• Sonuç bulunamadı

Köy, Kasaba ve Kent

Belgede ARMAGAN Q} D 1 Z i S i BAGLAM (sayfa 166-171)

Farklı yaşam biçimleri ile karşılaştırmalar yapmak, kent yaşamının bir bütün olarak nasıl görüldüğünü ve değerlendirildiğini anlamayı kolaylaştırabilir. Bu amaçla kent toplumu, köy ve kasaba yaşamı ile karşılaştırılarak değerlendiril­

miştir. Köye ilişkin değerlendirmeler ·ağırlıkla fizik ortama yöneliktir. En başta değinilen konular doğal ortam, temiz hava, doğaya yakınlık ve gürültünün ol­

matnasıdır. Diğer yandan, köyün daha huzurlu olması, sosyal ilişkilerin iyiliği, tenhalık, düşük yoğunluk ve güven ortamına da değinilmektedir. Bununla birlik­

te kentte yaşayanlar arasında oldukça belirgin bir kent tercihi vardır; kır ve köy yaşamı ancak sınırlı özellikler çerçevesinde olumlu olarak değerlendirilmektedir.

Batı toplumlarının hızlı kentleşme döneminde ortaya çıkan türden güçlü bir kır nostaljisine {Williams, 1 973) Ankara'da rastlanmamaktadır. Diğer bir deyişle, kentin olums"uz yönleri üzerinde durma, işte bu nedenle bir kır özlemini yansıt­

mamaktadır.

Kasaba, kırın ve kentin bazı özelliklerini bir araya getiren ve her ikisinin çeşitli olumsuzluklarından uzak bir yaşam çevresi olarak görülmektedir. Bu nedenle önce kasaba veya küçük şehrin nasıl algılandığı üzerinde duralım. Düşük yo­

ğunluk, ulaşım sorununun olmaması, büyük şehirlerin insanı ezen yönlerinin bulunmaması, çevre kirliliğinin düşüklüğü, konut sorununun olmaması, geçim kolaylığı gibi değerlendirmeler kasaba imajında kentin olumsuzluklarından sıy­

rılma istemini ifade etmektedir. Nitekim bu bağlamda kasaba yaşamının kozmo­

polit olmamasının vurgulanması ayrıca ilginçtir. Diğer yandan kasabanın olumlu yönlerini dile getirenierin az olması dikkat çekicidir. Kasabanın çeşitli olumsuz-·

luklardan arınmış bir biçimde tanımlanması, bir kasaba özleminin duyulabilece­

ğini, ama bunun bir kasaba nostaljisinden çok, kent yaşamının olumluluklar doğrultusunda iyileştirilmesi istemi anlamına geldiğini söyleyebiliriz.

Üçüncü olarak kent algılamaları konusunu ele alabiliriz. Kentsel nüfus ara­

sında kente ilişkin farklı tutum ve davranışların önemini vurgulayan Humman (1 986) kentte yaşayan herkesin kenti kendine göre, başka başka açılardan ve ancak kısmi olarak algıladığını belirtmektedir. Yazar, kent nüfusu içerisinde kent taraftarı olanlarla olmayanların farklı yaklaşımlarını dile getirmektedir. Birinci grupta üç tür kent taraftarından söz edilebilir: Kozmopolitler, yerel kentliler ve çekimser kentliler. Özellikle kent merkezinin üstünlüklerini sıralayarak çeşit, il­

ginçlik, fırsat zenginliği, faaliyet çeşitliliğinin altını çizen kozmopolitler, bireysel­

leşme, özgürleşme ve çoğulculuk gibi değerleri ön plana getirmektedir. Kenti,

Toplumsal Tabakalaşma, Mekansal Ayrışma ve Kent Kültürü'

çeşitlenmişliği ve fırsat zenginliği ile pazar yerine benzeten kent taraftarları Anka­

ra'da özellikle kent kökenli ve yüksek eğitim görmüş orta sınıf arasında sayıca kabarık olmakla birlikte; bu kesimin kent merkezini, karmaşık kültüründen dolayı beğenme ve çeşitliliğe karşı liberal değerleri vurgulama gibi özelliklere sahip ol­

madığını söyleyebiliriz. ikinci olarak, kenti yaşamakta olduğu yer olduğu için be­

ğenen yerel kentçiler Ankara'nın kendine özgü insan ilişkilerinden ve seçkin ya�

pısından hoşlanan küçük bir kesimle sınırlı kalmaktadır. Hemşerilik bilinci istan­

bul veya izmir'de olduğu gibi güçlü değildir. Ankara'nın kent imajı, AnaCioiu'nun ve Türkiye'nin tümünü genel bir temsil eden Cumhuriyet imajı ile çakışmakta ve

bu bütün içerisinde kendine özgü Ankara'lılık geri planda kalmaktadır.

Ankara'da karşımıza çıkan kent taraftarlığı, kent değerlendirmesi, genel nü­

fusun hemen tümünü kapsamaktadır. Diğer bir deyişle kente karşı kırı tercih edenler yok denecek kadar azdır. Yaygın olarak paylaşılan değerlere göre kent;

uygarlık, refah ve fırsat zenginliği olarak algılanmaktadır. Sosyo- ekonomik dü­

zey yükseldikçe, kültürel ve toplumsal boyutlara ilişkin görüş ve beklentiler ço­

ğalmakta, alt basarnaklara inildikçe, kent çağrışımı ve imajında fiziki yapı ve iş olanakları, ön plana çıkmaktadır.

Kent, genel olarak modern, estetik olarak güzel, temiz ve güvenli ve her alanda daha fazla çeşitliliği bünyesinde barındıran b!r yerleşim birimi olarak al­

gılanmaktadır; aslında böyle olması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu anlamda kent imajı, kentin her açıdan diğer yerleşim türlerine göre üstün ve farklı olanak­

lar sunan bir algılamasını içermektedir. Aynı şekilde kent, kültürel üstünlüğü, olumlu yanları ve iyi insan ilişkileri bakımından da ele alınmaktadır. Bu bakışa göre, kentte sosyal ilişkiler, kültür düzeyi yüksek nitelikli yaşam koşullarına sa­

hip kimseler olarak görülmektedir. Bu bağlamda uygar, ölçülü ve saygılı davra­

nış ile kent kültürü arasında bir koşutluk kurulduğunu iddia edebiliriz. Üçüncü olarak kent, sunulan hizmetlerin kalitesinin üstünlüğü bakımından ele alınmak­

tadır: Ulaşım, sağlık, eğitim ve belediye hizmetleri gibi. Hemen herkesin paylaş­

tığı ortak kanı, kentin hizmet düzeyi ve kalitesi bakımından kırdan kesin üstünlü­

ğüdür. Üçüncü Dünya kentlerinde yapılan araştırmalarda yaygın kabul gören bir iddia bu kanı ile örtüşmektedir: altyapı yönünden eksikliklerine rağmen kent­

lerin kırsal yerleşimiere göre altyapı ve diğer hizmetler bakımından üstün olması ve bu durumun yaşayan nüfus tarafından bu şekilde algılanması (Gugler, 1 981 , Lloyd, 1 979, Roberts, 1 978).

Nihayet, kent bir kültür merkezi olarak düşünülmektedir. Tiyatro, sinema ve kitapçıların çeşitliliği, medya faaliyetlerinin odaklaşması ve her türlü sosyal ve eğlence faaliyetlerinin zenginliği gibi birikimler birlikte ele alındığında kent yaşa­

mının kurumsal, yapısal ve kültürel yönlerden üstünlüğüne dikkat çekilmiş ol­

maktadır. Fiziki koşullar ve insan ilişkilerinin niteliği gibi özellikler ise biraz daha geri planda kalmaktadır. Son olarak şunu vurgulayabiliriz: Kent, gelir bakımın­

dan yüksek, hizmetlerin iyi ve yapılaşmanın daha düzenli olduğu "modern" ya­

şamla eş anlamlı tutulmaktadır. Gecekondunun kentin parçası olduğu ayrıca

Sen cer Ayata - Ayşe Ayata

hatırlatıldığında kente ilişkin değerlendirmeler ağırlıkla olumsuz yönde olmak üzere önemli ölçüde değişebilmektedir.

Kentin tercih edilmesinin en başta gelen nedeni çeşitli yerlere ve olanaklara ulaşmanın kolaylığıdır. Kurumlara yakınlık, sosyo-kültürel avantajlar ve iş imkan­

larının beliuğu kenti dah(!. yoğun olarak kullanan erkeklerin değindiği başlıca boyutlardır. Uygariaşma ve dinlence/eğlence imkanlarının zenginliğini, daha az sayıda da olsa, ön plana getirenler vardır. Eğitim düzeyi düştükçe sağlık, eğitim ve diğer kamu hizmetlerinin önemini vurgulayanlar çoğalmaktadır. Günlük ya­

şamda "herşey elinin altında" ifadesi ile netleştirilen bu saptatna, yüksek eğitim görmüş kesimin olanakları daha fazla değerlandirebiidiğini göstermektedir. Bu­

nun nedeni, daha fazla bilgi ve satın alma gücüdür. Bu yaklaşım, kentin "pazar yeri imajı"na sahip olması ile ilgilidir: Çeşit, fırsat bolluğu, farklı deneyimler, çok yönlü ilişkiler, yoğunluk, çeşitli cazibeler, hareket, bolluk, kaynak ve en önemlisi faaliyet zenginliği (Langer, 1 984}.

Orta sınıf semtlerde öncelik, kolay ulaşma/erişme ve kentin sosyo-kültürel avantajlarıdır. Bunun tam tersi olarak gecekonduda kurumlara yakınlık durumu­

na (okul, hastahane vs.) ve iş olanaklarına ağırlık verilmektedir. Orta alt sınıf semtler bu değerler açısından gecekondu ve orta alt sınıf semtlerin tam ortasın­

da bir konumdadır. Geliri yüksek ve toplumsal güvenceye sahip olan kesimler, kent yaşamına sadece belirli hizmet kurumlarının varlığı veya yokluğu ve iş ola­

nakları ile değil, yaşam kalitesi, kültür tüketimi ve olanak zenginliği açılarından da bakmaktadır. Bu genel değerlendirme açısından kadın-erkek farklılıkları pek göze çarpmamaktadır.

Yoksul ve güvence bakımından henüz bir doyum noktasına ulaşmamış ke­

sim ise yaşamın doğrudan geçim ve yeniden üretime yönelik boyutlarına önce­

likle eğilmektedir. Daha önce değindiğimiz gibi kırla karşılaştırıldığında kent, da­

ha olumlu görülmektedir, ama kent dünyası, kaynağı sınırlı olanlar için, fırsatlar kadar tehlikelerle de doludur. Kent imajı, bu durumda, Langer'ın (1 984) değin­

diği "vahşi ormanı" çağrıştırmaktadır. içiçe geçen, birbirine dolanan, yoğun ve çok çeşitli ilişkiler ve faaliyetler; kaynaklara ve cazibeli yaşam biçimlerine ulaş­

mak için yapılan kıyasıya rekabet, çekişme, didişme, kavga ve böylesine karışık ve düzensiz bir ortamda kaynak ve fırsatiara ulaşmaya çalışanların gezindiği teh­

likeli, tuzak dolu yollar. Rekabet koşullarına ancak pasif uyum gösterebilen kıt kaynaklı, donanımsız, yoksul çoğunluk için kent, sürekli yaşam kavgasını gerek­

tiren, nimetleri kadar güçlükleri de bol bir toplumsal çevre olarak görülmektedir.

Son olarak kent merkezi ile uydu kent arasındaki tercihler konusu üzerinde durabiliriz. Konut ve komşuluk çevreleri bakımından çok yakın döneme kadar yapılan gecekondu apartman dikatomisi, yerini giderek üçlü bir yapıya terket­

mektedir. Düşük gelir, düşük eğitim ve kent toplumu ile zayıf bir bütünleşme an­

lamına gelen gecekondu ile bunun tam tersini temsil eden apartmanın dışında kent merkezine uzak ve apartman veya müstakil/yarı müstakil evierden oluşan yeni yerleşim birimlerinin mantar gibi çoğalması, kent yaşamına kent

merke-'Toplumsal Tabakalaşma, Mekansal Ayrışma ve Kent Kültürü '

zi/uydu kent ikilemini getirmiştir. Ankara'da Çankaya ve Bahçeliveler gibi kent merkezinde yer alan orta sınıf apartman semtleri en tutulan konut alanları olma özelliğini şimdilik sürdürmektedir. Modern kent imajının yanı sıra, bu semtler alışveriş merkezlerine, eğlence/dinlence faaliyetlerine yakın olma avantajına sa­

hiptir. Ne var ki, kent merkezi giderek özel yaşamı rahatsız eden işyeri mıntıka­

sı, aşırı yoğunlaşma, bozulan komşuluk ilişkileri ve hatta suç ve fuhuşun yaygın­

laştığı çevreler olarak algılanır olmuştur. Bu çağrışımların sık sık dile getirilmesi kent merkezlerinde içten içe yaşanan rahatsızlığı ve uydu kent yönünde belir­

meye başlayan tercihi ifade etmektedir.

Uydu kent, kırsal ve kentsel yaşam arasında bir ortak zemin olarak görüle gelmiştir. Bu anlayışa göre, kent ve kır yaşamının olumsuzluklarından kaçmak ve her iki yerleşim tipinin olumlu yönlerini yakalamak ancak uydu kentte müm­

kündür: bir yanda kentin kaotik düzeni ve taşra kültürü yerine, huzuru ve iç uyu­

mu olan bir çevreye taşınılmakta ama ulaşım olanakları sayesinde hemen kent merkezi ve kent kültürüne hemen erişilebilmektedir. Uydu kent, bu avantajları­

nın yanı sıra türdeş komşuluk çevresi çağrıştırdığı için de ilgi gÖrmektedir.

Bu bağlamda iki ana eğilimin aşağı yukarı birbirine denk olduğu görülmekte­

dir. Erkek kadın farklılıkları çok önemli olmamakla birlikte, kadınların kent mer­

kezine yakın olmayı daha elverişli buldukları anlaşılmaktadır. Kent dışına taşın­

mak isteyen kadınlar gelir düzeyinin daha yüksek olduğu Gaziosmanpaşa'da, orta alt sınıf semtlere oranla daha çoktur. Uydu kent kavram ve uygulamasının Ankara'da oldukça yeni geliştiği dikkate alınacak olursa, uydu kentte yaşamaya büyük bir istek olduğunu ve bu eğilimin zamanla koşullara bağlı olarak artaca­

ğını bulgulardan ilerleyerek kolaylıkla söyleyebiliriz. Nitekim, Çayyolu ve Oran gibi kent merkezinin dışında ve toplumsal bakımdan daha türdeş mekanlarda yaşayan nüfus arasında kent merkezinin dışında yaşama isteği daha fazladır.

Buna karşılık, gecekonduda oturan erkeklerin %56.3'ü kent merkezindeki apart­

rnan semtlerinde, %32.8'i uydu kentte ve ancak %1 0.8'i gecekonduda oturmayı düşünmektedir. Görüldüğü gibi, apartman ve kent merkezine ilgi oldukça yük­

sektir. Gecekonduda sürekli kalmayı düşünen gecekondulular azınlıktadır. Aynı konuya eğitim düzeyi açısından bakıldığında, yüksek eğitim düzeyinde kimsele­

rin uydu kent lehindeki tercihlerinin arttığını görüyoruz. Üniversite mezunları arasında kent merkezi isteği en alt düzeye inerken; ilk ve ortaokul mezunları arasında en üst düzeye çıkmaktadır. Kadınlar için de aynı eğilimin geçerli oldu­

ğunu söyleyebiliriz. Şu farkla ki, yalnızca üniversite mezunları arasında uydu kenti isteyenlerin oranı kent merkezini tercih edenleri geride bırakmaktadır. Yaş ile yerleşim tercihi arasındaki ilişkide, ilk göze çarpan nokta, en genç ve evli nü­

fusun uydu kente en az ilgiyi gösteriyor olmasıdır. Hem erkekler hem kadınlar arasında uydu kent isteği, elli yaşın üzerine çıkıldığında en yüksek değere ulaş­

maktadır.

Bu konuda dikkati çeken bir nokta şudur: Uydu kent ile çocuklar için geniş, güvenli ve düzenli oyun sahaları arasında bir bağlantının olduğu yaygın olarak

1 69

Sen cer Ayata - Ayşe Ayata

paylaşılan bir kanı olmakla birlikte, çocuk büyütme kuşağında kabul edeceği­

miz 30-39 yaş grubu uydu kente gerekli ilgiyi göstermemektedir. Kadınlar ara­

sında da uydu kent tercihi tıpkı erkekler gibi, elli yaşın Qstünde artmaktadır.

Yaşianma ile uydu kent isteği arasındaki bu paralelliğin nedenlerini araştırma bulgularından ilerleyerek yakalayamayız. Sorunun ne ölçüde yoğun kent yaşa­

mından kaçma ve huzurlu bir emeklilik yaşamı ile bağlantılı olduğu üzerinde ay­

rıca durmak gerekir. ikincisi, söz konusu kesim bu doğrultuda bir hareketliliği gerçekleştirmeye ne ölçüde yatkındır? Bu soru üzerinde de ayrıca durmak ge­

rekir. Gençler kısmen kent merkezinin olanaklarını daha yoğun olarak kullan­

mak ve kısmen de yeterli donanım ve gerekli koşullara sahip olmadıkları için, uydu kente daha mesafeli bakma eğilimindedirler. işe uzaklık, ulaşım güçlükle­

ri, uydu kentin yaşam kalitesi yönünden bazı eksiklikleri ve okulların uydu kent­

lerde henüz bulunmaması akla ilk gelen nedenler arasındadır. Diğer bir deyişle, ancak ulaşım sorunu giderildiği ve kent merkezi dışında da iyi okullar kurulduğu ölçüde, uydu kent genç aileler için öncelikli bir konuma gelebilecektir.

Çalışan kadınlar uydu kenti çalışmayanlardan daha fazla tercih etmektedir.

Ulaşım sorunlarının çalışan kadınları daha çok etkilediği düşünülürse, bu eğilimi açıklamak güçleşir. Eldeki veriler çerçevesinde şu değerlendirmeleri yapabiliriz:

yüksek eğitim görmüş çalışan kadınlar, uydu kentte olduğu gibi sınıfsal bakım­

dan türdeş toplumsal çevreleri tercih etmektedir. ikincisi, yine bu kesim yeni alış­

kanlıklar ve modalar konusunda daha duyarlıdır. Nihayet, eğitim ile dış dünyaya açılma arasındaki yakın ilişki burada da geçerlidir: Eğitim düzeyi yükseldikçe ka­

dınlar yeni alan, faaliyet ve yaşam biçimleri konusunda daha atak olmaktadır.

Kent merkezi ve uydu kent tercihlerinin arkasında yatan nedenler şunlardır:

Erkeklerin uydu kenti tercih nedenlerinin başında kent merkezinden uzaklık ve daha sonra çevrenin temizliği gelmektedir. Tersine, tercihini kent merkezi olarak yapanlar ulaşım kolaylığını göstermektedir. Kadınlar uydu kenti sessizliği ve hu­

zur ortamı, kent merkezini ise ulaşım kolaylığı nedeniyle istemektedir. iki kesi­

min yaklaşımları arasında vurgulanmaya değecek bir farklılık mevcut değildir.

Kent merkezinin olumsuzluklarından kaçarken daha temiz bir çevrede yaşama­

yı arzulayan, fakat kentin sunduğu çeşitli olanaklardan da geri kalmak isteme­

yen bir kesimi uydu kentin esas taraftarları olarak görebiliriz. Çok belirgin olma­

makla birlikte, eğitim düzeyi ve yaş yükseldikçe kentten uzaklaşma isteği ve uy­

du kenti benimsame arasında bir paralellik ortaya çıkmaktadır.

Sonuç

Ankara'da eğitim, gelir ve meslek faktörlerini dikkate alarak tanımlanan sos­

yo-ekonomik katmanlar kentin mekansal ayrışma sisteminin temelini oluştur­

maktadır. Önceleri apartman ve gecekondu ayırımı çerçevesinde ele alınan ve orta sınıf ile göçmen nüfus arasındaki farklılığı vurgulayan ikili mekansal/sınıfsal ayrışım sistemi yerini daha çeşitlenmiş bir tabakaraşma ve mekansal ayrışma yapısına bırakmaktadır. Yeni yapı içerisinde yer alan iki yeni öge orta-alt sınıf

'Toplumsal Tabakalaşma, Mekansal Ayrışma ve Kent KQitOrQ '

konut alanlan ile son yıllarda hızla gelişen uydu kentlerdir. Tartışma boyunca ele aldığımız dört ana konut çevresi (gecekondu, kent merkezi orta sınıf, orta alt sınıf ve uydu kent) birbirinden konut kullanım biçimleri, toplumsal ilişkilerin nite­

liği ve toplumsal sınıf/kent kültürü algılamaları bakımından önemli farklılıklar göstermektedir. Diğer bir deyişle sosyo-ekonomik kriteriere göre ayrışmış konut çevreleri kendi içlerinde heterojen olmakla birlikte bir diğerinden oldukça kalın çizgilerle ayrılmaktadır. Gans'ın (1 982) yıllar önce vurgulamış olduğu gibi kom­

şuluk çevreleri arasındaki derin farklılıklar mekan/komşuluk kaynaklı etkenler­

den değil sosyo-ekonomik farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Diğer yandan kent toplumu bir bütün olarak ele alındığında göze çarpan iki genel eğilim vardır. Bi­

rincisi kent toplumunu reddeden bir kıra dönüş özleminin bulunmamasıdır.

Kentten duyulan rahatsızlık daha çok uydu kentler gibi kent içi arayışlara yönel­

mektedir. ikincisi komşulük cemaatlerin ve ilişki ağlarının ağırlığını korumasıdır.

Kapalı veya açık topluluklar içinde yer alan bireyler ve aileler birincil ilişkileri ve dayanışmacı yapıları sürdürmektedir. Sonuçta orta sın� semtlerde birey üzerin­

deki geleneksel toplumsal denetim hızla gevşemekte ve buna bağlı olarak bire­

yin özerkliği artmaktadır.

* Not

Konut tercihlerinin sosyolojik belirleyenlerini analiz ederek, bu temelde belirli tipolojilere ulaşmayı amaç edinen bu çalışmada, farklı araştırma yöntem ve teknikleri bir arada kul­

lanılmıştır.

a. Mülakat tekniğiyle, haneleri n aile döngüsü etrafında yaşam hikayeleri derlenmiş, b. Belirlenen semtlerde kadın ve erkek cevaplayıcılarla derinlemesine mülakatlar ger­

çekleştirilmiş,

c. Bilgi sahibi uzmanlarla, Ankara'da gecekondu, merkeZ/merkeze yakın apartman ve uydu kent bölgelerindeki konutlaşma serüveni ekseninde görüşmeler yapılmıştır.

Örneki em planına dahil edilen semtler, sokak, cadde ve site adları ile uygulanan 've de­

ğerlendirilmeye çalışılan anket sayıları aşağıdaki gibidir.

Belgede ARMAGAN Q} D 1 Z i S i BAGLAM (sayfa 166-171)