• Sonuç bulunamadı

Whistleblowing, örgütteki bir çalışanın varolan etik dışı ya da yasa dışı bir olayı ihbar etmesini içeren bir uygulama şekli olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Ertürk’e göre whistleblowing örgütlerde şeffaflık olmamasından dolayı örgütte yapılmış olan ihlallerin ortaya çıkması için son çare ya da gereklilik olarak tanımlanmaktadır. (Ertürk & Dönmez, 2016, s. 55). Örgüt üyeleri yanlışlıkları tanımlama ve ihbar etme fırsatına sahip olsalar da, kişiler arası risklerden dolayı sessiz

kalmayı tercih edebilecekleridir. Bu noktada liderler, çalışanların suistimallere olan tavrını şekillendirmede önemli bir rol oynayabilirler. Çünkü liderlik örgüt kültürünü şekillendirmede rol oynamaktadır. Ses ya da sesizlik davranışının da örgütlerde yerleşmesi liderin örgüt kültürünü nasıl şekillendirdiğine bağlıdır. Liderin bu durumda whistleblowing davranışı açısından stratejik bir rolünün olduğu söylenilebilir. Endişelerini dile getiren astın lider tarafından görmezden gelinmesi, hatta mağdur edilmesi durumlarında örgütlerde sessizlik kültürü hüküm sürecektir. Lider çalışanlar için bir rol modeldir. Aynı zamanda liderlerin astlarını dinlemeye istekli olması, endişelerini dile getiren personelini dikkate alması, hataların kabul edilmesi, çalışanlardan beklenilen davranışın lider tarafından net bir dille astlarına aktarılması onlara sergilemeleri gereken davranış stilleri için bir mesaj olacaktır. Endişelerini dile getiren personel, organizasyonel tepkinin nihai olarak üst yönetimden geleceğini bilmektedir. Personelin ne yönde dönüş alacağı örgüt kültürünün türünden etkilenmek ile birlikte, buradaki kilit, liderlik figürüdür. Üst yönetimin harekete geçmeyeceğini düşündüğü takdirde çalışan tepkisiz kalmaya devam edecektir ve endişelerini dile getirme olasılığı çok daha düşük olacaktır. Bunun yanı sıra meslektaşlarının düşmanca yaklaşımı olacağı ve liderin whistleblower’a takınacağı korumacı durum da ses davranışının belirlenmesinde etkili bir rol oynayacaktır. Bu durumda yapıcı sürecin oluşumunu sağlayacak kişi yine lider olacaktır. (Blenkinsopp & Snowden, 2016, s. 125). Çünkü lider örgüt mimarisini kurma ve karar verme silsilesinde liderliğin rolü gereği doğal ve sezgisel bir bağlantısı mevcuttur. Liderler, astları üzerinde gerek örnek davranış oluşturmak, gerek yeni davranış normalarını örgüt içinde uygulamaya geçirmek, ceza ve ödüllerin dağıtımı üzerinde gücü olan aktörlerdir. Astlarını, kurdukları örgütsel yapı ile uyumlu olarak harekete geçirme yetisine sahiptirler (Makowsky & Wang, 2018, s. 59). Burada çalışanların liderin davranışlarını taklit etme yeteneği olarak adlandırabilinecek olan Bandura’nın sosyal öğrenme teorisi açıklayıcı olabilir. İnsanlar diğerlerinin nasıl davrandığını gözlemleyerek ve nihayetinde de taklit ederek hangi davranışların uygun ya da uygunsuz olduğunu öğrenirler. Öncelikle yetişkinler de, diğer yetişkinlerin etik ya da etik olmayan davranışlarını taklit ederler. İkinci durum ise gözlemlenen bireyin bu durumda dikkat edilebilecek bir özelliği olması gerektiğidir. Bu durumda bireysel ve çevresel faktörlerin de gözlenen ve taklit edilen davranış haline gelmesi durumu söz konusu

olur (Watts, Ness, Steele, & Mumford, 2018, s. 277). Liderliğin etkileyicilik özelliği de gözönünde bulundurulduğunda sosyal öğrenme teorisi gereği liderin whistleblowing davranışı konusunda yönlendirici olabileceği söylenilebilir. Burada sadece liderin değil aynı zamanda doğal bir lider olarak ortaya çıkan bir iş arkadaşının da birim amirinin yetersiz kaldığı durumda bir lider olabileceği ve yönlendirme etkisinin bulunabileceği de gözardı edilmemelidir. Yapılan araştırmalar liderliğin whistleblowing üzerinde etkiye sahip olduğunu göstermişlerdir. Wen ve Chen (2016) Çin’de 172 katılımcı üzerinde yapmış oldukları çalışmada etik liderliğin whistleblowing üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Etik liderlik ile whistleblowing niyeti pozitif ilişkili çıkmış, ahlaki kimlik bu ilişkide aracı rol oynamıştır. Ayrıca güç mesafesinin de bu ilişkiyi olumlu şekilde etkilediği görülmüştür. Araştırmalar özellikle Çin, Kuzey Amerika ile karşılaştırıldığında kişilerarası uyumu temel alan bir kültürel yapıya sahip olmasından dolayı whistleblowing konusunun hassasiyetine dikkat çekmişler ve Çinli bir çalışanın ahlaki liderliğin whistleblowing’in oluşmasında belirleyici bir rol oynadığını görmüşlerdir (Wen & Chen, 2016, s. 1263). Caillier (2015) Amerika Birleşik Devletleri’inde kamu sektöründe çalışanlar üzerine yaptığı araştırmasında dönüşümcü liderliğin whistleblowing davranışı üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu ayrıca örgütsel bağlılığın da bu ilişkide aracı rolünün olduğunu tespit etmiştir (Caillier, 2015, s. 458).

Aynı zamanda whistleblowing yönetim açısıdan bir iç kontrol mekanizması (Zakaria, 2015, s. 231) olarak çalıştırıldığı takdirde, liderin astlarını denetim altında tutmasını kolaylaştırabileceği söylenilebilir.

Liu vd. (2015), yaptıkları bir araştırmada otantik liderliğin içsel whistleblowing ile pozitif yönlü bir ilişkisi olduğunu, ayrıca ekiplerdeki oluşan psikolojik güvenliğin otantik liderlik ve içsel whistleblowing arasındaki ilişkiye aracılık ettiğini tespit etmişlerdir (Liu, Liao, & Wei, 2015, s. 107). Yöneticilerin /liderlerin davranış stilleri, örgütlerde çalışanların ihbar davranışını gerçekleştirip gerçekleştirmeme ya da hangi yolla gerçekleştiğinde etkili olacağını belirlemesinde etkili olabilmektedir.

Ertürk ve Dönmez (2016), okul müdürlerinin liderlik stilleri ile öğretmenlerin whistleblowing davranışlarını inceledikleri 393 katılımcı grubundan oluşan çalışmada okullarda dönüşümcü liderlik davranışının benimsenmesinin öğretmenleri içsel whistleblowing davranışına yönelttiği görülmüştür. Ancak serbestiyetçi liderlik tarzının benimsendiği durumlarda ise öğretmenlerde zımni ve dışsal whistleblowing davranışının oluştuğu tespit edilmiştir (Ertürk & Dönmez, 2016, s. 55).

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4. LİDERLİK TARZLARININ ÖRGÜTSEL GÜVEN VE ETİK

DIŞI DAVRANIŞLARIN İFŞASINA (WHISTLEBLOWING)

ETKİSİ ARAŞTIRMASININ METODOLOJİSİ

Çalışmanın ilk üç bölümünde araştırmanın konusunu oluşturan temel kavramlar teorik açıdan incelenmiş ve benzer konuları araştıran ulusal ve uluslararası alanda yapılmış olan çalışmaların sonuçlarına yer verilmiştir. Dördüncü bölümü oluşturan araştırma kısmında, liderlik tarzlarının örgütsel güven ve etik dışı davranışların ifşasına ilişkin araştırmada uygulanan metodoloji, araştırmada kullanılan anketler ve anketin içeriğini oluşturan sorular, araştırmanın hipotezleri, araştırmaya ön hazırlık olarak seçilen anketleri test etmek amacıyla yapılan pilot çalışma, araştırmanın evreni ve örneklemi, araştırmanın modeli, araştırmada verilerin toplanma süreci, verilerin çözümlenmesi ve yorumlanması ve son olarak araştırma sonuçlarının bir özetine yer verilmiştir.

4.1. Araştırmanın Amacı

Liderlik konusu her zaman işletmeler açısından güncelliğini koruyan bir konu olmuştur. Yeni yönetim strateji ve taktiklerinin işletmelerde oluşturulması ve uygulanabilmesi açısından liderin takipçileri üzerinde etkisi bulunmaktadır. Farklı liderlik tarzları altında çalışanlar tutum ve davranışlarını değiştirebilmektedir. Bu değişim işletmenin amaçları ile kendi amaçlarını örtüştürmesi ve içselleştirmesi yolu ile kurumun hedeflerine verimli ve etkin bir şekilde ulaşmasını sağlayacak yönde olabildiği gibi liderin seçmiş olduğu tarz amaçların içselleştirilmesinin önüne geçerek çalışanların etkinlik ve verimliliklerinin düşüşüne de zemin hazırlayabilir. İşletmelerde çalışanların motive olmasında itici bir güç kaynağı olan örgütsel güvenin oluşması aynı zamanda lidere olan güven ile sağlanabilmektedir. Ayrıca işletmenin itibarı piyasa değeri üzerinde de etkili bir role sahiptir. Çalışanların işletme de karşılaşabileceği etik dışı davranışlarında seçtiği ihbar yolu işletmenin itibarını,

çalışanlar ve iş ilişkisi içinde bulunduğu zincir üyeleri için de olumsuz bir izlenim yaratacak ve iş ilişkilerini, piyasadaki değerini zedeleyebilecektir.

Araştırmanın temel amacı, liderlik tarzlarının örgütsel güven ve etik dışı davranışlarının ifşası üzerinde etkisinin olup olmadığının incelenmesidir. Ayrıca liderlik tarzlarının sektörel bazda da farklılaşabileceği görüşünden yola çıkılarak imalat sektörü altında incelenen ambalaj ve tekstil sektörü ile hizmet sektörü altında incelenen eğitim sektöründe faaliyet gösteren kurumlar arasında farklılık gösterip göstermediğini incelemektir. Çalışmanın sonuçları sadece konu açısından değil aynı zamanda sektörel açıdan da önem taşımaktadır. Genel olarak çalışmanın amaçları aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

 Liderlik tarzlarını, etik liderliği, örgütsel güveni ve etik dışı davranışların ifşasındaki ihbar şekillerini incelemek ve aralarındaki ilişkiyi göstermek,

 Liderlik tarzlarının, örgütsel güven ve etik dışı davranışların ifşası üzerindeki etkiyi incelemek,

 Liderlik tarzlarının, örgütsel güven ve etik dışı davranışların ifşasındaki etkilerinin Marmara Bölgesinde ambalaj, eğitim ve tekstil sektöründe faaliyet gösteren kurumlardaki çalışanlar üzerinde incelemesinin yapılması,

 İlgili konuların literatür taraması yolu ile teorik kısmının da açıklanarak araştırmaya destek sağlanmasıdır.