• Sonuç bulunamadı

Milli Mücadele Dönemindeki Faaliyetleri

Belgede Bas_Sayfalar.indd :40:50 (sayfa 52-56)

MİLLİ MÜCADELE’DEKİ KONUMU HAKKINDA BİR TARTIŞMA

1. Milli Mücadele Dönemindeki Faaliyetleri

1915-1919 yılları arasında İsviçre’de öğrenim gören Saraçoğlu, bu süre zarfında bir yandan tahsilini sürdürürken diğer yandan da Anadolu’dan gelen gençlerin, Avrupa’da Türklük aleyhine yapılan yayınlara cevap ver-mek için kurduğu Türkçü derneklerde görev aldı. Hatta Mahmut Esat ile Cenevre Türk Yurdu’nu kurup2 başkanlığını üstlendi.3 Cenevre Türk Yurdu’nda konferanslar düzenledi. Lozan Türk Yurdu’nda, Mahmut Esat Bey’in, Türklüğü yabancılara tanıtmak düşüncesi ile düzenlediği konfe-ranslara katıldı.4 Bu şekilde Avrupa’da Türk yanlısı bir kamuoyu yarat-maya çabalayan Saraçoğlu, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edildiği-ni5 öğrenince yurda dönmeye karar verdi.6 Bunun için Mahmut Esat ile birlikte yurda dönme planı yaptı. Plana göre: Önce Roma’ya oradan da bir gemiye binilerek Anadolu’ya geçilecekti. İsviçre’den Roma’ya geçerken hiçbir engelle karşılaşmayan Saraçoğlu ve Mahmut Esat, Anadolu’ya gi-decek bir gemi beklemeye başladı. Saraçoğlu ve Mahmut Esat gibi bazı Türk gençlerinin Anadolu’ya geçmek istediğini haber alan Yunan yetkililer bunu önlemek için Roma’ya telgraf çekip bazı girişimlerde bulunduysa da7 yaptıkları girişimler işe yarar yaramadı. Saraçoğlu ve Mahmut Esat, bir İtalyan nakliye gemisine gizlice binerek Kuşadası’na gelmeyi başardı.8

Saraçoğlu, Ödemiş düşman işgali altında olduğu için9 Kuşadası’nda kaldı.10 Bu arada İzmir’e çıkan Yunanlılar, Aydın’a kadar inmiş, yer yer dövüşen çetelerde bir araya gelerek kuvvetlerini birleştirmeye başlamıştı.

Böyle bir ortamda Saraçoğlu ve Mahmut Esat düşmanla mücadele

et-1 Ayrıntılı bilgi için bkz. Gürbüz Arslan, Şükrü Saraçoğlu’nun Hayatı ve Siyasi Faaliyetleri (1886-1953), Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yayımlanmamış Dok-tora Tezi, İstanbul, 2014.

2 Ali Çankaya Mücellidoğlu, Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, IV, Mars Matbaası, Ankara, 1969, s. 1228.

3 Ahmet Bedevi Kuran, İnkılap Tarihimiz ve Jön Türkler, Tan Matbaası, İstanbul, 1945, s.357-358.4 Şaduman Halıcı, Yeni Türk Devleti’nin Yapılanmasında Mahmut Esat Bozkurt (1892-1943), Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2004, s. 29.

5 Tarih boyunca süregelen Türk-Yunan siyasi münasebetleri için bkz. Sami Karamısır, “Siyasi Açıdan Türk-Yunan Münasebetleri”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı: 47, İstanbul, 1987, s. 187-201. Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’ne karşı takip ettiği siyaset için bkz. Yusuf Halaçoğlu, “Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’ne Karşı Takip Ettiği Siyaset (1885-1918)”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı: 6, İstanbul, 1980, s. 14-25.

6 Tarık Ziya Işıtman, Mahmut Esat Bozkurt Hayatı ve Hatıraları 1892-1943, Güneş Yayınevi, İzmir, 1944, s. 12.

7 Gotthard Jaeschke, Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi (Mondros’tan Mudanya’ya), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1970, s. 50.

8 Tarık Ziya Işıtman, a.g.e., s. 12.

9 1 Haziran 1919 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilen Ödemiş’in işgali 3 Eylül 1922 tarihine kadar sürmüştür. Bkz. Behiç Galip Yavuz, Ödemiş’in Tarihi, Okyanus Basım Yayın ve Ticaret Yayınları, İzmir, 2007.

10 Bkz. Ek. 1, “II. Dönem TBMM Şükrü Saraçoğlu Hal Tercüme Belgesi.”

mek için Kuşadası’nda bir Kuva-yı Milliye birliği kurdu.11 Saraçoğlu, bir yandan da kaza, nahiye ve köylerde dağınık halde yürütülen çalışmaları birleştirmek için çaba sarf etti.12 Mahmut Esat ise 21 Haziran 1919’dan itibaren Rum eşkıya ile savaşa başlayarak bölge halkının güvenliğini sağ-lamaya başladı. Zaman zaman da Yunan kuvvetlerine baskınlar düzenle-yip onlara zarar verdi.13 Bu gelişmeler üzerine Saraçoğlu, Milli Mücade-le’ye daha fazla katkıda bulunmak için Demirci Mehmet Efe’nin birliğine katıldı.14 Demirci Mehmet Efe, Saraçoğlu’na casus gözüyle baktığı için ilk başta kendisine güvenmedi, hatta onu göz hapsinde tutturdu. Güven so-runu o tarihte Akhisar Cephesi Kumandanı olan Celal Bey’in araya gir-mesi ile çözüldü.15

Yaklaşık bir ay Demirci Mehmet Efe’nin yanında bulunan Saraçoğlu hem İngiliz tehdidi altında bulunan askeri cephanelikleri boşaltmak gibi görevlerde bulundu hem de tercümanlık yaptı. Yeni görevler beklerken Jandarma Genel Komutanı Ali Kemal Paşa’nın Demirci Mehmet Efe’yi yan-lış yönlendirmesi sonucu hayatı tehlikeye girdi.16 Çünkü Jandarma Ge-nel Komutanı Ali Kemal Paşa, Demirci Mehmet ile yaptığı görüşmelerde17 mücadele bölgesinde fedakârlıkla çalışmakta olan Kazım Nuri, Saraçoğlu, Mazhar Müfit, Hacim Muhittin gibi vatansever gençleri birer İttihatçı ve Padişah karşıtı göstererek bunların İsviçre’den büyük miktarda para ge-tirdiklerini, İttihat ve Terakki Cemiyeti namına propaganda yaptıklarını söyledi.18 Bunun üzerine Demirci Mehmet Efe, hemen harekete geçerek ne kadar İttihatçı varsa temizlensin diye emir çıkardı.19 Emirden habe-ri olanların birçoğu kaçmayı başarırken birçoğu da Nazilli’de tutuklandı.

Tutuklanan kişiler arasında Saraçoğlu da vardı.20 Bu durumu öğrenen

11 Nail Ekici - Derman Bayladı - Mahmut Alptekin, Cumhuriyete Kan Verenler, Hürriyet Gaze-tesi Yayınları, İstanbul, 1973, s. 99.

12 Cemal Bildik, “Siyaset Adamlarımızın Hususi Hayatları” (Şükrü Saraçoğlu İle Röportaj), Akşam, 20-21 Mart 1950; İsmet Görgülü, On Yıllık Harbin Kadrosu 1912-1922, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1933, s. 249.

13 Mahmut Esat’ın bu dönemdeki faaliyetleri ile ayrıntılı bilgi için bkz. Şaduman Halıcı, Yeni Türk Devleti’nin Yapılanmasında Mahmut Esat Bozkurt (1892-1943), Atatürk Araştırma Mer-kezi Yayınları, Ankara, 2004, s. 55-73.

14 Cemal Bildik, “a.g.m.”, Akşam, 21 Mart 1950.

15 Cemal Bildik, “a.g.m.”, Akşam, 21 Mart 1950.

16 Rahmi Apak, İstiklal Cephesinde Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, Türk Tarih Kurumu Yayın-ları, Ankara, 1990, s. 110.

17 Jandarma Genel Komutanı Ali Kemal Paşa bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmek için Denizli’ye gelmişti. Burada birkaç gün kaldıktan sonra 16 Ağustos 1919’da Nazilli’ye geç-miş aynı gün Demirci Mehmet Efe tarafından tutuklanmıştı. Demirci Mehmet Efe, Ali Kemal Paşa’yı tutuklattırdıktan sonra komutanın ortalığı niçin karıştırmak istediğini merak etmiş, kendisini davet ederek onunla sohbet etmişti. Bkz. İhsan Fuat Özgen, Milli Mücadele’de Galip Hoca Celal Bayar, İnsanlık Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003, s. 124-125.

18 Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi, II, k. I, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Baş-kanlığı Yayınları, Ankara, 1999, s. 164.

19 İhsan Fuat Özgen, a.g.e., s. 125.

20 Faik Öztırak, “Demokrat Parti Başkanının Beyanatı Münasebeti İle Bazı Hakikatler”, Tanin, 12 Kasım 1946.

Denizli Mutasarrıfı Faik Öztırak, Demirci Mehmet Efe’nin yanına giderek kendisiyle görüştü. Yapılan görüşmede Faik Bey, Demirci Mehmet Efe’ye nasihatte bulundu, vatansever gençlere haksızlık yaptığını söyledi. Ken-disine aşılanan ittihatçılık düşmanlığını azaltarak tutuklanan gençlerin serbest bırakılmasını sağladı.21 Böylece serbest kalan Saraçoğlu, Demirci Mehmet Efe’nin yanından ayrılarak Söke’ye gitti. Söke de Mahmut Esat ile birlikte mücadeleye devam etti. Burada Son Osmanlı Mebusan Meclisi seçimlerine katılarak Aydın Vilayeti’ni temsil etme hakkını kazandı22 ve Söke’den ayrılarak İstanbul’a gitti. Saraçoğlu cepheden ayrılınca bölgede-ki çalışmalar aksadı. Söke Mıntıka Kumandanı Yüzbaşı Faik Bey, Albay Şefik Bey’e bir mektup yazarak bu duruma çözüm bulunmasını istedi.23

Saraçoğlu, Meclis’e açılışından 2 ay sonra yani 10 Mart 1920’de ka-tıldı.24 11 Mart 1920 tarihinde milletvekilliği yemini etti.25 16 Mart 1920 sabahı da İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u işgaline26 şahit oldu. Gelişmeleri yakından takip etmek ve neler olduğunu anlamak için de beklemeyi tercih etti. Bu döneme şahitlik eden Celal Bayar, İstanbul’un işgal edildiği gün Şükrü Saraçoğlu, Hilmi Uran ve Avukat İlhami ile karşılaştığını, Ankara’ya birlikte geçmeyi teklif ettiğini ama Saraçoğlu ile Hilmi Uran’ın hadiseleri beklemeyi tercih ettiği için herhangi bir cevap vermediklerini söylemiştir.27

Gerçekten de Saraçoğlu, böyle bir ortamda hadiseleri beklemeyi tercih etti. Çünkü 16 Mart 1920 tarihinde İtilaf Devletleri İstanbul’u işgal etmiş, tutukladığı milletvekillerini Malta’ya sürgüne göndermeye başlamıştı.28 18 Mart’ta Mebusan Meclisi kendi kararıyla toplantılarını ertelemişti.29 19 Mart tarihinde Mustafa Kemal Paşa, Ankara’da yeni bir meclisin açılacağı ve seçimler yapılacağı yönünde genelge yayınlanmıştı.30 Padişah

Vahdet-21 Türk İstiklal Harbi..., II, k. I, s. 165.

22 Taha Niyazi Karaca, Son Osmanlı Meclis-i Mebusan Seçimleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 2004, s. 330-338.

23 Şaduman Halıcı, a.g.e., s. 63.

24 Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, IV. Devre, I, İnikat 21, (10 Mart 1920), s. 424, 427.

25 Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, IV. Devre, I, İnikat 22, (11 Mart 1920), s. 431.

26 12 Ocak 1920’de Osmanlı Mebusan Meclisi’nin açılması, ertesi günü de İstanbul Sultanah-met Meydanı’nda 150 bin kişinin katıldığı muazzam bir miting organize edilmesi işgalcileri oldukça rahatsız etti. Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Misak-ı Millî’yi kabul etmesi ise işgalcileri adeta çıldırttı. Nitekim bu gelişmeler üzerine işgal devletleri, durumun kendileri açısından daha da kötüleşmesini engellemek ve İstanbul’da kendilerinden izinsiz hiçbir şeyin meydana gelmemesini sağlamak için 16 Mart 1920 sabahı şehri resmen işgal etmeye başladı. Bkz.

Osman Özsoy, “Mustafa Kemal Paşa’nın Halkla Kurduğu İlişkiler ve Bağımsızlık Konusunda Anadolu İnsanını Harekete Geçirmesi”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, Sayı: 115, İstan-bul, 1998, s. 15.

27 Cemal Kutay, Celal Bayar’ın Yazmadığı, Yazamadığı Üç Devirden Hakikatlar, Alioğlu Yayıne-vi, İstanbul, 1982, s. 77-78.

28 Malta adasına sürgünler, 1919 yılı Mart ayının ortalarında başlamış, 1921 yılı Kasım so-nuna kadar sürmüştür. En kalabalık grup 78 kişilik olup 28 Mayıs 1919 sabahı İstanbul’dan yola çıkmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Bilal Şimşir, Malta Sürgünleri, Bilgi Yayınevi, İstanbul, 1985, s. 188-189.

29 Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, IV. Devre, I, İnikat 24, (18 Mart 1920), s. 496.

30 Ayrıntılı bilgi için bkz. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Sabah Yayınları, İstanbul, 2000, s. 282.

tin de 11 Nisan’da meclisin 4 ay içinde tekrar toplanmak kaydıyla dağıtıl-masını emretmişti.31 Bu süre zarfında milletvekillerinin bazıları yakalanıp Malta’ya sürüldü, bazıları Ankara’ya geçti, bazıları da İstanbul’da kalmayı tercih etti.32 Saraçoğlu ise mücadelesine kaldığı yerden devam etmek için Kuşadası’na döndü33 ve Mahmut Esat ile buluştu.34

Bu arada İtalya, TBMM’ye yapacağı önerileri milletvekili olmasından dolayı Mahmut Esat aracılığı ile yapmayı tasarlamış, bunun için de Kont Senni ile bir İtalyan Generalini, Mahmut Esat ile görüşmesi için Kuşada-sı’na göndermişti. İtalyan heyeti ile buluşan Mahmut Esat görüşmelerde yakın arkadaşı Saraçoğlu’nu da hazır bulundurdu. 6 Mayıs 1920’de baş-layan görüşmelerde İtalya delegeleri, Yunanlılara karşı cephane ve silah sevkiyatını kolaylaştıracaklarını, Ankara’dan gelebilecek barış önerilerini müttefiklerine bildirmek için arabuluculuk yapabileceklerini söylediler.

Mahmut Esat ve Saraçoğlu ise İzmir ve çevresinde çoğunluğun Rumlarda olduğu söyleminin bir iddiadan öteye geçmediğini, İzmir’in beş yıl süre ile Yunan egemenliğine bırakılmasının Yunanistan’ın bölgedeki Türk ço-ğunluğunu kırma politikasına hizmet edeceğini, Anadolu’da bir Ermeni yurdundan bahsedilemeyeceğini belirttiler. Bu gerçeklerin kabulü halinde makul bir barış antlaşmasından söz edilebileceğini ifade ettiler. Saraçoğlu ve Mahmut Esat birlikte kaleme aldıkları bu görüşmenin özetini 57. Fırka Kumandanlığı’na gönderdi. Eğer hükümet, propaganda yapmaya karar verirse, kendilerine gelecek telgrafları Rodos’a ve oradan İtalya ile İsviç-re basınına göndeİsviç-receklerini, zira buralarda geİsviç-rekli örgütlenmelerinin ve adamlarının bulunduğunu, ancak telgraf ücreti ve bilhassa İsviçre basını için paraya gereksinimleri olduğunu bildirdiler.35

Görüşmeden kısa bir süre sonra İtalya, müttefikleri ile anlaşarak Kuşa-dası’ndaki askeri birliklerini geri çekince Mahmut Esat, 16 Ağustos 1920 tarihinde Ankara’ya gitti.36 Böylece Saraçoğlu, önemli bir yol arkadaşın-dan mahrum kaldı ve çalışmalarına Mahmut Esat olmaarkadaşın-dan devam etti.

Bölgede düzenli ordu kurulunca37 da mücadelesine son verdi. TBMM’ye katılmak için tayin edilen süre bittiği için Ankara’daki Meclis’e

gideme-31 Türk İstiklal Harbi..., II, k. II, s. 132.

32 Bilal Şimşir, a.g.e., s. 188-189.

33 T.C. Devlet Yıllığı 1944-45, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1945, s. 68; Bkz. Ek 1, “II. Dö-nem TBMM Şükrü Saraçoğlu Hal Tercüme Belgesi.”

34 Mahmut Esat, o tarihte milletvekili olup TBMM açılış törenine katılıp yemin ettikten sonra silahlı mücadeleye devam etmek için tekrar Kuşadası’na dönmüştü. Bkz. Şaduman Halıcı, a.g.e., s. 69.

35 Şaduman Halıcı, a.g.e., s. 69-70.

36 Şaduman Halıcı, a.g.e., s. 73.

37 TBMM kurulduktan yaklaşık 3 ay sonra, Kuvayı Milliye yerine düzenli ordu kurulma-sı yönünde tartışmalar başlamış, 1920 Ekim ayından itibaren Kuvayı Milliye’nin tasfiyesine başlanmıştır. 9 Kasım’da Batı Cephesi; Batı ve Güney Cephesi olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

10 Kasım’da ise Albay İsmet, Batı cephesi, 11 Kasım’da Albay Refet, Güney cephesi komu-tanlığına atanarak Düzenli Ordu’ya geçiş süreci başlamıştı. Ayrıntılı bilgi için bkz. Türkiye Cumhuriyet Tarihi, I, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2000, s. 267.

di. Çünkü Mustafa Kemal, 19 Mart 1919 tarihli bildirisinde İstanbul’dan Ankara’ya gelebilen mebusların yeni Meclisin çalışmalarında yer alaca-ğını belirtmişti. Son Osmanlı Mebusan Meclisi üyelerinin bu geçiş hakkı TBMM’nin 23 Nisan 1920 tarihli oturumunda alınan kararla yinelenmiş, 9 Mayıs 1920 tarihinde geçiş hakkının devam edilmesine karar verilmiş, 27 Ekim 1920 tarihinde ise geçiş hakkı sona erdirilmişti.38

Saraçoğlu, 10 Kasım 1920 tarihinde Düzenli Ordu’nun kurulması ve TBMM’ye katılma hakkını kaybetmesi sonucu Kuşadası’nda çiftçilik yap-maya başladı. Yunan askerlerinin 25 Nisan 1922 tarihinde burayı işgal etmesi39 üzerine Söke’ye gitti. Söke’de bölgenin zenginlerinden Hüseyin Bey’in evinde misafir oldu. Hüseyin Bey’in Adalara yaptığı hayvan sevki-yatını yönetmeye başladı. İtalyanların Söke’yi işgali üzerine de buradan ayrılarak Bodrum’da bir kasaba limanı olan Küllük’e geçerek kardeşi Rüş-tü Bey’in ve Giritli Şevki Bey’in yanında yaşamaya başladı. İzmir düşman işgalinden kurtulunca da Ödemiş’e döndü.40 Ödemiş de tekrar çiftçilik ile uğraşan Saraçoğlu daha sonra belediye seçimlerine katıldı ve Ödemiş Belediye Başkanı oldu.41

Belgede Bas_Sayfalar.indd :40:50 (sayfa 52-56)