• Sonuç bulunamadı

IV. BÖLÜM: TÜRKİYE YUNANİSTAN İLİŞKİLERİ BAĞLAMINDA

4.1. Türkiye’deki Ortodoks-Rum Azınlığının Sorunları

4.1.1. Lozan Barış Antlaşması’nda Azınlık Kavramı ve Ortodoks-Rumlar

4.1.5.1. Patrikhane Sorunu

4.1.5.1.2. Lozan Antlaşması'nda ve Sonrasında Patrikhanenin Durumu

24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nda Patrikhane’nin statüsü açık bir şekilde belirtilmemiş bu konu ile alakalı bir hüküm yer almamıştır. Patrikliğin yalnızca dini işleri yerine getirmesi, siyasi ve idari konularda bir faaliyette bulunmaması şartıyla İstanbul’da kalmasına müsaade edilmiştir.426

Türkiye Cumhuriyeti devletinin kanunlarına tabii hale getirilen Patrikhane ve diğer dini kurumlarla vakıfları denetleme, kanunlara aykırı bir durum tespitinde ise yaptırım uygulama ve kapatma hakkı tamamen Türk hükümetine ait

olup hiçbir yabancı devlet bu konuya müdahale edemez hale getirilmiştir.427

Türk Hükümeti, 1921 yılında patrik seçilen ve düşman kuvvetlerin

İstanbul’u, Yunanistan’ın İzmir’i işgalini desteklemiş olan Meletios’un428

görevde

kalmasını istememiş, yerine VII. Grigerios seçilmiştir.429

Lozan Barış Antlaşması’na göre azınlık olarak tanımlanan gayrimüslimlerin hakları garanti altına alınmış, Patrikhaneye İstanbul’daki Ortodoks Türk vatandaşlarının dini işlerini yerine getiren bir kilise görevi yüklenmiştir. Patrikhane, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir kurumu, patriği devlet memuru, cemaati de Rum asıllı Ortodoks Türk vatandaşları olarak görülmüştür. Dolayısıyla Patrikhane Türk hükümetinin yasalarına tâbi olmuştur.

424 J. Demetrios, Constanteles, “ The Greek Orthodox Church”, 1980, s.6 ( Akt. Hakan

Alkan,a.g.e.,s.52) Ayrıca bkz. Atilla Ateş, Fener Rum Patrikhanesinin Dünü-Bugünü-Yarını, Harp Akademileri Basımevi, Yenilevent, İstanbul,Şubat,1995,s.19)

425 Hakan Alkan, a.g.e. s.53

426 Önder Kaya, İmparatorluktan Cumhuriyete Azınlıklar, Kronik Kitap, 1. Baskı, Kasım 2017,

İstanbul, s.257

427

Fatih Akın, Türkiye’de Azınlık Politikaları, s.84

428 Meletios döneminde patrikhane ile hükümet arasındaki gerginlik şiddetlenmiş, bu dönem

patrikhane siyasete bulaşmıştır. Patrik açık bir şekilde Yunan ordusuna destek vermiştir.(Ayrıntılı bilgi için bkz. Elçin Macar, Cumhuriyet Döneminde İstanbul Rum Patrikhanesi, s. 81-82)

429

Mustafa Kemal Paşa, Patrikhane konusunda 20 Ocak 1923 tarihinde Hakimiyet-i Milliye gazetesinde şunları söylemektedir:

“Bir fesat ve hıyanet ocağı olan ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebep olan Rum Patrikhanesini artık topraklarımız üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli teşkilatı memleketimizde muhafazaya mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir? Türkiye’nin, Rum Patrikhanesi için arazi üzerinde bir sığınacak yer göstermeye ne mecburiyeti var? Bu fesat ocağının hakiki yeri, Yunanistan değil midir? Büyük Millet Meclisi tarafından idare edilmekte olan yeni Türkiye Bab-ı ali’nin idaresindeki eski Osmanlı İmparatorluğu değildir. Yeni Türkiye şeref ve haysiyet kudret ve kuvvetini müdrik ve hukukunu muhafaza için mevcudiyetini tehlikeye atmağa hazır ve amadedir.”430

Lozan Barış Antlaşması sonrasında mübadele konusunda gerilimli olan Türk-Yunan ilişkilerine bir de yeni patriğin seçimi konusu dahil olmuştur. VII. Grigorios ölünce 17 Aralık 1924’te VI. Konstantinos ( Arapoğlu) patrik seçilmiştir. Arapoğlu 1921’de İstanbul’a gelmiştir. Dolayısıyla mübadil sayılan bir kişidir. Bu yüzden de Türkiye bu kişinin patrik seçilmesini onaylamamaktadır. Yunanistan ise patrikhanenin mübadele dışında tutulmasından dolayı patriğin de mübadil sayılmayacağını öne sürmektedir. Yunanistan konuyu Milletler Cemiyeti’ne götürmüştür. Türkiye ise bu konunun iç meselesi olduğunu ileri sürerek politikasını daha da sertleştirmiş 30 Ocak 1925’te Arapoğlu’nu sınırdışı etmiştir. 13 Temmuz 1925’te ise III. Vasilios patrik seçilmiştir.

Patrikhane krizi’nden sonra 21 Haziran 1925 tarihinde Ankara’da bir antlaşma imzalamışlardır. Antlaşmanın konusunu mübadeleden kaynaklı hukuksal ve

mali sorunlar oluşturmuştur. 431

Bahsedilen sorunlara çözüm getirmeyi amaçlayan Ankara Antlaşması hiçbir zaman uygulanamamıştır. Antlaşmanın yürürlüğe girememesinin temel sebebi, 25 Haziran 1925’te iktidara gelen ve diktatörlük rejimini kuran General Pangalos’un dış politikası Lozan Barış Antlaşması’nı revize

etmek üzerine kurulmuştur.432

Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin kaldığı yerden devam edebilmesi ancak 1926 yılının Ağustos’unda Pangalos’un iktidardan

430 Esra Sarıkoyuncu Değerli, “Atatürk Dönemi Türk-Yunan Siyasi İlişkileri”, Dumlupınar

Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 15, Ağustos 2006, s. 241

431 Bestami, S. Bilgiç, Atatürk Döneminde Türkiye-Yunanistan İlişkileri (1923-1938),s12 432

düşürülmesiyle mümkün olabilmiştir. İki ülke arasında görüşmeler tekrar başlamış ve bu görüşmeler sonucunda 1 Aralık 1926’da Atina Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile etabli sorunu en azından siyasi bir çözüme kavuşmuştur.

Sonuç olarak Fener Rum Patrikhanesi, İstanbul’da yaşayan Türk vatandaşı olan Rumların kilisesi konumunda olup kilise çalışanları ise Türk kanunlarına tabii olmuştur.

1949 yılında patriklik makamına ABD Başkanı Truman’ın desteğiyle ilk

defa Türk vatandaşı olmayan Athinagoras seçilmiştir.433

Athinagoras’ın patrik seçilmesi, ABD’nin Patrikhaneye ağırlığını koyduğu ve ondan yararlanmak istediğinin bir göstergesi olmuş aynı zamanda Türkiye’yi de patrikhane ile

yakınlaştırmak istemiştir.434

O tarihten sonra Türkiye’de bulunan metropolit sayısı yirmiye yükselmiş, Patrikhane Girit Kilisesini manevi nüfuzu altına almış, Aynaroz’u da Patrikhaneye bağlamıştır; Bütün bunlar yapılırken Türk hükümetinden alınması gereken izinler alınmamıştır. O dönemde yapılan bir diğer faaliyet patrikhanenin Rum okullarının müfredatına müdahale etmesi olmuştur. 1950’li yıllarda iktidarda olan Demokrat Parti’nin İstanbul’daki 100.000 Rum’un oyunu düşünerek bunlara müdahale

etmediği düşünülmektedir.435

DP döneminde patrikhane ile hükümet arasındaki ilişkiler hiç olmadığı kadar iyi durumda olmuştur ve dönemin başbakanı Menderes, 6 Haziran 1952 tarihinde patrikhaneyi ziyaret eden ilk ve son Türkiye Cumhuriyeti

Başbakanı olmuştur.436

1964 yılında Kıbrıs Krizi’nin patlak vermesiyle Patrikhanede görevli iki metropolit – Selefkia Metropoliti Emilianos ve Filedelfia Metropoliti İakovos- sınır dışı edilmiş, 16 Nisan 1965 tarihinde Dışişleri Bakanlığı sözcüsü şu açıklamaları yapmıştır; “Türk-Yunan ilişkileri Lozan’da kurulan dengeye dayanır. Kıyas yolu ile

Kıbrıs meselesi, Oniki Adada yaşayan Türklerle, İstanbul’da oturan Rumlar ve

433

Hakan Alkan, a.g.e. s.66

434 Elçin Macar, “Redd-i Miraz: Cumhuriyet Türkiyesi’nde Rum Patrikhanesi”, İstanbul Rumları,

Bugün ve Yarın,…s.152

435 Hakan Alkan, a.g.e. s.66 436

Patrikhane bu muvazene içinde mütalaa edilir.”437

Bu tarihten sonra patrikhane Türk –Yunan ilişkilerinde karşılıklılık ilkesi ile hareket edilen bir pazarlık kozu olarak kullanılmıştır.

Yeni patrik seçimi tartışmaları başladığı ve Patrikhanenin Türkiye’deki varlığının tekrar tartışılmaya başlandığı sıralarda 16 Temmuz 1972 tarihinde İmroz

ve Tenedos (Gökçeada ve Bozcaada) Metropoliti Dimitrios Patrik seçilmiştir.438

1962 yılında, 1941’de yanan patrikhane binasının yeniden inşa edilmesi için inşa izni başvurusu reddedilmiş, Eski ABD Başkanı Carter 1984’te Türkiye’ye gelerek patrikhaneye yeni bir bina yaptırma çalışmalarına başlamış ve 8 Nisan 1987

tarih ve 87/3313 sayılı karar ile patrikhaneye inşaat ruhsatı verilmiştir.439

Daha sonra Patrikhanenin etrafındaki gayrimenkuller Rum ya da Türk iş adamlarınca satın alınıp

patrikhaneye hibe edilmiştir.440

CNN International’da Fener Rum Patriği Bartholomeos hakkında yayınlanan bir belgeselde Türk hükümetinin seçilebilecek herhangi bir patriği veto etmek hakkına sahip olduğunu ve yeni patriğin Türk vatandaşı olma şartına yer verilmiş, bu durum Patrik Bartholomeos tarafından hükümetin patrik seçimine

karışması olarak değerlendirilmiştir.441

Sonuç olarak, Patrikhane bir Türk kurumu olmuş, Türkiye de Lozan Barış Antlaşması'na patrikhane hakkında hiçbir şey yazdırmayarak uluslararası antlaşmaların yaptırımından kurtulmuş hem de Türkiye’nin yasalarına tabii hale getirilmesini sağlamıştır. Patrikhane’nin Türkiye açısından hukuki bir statüsü yoktur.

437 Elçin Macar, a.g.e. s.15 438

Elçin Macar, a.g.e.,s.227

439 Elçin Macar, a.g.e.,s.231 440 Fatih Akın, a.g.e.,s.222

441 Bartholomeos Türkiye’de Son Patrik mi ? https://www.iha.com.tr/haber-bartholomeos-turkiyede-

4.1.6. Eğitim Alanında Karşılaşılan Sorunlar