• Sonuç bulunamadı

lll - REFAHYOL'A KARŞI TEPKiLER

Belgede ARMAGAN Q} D 1 Z i S i BAGLAM (sayfa 128-131)

REFAHYOL'a karşı tepkiler ve rahatsızlıkların dile getirilmesi çeşitli platform­

lar kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Örneğin 1 Ekim 1 996'da TBMM'de Cumhur­

başkanı Süleyman Demirel yeni yasama yılına giriş konuşmasında "Atatürk", "la­

iklik" ve "demokrasi"ye vurgu yaparken Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden ve TBMM Başkanı Mustafa Kalemli de farklı toplantılarda aynı vurguyu yapmışlardır. DSP başkanı Bülent Ecevit de askerlerin kaygılı olduğunu dile getirmiştir.79

26 Ocak 1 997'de Harp Oyunları nedeniyle planlanan bir program çerçeve­

sinde bir araya gelen orgeneral ve aramiraller Gölcük'te bir toplantı yapmıştır. O dönem Gölcük Donanma Komutanı olan Oramiral. Salim Devişoğlu'na göre bu toplantıda darbe telafuz edilmemiş ama günün şartları incelenmiş ve fikir alışve­

rişi yapılmıştır: "Ve gördük ki hepimiz şunlarda hemfikiriz: Türkiye'de gerçekten irticai bir meyil vardır. Yönetim buna reaksiyon göstermediği gibi, bir grubu bu­

nun öncüllüğünü yapmaktadır. Halkta yaygıntaşmaktadır bu, eğitim müessese­

lerine intikal ettirilmekte, gelecek nesiller ipotek altına alınmakta, tarikatlar yay­

gınlaşmakta, tarikat başkanları başbakanın yemeğine gelebilmekte, kılık-kıyafet gibi insanı çok dehşete düşüren gelişmeler olmakta. Bunu insan temel hak ve özgürlükleriyle, temel demokratik düşüncelerle, felsefelerle bağdaştırmak müm­

kün değil. Görüşülerı şey bir endişenin müşterek paylaşılmasıydı. O endişe be­

nim tabirimle irticanın iktidara gelişidir. Türkiye'nin temel yapısının değiştirilmesi

tehlikesidir."80 ·

n M. Karaalioğlu, a.g.e., s.80. H. Gürel, "İşte tartışılan gizli belgeler", Milliyet, l l Temmuz 1997.

78 H. Gürel, "İşte tartışılan gizli belgeler", Milliyet, l l Temmuz 1997.

79 Y. Donat, a.g.e., s.308-316. Bu konuşmalar üzerine Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Demirel'e bir mektup yazarak laiklikle ilgili bir kuşkusu olup olmadığını sormuştur. Demirel ise "Benim bir kay­

gım yok ... Ama kaygısı, kuşkusu olanlar var. Onları da Meclis kürsüsünden söyledim" demiştir. Y.

Donat, a.g.e., s. 317.

80 S. Ergin "Gölcük Gecesi-O gece Gölcük'te neler konuşuldu", Hürriyet, 3 Kasım 1999.

28 Şubat 1 997: TOrk i slam S e ntezi n i n Sonu

17 Ocak 1 997'de Genelkurmay Başkanı Cumhurbaşkanı Demirel'e "rahatsız­

lıkları olduğunu" söylemiş ve verdikleri brifingde şikayetlerini 55 örnek olayla an­

latmıştır.81Bu iddiaları inceleyen Demirel bulgularını bir yandan Genelkurmay'a yansıtırken 4-5 Şubat günlerinde de konuyla ilgilf olarak Erbakan'a 5 tane mek­

tup yazmıştır.82 Demirel 1 6 Şubaj'ta yazdığı mektupta köktendinci careyanlara karşı "fevkalade hassasiyetler" olduğunu belirterek "köktendinci careyanların devlet kurumlarına sızması"nın önleınmesini istemiştir.83 28 Şubat'taki MGK top­

lantısından önce Demirel MGK Genel Sekreteri ile birlikte hem Erbakan hem de Çiller'le konuşmuştur.84

29 Ocak 1 997'de MGK Genel Sekreteri Orgeneral ilhan Kılıç, Demirel'in ka­

bulünde Taksim' e cami, türban, Ramazan nedeniyle mesai saatlerinin değişme­

si, kurban derileri ve karayoluyla Hac gibi rahatsızlık yaratan konuları gündeme getirmiştir. 85

Dönemin Deniz Kuwetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, yaşanan süreç­

te iki manşetin çok önemli olduğunu belirtmiştir: Biri "irtica, PKK'dan daha tehli­

kelidir", ikincisi ise "Bu defa, bu işi Silahlı Kuwetler değil, silahsız kuwetler çöz­

sün"86 manşetidir.87

işçi ve işveren örgütleri de REFAHYOL hükümetine karşı tepki göstermişler­

dir. Türk-iş, DiSK gibi sendikalar, meslek odaları ve esnaf birliklerinden oluşan demokratik kitle örgütleri Sincan olayından önce "Cumhuriyetin temel nitelikleri­

ni hedef alan girişimiere karşı parlamento içinde alternatif bir oluşum" arayışı içi­

ne girmişler ve önce CHP, DSP Genel Başkanları ile görüşmüşler, ANAP ve DYP Genel Başkanları ile görüşmeyi planlamışlardır. Bu girişimlerden sonuç alarnamaları durumunda esnafın kepenk ve kontak. kapamasını da içeren bir di­

zi eylem yapacağı belirtilmiştir.88 Yine Şubat ayı ortalarında demokratik kitle ör­

gütlerinin kadın temsilcileri Ankara'da "şeriata karşı laiklik" yürüyüşü düzenle­

mişlerdir. Türkiye işveren Sendikaları Konfederasyonu (TiSK) Başkanı Refik Baydur 5 Şubat 1 997'de yaptığı basın toplantısında dinin politikaya alet edilme­

sini eleştirirken "Ordu tahrik edilmemeli ve kışiasında kalması desteklenmeli" di­

yerek Necmettin Erbakan'ın Atatürk ilkelerine bağlı kalacağı konusunda kendi­

lerine verdiği sözü tutmasını istemiştir.89 Bu tarihten itibaren farklı platformlarda işverenler REFAHYOL hükümetini ve politikalarını eleştirmiştir. 28 Şubat

kararla-sı K. Altuğ, "Çankaya 2000-2/ Yasalar Yetmez", Milliyet, 1 Nisan 2000.

82 "Şok mektup", Hürriyet, 27 Şubat 1997, "ݧte mektup", Hürriyet, 28 Şubat 1997.

83 E. Aksoy, a.g.e. , s.200.

84 "Şikayetler var!", Milliyet, 2 Nisan 2000.

85 Y. Donat, a.g.e., s. 367-369.

86 20 Aralık 1996 tarihli Hürriyet gazetesinin ba§lığı "Bu Defa ݧi Silahsız Kuvvetler Halletsin"di.

87 Y. Donat, "Amiral'in Seyir Defteri", Milliyet, 12 Ağustos 1997.

88 K. Sayba§ılı, "Siyasal Sistem Bunalımı", Onbir Aylık ... , s. 90.

89 R. Baydur, Bizim Çete, Cem Ofset Matbaacılık Sanayi A.Ş., 2000, s. 21, 28.

"1 29

Fuıya Atacan

rından sonra da MGK kararlarının milletin ortak düşüncesini savunduğunu söy­

leyen Baydur'a işçi sendikaları da destek vermiştir.

Refik Baydur 2 Mayıs 1 997'de istanbul Harp Akademileri salonunda işadam­

ları, kuruluş temsilcileri ve sendikacılara verilen birifingde askerle yakın ve içten bir ku�Jaklaşma olduğunu belirten bir yazı yazmış ve bu yazıda " ... bu insanların tek hedefi ve dileği vardı. Türkiye'de Demokratik, Laik, Parlamenter, Cumhuri­

yetçi ve Atatürk ilkelerine zarar vermeden rejimi ayakta tutarak Türkiye'nin uy­

gar devletler seviyesine ulaşmasında samimi olan sivil toplum örgütleriyle el ele ve inanç birliği içinde kucaklaşmaktı"90diyerek Türkiye'deki en büyük tehlikenin

"siyasal islam" olduğunu savunmuştur. Baydur bu yazı üzerine kendisini Genel­

kurmay Başkanlığı Halkla ilişkiler'den bir albayın arayarak Genelkurmay Başka­

nı Orgeneral ismail Hakkı Karadayı'nın " ... bundan sonra görev sivil toplum ör­

gütlerine düşüyor'' dediğini belirtmektedir.91

TiSK Başkanı Baydur 1 5 Mayıs 1 997'de diğer işçi ve işveren örgütlerine bir­

likte deklarasyon yayınlamak çağrısında bulunmuş ve TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği), TESK (Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu), TÜRK-iŞ (Türkiye. işçi Sendikaları Konfederasyonu) ve DiSK (Türkiye Devrimci işçi Sendikaları Konfederasyonu) bu çağrıya olumlu yanıt vermiştir. 21 Mayıs 1 997'de yayınlanan deklarasyanda Atatürk Türkiyesi'nin tehdit altında olduğu, irticanın demokrasi için büyük bir tehlike oluşturduğu vurguianmış ve hükümete halkın güveni kalmadığı belirtilerek yeni bir hükümetin kurulması istenmiştir.92

26 Mayıs 1 997'de yeniden toplanan "5'1i (Sivil) insiyatif'' ortak bir eylem planı yapmıştır. Bu "aşamalı eylem planı"na göre işyerlerinde üretime 1 saat ara veri­

lerek 5'1i insiyatifin düşünce ve hedeflerini açıklayan bir bildiri okunacak, daha sonra 5 örgütün temsilcileri Cumhurbaşkanı'nı ziyaret ederek bilgi verecektir.

Bu zamana kadar siyasi istikrarsızlığa bir çözüm bulunmazsa sivil toplum örgüt­

lerinden oluşan 5.000 kişi Meclis Başkanı'nı ziyaret edecek, bu da bir sonuç vermezse 1 saatlik şalter indirme eylemi yapılacaktır.93 Baydur ise basma yaptı­

ğı açıklamada "Ekonomik sıkıntıları bir yana koyduk, rejimin derdindeyiz. Bizim hareketimiz darbeyi önleyecek harekettir. Geri adım da atmayız" demiştir.94

Hiç kuşku yok ki Türkiye'nin 5 büyük işçi ve işveren örgütünün ilk kez oluş­

turduğu birliktelik ve "aşamalı eylem planı" 28 Şubat sürecinin tabana yayılma­

sında ve REFAHYOL iktidarına baskı oluşturarak bu iktidarın sona ermesinde (17 Haziran 1 997) önemle üzerinde durulması gereken bir olgudur.

90 R. Baydur, a.g.e., s. 47.

91 R. Baydur, a.g.e., s. 49.

92 R. Baydur, a.g.e., s. 58-63.

93 R. Baydur, a.g.e., s. 65-84.

94 R. Baydur, a.g.e., s. 65.

28 Ş u b at 1 997: TOrk isıarn Sentezi n i n Sonu

Belgede ARMAGAN Q} D 1 Z i S i BAGLAM (sayfa 128-131)