• Sonuç bulunamadı

Lukata Mesabesinde Olan Bazı Fıkhî Örnekler

Belgede İSLÂM HUKUKUNDA LUKATA (sayfa 93-96)

1. LUKATA

1.2. Lukata Mesabesinde Olan Bazı Fıkhî Örnekler

1- Bir kimsenin güvercinliklerine başka birisinin güvercinleri yumurtlayıp yavru çıkarsa bu kimsenin bunları alması caiz değildir. Eğer alınırsa bunlar lukata hükmünde olup sahibi aranır. Bu gelen güvercinler burada yavrulasalar, anasının dışarıdan gelen güvercin mi yoksa güvercinlik sahibine ait güvercin mi olduğuna bakılır. Eğer dışarıdan gelen güvercin ise lukata hükmüne tâbidir. İçerideki güvercinlerden ise yavrular güvercinlik sahibine ait olur. Çünkü yavrular analarına tâbidir. 342 Aynı

şekilde arı oğul çıkardığında sahibi bilindiği sürece oğulun mülkiyeti ona aittir. Bilinmezse lukata hükümleri geçerli olur.343

2- Bir kimsenin başörtüsü, ayakkabısı veya herhangi bir malı değiştirilecek olsa duruma göre hareket edilir. Eğer değişimin yanlışlık sonucunda olduğu biliniyorsa geride kalan mal lukata hükmündedir. Alınan malın kıymeti bırakılandan fazla olsa da durum aynıdır. Kişi fakirse sadece kalan malı birisine tasadduk eder, tasadduk edilen kimse de geri onu verene bağışlar. Buradaki ruhsat bu kadardır. Eğer zengin ise kalan maldan yararlanamaz. Kasten alınıp alınmadığında şüphe duyulursa yine aynı şekilde bırakılan mal lukata hükmünde olur. Ancak kasten alındığı biliniyorsa ve bırakılan mal alınan maldan kıymetçe noksan ise geride kalan malın kullanılması caizdir.344

3- Sahibi tarafından atılan ve başkası tarafından alınan mallar: Ebû Yusuf, yola atılmış ölü koyun hakkında şunları söyler: Yola atılmış ölü koyunun yününü bir kimse kırksa o yünden yararlanabilir. Ancak koyun sahibi yününü geri alabilir. Eğer yola atılmış ölü koyunun derisi alınıp tabaklatılsa, koyun sahibi tabaklamanın deriye kattığı değeri ödedikten sonra deriyi alabilir. Çünkü deri ancak tabaklanarak dinen değerli bir mal olur. Yâni koyun sahibinin koyunu atmasıyla onun üzerindeki mülkiyeti sona ermez.

342 İbn Nüceym, el-Bahru’r-râik, C: V, s. 171; el-Fetâva’l-Hindiyye, C: II, s. 294; İbn Âbidin, Reddü’l-muhtar,

C: XVI, s. 458; Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhiyye Kâmusu, C: VII, s. 261-266.

343 Köse, “Lukata”, DİA, C: XXVII, s. 225.

344 İbn Kudâme, el-Muğnî, C: VI, s. 370-374; el-Fetâva’l-Hindiyye, C: II, s. 295; İbn Âbidin, Reddü’l-muhtar,

Yünü, bedel ödemeksizin almasının sebebi yün başlı başına değeri olan bir maldır. Deri ise işlem yapıldıktan sonra değerli mal olur.345

4- Yaprağından faydalanılan bir ağacın yaprağı yere dökülürse onu almak caiz değildir. Ancak yaprağından faydalanılmayan bir ağacın yaprağı yere dökülürse, dökülenler toplanılabilir.346 Burada şunuda açıklamak gerekir: Fındıkkabuğu birçok

yerde kullanılmamaktadır. Ancak bazı kimseler fındıkkabuğunun çevreci, dumansız, az masraflı ve kokusuz bir ısı kaynağı olmasından dolayı, fındıkkabuğunu yakıt olarak kullanmaktadır. Bu gibi yerlerde fındıkkabuğu bulunduğunda lukata hükümleri cereyan etmektedir. Ancak fındıkkabuğu kullanılmayıp atılıyorsa bunlardan yararlanmakta bir sakınca yoktur. Yâni bulunan yerin örfüne göre hareket edilir.

5- Bir kimse bir yerde uyurken elbisesi düşse, bir başkası onu muhafaza etmek için alabilir. Elbisenin zâyi olması durumunda tazmin gerekmez. Ancak uyuyanın elbisesini başının altından, yüzüğünü parmağından, kesesini belinden veya parasını cebinden zâyi olma ihtimâline binâen alınır ve bunlar elinde zâyi olursa tazminle yükümlü olunur.347

6- Bir kimse gelinin başına veya başka bir yere şeker saçar ve bunlardan bir kısmı başka birisinin evine düşerse, düşen şekerleri başka birisinin alması caizdir. Şekerlerin alınabilmesi için bu evin sahibinin bulunmaması ve kapının da şeker düşsün diye açılmamış olması gerekir.

Bir kimse, gelinin başına veya başka bir yere saçması için başka bir kimseye gümüş paralar verse ve bu adam da paraları saçsa, saçan adam saçılan paralardan alamaz. Başkasına saçması için de bu paraları veremez. Vermiş olsa bile saçılan paralardan yine alamaz. Bu saçılan şey şeker olursa hem başkasına saçtırabilir hem de saçılan şekerlerden alabilir.348

345 Serahsî, el-Mebsût, C: XI, s. 2; Mevsılî, el-İhtiyâr, C: III, s. 37; İbn Nüceym, el-Bahru’r-râik, C: V, s. 165;

İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-kadîr, C: VI, s. 123; el-Fetâva’l-Hindiyye, C: II, s. 293; Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhiyye

Kâmusu, C: VII, s. 262,263.

346 el-Fetâva’l-Hindiyye, C: II, s. 293. 347 el-Fetâva’l-Hindiyye, C: II, s. 293. 348 el-Fetâva’l-Hindiyye, C: II, s. 293,294.

7- Bir kimse, damın üzerine suyun toplanması için bir leğen koysa ve başkası da o suyu kullanmak istese su, leğeni koyanındır. Suyun toplanması için koymamışsa bu durumda su alanındır. Bir kimse, kar toplansın diye bir yer yapmış ve başkası da o karı almış ve kendi karlığına katmışsa bedelini öder, kendi karlığına katmamışsa kendi karını alır.349

8- Bir kimse, bir topluluğun arazisine gidip, oradan diken toplamasında bir sakınca yoktur. Aynı şekilde bir kimse, sahibinin almayarak tarlada bıraktığı başakları toplamasında da bir sakınca yoktur. Ancak bu arazinin yetime ait olmaması gerekir.350

9- Bir kimse, ayağında sahibinin olduğuna dâir yazı bulunan ve avlanmak üzere yetiştirilmiş doğan, şahin veya benzeri bir kuşu veya boynunda gerdanlığı bulunan bir ceylanı, bir köy veya şehir etrafında bulursa, bunlara lukata hükümleri uygulanır. Yâni şahit tutulması ve ilan edilmesi gerekir. Çünkü bu hayvanların ehli olduğuna ve sahibinin bulunduğuna çan ve gerdanlığı delildir.351

10- Bir kimse, hayvanını “Kim alırsa, onun olsun” diyerek bırakır ve başkası o hayvanı yakalayıp bakar ve ıslah eder sonra da sahibi isterse malını geri alma hakkı yoktur. Eğer böyle bir şey söylememişse malını geri alır. Mal sahibi ile o hayvanı bulup besleyen arasında ihtilâf çıkarsa, bu durumda mal sahibinin yemin etmesi gerekir. Yemin ederse mal, sahibine geri verilir.352

11- Mirasçısının olmadığı bilinen bir kimse vefat ettiğinde, vasiyeti ve borçları çıkıldığında kalan malı beytülmâle aktarılır. Böyle bir adamın evinde ölürse ve geride bir miktar mal bırakırsa, o ev sahibi de fakirse o maldan yararlanabilir.353

12- Avlanılan balıkta işlenmemiş bir inci dânesi çıksa balığı avlayan buna sahip olabilir. Çünkü bunlar denizde bulunmuştur.

349 el-Fetâva’l-Hindiyye, C: II, s. 294.

350 Mevsılî, el-İhtiyâr, C: III, s. 37; el-Fetâva’l-Hindiyye, C: II, s. 294.

351 İbn Kudâme, el-Muğnî, C: VI, s. 370-374; İbn Nüceym, el-Bahru’r-râik, C: V, s. 165; el-Fetâva’l-Hindiyye,

C: II, s. 294; Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhiyye Kâmusu, C: VII, s. 261-266.

352 el-Fetâva’l-Hindiyye, C: II, s. 295.

Avcı avladığı balığı satsa ve alan kimse balığın içinde inci bulsa, bu inci balığı satana aittir. Aynı şekilde bir kimse ev satsa ve bu evde gömülü mal olsa bu mal satana aittir müşteriye ait değildir. Ancak balığın içinden dirhem, dinar veya işlenmiş bir inci çıksa bu çıkanlar lukata olur. Çünkü bunlar yaratılıştan değildir, işlenmiştir. Bunları bulan ilan etmesi gerekir. Nehirlerden tutulan balıklardan çıkan inci ve diğerleri lukata olur. Çünkü bu gibi şeyler yaratılıştan nehirlerde bulunmazlar.354

Ayrıca burada şunu da belirtmek gerekir ki: İşyerlerinde unutulan malların sahipleri biliniyorsa sahiplerine ulaşılır. Ama örneğin, ayakkabı dükkânında kişi ayakkabısını bırakmış ve uzun süre gelmemiş ve bırakanın da kim olduğu bilinmiyorsa, dükkân sahibi, sahibi artık gelmez düşüncesi oluşuncaya kadar bekletir ve sonrasında süresi içinde gelmeyen mallarda yapılan işlemlerden birini yapar. Bu işlemler ilgili başlıklar altında incelenmiştir.

Belgede İSLÂM HUKUKUNDA LUKATA (sayfa 93-96)