• Sonuç bulunamadı

IV. BÖLÜM: TÜRKİYE YUNANİSTAN İLİŞKİLERİ BAĞLAMINDA

4.1. Türkiye’deki Ortodoks-Rum Azınlığının Sorunları

4.1.7. Azınlık Vakıfları Durumu

Türkiye’de gayrimüslimlerin yaşadığı problemlerden biri de vakıflar sorunudur. Ferdi ve içtimai ihtiyaçların karşılanması amacıyla ortaya çıkan vakıflar, daha sonra cemiyet hayatında meydana gelen değişime ve gelişmelere uygun olarak, içinde bulunduğu toplumların sosyo-kültürel yapısı, ekonomik imkanları ve

kabiliyetleri oranında değişmiş ve gelişmiştir.461

Osmanlı Devleti’ndeki millet sisteminde dini cemaatlerin önemi büyük olmuştur. Cemaatlerin varlığı ve bunlarla ilgili sorunlar vakıf kurumlarıyla çözülmeye çalışılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nda Osmanlı vatandaşı olan herkes vakıf kurma yetkisine sahip olmuş; gayrimüslimler de bu haktan sosyal hizmet ve hayır amaçlı vakıflar olması koşuluyla yararlanmışlardır.

3 Mart 1924 tarihli ve 429 sayılı yasa ile Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırılmış, vakıflar ile ilgili görevleri Başvekalete bağlı Vakıflar Umum

Müdürlüğü’ne devredilmiş; 1935 yılında da Vakıflar Kanunu yürürlüğe girmiştir. 462

Daha önce vakıflar tarafından görülen hizmetlerin bir kısmı, Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu hizmetlere tahsis edilen malvarlığıyla birlikte, kamu kurumlarına devredilmek suretiyle bir tasfiye sürecine gidilmiştir; Ancak 1926 yılından önce kurulan bütün vakıfları tamamıyla tasfiye etmek yerine bir kısmını tasfiye etmek, tasfiye edilmeyecek nitelikte olanları yeniden düzenlemek ve bunları faydalı bir şekilde idare edecek bir teşkilatın kurulması yoluna gidilmiştir. Medeni Kanun, yeniden kurulacak vakıflar açısından eski hukukla ilişkiyi kesiyor ve

460 Aleksia Kotam, “Rum Liselerinde Üzücü Tablo”, AGOS,

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/15638/rum-liselerinde-uzucu-tablo (Erişim tarihi:25.11.2018)

461 Nazif Öztürk, Azınlık Vakıfları, Altınküre Yayınları, I. Baskı, Nisan 2003,Ankara, s.12.

462 Tevrat Ateş, “ Azınlık Hakları Bağlamında Türkiye’de Gayrimüslim Cemaat Vakıfları”, TC. Gazi

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ocak,2016,s.42

bunlar için “vakıf” değil “tesis” terimini kullanıyordu. Buna karşılık eski hukukun yürürlükte olduğu dönemlerde kurulan vakıflar için, eskiden olduğu gibi yine vakıf teriminin kullanılmaya devam edileceği 864 Sayılı Tatbikat Kanunu’nun 8.

Maddesinde belirtilmiştir.463

5 Haziran 1935 tarihli 2762 Sayılı Vakıflar Kanunu kabul edilmiş, Rum- Ortodoks cemaat kurumları Müslüman vakıflarıyla aynı siyasal düzenlemeye dahil

olmuş ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimine girmişlerdir.464

Vakıfların tanınması için de tüm vakıflardan ellerindeki taşınmazların listesini gösteren bir mal beyannamesi istenmiş, 1936’da yerel cemaatler hukuki problem ve belirsizliklerle de

olsa ilgili beyannameleri ibraz etmiş; yaklaşık 8.000 gayrimenkul beyan edilmiştir.465

1936-1937 yıllarında resmi makamlar her vakıf için kendi belirledikleri bir mütevelliyi atamış, cemaatlerin kendi malvarlıklarını denetleme konusundaki

özerkliklerini de ihlal etmişlerdir.466

Türk-Yunan ilişkilerinin kilit noktasını oluşturan Kıbrıs konusu ortaya çıkınca Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1972 yılında gayrimüslim vakıflarının vakıfnamelerini istenmiş fakat hepsi de Osmanlı İmparatorluğu döneminde ayrı bir padişah fermanı ile kurulduğu vakıfnameler yoktur. Vakıflar Genel Müdürlüğü de 1936 yılında istedikleri beyannameleri vakıfname olarak kabul edeceğini bildirmiş

fakat 1936 yılından sonra vakıfların edindiği taşınmazlara el koymaya başlamıştır. 467

El konulan mallar sahiplerine veya onların mirasçılarına bedelsiz olarak iade edilecek mirasçı kalmamışsa hazineye bırakılacaktır.

Yargıtay, 1971 ve 1974 yıllarında verdiği kararla Lozan Antlaşmasında azınlık sayılan vatandaşların “yabancı” olduğunu ve Türkiye’nin milli güvenliği

463 Nazif Öztürk, a.g.e. s.44

464 2762 Sayılı Vakıflar Kanunu, Vakıflar Genel Müdürlüğü,

file:///C:/Users/Dell/Downloads/webicerik63.pdf (Erişim tarihi:09.09.2018)

465

Konstantinos Tsitselikis, “Türkiye’deki Rum Ortodoks Cemaatlerin Vakıfları: Siyasal Bir Sorunun Hukuki Veçheleri”, İstanbul Rumları, Bugün ve Yarın, s.129

466 Konstantinos Tsitselikis, a.g.m.,s.129

467 Baskın Oran, “Gayrimüslim Vakıfları ve 1936 Beyannamesi”, İstanbul Rumları, Bugün ve Yarın,

açısından şüpheli olduğundan yola çıkarak “vakıfların devlet güvenliği açısından

tehdit oluşturduğu” tespitinde bulunmuştur.468

Vakıfların bazıları İstanbul, İmroz ve Bozcaada’nın Rum cemaatleri bazıları ise Ekümenik Patrikhane tarafından yönetilmektedir. Bugün İstanbul bölgesinde aktif olan Rum-Ortodoks cemaat vakıflarının sayısı 60, İmroz’da 5, Bozcaada’da 1 tane

vakıf bulunmaktadır.469

Vakıflar Yerel cemaat kökenli heyetler tarafından idare edilmektedir. Bu idare kurullarının seçimi, oluşumu, yetkileri ve işleyişi Türk Hukuku tarafından belirlenmektedir.

AB Uyum Yasaları çerçevesinde 03.08.2002 tarih ve 4771 Sayılı Kanunu’nun 4. Maddesi 02.01.2003 tarih ve 4778 Sayılı Kanun’un 3. Maddeleri ile daha önceden hükmi şahsiyetleri kabul edilen azınlık tüzel kişileri, hiçbir uluslararası antlaşmaya dayalı olarak sınırlamaya ve hukuki engele takılmadan idari kararlarla kanunda gösterilen şartlar dâhilinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin her tarafında ve hizmete yönelik olmak kaydıyla taşınmaz mala sahip olma hakkını elde etmişlerdir.470

Bu düzenleme ile 1936 tarihli beyannamelerinin bertaraf ederek vakfiyeleri olsun veya olmasın cemaat vakıflarına, ihtiyaçlarını karşılamak üzere taşınmaz mal edinmek ve taşınmaz mallar üzerinde tasarrufta bulunma yetkisini vermiştir.

Hem mülkiyet hakkını hem de Lozan’ı ihlal eden bu uygulama 2003 yılında kaldırılmıştır. 4771 ve 4778 sayılı kanunlarla getirilen değişikliklerden sonra Kasım 2003 verilerine göre azınlık vakıflarının ilk başvuruları sonucunda “tasarruflarında bulunan ama tapuda üzerlerine kayıtlı olmayan” hiçbir taşınmazı tapuya kaydettirmeyi başaramamışlar; Kasım 2003 verilerine göre bu vakıflar eksikliklerini tamamlayıp ikinci defa başvurduklarında ellerindeki taşınmazların ancak

%15,79’unu tapuya kaydettirebilmişlerdir.471

468 Konstantinos Tsitselikis, a.g.m.,s.129 ( Ayrıca bkz. Samim Akgönül, Türkiye Rumları.., s. 318) 469 Konstantinos Tsitselikis, a.g.m., s.131

470 Nazif Öztürk, a.g.e.,s.173 471