BÖLÜM 2. MÂTÜRÎDÎ’NĠN EHL-Ġ KĠTABA BAKIġI
2.1. Mâtürîdî’ye Göre Din
2.3.1. Ulûhiyet Ġnançları
2.3.1.1. Allah’a Oğul Ġsnadında Bulunulması
Mâtürîdî, Yahudilere iliĢkin ulûhiyet eleĢtirisini Allah‟a oğul isnad etme, din adamlarını rab edinme, Allah hakkında uygunsuz konuĢma gibi hususlarda yöneltmiĢtir.
2.3.1.1. Allah’a Oğul Ġsnadında Bulunulması
Mâtürîdî, Allah‟ın çocuk sahibi olduğuna inananları üç grupta mütalaa etmiĢtir. Bunlardan birincisi Îsâ‟nın Allah‟ın oğlu olduğunu iddia eden Hıristiyanlar; ikincisi Üzeyr‟in Allah‟ın oğlu olduğuna inanan Yahudiler; üçüncüsü de meleklerin Allah‟ın kızları olduğunu söyleyen Arap müĢrikleridir.547
Ona göre, “Şüphesiz Allah ve resulünü
incitenlere, Allah dünya ve ahirette lanet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.”548
ayeti Allah‟a uygun düĢmeyecek nitelemelerde bulunan bu üç grup hakkında inmiĢtir.549
Bu çerçevede Mâtürîdî, Yahudileri ve Hıristiyanları ulûhiyet konusunda aĢırıya gitmekten kurtulamadıklarına dikkat çekmiĢ, bu aĢırılıktan kastın da her iki zümrenin dinde konulan sınırları aĢarak Allah‟tan baĢkasına ilahlık ve rabliği nispet etmelerini, bu çerçevede gerek peygamberlerini gerek dinî Ģahsiyetlerini tanrısal mertebeye çıkararak Îsâ ve Üzeyr‟in Allah‟ın oğlu olduğunu iddia etmelerini göstermiĢtir.550
Buna rağmen Mâtürîdî, Yahudi ve Hıristiyanları Arap müĢrikleri ile kıyaslayarak aralarında fark bulunduğuna dikkat çekmiĢ, “De ki: “Ey Ehl-i Kitap! Hakkın dışına çıkarak dininizde
aşırı gitmeyin…”551
ifadesini delil göstermiĢtir. Buradan hareketle o, Yahudi ve Hıristiyanların geçmiĢ nebilerin ve resullerin dini üzere olduklarını iddia ettiklerini, bu iddiaları nedeniyle Allah Teâlâ‟nın “…Dininizde aşırıya gitmeyin” buyurarak onların dinlerindeki aĢırılıklarına dikkat çektiğini ve bunu yapmaktan onları yasakladığını belirtmiĢtir. Buna karĢılık Mâtürîdî, müĢriklerin takip ettikleri bir dini, ilahî kaynaklı bir
546
Reuven Firestone, Yahudiliği Anlamak, (trc. Çağlayan Erendağ-Levent Kartal), İstanbul, 2004, s. 82-82; Besalel,
Yahudilik Ansiklopedisi, II, 66-67.
547 Mâtürîdî, Te’vîlât, V, 162; XI, 381. 548 Ahzâb 33/57. 549 Mâtürîdî, Te’vîlât, XI, 381-382. 550
Ayrıca bk. Mâtürîdî, Te’vîlât, VI, 329, 340, 344-345; Kitâbü’t-Tevhîd, s. 151.
551
116
kitabı ve iman ettikleri bir peygamberi olmadığını, bu nedenle söz konusu ayette geçen ifadeyle müĢriklerin değil Ehl-i kitabın muhatap alındığını ifade etmiĢtir.552
Kur‟an‟da Yahudilere iliĢkin en önemli tenkit konularının biri, Allah‟a oğul isnad etmeleridir. Onların bu isnadı Kur‟an‟da, “Yahudiler dediler ki: Üzeyir Allah‟ın
oğludur...”553
Ģeklinde açıkça belirtilmiĢtir. Mâtürîdî, Yahudilerin antropomorfik (insan biçimci) tanrı anlayıĢlarına eleĢtiri yöneltirken Üzeyr‟in kimliği hakkında herhangi bir bilgi vermemiĢ, Allah‟a oğul isnad etmenin aklî ve naklî açıdan imkansızlığını ispatlamaya çalıĢmıĢtır.
Mâtürîdî‟nin konuya iliĢkin eleĢtirilerine geçmeden önce Yahudilerce Ezra olarak bilinen Üzeyr‟in Yahudi tarihindeki yeri ve önemi hakkında kısaca bilgi vermenin faydalı olacağına inanıyorum.
Bazen Malaki olarak da isimlendirilen Ezra, Yahudi din ve tarihinde önemli bir isimdir. O peygamber değildir; fakat peygamberden de öte bir konuma sahiptir.554
Hatta Yahudi kaynaklarında (Talmud‟da) Ezra için: “Şayet Musa, ondan önce gelmiş olmasaydı, Ezra
Tora‟nın vahyine muhatap olabilirdi” denmekte,555
kendisine Mûsâ‟dan sonra ikinci Mûsâ kabul edilecek kadar önem atfedilmekte ve “Yahudiliğin babası” olarak isimlendirilmektedir.556 Ezra‟nın Yahudi tarihinde ön plana çıkıĢı ise Babil sürgünü sonrasında cemaatin baĢında Kudüs‟e döndükten sonra olmuĢtur. Onu Yahudiler için değerli kılan en önemli özelliği de Ġsrail topraklarında yaĢayan Yahudiler arasında sözlü yorumu ile birlikte tamamen unutulan Tevrat‟ı yeniden oluĢturmasıdır. Nitekim bu nedenle o, “Tevrat‟ın usta yazıcısı” (sofer)557
olarak nitelendirilmiĢtir.558 Ayrıca Yahudi kutsal kitaplarında o, Babil sürgünü sonrasında Ġsrailoğullarının Kudüs‟e geri dönmelerini sağlayan, onların dinî ve siyasî liderliğini yapan bir Ģahsiyet olarak da
552
Mâtürîdî, Te’vîlât, IV, 283-284. Ayrıca bk. Te’vîlât, IV, 117-118.
553
et-Tevbe, 9/30.
554
Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, İstanbul 2002, s. 127.
555
Kaufmann-Eisenberg, ”Yahudi Kaynaklarına Göre Yahudilik”, Din Fenomeni, s. 99.
556
Ali Osman Kurt, Erken Dönem Yahudi Tarihi: Yahudiliğin Mimarı Ezra, İstanbul 2007, s. 135.
557
Sofer, Tora’yı yazan ve bu iş için özel olarak eğitilmiş kişiye verilen bir unvandır. Bk. Besalel, Yahudilik
Ansiklopedisi, III, s. 631.
558
117
tasvir edilmiĢtir.559
Günümüz Yahudilik düĢüncesini ana hatları ile ilk sistematize eden Ezra,560 Yahudiliğin gerçek kurucusu kabul edilir.561
Genel olarak Ġslam kaynaklarında Ezra‟nın Üzeyir olduğu düĢünülmektedir. Kur‟an‟da, Hıristiyanlar gibi Yahudiler de Allah‟a oğul isnat etmekle suçlanmakta, Allah‟ın oğlu olarak kabul ettikleri kiĢinin de Üzeyr olduğu bildirilmektedir.562
Ancak onun kimliği hakkında açıklayıcı bilgi sunulmamaktadır. Müslüman bilginlerin Üzeyr hakkında verdikleri bilgilerin Ezra‟ya iĢaret ettiği görülmekle birlikte, Yahudilere ait olduğu belirtilen bu inancın temelleri konusunda farklı iddialar da ileri sürülmüĢtür. Bu iddialardan birine göre, Ģifâi yolla gelen Tevrat‟ı unutulmaya yüz tuttuğu bir sırada derlediği için Yahudiler Üzeyr‟e insanüstü bir varlık gözüyle bakarak, onun Allah‟ın oğlu olduğunu kabul etmiĢlerdiR. Bir diğer iddiaya göre de, öteden beri hak yoldan sapanlar, kutsal tanıdıkları kimseleri, peygamberlerini veya liderlerini Allah‟ın oğlu sanırlardı. Dünyanın birçok yerinde bu inancın izlerini görmek mümkündü. Mesala müĢrikler de melekleri Allah‟ın kızları olarak kabul ediyorlardı. ĠĢte muhtemelen bu inanç, putperestlikten Yahudiliğe ve oradan da Hıristiyanlığa geçmiĢti. Bu hususta ileri sürülen bir baĢka iddia da, söz konusu inancın Hz. Peygamber zamanındaki bazı Tevrat metinlerine dayandığı Ģeklindedir.563
Yahudi asıllı bir araĢtırmacı olan Simon Szysman, Uzeyr‟in Ezra olduğunu kabul etmektedir. O, bu konuda Ġbn Hazm‟ın bu konuda naklettiği, “Yahudiler arasında yalnızca Yemen tarafında yaĢayan Saddûkiler „Uzeyr, Allah‟ın oğludur‟ derlerdi” Ģeklindeki ifadesinin Kur‟an‟ın dıĢında baĢka tarihî kaynaklara da dayanmıĢ olabileceğini söylemektedir.564
Diğer taraftan Kur‟an‟ın bu verileri günümüz Yahudi kutsal kitapları ve tarihi kaynakları ile kıyaslandığında çeliĢki gibi görünmektedir. Zira Yahudi kaynaklarında Ezra‟nın Allah‟ın oğlu olarak yüceltildiğine ya da ilahlaĢtırıldığına iliĢkin herhangi bir
559
Bk. Ezra 1-10. bablar. Krş. Besalel, Yahudilik Ansiklopedisi, I, 170-171.
560
Ezra’nın tarihsel ve dinsel kimliği hakkında detaylı bilgi için bk. Baki Adam, Yahudilik ve Hıristiyanlık Açısından
Kur’an’ın Tartışmalı Konuları, İstanbul 2011, s. 45-58; Ali Osman Kurt, Erken Dönem Yahudi Tarihi: Yahudiliğin Mimarı Ezra, s. 135-230. 561 Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, s. 124. 562 et-Tevbe, 9/30. 563
Muhsin Demirci, Kur’an’ın Temel Konuları, İstanbul 2000, s. 30-31.
564
118
bilgi yoktur. Günümüzde, onu ilahlaĢtıran Yahudi cemaati de bilinmemektedir.565
Yahudilik üzerinde yaptığı çalıĢmalarla bilinen günümüz araĢtırmacılardan Baki Adam, bu durumu açıklamak için Hicaz Yahudilerinin inançlarına dikkat çekmektedir. Ona göre, Yahudi mistisizminin temelini oluĢturan Merkabah (ilahî taht) mistisizmde önemli bir yeri olan Enohiyan literatürü Hicaz Yahudilerinin inancının belirlenmesinde önemli bir paya sahiptir. Merkabah mistisizminin temel figürü ise Metotron denilen baĢ melek olup, Tanrıdan sonra gelen ikinci Tanrı (Yahve) olarak tanımlanır. Aynı zamanda Metotron, Tevrat‟ın Tekvin kitabında sözü edilen Yared oğlu Enoh‟tur. Enoh, Tanrını oğlu ve onun sağ elidir. Ġnsanî bir yöne sahip olup Tanrı ile insanlar arasındaki tek aracı konumundadır. Bu bilgilerden hareketle Baki Adam, Hicaz Yahudilerinin “Tanrının yardımcısı” anlamında Enoh‟u, Hıristiyanların Hz. Îsâ‟yı niteledikleri gibi, Tanrı‟nın oğlu olarak nitelendirdiklerini, dolayısıyla Kur‟an‟da sözü edilen Üzeyr‟in Ezra değil Enoh olduğunu ileri sürerek problemi çözmeye çalıĢmaktadır.566
Mâtürîdî‟ye göre Yahudiler, Allah Teâlâ‟yı maddeci bir zihniyetle anlamaya ve değerlendirmeye çalıĢtıkları için O‟nu gereği gibi anlayamayan bir zümredir. ġayet durum böyle olmasaydı, Allah‟a çocuk isnadında567
bulunmazlardı.568 Ayrıca Mâtürîdî, bu isnadları sebebiyle Yahudilerin yaratılmıĢ olanı Allah‟a nispet ettiklerini, bu nedenle de müĢebbihe olduklarını belirtir.569 Bu bağlamda o, Yahudilerin Allah‟ı insan Ģeklinde düĢünerek Hz. Peygamber‟e geldiklerini, yaratılmıĢlara has olan sıfatlarla O‟nu tarif etmeye çalıĢtıklarını; bunun üzerine Allah Teâlâ‟nın da onlara cevap sadetinde;
“Allah‟ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O‟nun elindedir. Gökler de O‟nun kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir”570
ayetini indirdiğini söyler.571 Diğer taraftan Mâtürîdî, Yahudilerin sözde Allah‟ın birliğine inandıklarını iddia ettiklerine, fakat gerçekte “Üzeyr Allah‟ın
565
Baki Adam, “Yahudilik”, Yaşayan Dünya Dinleri, s. 217; Baki Adam “Müslümanların Yahudilere Yönelttiği Teolojik Eleştiriler”, Dinler Tarihi Araştırmaları, Ankara, 2004, IV, 110.
566
Bu konuda yapılan tartışmalar için bk. Adam, “Yahudilik”, Yaşayan Dünya Dinleri, s. 216-220; Adam, Yahudilik ve
Hıristiyanlık Açısından Kur’an’ın Tartışmalı Konuları, İstanbul, 2011, s. 45-58.
567 Bk. et-Tevbe, 9/30. 568 Mâtürîdî, Te’vîlât, XII, 367. 569 Mâtürîdî, Te’vîlât, VI, 345. 570 ez-Zümer, 39/67. 571
119 oğludur”572
ayetinde belirtildiği gibi oğlu olan bir Allah‟a iman ettiklerine dikkat çeker, böylesi bir imanın tevhid dininin gerekli gördüğü ulûhiyet anlayıĢını yansıtmadığını, bu nedenle de onların mümin olmadıklarını ve imanlarının da Allah katında geçerli olmayacağını önemle vurgular.573
Mâtürîdî, “Üzeyir Allah‟ın oğludur” Ģeklindeki iddianın ne zaman söylendiğine de temas eder. Ona göre bu iddia, Hz. Peygamber‟in döneminde yaĢayan Yahudiler değil de daha önceden yaĢamıĢ olan Yahudiler tarafından söylenmiĢtir. Mâtürîdî, bu durumu aynı zamanda Hz. Peygamber‟in nübüvvetine delil olarak kullanır. Bu çerçevede, Hz. Peygamber dönemindeki Yahudilerin önceki Yahudiler tarafından bu iddianın dile getirilmiĢ olduğunu bildiklerini, ancak bu gerçeği bildikleri halde gizlediklerine dikkat çeker.574
Zira ona göre Allah Teâlâ, onların gizlemiĢ olduğu bu bilgiyi peygamberine bildirmiĢ, Hz. Peygamber de hem onların hem de öncekilerin ne düĢündüklerini ve neyi gizlediklerini Allah‟ın haber vermesiyle bilmiĢ ve gizledikleri bu gerçeği onlara açıklamıĢtır. Hz. Peygamberin, bu gizlenen gerçeği açığa vurması ve geçmiĢten haber vermesi onun risâletinin doğruluğuna delalet etmektedir.575
Mâtürîdî‟ye göre Yahudilerin Allah‟a çocuk isnat etmeleri kendilerinin uydurdukları, yani herhangi bir semavî kitaba dayanmayan çarpık bir ulûhiyet anlayıĢının ifadesidir. Mâtürîdî, bu konuda ne kendilerinin ne de atalarının hiçbir bilgisi ve delillerinin bulunmadığını ve onların bu sözlerinin büyük bir iftira ve yalandan baĢka bir Ģey olmadığını belirtir.576
Hatta onların Allah‟a iliĢkin bu iftiralarının ne kadar çirkin olduğunu ifade etme ve onlara bir cevap verme sadetinde; Allah Teâlâ‟nın “Rahman‟a
çocuk isnat etmelerinden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecektir”577
ayetlerini indirdiğini ifade eder. Mâtürîdî‟ye göre, ayette iddia sahiplerinin en sağlam olarak bildikleri göğün delinmesi, yerin yarılması ve dağların
572 et-Tevbe, 9/30. 573 Mâtürîdî, Te’vîlât, VI, 329. 574
Mâtürîdî, Te’vîlât, VI, 344-345. Mâtürîdî’nin bu tespiti isabetli görünmektedir. Zira konuyla ilgili Tevbe 9/30. ayet Medine’de Yahudilerin arasında okunduğu halde itiraz etmemeleri ya da yalanlamamaları, bunu bildiklerini göstermekte ve Mâtürîdî’nin bu görüşünü de desteklemektedir.
575 Mâtürîdî, Te’vîlât, VI, 345. 576 Mâtürîdî, Te’vîlât, VI, 345-346. 577 Meryem, 19/88-89.
120
yıkılması örnek verilmekle onların ne kadar çirkin bir davranıĢta ve iddiada bulunduklarına dikkat çekilmektedir.578
Mâtürîdî, Allah‟ a çocuk isnad edenlerin iddialarını iki açıdan değerlendirmeye tabi tutmuĢtur. Ona göre, Kur‟an‟da zikredilen “Allah bir çocuk edindi”579
ifadesi ya hakiki anlamda ya da çocuğun mertebesi ve üstünlüğüne iĢaret etmek için mecaz anlamda kullanılmıĢtır.580
Mâtürîdî‟ye göre, burada gerçek anlam kastedilmiĢse, bu Allah için söz konusu olamaz. Çünkü Allah Teâlâ her bakımdan çok zengindir, göklerde ve yerdeki her Ģey O‟nundur. O hiçbir Ģeye muhtaç değildir. O, kimseyi doğurmamıĢ, kimseden de doğmamıĢtır. Nitekim bu gerçek Allah Teâlâ tarafından Ġhlâs sûresinde “doğurmamıĢ ve doğmamıĢtır” Ģeklinde ifade edilmiĢtir.581
Buna ilaveten Mâtürîdî, çocuk sahibi olma sebeplerine dikkat çeker. Ona göre görünür âlemde bir kiĢi ya duyduğu bir ihtiyaçtan, ya kendisine galip gelen Ģehvetinden yahut da korktuğu bir kiĢiye karĢı çocuğunun yardımına ihtiyaç duymasından dolayı çocuk sahibi olmak ister. Bu üç durumun hiç biri Allah için düĢünülemez. Zira yerde ve gökte olanların ve bu ikisi arasında bulunanların hepsi Allah‟a aittir ki bu durumda hepsi O‟nun kuludur. Bu nedenle de O‟nun, çocuk edinmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü O, çok zengindir. Yerdeki ve gökteki her Ģey O‟na aittir. Bu niteliğe sahip olanın ise çocuğa ihtiyacı olmaz. YaratılmıĢların hepsi Allah‟ın kulu olduğuna göre yaratılmıĢlardan çocuk edinmesi mümkün olamaz. Ayrıca, ortağın ortağının cinsinden ve Ģeklinden olması gibi çocuk da babasının cinsinden ve Ģeklinden olur. Böylece ortağın nefyi çocuk edinmeyi de nefyeder. Çünkü her ikisinin manası birdir. Kaldı ki her Ģekil sahibinin bir zıttı ya da bir benzeri vardır. Zıttı veya Ģekli olanın ise Rabliği ve Ġlahlığı söz konusu olamaz.582
Diğer bir ifadeyle ona göre bütün yaratıklar çift konumunda bulunmaya veya alternatifli olmaya müsaittir, neslin üremesi de bu yolla olur. Cenab-ı Hak ise bundan münezzehtir.583
578
Mâtürîdî, Te’vîlât, IX, 169 vd.
579
Bk. et-Tevbe, 9/30; Yûnus, 20/68; en-Nahl, 16/57.
580
Mâtürîdî, Te’vîlât, VII, 85-86.
581
Mâtürîdî, Te’vîlât, VII, 85. Ayrıca bk. Topaloğlu, Te’vîlâtul-Kur’an’dan Tercümeler, s. 97.
582
Mâtürîdî, Te’vîlât, VII, 85. Benzer yorumlar için ayrıca bk. Te’vîlât, I, 217; II, 508; V, 164; X, 219.
583
121
“Allah bir çocuk edindi” ifadesiyle mecazî anlamda çocuğun mertebesi ve üstünlüğü kastedilmiĢse, bu da kabul edilemez. Çünkü gerçekten çocuk edinmesi mümkün olmayanın, çocuğu derecesinde hiçbir kimseye bir mertebe vermeyeceği gibi çocuğu olacak ölçüde üstünlük de vermez. Buna göre hakiki anlamda çocuk edinmesi, içindeki eksiklikten dolayı imkânsızdır. Eğer bir kimseye bu hakiki anlamdaki gibi bir mertebe verilmesi mümkün olursa, hakiki anlamdaki eksiklik burası için de geçerli olur.584
Buna ilaveten Mâtürîdî, söz konusu ifadeyle mecazî anlam kastedilerek Allah‟ın kendisine dost edinmesi anlamında kullanıldığına iliĢkin iddiayı da reddeder ve Ģöyle çürütür: “Eğer bu ifade dostluktan ibarettir denilirse, denir ki; dostluk dostun özünden baĢkası hakkında da olur, yani dostların özü birbirinden farklı olabilir. Çocuk ise ancak babasıyla aynı özden olur. Ġkincisi, Allah‟a dost olabilmenin yolu yapılan amellere ve davranıĢlara bağlıdır. Bu sayede o kiĢinin derecesi ve mertebesi yükselir ve bu yaptıklarının karĢılığı olarak dostluğu hak eder. Çocuk ise yaptığı bir Ģeyden dolayı dünyaya gelmez. Aksine çocuğun doğumu çalıĢarak hak ettiği bir iĢin sonucu olmaksızın meydana gelir. Bu nedenle Allah kendisinden meydana gelebilecek doğumu
“Gökleri ve yeryüzünü örneksiz olarak yaratandır. O'nun nasıl oğlu olur ki, eşi olmamıştır. Ve herşeyi, O yarattı. Ve O, herşeyi bilendir.”585
mealindeki ayetle nefyetmiĢtir. Üçüncüsü de dostlukta bu isimlendirmeyi hak etme söz konusudur. Bunda oğul Ģeklinde isimlendirmeyi hak etme söz konusu olmadığı gibi, bu ismin verilmesiyle ilgili de bir izin gelmemiĢtir.”586
Mâtürîdî, konuyla ilgili olarak; “O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O‟nun
bir eşi olmadığı halde nasıl bir çocuğu olabilir? Halbuki her şeyi O yarattı. O her şeyi hakkıyla bilendir.”587
ayetini de delil olarak kullanır. Bu ayette muhatap alınan kitlenin Allah‟ın zevcesi olmadığını bilen bir topluluk olduğuna dikkat çeken Mâtürîdî, görünür alemde çocuk edinmenin ancak bir zevce sayesinde gerçekleĢebileceğini, diğer bir ifadeyle insanlar arasında çoğalmanın ve çocuk sahibi olmanın ancak bir baba ve anne sayesinde mümkün olabileceğini, bu anlamda Allah‟ın zevcesi olmadığını bildikleri
584
Mâtürîdî, Te’vîlât, VII, 86. Ayrıca bk. Te’vîlât, I, 217 vd.
585 el-En’âm, 6/101. 586 Mâtürîdî, Te’vîlât, I, 218. 587 el-En’âm, 6/101.
122
halde O‟na nasıl çocuk isnadında bulunduklarını eleĢtirmektedir.588
Ayrıca Mâtürîdî‟ye göre eğer Allah çocuk edinmiĢ olsaydı, o da ilah olurdu. Çünkü çocuk babasından farklı bir cinse ve öze sahip değildir. Aksine babasının cinsinden, suretinden ve özünden meydana gelir. Çocuğun ilah olması durumunda da iki tanrının varlığı söz konusu olur ki bu durumda her bir tanrı birbirine üstünlük kurmaya çalıĢacak, neticede de düzensizlik meydana gelecektir. Realiteye bakıldığında ise bu durum tam aksinedir. Buna göre yaratmanın ve eĢyanın bir düzen içinde seyretmesi birkaç tane değil tek bir ilahın varlığına, ortağının ve çocuğunun olmadığına delalet etmektedir.589
Netice olarak Mâtürîdî‟ye göre Allah Teâlâ, kendisine evlat nisbet edilmesini ulûhiyette Ģerik alternatifini gündeme getirip tevhid ilkesini ortadan kaldıracağı için büyük bir suç olarak ilan etmiĢtir.590
Eğer onlar, bir semavî kitaba tam olarak inansalardı ve peygamberlerine de layıkıyla bağlansalardı, dinde aĢırıya kaçmazlar ve bu tür yanlıĢ görüĢlere düĢmezlerdi. Çünkü bütün peygamberler aynı ulûhiyet anlayıĢını, tevhid inancını tebliğ etmiĢlerdir.591
Bu nedenle ne Hz. Îsâ ne de Hz. Üzeyr Allah tarafından nübüvvetle korundukları için Allah‟tan baĢka meleklere ya da peygamberlere ibadet etmeyi asla emretmemiĢlerdir.592