• Sonuç bulunamadı

· Do�ora Öğrencisi

Belgede ARMAGAN Q} D 1 Z i S i BAGLAM (sayfa 139-144)

1 Yeni Sağ'ın projesi radikal çünkü son altını§ yılın devlet-toplum yapılanmalannı yıkıp onlan yeniden yapılandırmayı hedefliyor

(Gamble: 1983: 27).

"1 39

Sultan Atı lgan

Bu bağlamda, Yeni Sağ'ın özgürlükçülüğü piyasa ile sınırlıdır. Başka bir de­

yişle, ekonomi dışında kalan alanlarda, Yeni Sağ düşünsel ve siyasal olarak muhafazakar'dır (Gamble: 1 994: 53). Dolayısıyla Yeni Sağ'ın, aile ve güvenlik konularına yaklaşımını liberalizm değil muhafazakarlık belirlemektedir. Çünkü

"piyasa dışı araçlarla ailedeki uyum ve dayanışmayı korumak serbest piyasa ekonomisi için gerekli bir destek" olarak görülmektedir (Gamble: 1 994: 53).

Yeni Sağ'a göre, ailenin parçalanmasına refah devleti uygulamaları neden olmuştur (Levitas: 1 986: 1 2; Durham: 1 993: 254). Batı'da Yeni Sağ, feminizmin de katkısıyla refah devleti uygulamalarının kamusal alana taşıdığı sorumlulukları tamamen aileye geri döndürmeyi hedeflemektedir (David: 1 986: 1 36). Bu nok­

tada, klasik liberalizmin ve Yeni Sağ'ın birey anlayışına kısaca bakmak gerek­

mektedir. Bu bağlamda birey, sağlıklı, çalışan, eğitimli, beyaz yetişkin erkek ve­

ya bu özelliklere sahip erkek aile reisi tarafından temsil olunan hane halklarıdır (King: 1 987: 1 O; Gamble: 1 994: 53). Bireyin2, -erkeğin diye okunabilir- bakmak­

la yükümlü olduğu kişilerin gereksinimlerini karşılama gereği , çalışmak ve giri­

şim y�pı:nak için en büyük teşvik olarak görülmektedir (Gamble: 1 994: 53; Bel­

sey: 1 994: 6; 1 1 , Bkz. Hayek: 1 995). Dolayısıyla, 'geleneksel aile'ye dönüş he­

deflenmektedir. Batı'da 'geleneksel aile' erkeğin ailenin ekmeğini kazandığı, ka­

dının evkadını/anne olduğu ve onlara bağımlı çocuk veya çocuklardan oluşan çekirdek aile olarak ortaya konufmaktadır (David: 1 986: 139). Batı dışı ülkelerde diğer bir deyişle, hiç bir zaman refah devleti deneyimi yaşamamış ülkelerde ör­

neğin Türkiye'de 'geleneksel aile' modeli çekirdek aile ile geniş aile arasında gi­

dip gelmektedir.

Yeni Sağ, 'geleneksel ail�' savunusuyla aileyi serbest piyasanın "kalpsiz dün­

yasında" sığınılacak (Benhabib ve. Cornell 1991 :?'den aktaran Üşür: 1 994: 61) bir yer olarak göstermekte ve böylece hem piyasanın işleyişini sağlayabileceği­

ni, motive edeceğini hem de Batı'da refah devletini sorumlu tuttuğu ailenin par­

çalanmasının önüne geçilebileceğini varsaymaktadır. Türkiye'nin hiç bir zaman refah devleti deneyimi yaşamamış olması, ailenin tehlikede olması vurgusunun yapılmasını engellememiştir. Aile Araştırma Kurumu'nu ele alırken göreceğimiz gibi 'Türk-islam ailesi'nin tehlikede olmasının gerekçesi 'modernleşmenin yol aç­

tığı kültürel değişme' olarak ortaya kanmaktadır {Bkz. Aile. Araştırma Kurumu Bö­

lümü). Yeni Sağ, ailedeki ataerkil işbölümünü yüceltirkan doğal(!) olarak, "ailenin kalpsiz dünyada sığınılarak mutluluğun yakalanabileceği bir cemnet değil, aynı zamanda bencil, stratejik hesapların, başkalarına karşılıksız hizmetin, emeğin, paranın, baskı ve şiddete dayalı cinselliğin de dünyası olduğunu" (Benhabib ve Comeli'den aktaran Üşür: 1 994: 61 ) unutmuş görünmektedir.

Yeni Sağ uygulamaların Türkiye'nin gündemine, evrensellik ve yerellik etkile­

şimi içinde, 1 980 Askeri Müdahalesi ve onu öneeleyen 24 Ocak 1 980 istikrar

2 Feminist yazında bu konuda daha ço� bilgi için bkz. Pateman: 1988; Eisenstein: 1989).

Eskiden Beri Gizlice Yen i S ağ ' l a Açı kça: Kad ı n l ar Evleri ne

Paketi Uygulamaları ile girdiğini ve bu sürecin Anavatan Partisi hükümetleri (1 983-1 991 ) (Bayrak: t.y*.: 27) döneminden günümüze süreklilik gösterdiğini belirtmek mümkün görünmektedir.

Askeri dönem (1 980-1 983) ve Anap hükümetleri döneminin (1 983-1 991 ) yo­

ğun bir yasalaşma dönemi olmasına karşın kadının statüsü alanında yeni bir düzenlemeye gidilmediği görülmektedir. Kadmlara Karş1 Her Türlü AynmcJIJğm Önlenmesi Sözleşmesi 1 985'de imzalanmasına karşın - belli çekincelerle- ara­

dan geçen 1 5 yıl içinde gerekli düzenlemeler yapılmamıştır. Anap hükümetleri döneminin kadınlara yönelik iki önemli yasal düzenlemesi kuşkusuz Aralık 1 989'da kanun hükmünde kararname3 ile kurulan Aile Araşt1rma Kurumu ve Ekim 1 990'da4 kurulan Kadmm Statüsü ve Sorunlan Genel Müdür/üğü'dür.

Bu makalenin konusunu, Türkiye'de 1 980'1erin Yeni Sağcı siyasal ortamının kadın ve aileye yönelik bazı uygulamaları oluşturmaktadır. Bu bağlamda, konu üç alanda incelenmeye çalışılmaktadır. İlk olarak kısaca Medeni Hukuk'un (1 926) Aile Hukuku bölümü 1 993'den5 (Av. Nurdan Düvenci ile yapılan görüşme) beri bekletilen tasarıyla karşılaştırılmaktadır. Dolayısıyla makalenin sınırları içinde Aile Hukuku alanındaki yasal eşitsizliklere bakılmaktadır. Bununla birlikte, birçok yasal alanda örneğin 1 982 Anayasası, Türk Ceza Kanunu ve Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu gibi yasal düzenlemelerde de eşitsizlik olduğunun altı çizilmelidir.

ikinci olarak, yurttaşlık haklarından klasik liberalizmin ve Yeni Sağ'ın 'olmaz­

sa olmaz' hakkı olan mülkiyet hakkı bağlamında çarpıcı bir istatistik aracılığıyla kadınların konumuna bakılmaktadır. Böylece, sosyal hakları dışlayan Yeni Sağ'ın sivil haklarının en önemlisi olan mülkiyet edinme hakkının kadınlar için Türkiye'de ne anlama geldiği gösterilmeye çalışılmaktadır. Son olarak da Aile Araştırma Kurumunun bazı uygulamalarına bakılmaktadır.

1. Aile Hukuku

B�tı'da 1 960 ve 1 970'1erde doruğa çıkan kadınların yasal eşitlik mücadelesi­

nin, bu alanda birçok hakkın kazanılması ve bunların kadın ve erkek arasındaki eşitsizlikleri gidermek için yeterli olmadığının görülmesiyle günümüzde ivme kaybettiğini söyleyebiliriz (Nash: 2000: 1 66-1 67). Zillah Eisenstein, Kadm Bede­

ni ve Hukuk'da (Female Body and Law) hukuk yoluyla yeniden düzenleme için uğraşan feministlerin önünde duran önemli bir sorunu ele alır: Eşitliği mi yoksa farklılığı mı vurgulamak gerekiyor? Sorun, yasanın kadınlar ile erkekler arasında ayrımcılık yapmaya devam etmesi midir yoksa bu ayrımı yapamaması mıdır? Ei­

senstein, iki. yönlü tehlikeye dikkat çekmektedir. Ona göre, feministler

eşit-t.y.: tarih yok.

3 396 sayılı KHK. (fODAiE: 233).

4 25.10.1990'da 3670 (Resmi Gazete: 28.10.1990- 20679) sayılı yasa ile kurulmu§ ve 514 sayılı KHK ile daha sonra çıkanlan 536 sayılı KHK, Anayasa Mahkemesince ayn ayn zamanlarda iptal edil­

mݧtir (fODAİE: 1998: 235).

5 http://www.kssgm.gov.tr/cedaw:10.

Sultan Atılgan

lik/farklılık ikilemine sıkışmak yerine "eşitliğin anlamını yeniden kuracak radikal bir cinsiyet/toplumsal cinsiyet çoğulluğu"nun arayışını hedeflemelidirler {Eisens­

tein: 1 989: 1 99).

Bilindiği gibi, Türkiye'de birçok alanda yasal eşitsizliğin norm olması Ba­

tı'dakinin aksine yasal eşitliği de kadınların 'hak mücadelesi'nin önüne bir engel olarak çıkarmaktadır. Bu nedenle, bu bölümün konusunu Medeni Hukukun Aile Hukuku kısmındaki eşitsizlikler oluşturmaktadır.

Yeni Sağ uygulamaların tarihini 1 980 olarak belirtmemize karşın 1 926 tarihli Medeni Hukukun Aile Hukuku bölümünün seçilmesi ilk bakışta anlamsız görü­

nebilir. Yeni Sağ bağlamında, gerek askeri dönem {1 980-1 983) gerek onu izle­

yen Anap hükümetleri dönemi {1 983-1 991) devlet-toplum ilişkilerini düzenleme­

ye yönelik yoğun bir yasalaşma dönemidir {Bkz. Tanör: 1 995; inan-Ozansoy:

1986). Buna karşılık, askeri dönemde, konuyla bağlantılı tek yasa 2467 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile ilgili Ça!Jşmalar Yapmak Üzere Komisyon Kurulmasi Hakkmda'dır (Resmi Gazete: 03.06.1 981-1 7359). Anap Hükümetleri döneminde ise bu alanda ufak düzeltmeler yapılması ile yetinilmiştir. Feminist sivil toplum örgütlerinin de talebiyle (Arat: 1 992: 81 ) 1 990 yılında Anayasa Mahkemesi "karı­

nın meslek ve sanat icra edebilmesi için kocanın iznini öngören"6 maddesini (madde 159) iptal etmiştir; Diğer yandan yine feminist kadın gruplarının girişi­

miyle Kadmlara Karş1 Her Türlü Ayflmclllğm Önlenmesi Sözleşmesindeki çekin­

celerin tüm ilgili kanunlardan kaldırılması ve gerekli uyarlamaların yapılması yö­

nündeki çabaları7 etkili olmamıştır (Arat: 1 992: 81 ; Hürriyet: 7 Mart 1 986).

Aile Hukuku alanında yeni bir düzenlemeye gidilmemesi statükonun tercih edildiği şeklinde bir yoruma ulaşmamızı sağlamıştır. Diğer yandan, Kadmlara Karşi Her Türlü Ayflmclllğm Önlenmesi Sözleşmesi (Resmi Gazete: 29.06.1 985 -1 8792) -1 985 yılında belli çekincelerle8 imzalanmakla birlikte aradan onbeş yıl geçmesine karşın bu sakıncaların kaldırılmaması ve iç hukukumuzdaki gerekli düzenlernelerin yapılmaması bu yorumumuzu pekiştirmiştir. Tasarı bu sözleş­

meda belirtilen alanlarda düzenleme yapmayı hedeflemektedir.

Medeni Hukuk'un evlilik ve aile ilişkileri bölümünü düzenleyen Aile Hukuku bölümünde, başta yukarıda adı geçen sözleşmeye aykırı olmak üzere birçok uluslararası anlaşmaya karşın cinsiyete dayalı ayrımcılığın sürdüğü maddeler şunlardır: evlilik yaşı (madde 88) , aile reisliği ve aile bakım yükümlülüğü (mad­

de 1 52), birliğin temsili (madde 1 54), kadının üçüncü şahıslara karşı koca

lehi-6 http://www.kssgm.gov.tr/cedaw: 84.

7 Bu çabalardan biri de sözle§menin uygulanmasını talep eden 2861 imzalı dilekçenin TBMM

Ba§-kanlığına verilmesidir (Hiirriyet: 7 Mart 1986). .

8 Türk Medeni Kanunu'nun evlilik ve aile ili§kileri konusundaki hükümlerine ters dü§en sözle§me­

nin 15. Maddesinin 2. ve 4. Fıkralanna ve 16. Maddesinin c, d,e, g fıkralarına, Vatanda§lık Yasası­

nın tabiyetin kazanılmasıyla ilgili maddesiyle çeli§tiği için 9. maddenin 1. fıkrasına, sözle§menin yorum ve uygulamalarından doğan ve çözümlenmeyen uyu§maz!ıklann Uluslararası Adalet Diva­

nına getirilmesiyle ilgili olarak sözle§menin 29. Maddesinin 1. Fıkrasına çekince konulmu§tur (http:/ www.kssgm.gov.tr/cedaw: 4; Av. Nurdan Düvenci ile yapılan görü§me).

Eskiden Beri Gizl i ce Yeni Sağ ' l a Açı kça: Kadı nlar Evlerine

ne tasarrufu (madde 1 55), ikametgah (madde 21), mal rejimi (madde 1 70), ve­

layet (madde 263), soyadı (madde 1 53). Aşağıda bu eşitsizlik alanlarından bazı­

larına bakılınaktadır (KSSGM: 1 994: 1 2-14; Moroğlu: 2000: 77-96; Av. Nurdan Düvenci ile yapılan görüşme).

Aile hukukunun kadın ve erkeklerin evlilik yaşını düzenleyen maddesi yasal bir eşitsizlik içermektedir: Erkeğin evlilik yaşı 1 7 olarak belirtilmiş iken kadının evlilik yaşı 1 5 olarak belirlenmiştir. Olağanüstü koşullarda bu yaş erkek için 1 5 kadın için 1 4'dür (madde 88).

Tasarının bugünkü halinde evlenma yaşı kadın ve erkek için eşitlenerek yük­

seltilmiştir: Kadın ve erkek için evlilik yaşı 1 7'dir (Moroğlu: 2000: 89; Düvenci:

2000). Olağanüstü koşullarda ise yine çiftlerden her ikisi için evlilik yaşı 1 6 ola­

rak belirlenmiştir.9 Ancak, eşierin ergin olma koşulu, diğer bir deyişle 1 8 yaşını doldurmuş kişiler olma şartının aranmaması tasarı açısından bir eksiklik olarak ortaya çıkmaktadır. Hukukçular, özellikle evrenecek kadın ve erkeğin ergin ol­

mama durumunun mal rejimi sözleşmesini kendi iradelerine bağlı olarak yapa­

bilmelerini engellemesine dikkat çekmektedirler (Moroğlu: 2000: 89).

1 926'dan günümüze dek ufak değişikliklerle geçerli olan Aile Hukukunda evli­

liğin genel koşulları ile ilgili birçok maddesinde de eşitsizlikler vardır: Koca, aile birliğinin reisidir (madde 1 52). Koca ikametgahı seçme hakkına sahiptir. Tasarı­

da, eşierin eşit haklara sahip olmaları ilkesine genel olarak yer verilmesine karşın, bu anlayış soyadı (madde 1 53) konusunda gözardı edilmiştir (Moroğlu: 2000:

89-92; Düvenci: 2000). Günümüzde 1 997'de (Resmi Gazete: 22.05.1 997) yapılan değişiklikle kadın bu yönde istek bildirdiği takdirde doğumla aldığı soyadını evlilik soyadının önünde kullanabilir. Tasanda da evli kadının istediği takdirde sadece doğumla gelen soyadını kullanması yönünde bir düzenleme ihtiyacı ne yazık ki görülmemiştir.10

Kanunun velayeti düzenleyen maddesi de (madde 263) açık eşitsizlikler içer­

mektedir. Evlilik içinde ana ve baba velayeti birlikte kullanınakla birlikte, anlaş­

mazlık halinde babanın oyu geçerlidir. Tasarıdaki düzenleme11 verayet alanında da eşitlikçidir (Düvenci: 2000).

Geçerli mal rejimi, ayrıca sözleşme yapılmadığı takdirde, mal ayrıliğı reji­

mi'dir (madde 1 70). Diğer bir deyişle, taraflar aksine bir sözleşme yapmadıkça eşler arasında mal ayrılığı rejimi geçerlidir.12 Kadınların mülkiyet durumlarına bakarken göreceğimiz gibi kadınların mülkiyet sahibi olma oranları çok düşük­

tür. Dolayısıyla, evliliğin sona ermesi durumunda kadın genellikle pay alama­

maktadır. Tasarı ortak mal rejimini esas kabul eden eşitlikçi bir düzenleme getir­

mektedir (Moroğlu: 2000: 93; Düvenci: 2000).

9 http://www.kssgm.gov.tr/cedaw: 83.

10 http://www.kssgm.gov.tr/cedaw: 82-84.

11 http://www.kssgm.gov.tr/cedaw: 84.

12 http:Jwww.kssgm.gov.tr/cedaw:83.

'1 43

Sultan Atılgan

Belgede ARMAGAN Q} D 1 Z i S i BAGLAM (sayfa 139-144)