• Sonuç bulunamadı

Mâtürîdî Döneminde Mevcut Ġslâm DıĢı Dinî ve Felsefî Akımlar

Netice olarak böylesi bir ortamda doğup yetiĢmiĢ olan Mâtürîdî‟nin fikir dünyasına içinde bulunduğu ortamın ilmî seviyesi, kültürel çesitliliği ve zenginliğin önemli katkılar sağladığını söyleyebiliriz. Yine aynı Ģekilde yetiĢtiği dönem ve bölgede dinî ve felsefî akımların oldukça çeĢitlilik arz etmesi de onun fikir dünyasına olumlu katkılar sağladığını düĢünüyoruz. Bu bağlamda bundan sonraki bölimde onun yaĢadığı bölge mevcut olan veya etkisi devam eden Ġslâm dıĢı dinî ve felsefî akımları ele alacağız. Bu akımları kısaca tanıtılarak onlar hakkında tarihî bilgiler vereceğiz.

1.4. Mâtürîdî Döneminde Mevcut Ġslâm DıĢı Dinî ve Felsefî Akımlar

Mâtürîdî‟nin ötekine karĢı bakıĢının ortaya konması ve doğru anlaĢılabilmesi için yaĢadığı çağda bölgedeki dinî ve felsefî akımların tarihî arka planının ele alınıp incelenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede araĢtırmamıza yardımcı ve faydalı olacağı açısından Mâtürîdî‟nin yaĢadığı dönemde mevcut olan veya etkisi hala devam eden ve Mâtürîdî‟nin reddettiği, görüĢlerine katılmadığı Ġslâm dıĢı din, mezhep ve felsefî akımların genel hatlarıyla sosyo kültürel tarihlerini ele alacağız. Bu suretle yaĢadığı bölgenin inanç coğrafyasını çizmeye çalıĢıcağız.

Mâtürîdî‟nin Kitâbü‟t-Tevhîd ve Te‟vilâtü‟l-Kur‟an adlı eserleri incelendiğinde ele aldığı din, mezhep ve düĢüncelerin o bölgede bulundukları veya bölgeye etki ettikleri görülmektedir. Zira o, bu eserlerinde ve özellikle Kitâb-ı Tevhîd‟inde kimi zaman Hâriciyye, ġia, Mu‟tezîle, Mürcie, Cebriyye, Cehmiyye, MüĢebbihe, Mücessime, Kaderiyye, Ashâbü‟l-Hadis gibi Ġslâmî mezheplerden; kimi zaman da Seneviyye, Mecûsîlik, Maniheizm, Sümeniyye, Deysâniyye, Merkûniyye, Zenâdıka, Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi Ġslâm dıĢı inanç gruplarından bahsetmiĢtir.

209

Bumeryem Abdulkerim, “Günümüz Uygur Müfessiri Muhammd Salih’in Çalışmaları”, Uluslararası Türk Dünyasının

İslâmiyete Katkıları Sempozyumu, Isparta, 2007, s. 533.

210

Zeki Velidi Togan, Kur’an-ı Kerim’in ilk Türkçe ve Farsça tercümesinin Sâmânîler döneminde yapıldığını dile getirir. Ünver Günay-Harun Güngör, Başlangıçtan Günümüze Türklerin Dini Tarihi, İstanbul, 2007, s. 161.

211

Nejdet Gürkan, “İslâm Medeniyet Dili Arapça’nın Tük Kültüründeki Yeri ve Tüklerin Bu Dile Katkıları”, Uluslararası

52

Mâverâünnehir, ilk çağlardan beri çok kültürlü ve çoğulcu özelliğini her zaman korumuĢtur. Diğer taraftan Mâverâünnehir‟de siyasî dengeyi sağlayacak bir yönetim ile dinî hayatı kontrol edecek bir ruhban sınıfı da mevcut değildi. Böyle bir ortamda kelimenin tam manasıyla bir devlet dininden bahsedilemezdi.212

Dolayısıyla bölge, hem etnik hem de din bakımından bir birlik arz etmeyen, aksine farklı dinlere ve kültürlere sahip kimseleri bünyesinde barındıran, siyasî, sosyal, kültürel ve dinî faaliyetler bakımından oldukça canlı olan bir konuma sahip olmuĢtur.

Mâverâünnehir‟de Ġslâm dıĢı dinlerin yayılması açısından en önemli fonksiyonların baĢında ticaret yoluyla gerçekleĢtirilen beĢerî münasebetler ve misyonerlik faaliyetleri gelmektedir.213 Zira ticaret yollarının ve rotalarının merkezi konumunda olan bölge, bu özelliğiyle yüzyıllarca ticaret malları ve kervanlarının eĢliğinde dinleri, felsefeleri, sanatsal modelleri, antik el yazmalarını, heterodoks inanıĢları ve gezgin misyoner keĢiĢleri de Doğu‟dan Batı‟ya, Güney‟den Kuzeye taĢıyarak yayılmasına, karĢılaĢmasına ve birbirlerini etkilemesine neden olmuĢtur. Bu bakımdan bölge, kervanlar vasıtasıyla dıĢarıdan taĢınan farklı inanç ve felsefelerin burada zengin ve canlı bir düĢünce ve bilim ortamına yol açmasında çok önemli rol oynamıĢtır.214

Yabancı din mensuplaryla yanyana veya birlikte yaĢayıĢ yoluyla temas ve sirayetin yanı sıra siyasî, ekonomik, askerî gibi birçok Ģartların da bu süreçte önemli rol oynadıklarını göz önünde bulundurmak gerekir.215

Diğer taraftan Ġran‟da olduğu gibi Mâverâünnehir‟de de hakim sınıfın dini ZedüĢtîlik olduğu halde Ġran ve çevresinde cezalandırılan Seneviyye, Maniheizm, Budizm, Brahmanizm, Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi dinlere bağlı olanlar Mâverâünnehir‟de emin bir sığınak buluyorlardı.216

Söz konusu bu dinler III. ve IV. yüzyıldan baĢlayarak, Orta Asya‟da yoğun propaganda faaliyetlerinde bulunmuĢlar ve kendi cemaatlerini oluĢturmuĢlardır. Özellikle, kültürel geçiĢ yolu üzerinde bulunan Mâverâünnehir, bu

212

Barthold, Moğal İstilasına Kadar Türkistan, s. 195; Günay-Güngör, Başlangıçtan Günümüze Türklerin Dini Tarihi, s. 253.

213

Günay-Güngör, Başlangıçtan Günümüze Türklerin Dini Tarihi, s. 157.

214

Mustafa Demirci, “Türk İslâm Medeniyetinin İkinci Dalgası: Orta Asya’da Gelişen Bilim ve Düşüncenin Dinamikleri”, Uluslararası Türk Dünyasının İslâmiyete Katkıları Sempozyumu, s. 80.

215

Günay-Güngör, Başlangıçtan Günümüze Türklerin Dini Tarihi, s. 157.

216

53

faaliyetlerin mihverini oluĢturmuĢtu.217

Çünkü bu yolları ticaretle uğraĢanların yanı sıra, gezginci rahipler de kullanmıĢtı. ÇeĢitli dinlerin rahipleri de bu coğrafî bölgede dolaĢarak dinlerini yaymaya çalıĢmıĢlardı.218

Nitekim Türkistan ve Mâverâünnehir‟de söz konusu dönemlerde Hindistan ve Çin‟den gelen Brahmanizm ve Budizm; Ġran‟dan gelen ZerdüĢtîlik, Manihezim ve Hıristiyanlık; Kafkas yolundan Yahudilik; son olarak Ġran ve Kafkas yollarından Ġslâm gibi birçok dinin nüfuz ettiğine ve yerleĢtiğine dair çağdaĢ kaynaklarda hayli vesikalar vardır.219

Nitekim bu bölgelerde farklı inanç ve felsefelerin ne denli yaygın olduğunun en güzel delillerinden birisi, Aurel Stein tarafından bir Budist manastırında bulunan yazmalarda görülebilir. Bu eserlerin bir kısmı Budistlere, fakat esas önemli kısmı Maniheistlere, Hıristiyanlığın Nastûrî koluna ve Yahudilere aitti. Yazmalarda dikkat çekici olan nokta ise bu eserlerin on yedi ayrı dilde yazılmıĢ olmalarıydı. Bu durum bile kendi baĢına Asya‟nın ortasında yer alan bu alanın kültürel ve felsefî bakımdan ne kadar renkli, müsamahakâr ve canlı olduğun göstermeye yeter. Ayrıca Orta Asya‟nın baĢka yerlerinde bulunan arkeolojik ve yazılı belgeler, dinî metinler ve resimler, Hıristiyanlık, Budizm, Helen Felsefesi ve ZerdüĢtîlik‟ten gelen fikirlerin etkileĢimini de kanıtlar mahiyettedir.220

Bu durum özellikle Orta Asya‟nın doğu kısmının din ve felsefelerin kaynaĢtığı bir pota olduğunu gösterir.

Dolayısıyla Mâtürîdî döneminde Mâverâünnehir ve çevresinde baĢta Mecûsîlik olmak üzere Menâniyye, Sâbiîlik, Maniheizm, Deysâniyye, Merkûniyye, Mâneviyye, Dehriyye, Sümeniyye, Yahudilik ve Hıristiyanlık gib Ġslâm dıĢı dinler vardı. Bölgede hüküm süren bu dinlere menĢe itibariyle bakıldığında bunların genellikle Ârî221

ve Sâmî222

dinler diğer bir ifadeyle, mahallî Orta Asya Dinleri ve ilahî dinler grubuna dahil oldukları söylenebilir.

217

Günay-Güngör, Başlangıçtan Günümüze Türklerin Dini Tarihi, s. 159.

218

Günay-Güngör, Başlangıçtan Günümüze Türklerin Dini Tarihi, s. 168.

219

H. Ziya Ülken, Türk Tefekkür Tarihi, yy. 2009, s. 70; Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Dersleri, s. 55-56.

220

Demirci, “Türk İslâm Medeniyetinin İkinci Dalgası: Orta Asya’da Gelişen Bilim ve Düşüncenin Dinamikleri”,

Uluslararası Türk Dünyasının İslâmiyete Katkıları Sempozyumu, s. 80-81.

221

Ârî veya mahallî Orta Asya dinleri: Eski Hind ve İran toraklarında ve muhtelif devirlerde çıkan, Aşağı Türkistan ve diğer birçok bölgelerinde yayılan Zerdüştîlik, Budizm, Maniheizm ve Mazdekizm, Hinduizm gibi dinlerdir.

222

54

Mâtürîdî‟nin yaĢadığı dönemde hüküm süren Samanoğullarının dinlere müsamaha göstermeleri ve birtakım imtiyazlar vermeleri Orta Asya‟da ZerdüĢtîlik, Hıristiyanlık, Maniheizm, Budizm ve Yahudilik dinlerinin yararına olmuĢtur. Zira bu dinlere bağlı misyonerler ve dinî cemaat önderleri verilen bu imtiyazları, kendi lehlerine kullanarak bölgede rahat yayılma ve geliĢme imkânını bulmuĢlardır.223

Özellikle Baykent, Buhârâ ve Semerkand Ġslâm dininin bölgeye gelmesinden önce baĢta Maniheizm, ZerdüĢtîlik ve Budizm olmak üzere Menâniyye, Deysâniyye, Hrıstiyan Nestûrîler ve Yahudilik gibi çeĢitli din, kültür ve medeniyetlerin bölgesi olmuĢtur.224

Söz konusu bu bölgelerde tarih boyu hiçbir yerde tutunamayan ve daima öldürücü takiplere maruz kalan ve daha konformist bir karakter tasıyan pek çok Yahudi, Hıristiyan ve dualist inanç özellikle eski merkezleri Irak olan Maniheistler, kendi inançları üzere yaĢamaya devam etmiĢlerdir. Pek çok kimse Deysâniyye, Merkûniyye ve diğer Senevî gruplar ile Dehriyye‟ye bağlı kalarak, varlıklarını bu topraklada sürdürmüĢtür. Dahası, bu topraklarda Hint kökenli Sumeniyye (Budizm) dahi ortaya çıkabilme olanağı bulmuĢtur.225

Bu bilgilere göre Müslümanların fethettiği bu topraklarda varlıklarını devam ettiren bu kadim doğu dinlerin Orta Asya‟yı sığınak olarak kullanması ve daha çok buralarda hayatiyetini sürdürebilmesi tesadüfî değildir. Mâtürîdî, böyle bir çevre içinde yetiĢtiği için, özellikle Arap, Yunan, Fars ve Hind kültürünü yakından tanıma fırsatı bulmuĢ, bu fırsatı değerlendirerek dönemindeki dinî ve felsefi akımları iyi tanımaya çalıĢmıĢtır. Bu gayretleri de onun kendi fikirlerini olgunlaĢtırmasına ve sistematik hale getirmesine yardımcı olmuĢtur. O, kendi döneminde etkili olan söz konusu inançları belli bir sistematiğe tabi tutarak incelemiĢ, özellikle Kitâb-ı Tevhîd‟inde baĢta Mecûsîler olmak üzere senevî gruplar ile Dehriyye, Sümeniyye, Sofistâiyye gibi dinî ve felsefî akımların görüĢlerini cevaplamak için, onları ayrı baĢlıklar altında inceleme gereği duymuĢtur. Biz de bu yolu takip ederek söz konusu din ve akımları onun tasnifi içinde tek tek ele alıp incelemeye çalıĢacağız.

223

Zekeriyya Kitapçı, Orta Asya’da İslâmiyet ve Türkler, Konya, 2004, s. 193.

224

İbn Nedîm, el-Fihrist, (nşr. Rıza Teceddüd), Tahran, 1971, s. 400-403; Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Dersleri, s. 55-56.

225

Ali Abdulfettah el-Mağribî, “Kadim Doğu Düşüncesi İle İslâm Düşüncesi Arasındaki İlişki Üzerine”, (trc. İbrâhim Aslan), KADER, 2:2 (2004), s. 129.

55