• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

1.3. Milliyetçilik ve Azınlık Kavramları Çerçevesinde Türkiye ve Yunanistan’ın

1.3.2. Yunanistan’ın Azınlık Politikaları

Yunan milliyetçileri Yunan milletinin klasik Yunan’dan değilse bile Bizans İmparatorluğu’ndan beri varlığını sürdürdüğünü iddia ederler. Oysa modernistler Yunan milletinin ancak modernliğin ilerlemesiyle birlikte 19. yüzyılın başlarında ortaya çıktığını kabul etmektedir. Modernistlerine göre Yunanistan’ın 1922 yılında Türkiye tarafından yenilmesi, nüfus mübadelesi ve sınırlarının belirlenmesinden önce bir Yunan milletinden gerçekten bahsedilip edilmeyeceği tartışılmaktadır. Aynı zaman da modernistler, Yunan milletine kitlesel katılım baz alındığında 20. yüzyıldan önce bir Yunan milletinden zorlukla bahsedildiği görüşleri ortaya

atılmaktadır.70

69 Emre Aykoç, a. g. t. s.277 70

Yunan milliyetçiliği antik Yunan mitolojisi, felsefesi, kültürü üzerine inşa edilmiştir. Halbuki bugünkü Yunanistan halkı ile Antik Yunandaki halk arasında çok

az bağ vardır. Çünkü Yunanistan sürekli Slav istilalarına maruz kalmıştır.71

Yunan milliyetçiliği, Güneydoğu Avrupa ve Yakın Doğu’nun görece erken gelişen milliyetçiliklerinden biridir. Kimilerine göre Yunan milliyetçiliği, kısmen klasik Helen geçmişin yeniden canlandırılması yoluyla Avrupa’nın köklerini sağlamlaştırmaya çalışan Batılı bakışın içselleştirilmesinin mahsulü olmuş, Osmanlı Rumları ile hakim Müslüman Türkler ve diğer Osmanlılar arasında dini farkları

olduğu anlayışından beslenmiştir.72

Bağımsız Yunanistan Krallığı 1830 yılında kurulmuş, Yunan nüfusunun bir kısmı Osmanlı Devleti sınırları içinde kalmıştır. Bu durum yeni devlet için asli bir varoluş sebebi haline gelen “Megali İdea”nın tamamlanması, Osmanlı Devleti’nin yerini Yunan İmparatorluğunun alması haline dönüşmüştür.

Bağımsızlığın ilanından sonra Yunan ulusçuluğu hem yeni devletin hem de ulusun inşasına girişmiştir. Yunan ulus inşasının temel amacı kendisini dinsel ve yerel kimlikler çerçevesinde ifade eden ve büyük oranda eğitimsiz köylülerden

oluşan topluluğa yeni bir kimlik kazandırmak olmuştur.73

1923 yılından sonraki süreçte “Küçük Asya Felaketi”nden sonra nüfus mübadelesi gerçekleştirilmiş “Megali İdea” Yunan ulusçuluğunda resmi söylem düzeyinde yer almamış, Yunanistan’ın coğrafi sınırları genişletmekten çok türdeş bir

ulus-devlet yaratma projesine dönüşmüştür.74

1950’li ve 1960’lı yıllarda Kıbrıs sorunu konusunda Yunan hükümetlerinin

enosis düşüncesini desteklemesi ile Helenizm’in tek merkezinin Yunanistan olduğu

ve tüm Yunanlıların bu merkezden yönlendirilmesi gerektiği düşüncesi Yunan

71

İskender Öksüz, a.g.e. s.224

72 Umut Özkırımlı, Spyros A. Sofos, a.g.e.,s. 166 73 Emre Aykoç, a.g.t. s.244

74 Ayhan Aktar, Türk Milliyetçiliği, Gayrımüslimler ve Ekonomik Dönüşüm, İstanbul, İletişim

ulusçuluğunun “dış Yunanlılara” yönelik ilgisinin kültürel düzeyde kalmadığını, belli

ölçüde siyasal içerikte ve amaçlara yönelik olduğunu ortaya koymaktadır.75

Yunanistan’ın azınlıkların asimilasyonunu amaçlayan politikalarının amacı, azınlık mensuplarının ülkenin güvenliğine ve bütünlüğüne karşı tehdit oluşturmalarını engellemektir. Bu amaçla azınlıkların ulusal kimlik özelliklerini zayıflatarak din dışındaki farklılıkların azaltılarak, Yunan dilinin ve kültürünün benimsenmesi ve yaygınlaştırılmasıyla Yunanlılığın tek kimlik olarak herkesçe kabul

görmesi amaçlanmış ve bu yolla ulusal türdeşliğe ulaşmak amaçlanmıştır. 76

Yunanistan’ın azınlıkların asimilasyonuna yönelik olarak uyguladığı politikalara bakılacak olursa; ilki etnik kimliklerin reddedilmesidir. Ülkede yaşayanların ortak bir kültürü paylaştığı ve aslında herkesin Yunanlı olduğu iddia edilmekte, Lozan Barış Antlaşması'nda tanımlanan Müslüman azınlıktan başka

azınlığın ülkesinde bulunmadığı görüşü öne sürülmektedir.77

Azınlığın asimilasyonuna yönelik olarak uygulanan politikalardan bir diğeri eğitim alanında olmuştur. Bu alandaki uygulamalarda da temel amaç Yunan dilinin ve kültürünün azınlıklar arasında yaygınlaştırılması, Yunan dilinin kültürünün içselleştirilip benimsenmesidir. Bu bağlamda azınlık eğitiminin zayıflatılması politikaları uygulanmıştır.

Yunanistan’ın uyguladığı iskan ve göç politikaları da azınlığa yönelik uygulanan asimilasyon politikaları arasındadır. Yunanistan, Yunanca konuşan Ortodoksları, özellikle azınlıkların yaşadığı bölgelerde iskân etmeye çalışmış Yunan unsurunun nüfus çoğunluğunu ele geçirmesini sağlayarak azınlıkları kontrol altında tutma ve ulusal birliğe ve ülkesel bütünlüğe yönelik bir tehdit oluşturmalarını engellemeye çalışmıştır.

Türk azınlığa yönelik uygulanan asimilasyon politikalarının bir diğeri Müslüman azınlığın dini ve sosyal kurumlarının işlevlerinin kısıtlanması ve bu

75 Emre Aykoç. a.g.e. s.255 76 Emre Aykoç, a.g.t. s.297 77

kurumlarının denetiminin Yunan hükümetince yapılmasına yönelik uygulamalardır. Örneğin Müftülerin antlaşmalara göre seçimle iş başına gelmesi gerekirken Yunanistan uluslararası antlaşmalarla garanti altına aldığı azınlığın hakkının gereğini yerine getirmemekte, müftü seçimi yaptırmamakta ve müftüleri kendi tayin

etmektedir.78

Yunanistan’ın azınlığa yönelik olarak uyguladığı ayrımcı/dışlayıcı uygulamalara bakılacak olursa ilk uygulama azınlık mensuplarının Yunan

Vatandaşlık Yasasının 19. Maddesi çerçevesinde vatandaşlıktan çıkarılmasıdır. Bu yasa

hükmü ile Müslüman Türk azınlığın bu yolla Yunan ulusundan dışlanması ve azınlığın varlığının azaltılması amaçlanmıştır.

Ayrımcı/dışlayıcı uygulamalardan bir diğeri mülkiyet alanında ortaya çıkmaktadır. Toprak dağılımı konusundaki Yunanistan politikasına bakılacak olursa, 1990’lı yıllarda Yunanistan Devleti’nin kamulaştırma politikaları sonucunda 1923 yıllarında toprağın yüzde 84’ü Türklerin elindeyken bugün Türklerin toprağın yüzde

20.40’lık bir oranına sahip olduğu görülmektedir.79

Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlık geçimini topraktan sağladığı için bu durum Türk azınlığın hayatını ciddi şekilde etkilemektedir.

İnsan hakları konusunda faaliyet gösteren uluslararası kuruluşların birçoğu Yunanistan hakkındaki raporlarında Yunanistan’ın özellikle Türk azınlığa yönelik olumsuz politikalarına yer vermektedir. Örneğin Batı Trakya bölgesindeki Türk nüfusun demografik yapısı hakkında Türk ve Yunan tarafı farklı düşünmektedirler. Türk azınlık Yunan hükümetinin asimilasyona yönelik ve dışlayıcı politikalar uygulayarak bölgedeki nüfusu Türkler aleyhine değiştirmeye çabaladığını, Yunan hükümeti ise Türklerin sayısının azaldığını, bunun asimilasyon veya herhangi bir politika sonucu olmadığını ileri sürmektedirler. Uluslararası organizasyonların raporlarında ise Türk nüfusunun azalmasının sebebi olarak Yunan hükümetinin

78 Halit Eren, “Yunanistan, Batı Trakya Türkleri”, Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar,

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi, Numune Matbaa ve Ciltevi, İstanbul,1998,s.229

79

ayrımcı politikaları gösterilmektedirler.80

Uygulanan politikalar neticesinde Türk azınlık Batı Trakya’dan göç etmektedir; Türk azınlık mensuplarının göç etmemiş

olsalardı nüfusunun şimdi 500.000 civarında olacağını tahmin edilmektedir.81

II. BÖLÜM: TÜRKİYE-YUNANİSTAN İLİŞKİLERİNE GENEL