 Bakara

suresinin 30-33. ayetlerinde, Allah ile melekler arasında geçtiği bildirilen muhavere, başlı başına meleklerin ilim imkanına sahip olduğunu göstermeğe kafidir. Zira, “meleklerin suali, bilemedikleri esrarı anlamak ve şüphelerini izale etmek suretiyle müşkilatı halletmektir.”823 Şu da var ki, “melekler sözsüz tefhime ve hissiz idrake sahiptirler.”824

“Ey cinler ve insanlar topluluğu” (Kur’an-ı Kerim, 55/33) ilahi hitabında ve diğer bazı ayetlerde, (bkz. Kur’an-ı Kerim,7/38 ; 11/119 ; 51/56 ; 55/39 ; 72/5 ; 114/6) insanlara hitap edildiği gibi cinlerin muhatap alınmaları, insanlarla beraber anılmaları, onların da sorumlu varlıklar olduğunu göstermektedir. Akıl ve irade olmaksızın da sorumluluktan söz edilemeyeceği açıktır. O halde, cinler de insanlar gibi, akıl ve irade sahibidirler. Zaten ıstılahta, “ateşten yaratılmış gözle görülmeyen akıllı varlıklar olarak”825 tanımlanmaktadırlar. Yalnız, cinlerin bilişselliklerinin, yapıları gereği, meleklerinkinden farklı ve insana daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Ayet-i kerimede geçen “And olsun ki,

cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalpleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler” (Kur’an-ı Kerim, 7/179)

ifadeleri, bu konuya ışık tutmaktadır.

Melek, cin ve insan diye anılan varlıklardan hangilerinin daha üstün oldukları konusunda tartışmalara dalmak yerine, bilgice mukayeselerine değinebiliriz. Genel olarak meleklerin “kuvvetçe daha mükemmel ve ilimlerinin daha çok olduğu,”826 “cinlerin,

meleklerin yapısından daha aşağı düzeyde olduklarından onların bütün bilgilerine vakıf olamadıkları,”827 yani meleklerin yapıca da, bilgice de cinlerden daha üstün oldukları ifade

edilmiştir. Meleklerin insan karşısındaki konumuna gelince, Allah’ın, ilim sebebiyle Âdem (a.s.)’ın meleklerden üstün olduğunu açığa çıkardığını. Yine ilim sayesinde meleklere, Âdem (a.s.)’a secde etmelerini emretmiş olduğunu, Âdemoğullarının ise, kendilerini ataları gibi, bilgice meleklerden üstün olmaya namzet kılan imkan ve istidata sahip olduklarını yeri geldikçe ifade ettik. Meleklerin, cin ve insanla kıyasından sonra, son ikisi arasındaki kıyasa gelince; “yapıları sebebiyle gelişmiş imkanlara sahip olan cinlerin,

822 bkz. YAZIR, M. H., a.g.e., V, 3566; ŞİMŞEK, M. S., Yaratılış Olayı..., s. 89. 823 VEHBİ, M., a.g.e., 1, 91; el-ELMAÎ, Z. b. Awad, a.g.e., s. 47.

824 ATEŞ, S., Kur’an-i Kerim ve ..., s. 5; KUŞPINAR, B., a.g.e., s. 84. 825 YAZIR, M. H., a.g.e., lll, 242, 2031.

826 YAZIR, M. H., a.g.e., 1, 306; ez-ZERNUCİ, Burhaneddin, Ta’lim’ül Müteallim, -İslam’da Eğitim

Öğretim Metodu-, 3.B., Terc. Yunus Vehbi Yavuz, Sahhaflar Kitap Sarayı, İstanbul, Ts., s. 11.

akıl sahibi varlıklar olmalarına rağmen, insandan umumi manada geri”828 oldukları ifade

edilmiştir. Her ne kadar, “içlerinde, insanlardan üstün olanının da var olduğu düşünülmüş ise de, kesinlikle üstün insanın, üstün cinden daha üstün”829 olduğu belirtilmiştir.

Yapıca ve bilgice birbirlerinden farklı -hatta üstün- olan mücerred ve müşahhas varlıkların ortak en temel noktaları, varlıklarının ‘hadis’ olmasıdır. Aynı zamanda, “muhdes olan bir şeyin kendisi gibi muhdes olan diğer bir şeye vasıl olması imkanına binaen,”830 bu varlıkların, vasıl olduğu ve olabileceği bilgilerinin de ‘hadis’ olmasıdır. Bu nedenle, sözü edilen varlıkların mutlak bilgilerinden söz edilemez. Çünkü varlıkları gibi, bilgilerini de hadis olmayana borçludurlar. Kur’an’da, varlıkları bildirilen, ancak mahiyetlerinden ziyade, Allah karşısındaki konumlarıyla, kulluklarıyla yer verilen melek, cin ve bilişsellikleri hakkında daha fazlasına yer vermeği zait görüyor, bu mücerred varlıklardan farklı varlık-yapısına sahip, insan adını taşıyan müşahhas varlığı ele alalım istiyoruz.