• Sonuç bulunamadı

Konut Tipi, Mülkiyeti ve Kullanımı

Belgede ARMAGAN Q} D 1 Z i S i BAGLAM (sayfa 153-157)

Konut kullanımı, konut edinme ve konut değiştirme süreçlerinde beliren fark­

lılıklar da esas olarak sosyal sınıf özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu durum öncelikle gecekondu ile apartman farklılaşması düzeyinde belirmektedir. Gece­

kondu apartmana göre küçüktür ve bu tür konutlarda mekanın işlevsel ayrışma­

sı fazla gelişmemiştir. Diğer yandan, konut edinme sürecinde birkaç ana eğilim hemen göze çarpmaktadır. Bilindiği gibi, gelişmiş ülkelerde çok yakın döneme

'1 53

Sencer Ayata - Ayşe Ayata

kadar pazar mekanizması ve kamu dağıtımı iki ana konut edinme türü idi (Rex and Moore, 1 967). Oysa Türkiye'de, kamu, konut edindirmede ağırlıklı bir konu­

ma hiç bir zaman gelememiştir. Bu anlamda temel kaynak pazar mekanizması olmuştur. Ailenin kendisinin de yapımında doğrudan katkıda bulunduğu ve ge­

nellikle yasal olmayan gecekondu özellikle alt gelir gruplarının önde gelen ko­

nut edinme biçimidir. ikinci ana yöntem ailenin tasarruflarını kullanarak piyasa­

dan yeni ve kullanılmış konut satın alınmasıdır. Araştırma verilerinin de ortaya koyduğu gibi özel veya kamu kredilerinden belirli oranlarda yararlanarak ko­

operatif aracılığı ile konut edinme giderek yaygınlaşan bir yöntem olarak karşı­

mıza çıkmaktadır. Konut sahipliği ailelerin yarısı ile üçte ikisi düzeyinde kalırken, konut edinemeyenler oldukça sık olarak değiştirdikleri kiralık konutlarda ikamet etmektedir.

Konutların iç mekanları tartışılırken ele alınan kriter konut büyüklüğüdür.

Sosyo ekonomik farklılıklar, son derece net biçimde konut büyüklüğüne yansı­

maktadır. En alt basamakta gecekondular yer almaktadır. Zafertepe'de evlerin

%83'ü 90 metrekareden küçüktür; 65 metrekareden küçük evlerin oranı ise

%45'dir. Gecekondu da 1 20 metrekareden büyük konutların oranı ancak %7.2 düzeyindedir. Türkiye düzeyinde yapılan araştırmalar gecekonduda oda başına ortalama 2.6 kişi düştüğünü oysa kent ortalamasının 2.1 düzeyinde kaldığını göstermektedir (Danielson ve Keleş: 1 985).0rta alt gelir grubu semtler kendi içinde ayrı bir konut/sınıf oluşturmaktadır. Bu semtlerde az sayıda çok küçük konut vardır, ama orta alt diyebileceğimiz bir kategoride yer alan, yani 65-120 metrekare büyüklüğündeki konutlar, Keçiören'de %86.4 ve Abidinpaşa'da

%97.2 düzeyinde yer tutmaktadır. Bu iki semtin başka alanlarda görülen farklı­

lıkları konut büyüklüğünde de ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki 65-90 metrekare ve 91 -120 metrekare kategorileri Keçiören'de eşit olarak bölünürken, Abidinpa­

şa'da konutların yaklaşık üçte ikisi 65-90 metrekare büyükiüğündedir. Büyük konutlara Abidinpaşa'da hiç rastlanmazkan bunlar Keçiören'de ancak istisnai olarak görülmektedir. Orta üst sınıflarda konut büyüklüğü kelimenin tam anla­

mıyla yukarıya doğru bir basamak atlamaktadır. Bu kesimde 91-150 metrekare kategorisi en büyük dilim haline gelmektedir. Bu büyüklükteki evler Çayyo­

lu'nda %97.8, Oran'da %94.2 ve Gaziosmanpaşa'da %60.4 düzeyindedir. Yeni orta sınıf semtleri Oran ve Çayyolu bu bakımdan birbirine çok benzememekte­

dir. Oran ve Çayyolu arasındaki fark Oran'da sınırlı ölçüde 1 50 metrekarenin üs­

tünde konuta rastlanırken Çayyolu'nda bunların pek bulunmamasıdır.

Araştırma sonuçlarına göre, sosyo-ekonomik seviye yükseldikçe konut bü­

yüklüğü artmaktadır. Bu saptamadan ilerleyerek toplumda dikey sosyal hare­

ketlilik arttıkça bir üst konut basamağına geçme arzusunun güçleneceğini söy­

leyebiliriz. Zaman içinde daha büyük konuta geçme özleminin gelişeceği kuş­

kusuzdur. Şimdiki orta sınıfları dikkate alırsak bu eğilim 90-1 50 ve özellikle 1 20-150 m2 doğrultusunda olacaktır. Bu istem kendini konut piyasasına empo­

ze etmektedir. Evlere yeni yeni giren dayanıklı tüketim malları, örneğin bulaşık

Toplumsal Tabakalaşma, Mekansal Ayrışma ve Kent Kül1:ürü '

makinası, bilgisayar vb. ve çocukların eğitiminin uzamasına paralel olarak evde oturma sürelerinin ·artması bu ihtiyacı arttırmaktadır. Ayrıca orta sınıfların kendi sosyal · konumlarına çok önem verdiklerini vurgulamıştık. Büyük ev sos­

yo-ekonomik bir özenti ve norm haline geldiği zaman, 90 metrekarelik bir evden 1 20 metrekarelik eve geçme orta sınıflar için bir toplumsal kural haline gelebilir.

Apartman türü konutların iç mekanlarına daha ayrıntılı olarak bakarak mekan örgütlenmesi ile yaşam arasındaki ilişkiyi daha derinden kavrayabiliriz. Fouca­

ult'ya göre mimari, insanların mekandaki hareketlerini önemli ölçüde etkiler; on­

ların dolaşımiarına yön verir; hatta aralarındaki ilişkilerin nasıl tanımlanıp kodlan­

dığını belirler. Diğer bir deyişle mimarinin insan ilişkileri üzerinde oluşturucu bir etkisi vardır (Foucault, 1 993}. Araştırma bulgularına göre evlerin oda sayısı bir ila dört arasında değişmektedir. Diğer bir deyişle, beş ve daha fazla adalı evler henüz istisnai konumdadır. Tipik apartman katı büyüklüğünün üç oda olduğunu söyleyebiliriz. Diğer bir önemli nokta, evin alan olarak büyüklüğü ile oda sayısı arasında bire bir ilişkinin pek görülmemesidir. Şöyle ki alan küçüldükçe oda sa­

yısının azalması yerine odalar küçülmektedir. Bu ilişki üç adalı evin büyük ço­

ğunluk için bir norm niteliğinde olduğu saptamasım pekiştirmektedir. Salon oda sayısı hesabına dahil değildir. Söz konusu üç adalı ve salonlu ev normundan en ciddi sapma gecekonduda görülmektedir. iki adalı evler gecekondu konutla­

rının üçte ikisini oluşturmaktadır; gecekonduda oda sayısı hangi açıdan karşı­

laştırılırsa karşılaştırılsın apartman ortalamalarının altında kalmaktadır. Zaferte­

pe'de üç adalı evler toplam konutların ancak beşte biri düzeyindedir.

Apartman katı neredeyse tanım olarak salonu olan konut tipi anlamına gel­

mektedir. Gecekonduda salonsuz veya misafir edasız eve rastlamak mümkün olmakla birlikte, bu durum apartman dairesi için söz konusu değildir. Gecekon­

duda misafir odası, küçük eşyaların üst üste yığıldığı bir oda biçimini almakta­

dır. Gecekondudan apartmana geçişle ailenin yakın olmayan tanıdıklarını kabul ettiği, göstermek istediği pahalı eşyalarını yığdığı fakat pek de yoğun kullanıl­

mayan salon yaygınlaşmakta ve modern Türk kültürünün konut boyutunda te­

mel bir ögesi haline gelmektedir. Veblen gösterişçi tüketimi statü sembollerin tüketimi olarak yorumlarken, bu tür eşyaların bireye veya aileye sosyal sınıf ya­

pısı ve hiyerarşisi içerisinde konum kazandırıcı rolü üzerinde durmuştu (Veblen, 1 962). Gösterişçi tüketime yönelen aile, çevresine kendi toplumsal konumu ve­

ya kimliği hakkında bir mesaj vermekte, durumunu bu yoldan başkalarına ilet­

rneyi denemektedir. Bu tür tüketim ile tüketim yapan ailenin toplumsal konumu arasındaki ilişkiyi inceleyen yazarlar (Laumann ve House, 1 970; Gilsenan, M, 1 982, Bourdieu, 1 984) dikey toplumsal hareketlilik geçiren ailelerin gösterişçi tüketime daha yatkın olduğunu vurgularnaktadır. Toplumsal yaşamda tüketimin temel bir değer haline geldiği ortamlarda evin özellikle dışa daha açık bölümle­

rinin döşenmesine verilen önem, statünün ve maddi gücün doğrudan ifadesi ol­

maktadır (Amaturo, 1 987; Ayata, 1 988).

'155

Sencer Ayata - Ayşe Ayata

Salon nasıl gecekondu ile apartmanı sosyal sınıf boyutunda ayırıyorsa, salon eşyası da sosyal sınıflar arasındaki bir ayrışma unsuru olarak belirmektedir. Sa­

lon eşyası yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kültürel içerikli bir olgudur:

Bu açıdan gecekondu, orta alt, yeni orta ve kozmopolit orta sınıf semtler birbi­

rinden net biçimde ayrılmaktadır. Gecekonduda salon eşyalarını tamamlayama­

yaniardan ilerleyerek, önce büfe sonra oturma odası ve en son ise yemek odası takımının alındığını görüyoruz. Büfe içine giren küçük eşyalar kullanım değerin­

den çok, gösteriş değeri için sergilenmektedir. Türkiye'de kız çeyizi adetinin çok yaygın olması ve çeyizde bu tür sergilenmeye müsait eşyanın çok olması, aileleri önce büfe almaya teşvik etmektedir. Oturma odalarının fonksiyona yöne­

lik olmasına karşılık salon eşyalarında kullanım çok düşüktür. Her ne kadar eş­

yası tam olanlar koltuk takımlarını gündelik olarak kullansalar bile, yemek takımı hemen hemen hiç kullanılmamaktadır. Ayrıca gecekondu hatta geleneksel alt gelir grubu ailelerde kadın erkek bir arada yemek sofrasına oturma adeti pek yoktur. Yakın misafirler (çoğunlukla akrabalar) ailenin günlük sofrasına buyur edilmektedir. Zaten gecekondu ailelerinin üçte ikisinin yer sofrasında yemek ye­

diği düşünülürse, yemek odası takımlarının ne kadar az kullanıldığı daha çarpıcı olarak ortaya çıkmaktadır. Özetle geniş salon sahibi olma ve salonu eşya ile doldurma aile için temel bir prestij unsuru olmuştur. Salon bu özelliğini korudu­

ğu ölçüde, az da kullanıyor olsalar, aileler geniş salon istemeye devam edecek­

lerdir.

Üç oda bir salon ve 90-150 metrekare arasında değişen ev, orta sınıf için standart alt gelir grupları için ise erişiirneye çalışılan konuttur. ilginç olan, çap değişse bile formun pek değişmemesidir. Salon bu birimlerin apartman yaşa­

mıyla devreye giren temel ögesidir. Gecekonduda misafir odası eşyanın sergile­

nemediği bir mekandır. Ailenin oturmuşluğu, kendini kanıtlaması, orta sınıf stan­

dardının yakalanmış olması ve ailenin dış dünyaya açılma yeteneği salonda ifa­

desini bulmaktadır. Salonu kaldırmak veya aşırı küçültmek bu güçlü toplumsal olguya ters düşmek anlamına gelecektir.

Oturma odası, orta sınıfların yeni bir uygulaması niteliğindedir. Salona alınan pahalı oturma eşyalarının temiz tutulması ve yıpratılmaması gereği bu yeni me­

kanı yaratmaktadır. Orta sınıf aileler salona alternatif ucuz ve samimi bir mekan arayışındadır. Çünkü salon yalnız pahalı değil aynı zamanda soğuk ve mesafeli ilişkilerin mekanıdır. Her ikisini birlikte tutmak isteyen orta sınıf aile, konut bü­

yüklüğünü artırma yoluna gitmektedir. Üçüncü ve dördüncü adayı gerektiren bir önemli koşul işte bu gereksinmed ir. TV merkezli orta sınıf aile, oturma odası ge­

leneğini yaratmaktadir. Nasıl salonun oturma eşyaları ayrı bir oturma odasını doğuruyorsa, salonun yemek takımının temiz tutulması arzusu da yemeğin mut­

fakta yenmesine yol açmaktadır. Salondaki yemek takımı pahalı ve büyüktür.

Gecekondu ve orta alt sınıflarda yemek genellikle oturma odasında yenirken or­

ta sınıflarda giderek artan ölçüde mutfağa kaymaktadır.

'Toplumsal Tabakalaşma, Mekansal Ayrışma ve Kent Kültürü'

Belgede ARMAGAN Q} D 1 Z i S i BAGLAM (sayfa 153-157)