Birincil toplumsal ilişkilerin (yakın, yüz yüze, samimi,doğrudan, bütünsel, ka
lıcı) ve cemaat yaşamının kentleşme sürecinde ne ölçüde yeniden oluşturulup, yeniden üretildiği kent sosyolojisinin önemli tartışma konularından birisidir (Fia
nagan, 1 994). Bu bağlamda tartışacağımız ilk konu şudur. Yukarıda değindiği
miz sosyal sınıf farklılıklarına dayalı konut alanlarından farklı cemaatler olarak söz edebilir miyiz? Şayet bir konut çevresinde oturan kimselerin, içinde bulun
dukları çevreyi diğerlerinden ayırt ederek, genel bir kimliği paylaştıklarını düşün
dükleri ortaya konulursa; bu çerçevede asgari düzeyde de olsa, bir çeşit "biz"
duygusu varsa, sorunun yanıtı olumlu olacaktır.
Önce en geniş anlamda, apartman ve gecekondu ayırımı üzerinde duralım.
Meslek, gelir ve yaşam tarzı yönünden küçümsenmeyecek iç farklılıkların mev
cudiyeti kesin olmakla birlikte, gecekonduda yaşayanlar net olarak beliren bir or
tak kimliğe sahiptir. Bir kere, konutun yasal durumuna ilişkin çeşitli endişeler ve beklentiler gecekondu nüfusunun hemen tümünü bazı ortak çıkarlar çerçevesin
de bir araya getiren önemli bir unsurdur. Apartman, altyapısı ve temel hizmetleri önceden tamamlanmış bir konut alanı iken; gecekondu, bu tür hizmetlerin ortak girişim ve mücadele sonucu ve anqak peyderpey elde edilebildiği oldukça farklı bir toplumsal çevre niteliğindedir. Diğer bir deyişle, gecekondu nüfusu yalnızca ortak kimliğe sahip olmakla kalmamakta, bazı ortak çıkarların toplu olarak savu
nulduğu bir cemaat olarak da karşımıza çıkmaktadır (Tekeli, 1 982: Şenyapı lı, 1 985). Göreli yoksulluk ve geleneksel değerlere bağlılık, gecekondu nüfusunun -aynı ölçüde belirgin olmasa da- ortak özellikleri olarak belirmektedir. Benzer ekonomik konum ve kültürel yakınlık, cemaat niteliğini pekiştiren unsurlardır. Ni
tekim Yasa (1 966) gecekonduda 'tür bilinci' vardır derken böyle bir gerçeğe işa
ret etmiştir. Önemli iç farklılıklar ne olursa olsun (ekonomik, etnik, mezhepsel) konutun hukuki statüsü ve altyapı hizmetleri konusundaki talepler, en azından yerel ve merkezi yönetimlerle ilişkiler düzeyinde, gecekondu nüfusuna ortak bi
linç ve davranış özelliklerine sahip bir cemaat görüntüsü vermektedir.
Orta sınıf apartınarı semtleri yakın geçmişte ve hatta günümüze kadar mo
dern seçkinlerin yaşam biçimleri ile adeta özdeşleştirilmiştir. Bu çevreler, mo
i::lernleşen, kent kültürünü ve kent değerlerini taşıma iddiasında olmuştur. Uygar davranışlar, yüksek eğitim, laik dünya görüşü, batı kaynaklı yüksek kültürün çe
şitli ögelerini kullanmaya yatkınlık (tiyatro, opera, konser vs.) ve hepsinden önemlisi modern düşünce ve değerlerin halka taşınması misyonu, söz konusu kültürün ve onun çevresinde yaratılan aidiyet duygusunun başlıca ögeleri ara
sında yer almıştır. Farklı meslek grupları ve gelir dilimlerine mensup ailelerden oluşan orta sınıf semtler, tüm bu yönleriyle ortak bir kültürü paylaşmıştır. Oran, Çayyolu ve Gaziosmanpaşa, modern orta sınıf cemaatin yalnız Ankara'da değil Türkiye düzeyinde de en çarpıcı örneklerini oluşturmaktadır. Orta sınıf apartman semtlerinin kültürel bakımdan heterojenleşmesi ancak 1 990'1ı yıllarda karşımıza
"1 57
Sencer Ayata - Ayşe Ayata
çıkmaya başlayan bir olgudur. Diğer yandan orta alt sınıfların bu türden bir de
ğerlendirmeye tabii tutulabilmesi, daha yeni bulgulara sahip olmayı gerektir
mektedir. Bununla birlikte, Abidinpaşa ve Keçiören'de oturan nüfusun düşünce ve davranış benzerliği ve çeşitli özellikleriyle diğer konut çevrelerinden farklılığı dikkat çekici düzeydedir. Daha önce değindiğimiz gibi, orta alt sınıf apartman semtleri, metropolitan yerleşim birimlerinde son yıllarda belirginlik kazanan bir olgudur. Yakın gelecekte kent nüfusunun en büyük d ilimi bu tür alanlarda yaşa
yacağından, bu nüfusun sosyolojik özelliklerinin incelenmesi büyük önem taşı
maktadır.
ikinci konu, daha dar anlamda komşuluk çevrelerinde karşımıza çıkan toplu
luklar ve ilişki ağlarıdır. Sıkı dokunmuş cemaat ilişkilerinin geleneksel dayanış
ma modellerine en çok yaklaşan biçimlerine gecekonduda rastlamak mümkün
dür. Gecekondu semtlerinde karşılaştığımız cemaatler, genellikle hemşeri guru
bu ve özellikle Alevi nüfusun toplandığı yerlerde mezhep temellidir. Aynı köy ve
ya yöreden göç eden ailelerin daha önceden gelen hemşeriterinin bulunduğu semte taşınması, kırsal kökenli cemaatterin kent ortamında yeniden oluşturul
masına yol açmaktadır. Bir başka örnek ise, aynı sokak veya mahallede yaşa
yan komşular arasında zaman içerisinde oluşturulan yerel cemaatlerdir. Her iki durumda, ilişkiler yüz yüze, yakın, samimi, geniş kapsamlı ve oldukça yoğun
dur. Paylaşılan kültürel değerler ve herkesin uyması beklenen kurallar, aileler ve bireyler üzerinde etkili denetim araçları olarak kullanılmakta ve bu yoldan gru
bun birey üzerindeki güçlü etkisi sağlanmaktadır. Bu tür cemaatler içinde, kolla
macı ve dayanışmacı bağlar pekişmekte ve bu sayede, aile, kentin çeşitli ku
rumları ile ilişkilerini sürdürmeda önemli kazançlar elde etmektedir. Hemşeri ve
ya mahalle kimliği, kent ortamına uyarlanarak netleştirilirken, cemaat üyeleri, hem pratik çıkarlarının hem de duygusal beklentilerinin karşılanması açısından kimliğin yeniden üretimi için özel çaba sarfetmektedir. Daha önce de değindiği
miz gibi, konutun statüsü ve altyapı hizmetlerine ilişkin sorunlar cemaatin toplu davranışta bulunma yeteneğini artırmaktadır.
Tanıdık-bildik kimselerden oluşan bu adacıklar, bireyin yabancılarla dolu kent dünyasında kendisine bir yer edinme çabasını ifade etmektedir. Bu alt-cemaatler vasıtasıyla kentli birey - Simmal'in (1 957) bakışıyla - güvensizlik, istikrarsızlık ve belirsizliklerle dolu kent dünyasında sınırlı da olsa bir denetim aracına kavuşmuş olmaktadır. Gecekondu cemaatleri, tıpkı köy cemaatleri gibi sıkı dokunmuşluk ve yerellik (mahallilik) vurgusunu taşımakla birlikte bazı yön
leriyle köy cemaatlerinden ayrılmaktadır. Birincisi, kent ortamında cemaat bağ
ları daha gevşektir, çünkü birey ve ailenin yakın komşu ve hemşeri çeyresi dı
şında ilişki kurduğu çok sayıda kişi, kurum ve çevre vardır; iş arkadaşlığı, resmi kurumlar, gönüllü birliktelikler gibi. Farklı bağlılıklar ve kimlikler bireyi farklı doğ
rultularda kendine doğru çekerken, tek bir kurum veya grubun birey üzerindeki mutlak denetim etkisini hafifletmektedir. ilişkilerde faydacı boyut bu nedenle ön plana çıkmaktadır. ikincisi, bireyin ve ailenin ilişkide bulunduğu kimselerin,
köy-'Toplumsal Tabakalaşma, Mekansal Ayrışma ve Kent Kültürü'
de olduğu ölçüde aynı komşuluk çevresinde oturan kimseler olması kuralı önemli ölçüde gevşemektedir. Gecekondulu aile, komşuluk çevresi temel ol
makla birlikte tüm kent yüzeyine yayılan toplumsal ilişkiler kurmaktadır. Günü
müzde, köy cemaatlerinin de kendi içine kapalı olmadığını, köyden göç etmiş akraba ve yakınlarla tüm ülke, hatta yurt dışına uzanan haberleşme ağiarına ba
karak anlayabiliyoruz. Bununla birlikte onların, köy dışı ilişkileri büyük ölçüde köy temellidir, yani akraba veya aynı köyden kimselerle sınırlıdır. Oysa kentte akraba ve hemşeriden olmayan ve aynı komşuluk çevresinde oturmayan kim
selerle yakın ilişkiler -sınırlı da olsa- kurulmaktadır. Kent yüzeyine yayılan ilişki ağları eve ve komşuluk çevresine daha kapalı olan kadınlar ve yaşlı erkeklerden çok, çalışan erkekler tarafından oluşturulmaktadır. Bununla birlikte gecekondu toplulukları orta sınıf semtlere göre daha çok kendi içine kapalı ve sıkı dokun
muş olma özelliği t�şımaktadır.
Orta alt apartman semtlerinde komşuluk ve cemaat oluşumları bazı önemli değişikliklere uğramaktadır. Birincisi, orta alt apartman semtlerinde hemşerHerin yakın komşuluk çevrelerinde sayıca kabarık gruplar halinde bir araya gelmeleri pratik nedenlerle güçleşmektedir. ikincisi, altyapı bakımından daha iyi olan bu tür semtlerde mahallelerin ortak eylemine yol açacak sorunlar daha seyrek ola
rak ortaya çıkmaktadır.
Orta alt sınıf semtlerde yakın toplumsal ilişkiler kurulmakta; fakat bunların gecekonduda olduğu gibi hemşeri temelli ve ortak siyasal çıkarlar çerçevesinde gelişmesi olasılığı zayıflamaktadır: Bir kere, apartmanda ·komşuluk, aniaşan in
sanlar arasında kurulmaktadır. Bunlar aynı apartman içinde veya hemen yakın
da oturan kimseler olabilmektedir. Tıpkı gecekonduda old�ğu gibi orta alt sınıf semtlerde iyi komşuluk ilişkileri kurulmasını gerekli ve olumlu gösteren kültürel değerler yaygındır. iyi komşuluk doğal görülmekte, bu ilişkinin kurulması adeta zorunluluk ifade eden kurallarla açıklanmaktadır. Apartmanda oturan veya yeni taşınan kimseye ilgi gösterme, yardım etme, bayram ziyaretleri, ölüm, hastalık ve düğün gibi önemli olaylarda komşunun işine koşma, yakın ilişkilerin dağma
sına yol açan veya .onların oluşumunu hızlandırıp, pekiştiren başlıca tutum ve davranışlar arasında zikredilebilir.
Orta alt sınıf semtlerde, gelirlerin düşük olması gecekonduda olduğu gibi kent içi hareketliliği önemli ölçüde kısıtlamaktadır. Toplu taşıma ile seyahat zah
metli ve gelir düzeyi göz önünde tutulacak olursa masraflı, özel araç sahibi ol
ma veya kiralama ise pahalı olduğundan, aile, çeşitli dinlence ve eğlence ihti
yaçlarını yakın fiziki çevre içinde karşılama durumundadır. Dostluk ahbaplık iliş
kileri, önerrili .ölçüde bu çevre içerisinde kurulmaktadır. işgücüne katılım düzeyi düşük olan kadınlar, samimi ilişkileri aynı apartman içinde oturan veya yakın mesafedeki kimselerle kurmaktadır. Kadınlar tarafından kurulan ve giderek aile düzeyine taşınan toplumsal ilişkiler ve örüntüler komşuluk temelli olmaktadır.
Ayrıca, yine başta gelir darlığı gibi etkenler aileler arasında dayanışma ve karşı
lıklı b�ğımlılık ilişkilerinin sürdürülmesini teşvik etmektedir. Komşuluğun
içeri-"1 59
.Sencer Ayata - Ayşe Ayata
ğinde maddi değişim ilişkilerinin görünür bir yeri vardır. Gelirin düşük, toplum
sal güvencenin eksik ve formal kurumlarla ilişkilerin sorunlu olduğu bir ortam
da, çeşitli gereksinimlerini karşılamakta zorlanan aileler için başkalarının deste
ğini arama ve kaynak içeren il�kileri olabildiğince geniş tutma, geçinme strateji
sinin önemli bir parçasıdır. Hemen bitişikte oturan komşu bu bakımdan bir ke
nara itilmesi zor bir değer niteliğindedir. Orta alt sınıf aileler arasında komşuluk önemli olmakla birlikte, hem akrabalık bağları önemlidir hem de gecekondulula
ra kıyasla komşu ve akraba dışı ilişki kurma eğilimi daha belirgindir. Hemşeri bağları da tamamen bir kenara itilmektedir. Çoğunluk bir hemşerilik örünütüsü
nün içinde yer almaktadır. Gecekonduya göre önemli bir farklılık, komşuluk iliş
kileri ile hemşerilik ilişkilerinin çakışması ve iç içe geçmesinin önemli ölçüde kı
rılmasıdır. Komşunun hemşehri, hemşerinin komşu olması, gecekonduda gö
rüldüğü ölçüde yaygın değildir. Nihayet, orta alt sınıf ailelerin, henüz sınırlı da olsa işyeri, meslek, okul arkadaşiiğı ve ortak faaliyette bulunulan kimseler çer
çevesinde komşu-akraba-hemşehri üçgeni dışına çıkan toplumsal örüntülerde daha fazla yer almaya başladıklarını görmekteyiz.
Kent merkezine yakın orta sınıf semtlerde komşuluk temelli ilişkiler gözle gö
rünür ölçüde zayıflamaktadır. Çoğunluk açısından komşuluk, ısrarla korunması gereken önemli bir değer ve ilişki olmaktan çıkmaktadır. Pratik ve duygusal çı
karlar için veya bunları meşrulaştırmak amacıyla komşuluğun yaşatılması gere
ken bir ilişki olduğunu açıktan savunma orta: sınıflarda belirgin şekilde azalmak
tadır. Bu değerlendirme ve azalan komşuluk ilişkileri diğer semt ve konut alan
larında gördüğümüz mekan/cemaat ilişkisini zayıflatmaktadır. Şöyle ki, aynı komşuluk çevresinde oturuyor olma, hiç değilse kuramsal olarak bu temele da
yanan toplumsal ilişki ve örüntülerin geliştirileceği. anlamına gelmemektedir. Bi
rey ve aile, komşu olduğu için başkalarıyla ilişki kurma gereğini açıktan reddet
mektedir. Komşu ile ilişki kurulabilir de kurulmayabilir de.
Orta sınıfların bu tutum ve görüşlerini güçlendiren başlıca neden ailenin yük
sek ekonomik bağımsızlığının artması ve ulaşim zorluğu ve masraflar gibi en
gellerle karşılaşmamasıdır. Yükselen gelir düzeyi sayesinde, yakınlarla birlikte ev ziyaretlerinin dışında birliktelikler mümkün hale gelmektedir: Birlikte gezme, tiyatroya gitme, yemeğe veya alışverişe çıkma vs. Komşuluk çevresini aşarak, kent yüzeyine yayılan bu ilişki ve örüntüler çeşitli kaynaklardan türemektedir:
Akrabalık, iş arkadaşlığı, okul arkadaşlığı, gönüllü kuruluşlar veya formal ku
rumlardan kaynaklanan ilişkiler. Bir kişi veya aile, farklı ve birden çok sayıda toplumsal ilişki içinde yer alabilmektedir: iş arkadaşları grubu, okul arkadaşları grubu klüp ve dernek üyeliği. Bu grupların çeşitliliği ve gruplarda yer alan kim
selerin etkin toplumsal konumu nedeniyle, bu tür ilişki ve örüntüler duygusal ve toplumsal işlevleri yanı sıra maddi çıkar ve kaynak yönünden, dar komşuluk çevreleri içerisinde oluşturulan ilişkilere göre daha zengindir ve genellikle getiri
leri daha fazladır. Komşu ile ilişkide belirleyici unsur tercihtir. Apartmanda veya yakın çevrede oturan ve hemen hiç kimse ile dostluk-ahbaplık ilişkisi
kurmayan-. 'Toplumsal Tabakalaşma, Mekansal Ayrışma ve Kent Kültürü'
lardan, orta alt sınıf-semtlerde gördüğümüz apartman içi komşuluğu ön plana çıkartanlara uzanan geniş bir yelpazenin varolduğu orta sınıf semtlerde komşu ile ilişkinin çok büyük ölçüde tercihe dayandığını söyleyebiliriz. Komşuluk ilişki
si, daha çok ev kadınları, emekli aileler ve dullar için önem kazanmaktadır.
Apartman ve orta sınıfa mensup olma yakın ve samimi ilişkilerin oluşmasını kendi başına engelleyen faktörler değildir. Yüz yüze ilişkilerin yoğunluğunda gecekonduya göre kısmi bir azalma ile ailenin göreli soyutlanmışlığının ve buna bağlı olarak mahremiyetinin artışı söz konusu olmakla birlikte orta sınıf aileler arasında toplumsal bağların gevşemesi söz konusu değildir. Orta sınıf aile kent yüzeyine yayılan bir çok toplumsal ilişki ağının parçası olma durumunu koru
maktadır. Gerileyen, doğrudan mekan kaynaklı ilişkiler (komşuluk) ve gün için
de ziyaretçi sıklığıdır. Çalışan aileler azalan ziyaretçi sayısına karşın, gün içinde çok sayıda meslek ve mesai arkadaşı edinmekte ve onlarla çok yakın ilişkiler kurmaktadır. ·
Kent merkezinden uzak yeni orta sınıf yerleşim birimlerinde oturan nüfus, büyük ölçüde geleneksel cemaat bağlarından kopmuş, aile düzeyinde bireysel
leşmiş ve kendi mahrem alanını kurmuş kesimlerden oluşmaktadır. Bu aileler
de, yüksek eğitimin sonucu olarak kadınlar da ev dışı dünyaya açılmış ve kent düzeyinde sosyal ilişkiler kurmuşlardır: Başka semtlerde oturan akrabalarla, iş ve okul arkadaşları ile görüşmektedirler. Kadınlar için bir ölçüde farklı da olsa, komşuya zorunlu bağımlılık, geleneksel içeriği bağlamında tamamen ortadan kalkmıştır. Buna karşılık, kent merkezine uzak yaşam ve semtin toplumsal yapı
sı, farklı bağlamlarda komşuluk ilişkilerini gündeme getirmektedir. Burada beli
ren bir sorun, yaygın bir çevre ile ilişkiler kurarak semtin sorunlarına duyarlı bir topluluğun oluşturulmasıdır. Bazı faktörler topluluk bilincinin gelişmesini teşvik etmektedir: semtin kent merkezinden göreli soyutlanmışlığı, yeni kuruluyor ol
masından doğan ortak ihtiyaçlar, büyük çoğunluğun ev sahibi olma konumun
dan ötürü evinin ve çevrenin korunmasından ve bakımından sağlayacağı genel iyileşme, sınıfsal ve kültürel bakımdan paylaşılan ortak kaygılar ve nihayet top
lumsal türdeşlik arzusu. Okul, spor faaliyetleri, gönüllü dernekler, çevre örgüt
lenmeleri, ortak amaçlar ve yeni faaliyet alanları aracılığı ile bu semtlerde oturan nüfus ortak hareket eden, katılımcı toplumsal kesimler haline gelme potansiyeli
ne sahiptir. Kent merkezinden uzakta hızla gelişecek olan yeni yerleşim birimle
ri ve bunlar arasında özellikle yüksek eğitim görmüş orta sınıf ailelerden oluşa
cak semtlerde yukarıda değinilen eğilimler, net biçimde ortaya çıkmaktadır.
Modern komşuluk çevrelerinin bu yoldan teşvik edilmesi, etkin yerel yönetim birimlerinin oluşmasına ve yerel demokrasiye küçümsenmeyecek katkılarda bu
lunacaktır. Orta sınıf semtler, bu açıdan diğer tür komşuluk çevreleri için yeni uygulama örnekleri ve deneyim birikimleri oluşturmaktadır. Cemaat ilişkilerinin, tıpkı kent merkezine yakın semtlerde görüldüğü gibi gevşediği,. bireyselleşme ve ailenin özel yaşamının daha vurgulanır duruma geldiği yeni kurulan semtler
de, mekan, yeniden, birlikteliğin ve toplumsal bağların kaynağı olmaktadır.
Gö--. sGö--.
Se ncer Ayata - Ayşe Ayata
reli tecrit, kentin diğer bölgelerinde oturan kimselerle ilişkiler sürdürülse de, bu semtlerin sakinlerini bir ölçüde birbirine itmektedir. Geleneksel cemaat bağları önemH ölçüde çözülmüş olan bu topluluklar, komşuluk cemaatlerini yeni temel
ler ve ilişkiler üzerine oturtan yeni oluşumları gerçekleştirme eğilimindedir.
Bu değerlendirmeler çerçevesinde bazı ana eğilimlerin altını çizebiliriz. En önemli gelişme, bireyin belirli bir mekanda sınırianan bir cemaate çakılıp kalma
sının kent toplumunda önemini bazı kesimlerde büyük ölçüde yitirmesidir. Ge
cekonduda komşuluk merkezli yaşam yeni açılımlara rağmen oldukça ağırlıklı
dır. Mekan temelli grup ilişkileri ve kimliği, özellikle gecekonduda belirgindir. Bu ortamda dahi, birey ve ailelerin kentin çeşitli yerlerinde oturan yakınları vardır ve aralarında ziyaretler yapmaktadırlar ve özellikle son yıllarda, telefonla görüşüp haberleşme de yaygınlaşmaktadır. Cemaatin sınırları geleneksel köy toplumun
da olduğu gibi, sert, kalın ve değişmez değildir. Gecekondu dışındaki konut çevrelerinde, aynı mekanda sıkışan ilişkilere çakılıp kalma, hasta ve yaşlılar gibi özel gruplar dışında pek az karşılaşılan bir olgudur. Kentli nüfus tek bir dar me
kana çakılıp kalmaktan ve o mekanın toplumsal dünyası ile yetinmekten önemli ölçüde kurtulmuştur.
ilişkiler, yakın akrabalar dışında, kent ortamında kurulmaktadır ve sos
yo-ekonomik düzey yükseldikçe bu eğilim pekişmektedir. Gecekonduda, hem
şeri yoğunluğu ve hemşeri yakıniaşması yaygındır, ama orada dahi köyden ge
lip akraba ve hemşerHerinin bulunduğu mahalleye, "onlar orada" diye yerleşen göçmen, bu tanıdıklar arasında hangileriyle daha yakın ilişkiye gireceğini, hangi komşuya nasıl davranılacağını, ilişkide zemin teşkil edecek standartları nisbi bir serbesti içerisinde geliştirebilmektedir. Nitekim, gecekonduda sık dokunmuş görüntüsü veren hemşeri cemaatleri dahi insanların ölçüp, biçip, tartarak kur
dukları topluluklardır. Bu cemaatler, doğal değil kurulmuş cemaatlerdir. Kent komşuluk ilişkilerinde; akılla, deneyle, ölçüp biçerek davranma her düzeyde be
lirgindir. Kurulan ilişki, bireyin ve ailenin tercihini ön plana çıkartmaktadır. Diğer bir deyişle, kiminle ilişki kurulacağını belirleyen ve dayatan toplumsal yapılar za
yıflamaktadır. Komşulukta, mezhep, hemşerilik, etnik grup gibi etkenler teşvik edici rol oynasa da, bu alanlar içinde dahi kendisine benzeyenle, beğenilenle, uygun görülenle ilişki kurup arzu edilmeyeni dışlama kolaylaşmaktadır. ilişkinin temeli bu kriteriere göre yapılan tercihlere oturmaktadır.
Komşuların ve komşuluk çevrelerinin birey üzerindeki ahlaki denetleme gü
cü ve ortak davranışa zorlama kapasitesi de azalmaktadır. Gecekonduda ve or
ta alt sınıflarda komşuluk çevresinin getirdiği bir normatif yapıya uyum sağlama zorunluluğu bir çok davranış için geçerli olmakla birlikte orta sınıf semtlerde komşuluk çevresi sınırlamaları daha çok birbirini rahatsız etmeyi önleyici kural
lar setine uyum gösterme (gürültü, temizlik) haline gelmektedir. Toplumsal de
netim zayıfladığı ölçüde ailenin mahremiyeti ve bireyin serbestisi artmaktadır.
Görüldüğü gibi sorun, cemaatin, dayanışmacı ilişkilerin ve komşuluk temelli ilişkilerin kent toplumunda erimesi ve ortadan kalkması değildir. Aslında bu tür
'Toplumsal Tabakalaşma, Mekansal Ayrışma ve Kent Kültürü'
birliktelikler ile devam etmekte ama nitelikleri ve örgütlenme ilkeleri değişmekte
dir. Bir kere, cemaatlerin ve toplumsal örüntülerin niteliği, toplumsal sınıf temelli konut alanlarına göre oldukça belirgin farklılıklar göstermektedir. Toplumsal ba
samaklarda yukarıya doğru çıktıkça, komşuluk ilişkilerinde doğrudan maddi ya
rar sağlama boyutu daha az vurgulanır hale gelmektedir. ikincisi, mekana çakılı
rar sağlama boyutu daha az vurgulanır hale gelmektedir. ikincisi, mekana çakılı