REFAHYOL'a karşı tepkiler ve rahatsızlıkların dile getirilmesi çeşitli platform
lar kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Örneğin 1 Ekim 1 996'da TBMM'de Cumhur
başkanı Süleyman Demirel yeni yasama yılına giriş konuşmasında "Atatürk", "la
iklik" ve "demokrasi"ye vurgu yaparken Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden ve TBMM Başkanı Mustafa Kalemli de farklı toplantılarda aynı vurguyu yapmışlardır. DSP başkanı Bülent Ecevit de askerlerin kaygılı olduğunu dile getirmiştir.79
26 Ocak 1 997'de Harp Oyunları nedeniyle planlanan bir program çerçeve
sinde bir araya gelen orgeneral ve aramiraller Gölcük'te bir toplantı yapmıştır. O dönem Gölcük Donanma Komutanı olan Oramiral. Salim Devişoğlu'na göre bu toplantıda darbe telafuz edilmemiş ama günün şartları incelenmiş ve fikir alışve
rişi yapılmıştır: "Ve gördük ki hepimiz şunlarda hemfikiriz: Türkiye'de gerçekten irticai bir meyil vardır. Yönetim buna reaksiyon göstermediği gibi, bir grubu bu
nun öncüllüğünü yapmaktadır. Halkta yaygıntaşmaktadır bu, eğitim müessese
lerine intikal ettirilmekte, gelecek nesiller ipotek altına alınmakta, tarikatlar yay
gınlaşmakta, tarikat başkanları başbakanın yemeğine gelebilmekte, kılık-kıyafet gibi insanı çok dehşete düşüren gelişmeler olmakta. Bunu insan temel hak ve özgürlükleriyle, temel demokratik düşüncelerle, felsefelerle bağdaştırmak müm
kün değil. Görüşülerı şey bir endişenin müşterek paylaşılmasıydı. O endişe be
nim tabirimle irticanın iktidara gelişidir. Türkiye'nin temel yapısının değiştirilmesi
tehlikesidir."80 ·
n M. Karaalioğlu, a.g.e., s.80. H. Gürel, "İşte tartışılan gizli belgeler", Milliyet, l l Temmuz 1997.
78 H. Gürel, "İşte tartışılan gizli belgeler", Milliyet, l l Temmuz 1997.
79 Y. Donat, a.g.e., s.308-316. Bu konuşmalar üzerine Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Demirel'e bir mektup yazarak laiklikle ilgili bir kuşkusu olup olmadığını sormuştur. Demirel ise "Benim bir kay
gım yok ... Ama kaygısı, kuşkusu olanlar var. Onları da Meclis kürsüsünden söyledim" demiştir. Y.
Donat, a.g.e., s. 317.
80 S. Ergin "Gölcük Gecesi-O gece Gölcük'te neler konuşuldu", Hürriyet, 3 Kasım 1999.
28 Şubat 1 997: TOrk i slam S e ntezi n i n Sonu
17 Ocak 1 997'de Genelkurmay Başkanı Cumhurbaşkanı Demirel'e "rahatsız
lıkları olduğunu" söylemiş ve verdikleri brifingde şikayetlerini 55 örnek olayla an
latmıştır.81Bu iddiaları inceleyen Demirel bulgularını bir yandan Genelkurmay'a yansıtırken 4-5 Şubat günlerinde de konuyla ilgilf olarak Erbakan'a 5 tane mek
tup yazmıştır.82 Demirel 1 6 Şubaj'ta yazdığı mektupta köktendinci careyanlara karşı "fevkalade hassasiyetler" olduğunu belirterek "köktendinci careyanların devlet kurumlarına sızması"nın önleınmesini istemiştir.83 28 Şubat'taki MGK top
lantısından önce Demirel MGK Genel Sekreteri ile birlikte hem Erbakan hem de Çiller'le konuşmuştur.84
29 Ocak 1 997'de MGK Genel Sekreteri Orgeneral ilhan Kılıç, Demirel'in ka
bulünde Taksim' e cami, türban, Ramazan nedeniyle mesai saatlerinin değişme
si, kurban derileri ve karayoluyla Hac gibi rahatsızlık yaratan konuları gündeme getirmiştir. 85
Dönemin Deniz Kuwetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, yaşanan süreç
te iki manşetin çok önemli olduğunu belirtmiştir: Biri "irtica, PKK'dan daha tehli
kelidir", ikincisi ise "Bu defa, bu işi Silahlı Kuwetler değil, silahsız kuwetler çöz
sün"86 manşetidir.87
işçi ve işveren örgütleri de REFAHYOL hükümetine karşı tepki göstermişler
dir. Türk-iş, DiSK gibi sendikalar, meslek odaları ve esnaf birliklerinden oluşan demokratik kitle örgütleri Sincan olayından önce "Cumhuriyetin temel nitelikleri
ni hedef alan girişimiere karşı parlamento içinde alternatif bir oluşum" arayışı içi
ne girmişler ve önce CHP, DSP Genel Başkanları ile görüşmüşler, ANAP ve DYP Genel Başkanları ile görüşmeyi planlamışlardır. Bu girişimlerden sonuç alarnamaları durumunda esnafın kepenk ve kontak. kapamasını da içeren bir di
zi eylem yapacağı belirtilmiştir.88 Yine Şubat ayı ortalarında demokratik kitle ör
gütlerinin kadın temsilcileri Ankara'da "şeriata karşı laiklik" yürüyüşü düzenle
mişlerdir. Türkiye işveren Sendikaları Konfederasyonu (TiSK) Başkanı Refik Baydur 5 Şubat 1 997'de yaptığı basın toplantısında dinin politikaya alet edilme
sini eleştirirken "Ordu tahrik edilmemeli ve kışiasında kalması desteklenmeli" di
yerek Necmettin Erbakan'ın Atatürk ilkelerine bağlı kalacağı konusunda kendi
lerine verdiği sözü tutmasını istemiştir.89 Bu tarihten itibaren farklı platformlarda işverenler REFAHYOL hükümetini ve politikalarını eleştirmiştir. 28 Şubat
kararla-sı K. Altuğ, "Çankaya 2000-2/ Yasalar Yetmez", Milliyet, 1 Nisan 2000.
82 "Şok mektup", Hürriyet, 27 Şubat 1997, "ݧte mektup", Hürriyet, 28 Şubat 1997.
83 E. Aksoy, a.g.e. , s.200.
84 "Şikayetler var!", Milliyet, 2 Nisan 2000.
85 Y. Donat, a.g.e., s. 367-369.
86 20 Aralık 1996 tarihli Hürriyet gazetesinin ba§lığı "Bu Defa ݧi Silahsız Kuvvetler Halletsin"di.
87 Y. Donat, "Amiral'in Seyir Defteri", Milliyet, 12 Ağustos 1997.
88 K. Sayba§ılı, "Siyasal Sistem Bunalımı", Onbir Aylık ... , s. 90.
89 R. Baydur, Bizim Çete, Cem Ofset Matbaacılık Sanayi A.Ş., 2000, s. 21, 28.
"1 29
Fuıya Atacan
rından sonra da MGK kararlarının milletin ortak düşüncesini savunduğunu söy
leyen Baydur'a işçi sendikaları da destek vermiştir.
Refik Baydur 2 Mayıs 1 997'de istanbul Harp Akademileri salonunda işadam
ları, kuruluş temsilcileri ve sendikacılara verilen birifingde askerle yakın ve içten bir ku�Jaklaşma olduğunu belirten bir yazı yazmış ve bu yazıda " ... bu insanların tek hedefi ve dileği vardı. Türkiye'de Demokratik, Laik, Parlamenter, Cumhuri
yetçi ve Atatürk ilkelerine zarar vermeden rejimi ayakta tutarak Türkiye'nin uy
gar devletler seviyesine ulaşmasında samimi olan sivil toplum örgütleriyle el ele ve inanç birliği içinde kucaklaşmaktı"90diyerek Türkiye'deki en büyük tehlikenin
"siyasal islam" olduğunu savunmuştur. Baydur bu yazı üzerine kendisini Genel
kurmay Başkanlığı Halkla ilişkiler'den bir albayın arayarak Genelkurmay Başka
nı Orgeneral ismail Hakkı Karadayı'nın " ... bundan sonra görev sivil toplum ör
gütlerine düşüyor'' dediğini belirtmektedir.91
TiSK Başkanı Baydur 1 5 Mayıs 1 997'de diğer işçi ve işveren örgütlerine bir
likte deklarasyon yayınlamak çağrısında bulunmuş ve TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği), TESK (Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu), TÜRK-iŞ (Türkiye. işçi Sendikaları Konfederasyonu) ve DiSK (Türkiye Devrimci işçi Sendikaları Konfederasyonu) bu çağrıya olumlu yanıt vermiştir. 21 Mayıs 1 997'de yayınlanan deklarasyanda Atatürk Türkiyesi'nin tehdit altında olduğu, irticanın demokrasi için büyük bir tehlike oluşturduğu vurguianmış ve hükümete halkın güveni kalmadığı belirtilerek yeni bir hükümetin kurulması istenmiştir.92
26 Mayıs 1 997'de yeniden toplanan "5'1i (Sivil) insiyatif'' ortak bir eylem planı yapmıştır. Bu "aşamalı eylem planı"na göre işyerlerinde üretime 1 saat ara veri
lerek 5'1i insiyatifin düşünce ve hedeflerini açıklayan bir bildiri okunacak, daha sonra 5 örgütün temsilcileri Cumhurbaşkanı'nı ziyaret ederek bilgi verecektir.
Bu zamana kadar siyasi istikrarsızlığa bir çözüm bulunmazsa sivil toplum örgüt
lerinden oluşan 5.000 kişi Meclis Başkanı'nı ziyaret edecek, bu da bir sonuç vermezse 1 saatlik şalter indirme eylemi yapılacaktır.93 Baydur ise basma yaptı
ğı açıklamada "Ekonomik sıkıntıları bir yana koyduk, rejimin derdindeyiz. Bizim hareketimiz darbeyi önleyecek harekettir. Geri adım da atmayız" demiştir.94
Hiç kuşku yok ki Türkiye'nin 5 büyük işçi ve işveren örgütünün ilk kez oluş
turduğu birliktelik ve "aşamalı eylem planı" 28 Şubat sürecinin tabana yayılma
sında ve REFAHYOL iktidarına baskı oluşturarak bu iktidarın sona ermesinde (17 Haziran 1 997) önemle üzerinde durulması gereken bir olgudur.
90 R. Baydur, a.g.e., s. 47.
91 R. Baydur, a.g.e., s. 49.
92 R. Baydur, a.g.e., s. 58-63.
93 R. Baydur, a.g.e., s. 65-84.
94 R. Baydur, a.g.e., s. 65.
28 Ş u b at 1 997: TOrk isıarn Sentezi n i n Sonu